Gelendost Zaferi Hatıra Madalyonu

Ramazan Topraklı

4 yıl önce

Bu yazımızın maksadı, Anadolu’nun Türkleşmesinde bir dönüm noktası olan Miryokefalon Savaşı sonunda elde edilen Gelendost Zaferi’nin anılması için darp ettirilen ve resimde gösterilen madalyonun yazı ve tura yüzündeki yazı ve resimlerin ne anlama geldiğini açıklamaktır.

Tura yüzü Yazı yüzü

Zaferin 842’nci yılı münasebeti ile darp ettirilen madalyonun tura ve yazı yüzü görülmektedir. 

Madalyonun yazı yüzü, Sultan II. Kılıçaslan’ın Miryokefalon Zaferi’nden bir yıl sonra H. 573 (M. 1177) yılında Konya’da darp ettirdiği ve hâlen İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde hıfzedilen, bilinen tek sikkenin bir yüzüdür.          

Madalyon’un -sağda- “yazı yüzündeki” metin şöyledir.

(Ortada) Muhammedün Rasûlullah, 

Sallallahu aleyh, 

es-Sultânü’l-Muazzam, 

Kılıçaslan b. Mes’ûd,

 (solda) hamsemie: beşyüz, (üstte) ve seb’in: yetmiş, (sağda) senetün selâse: sene üç. 

(Okuyan Nümismatik Uzmanı Doç. Dr. Sadi S. Kucur)

Madalyonun tura yüzü

Anlamı, savaşın vukû bulduğu tarihte, savaşın vukû bulduğu yeri tasvir etmektedir. 

Üstte Hoyran Gölü, altta Eğirdir Gölü ve iki göl arasında suları Hoyran’dan Eğirdir’e doğru akan, ağzı kaynağına yakın Menderes ve ona karışan Marsyas (Maziye) ve Orgas (Örkenez) ırmakları görülmektedir. 

Kemer Boğazı’nda Kıral Yolu’nun (via regia) üzerinden geçtiği, Menderes’in üstündeki Yenice Köyü Köprüsü görülmektedir. 

Köprünün tarihte “Zompos, Pontogefüra” ve daha birçok adı var. 

Küçük ve Büyük Sivri (Yenice Sivrisi) ile İskender’in MÖ. 333 yılında savaş yapmadan aldığı Kelene Hisarı’nın bulunduğu, “her yanı dik-bayır”, iki tepe kalesi; Bet-Toman, Didymion, Dindimos, Ginglarion ve Şato Cingulaire anlatılmaktadır. 

Marsyas Irmağı, Yenice Sivrisi’nin eteğinden kaynamaktadır.

Gül ile Isparta’nın da remzi olan, III. Midas’ın (738-696) Kemer Boğazı civarında; Kelene’de yetiştirdiği gül, atlı Selçuklu askeri ile de Sultan II. Kılıçaslan temsil edilmektedir.

Eğirdir Gölü’ndeki yelkenli kayık, Çaka, Ertuğrul ve Osman Beyler’in kullandığı ve Eğirdir halkının “deniz” dediği Eğirdir Gölü’ndeki “Kara Gemi”yi, iki ada ise Can Ada ve Yeşilada’yı temsil etmektedir. 

Yelkenlinin altında, eski yazı ile “Oğuz Gölü” yazar. 

Eğirdir Gölü için “Deniz”, “Rum Denizi”, “Uz” veya “Oğuz Gölü”, Pusgusa ve Skleros’ait göl gibi adlar takılmıştır. 

Can Ada’nın adı, 1142 yılında oraya bir karargâh kuran, “İmparator Jan” adından gelmedir. 

Jan” adı, zamanla Can’a dönüşmüştür. 

Can Ada’nın bir diğer adı “Gülistan” olup, “gül” yetiştirildiği anlaşılmaktadır.

Anna Komnena’nın “Uz” veya “Oğuz Gölü dediği Kokar Göl veya Ozolimne, Eğirdir Gölü’dür. 

Yüz Tepeler” denen yerin ötesindedir. 

Irmakların en uzunları, en bol su getirenleri oraya boşalır. 

Ona Ozolimne denmesi, sağlığa zararlı ve tiksindirici kokular yaydığı için değildir; tersine, vaktiyle bu göle, günlük konuşma dilinde Ouz’lar (Uz’lar) denen Hun’lardan (!) bir ordu onun kıyılarında konaklamıştı.”

Kokargöl" denmesinin sebebi, 2012 yılında, Eğerim yakını bir mevkide, gölün içinden hâlâ çıkmakta olan bataklık (metan) gazıdır.

Irmakların en uzunu Orgas (Örkenez) çayı, en bol su getirenleri ise Marsyas (Maziye-Bigadiç) ve Menderes’tir.

-Eğirdir Gölü’nden gaz çıkışını gösterir MTA Genel Müdürlüğü’ne ait bir harita görülmektedir.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI