Haroşa
Sakin, sakin kalp kırmaz; gurur kırar.
Sakinlik çoğu zaman yanlış okunur. İnsanlar onu suskunlukla, geri çekilmekle, hatta boyun eğmekle karıştırır. Oysa sakinlik, içinden çok şey geçen birinin vardığı yerdir. Gürültüyü tanımış, sesin ne zaman işe yaradığını ne zaman yaraladığını öğrenmiş bir bilincin hâlidir.
Sakin insan, kalp kırmaz. Çünkü kalbin ne kadar narin bir şey olduğunu bilir. Kırılmanın sesini tanır; bazen bir bakıştan, bazen bir kelimenin tonundan çatladığını fark eder. Bu yüzden cümlelerini çarpmadan kurar. Kelimelerini, sanki camdan yapılmış küçük tabaklar gibi masaya bırakır.
Ama gurur için durum farklıdır.
Gurur, sahne ister. Alkış bekler. Karşısındakinin yükselmesini ya da düşmesini görmek ister. Sakinlik ise perdeyi kapatır. Oyuna girmez, rol almaz, tirat atmaz. Sadece olduğu yerde durur. Ve bu duruş, gururu rahatsız eder.
Çünkü gurur, yankı ister.
Sakinlik yankı vermez.
Boş bir odada bırakılmış bir ses gibi, gurur kendi gürültüsüyle baş başa kalır. İşte asıl kırılma tam da orada olur. Kalp sağlam kalır, gurur çatlar.
Sakinlik bazen yanlışlıkla soğukluk sanılır. Oysa soğukluk, ilgisizliktir; sakinlik ise farkında olarak geri durmaktır. Aradaki fark, bir fincan çayın üflenmeden içilmesiyle, hiç tutulmaması arasındaki fark gibidir.
Sakin insan, kendini ispatlamaya çalışmaz. Haklı olmanın peşinde koşmaz. Çünkü bilir: Hakikat bağırıldığında değil, yerinde durduğunda görünür. Sakinlik biraz da bu yüzden ağır gelir bazılarına.

Belki de haroşa dediğimiz şey tam olarak budur.
Kalbi koruyan, gururu sınayan bir sükûnet.
Ne susarak kaybolan ne konuşarak taşan…
Yerini bilen bir hâl.
.
Arzu Leyal, dikGAZETE.com