Uçağın enkazı ve cesetler neden çıkarılmadı / çıkarılmıyor?!.
1975 yılında Marmara Denizi’ne düşen ve 42 kişinin hayatını kaybettiği uçak kazasıyla ilgili birçok yerde, “1975’ten bu yana sırrı çözülemeyen 42 kişinin öldüğü uçak kazası” ve benzer başlıklarla araştırma ve haberlere rastlamak mümkün…
Geçtiğimiz gün yabancı bir haber kuruluşunun bu konudaki haberini okudum…
Biraz araştırınca da balıkçıların bile uçağın düştüğü yeri bildiğini fakat resmi olarak bir girişim olmadığını anlıyoruz…
Olayla ilgili genel olarak yazılanlar şöyle:
TK 345 sefer sayılı Türk Hava Yolları Fokker F28-1000 Fellowship uçak, 30 Ocak 1975 günü, saat 18:00’de İstanbul’a gitmek için İzmir Cumaovası Havalimanı’ndan havalandı. Saat 18:40’da Atatürk Havalimanı’na iniş halindeyken tesiste elektrikler kesildi. Pist aydınlatmaları görünmediği için uçak inişi pas geçip tekrar havalandı. Tekrar iniş izni verilmesi için uçakla irtibat kurulmaya çalışıldı fakat uçak cevap vermedi. Daha sonraki çağrılara da cevap vermemesi üzerine alarm durumuna geçildi.
Bir müddet sonra uçağın bilinmeyen nedenlerden dolayı Marmara Denizi’ne düştüğü anlaşıldı!..
Kazada resmi kaynaklara göre 41, gayri resmi kaynaklara göre 42 kişi hayatını kaybetti. Yolcu listesinde olmayan ve hayatını kaybeden 42. kişi ise, hostes Leyla Önal’ın bir yaşındaki kızı Elif Önal…
Hayatını kaybedenler arasında Seyyal Taner’in kız kardeşi hostes Serap Özşahin ile Fatih Terim’in kayınpederi Kamuran Aksu da bulunuyor.
Haberde geçtiğine göre; Hollandalı Fokker F-28 tipi uçaktan THY envanterinde 5 adet varmış. Uçaklara Bursa, Samsun, Sivas, Trabzon ve Van ismi verilmiş. Bursa isimli uçağın Marmara Denizi’ne düşmesinden önce uçaklardan biri, daha sonra da diğeri düşmüş.
THY bu kazadan sonra elinde kalan Fokker F-28 tipi iki uçağı satmış. İlginçtir, satılan iki uçak da daha sonraları düşmüş!..
Uçak enkazının, Yalova’da sahile vuran iki ceset hariç 40 cesetle birlikte Marmara Denizi’nin 80 metre derinliğinde olduğu belirtiliyor.
O dönem, havaalanında teknik kontrol teknisyeni olarak görev yapan birinin yazdıklarından…
“THY, 1973 yılında, filosuna F-28 uçaklarından 5 adet katmıştı. O tarihlerde Fokker uçak fabrikası sahibinin Hollanda Prensi Bernhard olduğu söyleniyordu. Bu 5 uçağın birisi (TC-JAO) 1974’te İzmir’de kalkışta, ikincisi (TC-JAP) 1975’de İstanbul inişinde Marmara denizine, üçüncüsü (TC-JAT) 1979’da Ankara’ya inişte düştüler. THY’de bu uçakların adı uğursuz uçağa çıkmıştı. Geriye kalan son 2 tanesi uçuştan alındılar (TC-JAR ve JAS) ve TAT (Touranie Air Transport) şirketine satıldı. Yıllar sonra bunların birisinin Air Ontario, Kanada Dryden’den kalkışı sonrası, sonuncunun da İran Asseman Airlines’da uçarken düştüğünü öğrenmiştik. Böylece 5 adet F-28 uçaklarının tamamı düşerek aynı kaderi paylaştılar. Gerçekten uğursuzdular sanırım?
… Hava limanından 20-30 kilometre kadar uzakta iken uçak, neden denize değecek kadar alçalmıştı? Kaza, bir CFIT (Controlled Flight Into Terrain-Kontrollu Uçuşta Yere Çarpma Kazası) kazasıydı. Pilot kuleye herhangi bir arıza veya olumsuzluk rapor etmemişti. Anlaşılan rüzgâr altı uçuş tamamlanmış, pisti karşılamak için 180 derecelik dönüşe Ambarlı üzerinde başlamış ama yüksekliğin iniş yapar gibi, deniz seviyesine kadar düşürülmesinin nedeni bir sır olarak kaldı.
… Aramalar başlatılmıştı… Nereden, neden ve nasıl geldiğini bilmediğimiz bir emirle aramalara devam edilmeyeceğini duyduk. Uçak, içindeki kazazedeler ve tüm sırlarıyla Ambarlı açıklarında Marmara Denizi’nin 80 metre derinliğine terk edildi!..
Ne ekip ne de yolcu, hiçbir naaş su üstüne çıkmadı. (2 cesedin Yalova’da sahile vurduğu geçmektedir) Acaba uçağın gövdesi parçalanmamış mıydı? Eğer gövde parçalansaydı, kemerleri bağlı olarak koltuklarında oturan ekip veya yolculardan bazılarının naaşları su üstüne çıkacak, kopan ana dikmeler ve flap gibi er geç balıkçılar tarafından bulunacaktı. (Bazı parçaları balıkçılar tarafından bulunmuş) Belki, su üstüne çıkan ceset oldu ama gizli tutuldu. Bilemiyoruz, tam bir muamma!.. Bu uçakta ne olduğunu bilmediğimiz, çıkartılması, bilinmesi, bulunması istenmeyen bir sır olmalıydı ama ne?!. Hani “devlet sırrı” denir ya, onun gibi bir şey!..”
Bunun dışında enkaz kurtarmaya dair en ufak bir girişim olmadığı, kaza nedeninin bile araştırılmadığı ve uçağın karakutusuna ulaşılmak istenmediği belirtilmiş!
Yabancı haber kuruluşunun yayımladığı yazının içinde zannedersem sonradan eklenmiş şu satırlar da var:
“Bilderberg’in fikir babası ve kurucusu Hollanda Prensi, Fokker uçak firmasının sahibi prens Bernard, Türkiye’ye 5 adet Fokker-28 tipi uçak satar. 3 tanesi düşen bu uçaklardan sonra Türkiye’ye sus payı ödendiğine inanılıyor.
Kazadan 2 ay sonra Çeşme’de Türkiye’nin ikinci Bilderberg toplantısı düzenlenmiştir. Süleyman Demirel, o toplantının katılımcı listesinde adı olmasına rağmen toplantıya katılmadığını iddia etmektedir.
Şu an bu kazanın adliyedeki dosyası kayıptır ve THY, hiçbir yolcu yakınına tazminat ödememiştir!..”
Uçak düştüğü zaman arama çalışmaları niye durduruldu bilmiyoruz fakat asıl soru şu: Aradan bunca zaman geçmesine ve uçağın yerinin bilinmesine (denizin altında çekilmiş fotoğrafları yayımlanmış) rağmen enkaz ve cesetlerin neden çıkarılmadığı?!.
Bir sır olarak kalacak mı?!.
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com