?>

Yalan söyleyen tarih utansın ve Prof. Afyoncu

Ramazan Topraklı

3 gün önce

R.1: Abdülaziz’in öldüğü yer, Feriye Karakolu’nun Beşiktaş tarafındaki ilk Feriye Sarayı’nın karakol tarafından ikinci odasıdır. 08.09.2019

YALAN SÖYLEYEN TARİH UTANSIN VE PROF. AFYONCU

Öz

Makalenin amacı, kendileriyle birer hatıram olan ve Yalan Söyleyen Tarih Utansın adlı 12 cilt bir kitap yazan Mustafa Müftüoğlu ile yine onun gibi birçok kitap yazan Cemal Kutay ve Prof. Erhan Afyoncu ile iki arkadaşının 2023’de yazdıkları Osmanlı İmparatorluğu’nda Askerî İsyanlar ve Darbeler adlı kitaptan bir bölüm hakkındadır.

Açar Kelimeler: Mustafa Müftüoğlu, Cemal Kutay, Yeni Akit, Erhan Afyoncu, Sultan Abdülaziz, Feriye Sarayı

Giriş

Hüseyin Öztürk, 07 Mart 2016 tarihinde; Yeni Akit Gazetesindeki köşesinde, “Yalan Söyleyen Tarih ve Mustafa Müftüoğlu” başlıklı makalesinde “Mustafa ağabeyi, on yıl önce 7 Aralık 2006 günü Hakk’a uğurlamıştık. En kadim ve vefalı dostlarından birisi Hasan Aksay ağabeydi. Hasan ağabeyin bu vefasına ben de eşlik ederdim. […] Mustafa ağabey sadece yazmadı. Bir dönem Türkiye’yi adım adım gezerek tarih sohbetleri yaptı. Hatta yazdıklarından ve konuşmalarından dolayı mahkeme mahkeme dolaştı. Bugün AK Parti iktidarını oluşturan kadro, Mustafa ağabeyin sözlü veya yazılı tedrisatından geçmiş insanlardır” diyordu.

İki Hatıra

Merhum Mustafa Müftüoğlu yine böyle konferanslardan birini yapıyordu. Yıl 1991 veya 1992. Yer, Antalya’nın Şarampol Caddesindeki bir düğün salonu. Ben Isparta, 2022’de kaybettiğimiz İbrahim Aktaş ise RP Antalya İl Başkanları idik. Aradan 33 yıl geçti; kendimle olan hatıranın dışında pek bir şey hatırlamıyorum. Konferans’tan sonra üç beş kişinin bulunduğu bir odada merhumla tanıştırıldım. Konferansın konusu tarih olduğu ve Miryokefalon Savaşı hakkında Hüseyin Şekercioğlu’nun iddialarını bildiğim için “-Hocam, Miryokefalon Savaşının, Gelendost civarında, bilhassa benim köyüm ve komşu köylerde yapıldığı söyleniyor. Örkenez-Gelendost vadisi üzerindeki Bağıllı köyünde Şehitler Mezarlığı, bizde ise Şehitler Mezarı mevkileri var. Bunlar Miryokefalon Savaşı ile ilgili olabilir mi? -Sen bunları yaz, bana gönder; yayınlayayım” deyince merhumun ciddî bir tarihçi olmadığı kanaatine varmıştım ve gözümden düşmüştü. Böyle biri de –Atatürk, Türkler’in Peygamberidir diyen- Cemal Kutay. 1969 yazı olsa gerek. PTT’de kolim olduğuna dair Karayolları şantiyesine bir pusula geldi. Gittim, baktım, ödemeli kitap dediler. O günkü maaşıma göre küçük bir miktar. Bir hükümet tabibi 600-700 TL alıyorken, şantiye zamlarıyla birlik benim maaşım 2200 TL. Almayayım dedim, ama kendime yediremedim. Aldım, şantiyeye gelip açtım; galiba altı kitap: Hatırladığım kadarıyla Büyük Reşit Paşa ve Cemâleddin Efgânî gibi, para için yazılmış tarihle ilgili kitaplar. Kutay, beni tanımaz; adresimi nereden buldu; çok merak ettim. Meğer uyanık, İMO’ndan almış. Merhum Müftüoğlu ile Kutay ters fikirli idiler; ama çalakalem yazma konusunda birbirinin kopyası gibiydiler.

Prof. Afyoncu ve Abdülaziz’in Ölümü

Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Dr. Ahmet Önal, Dr. Uğur Demir, Ocak 2023, Osmanlı İmparatorluğu’nda Askerî İsyanlar ve Darbeler adlı bir kitap neşrettiler. Kitap, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik Spor Yayınları arasında çıktı (bk. kapak). 54 vakanın anlatıldığı olaylar, “İlk İsyan” ile başlıyor ve “Namlunun Ucundaki İktidar” ile bitiyor.

Bunlardan biri de Sultan Abdülaziz’in ölümüyle ilgili: “Sultan Abdülaziz’i Öldürüp, İntihar Süsü Verdiler” başlıklı bölümdür. Sunuşta da, “Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak üzerine titizlikle titrediğimiz önemli hizmetlerimizden biri gençlerimizi kitapla buluşturmaktır” deniliyor.

Prof. Afyoncu, Sultan Abdülaziz’in ölümüyle ilgili olarak gençlerimizi maalesef yanlış bilgilendiriyor:

1. “Sultan Abdülaziz’i Öldürüp, İntihar Süsü Verdiler” üst başlığı altına, Abdülaziz’in Topkapı Sarayında iken, Başmabeyinci Hafız Mehmet’e söylediği “Bir parça zehir bulamaz mısın? Var ise getir, bâdema benim hayatım mûcib-i fitnedir”in karşılığı: “Bundan sonra benim hayatım fitne sebebidir” sözünü koymuşlar (Uzunçarşılı, 2021: 60). Sayfa altına da, [Vahdettin Engin’in 27 Ekim 2004 tarihli Hürriyet Tarih’te “Padişahı bir güzel kestiler, sonra da Aaa intihar etmiş” deyip gözyaşlarıyla defnettiler” başlığıyla yayınlanan bu yazısı, yazarının müsaadesiyle bazı ufak düzeltmelerle buraya alınmıştır] açıklamasını yapmışlar [Afyoncu ve diğerleri, 2023: 319].

1a. Prof. Afyoncu, sanki Merhum Müftüoğlu’nun tedrisatından geçmiş gibi, Prof. Vahdettin Engin’i kopyalamış.

1b. Gençler için bir kitap yazılıyor; gençlere kopyacılık ve kolaycılık aşılanmaya çalışılıyor.

1c. Gençlere aslı esası olmayan vahşet sahnesi işaret ediliyor.

2. Sultan Abdülaziz, sivri uçlu, küçük ve keskin bir makasla sol kol dirseği içindeki atardamarı keserek, sağ kol dirseği içindeki küçük damarları ise tahrip ederek intihar etmiştir. Bu konuda çoğu sefaret hekimlerinden oluşan 19 imzalı bir doktor raporu vardır. Bir tarihçinin bu olayı, “padişahı bir güzel kestiler” şeklinde hem hilâfı hakikat, hem de alaylı bir dil ile yazması, asla yakışık almaz. Böyle demekle gençlerimizin ruhlarında derin yaralar açılır. Bu vak’a 04 Haziran 1876 Pazar günü, güneş doğduktan beş saat sonra, güpegündüz cereyan etmiştir. Abdülaziz, pehlivan yapılı, ama çok evhamlı biridir. Hal’ edilmeyi gururuna yedirememiş ve intihar etmiştir. Olaydan önce sakalımı düzelteceğim diye makas ister; ardından abdest alır; odanın kapısını çarparak içeri girer; kapıyı arkasından sürgüler [bk. R.3]. Bu anda kapının dışındaki sofada onlarca cariye, kadın efendi ve sair kişiler vardır. Bir müddet sonra içeriden anlaşılmaz sesler gelmeye başlar. Kapıyı kırıp içeri girdiklerinde Sultan Abdülaziz’in kanlar içinde son nefesini vermekte olduğunu görürler [bk. İbretnüma, B. Sıtkı Baykal, 1989, 2. Baskı, Türk Tarih Kurumu].

3. Bazıları intihar eden birçok Müslümanı görmeyip, Müslüman intihar etmez diye insanları kandırır.

4. Bazıları da bir adam iki bileğini birden kesemez diye algı yönetimi yapar. Hâlbuki kesilen bilek değil, damar.

5. Ord. Prof. Uzunçarşılı, 1940’larda Sultan Abdülaziz’in katledildiğini, ama bilâhare Sultan Abdülhamid’in özel evrakına ulaştıktan sonra da Abdülaziz’in intihar ettiğini söyler. Ve “Yıldız Mahkemesi kararına göre Abdülaziz’in öldürülmüş olduğuna ihtimal vermiştim, ama bazı jurnalleri ve vesikaları okuyunca gözüm açıldı. Ölüm vakasının intihar olduğunu gördüm” der [Mithat Paşa ve Yıldız Mahkemesi, 2021: XI-XVII, 3. Baskı, TTK/Türk Tarih Kurumu].

6. Hekim Ord. Prof. Süheyl Ünver, Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Sultan Abdülaziz’in Annesi Pertevniyal Sultan, Oğlu Yusuf İzzeddin, Başmabeyinci Hafız Mehmet, Mabeyinci Fahri Beyler, Abdülaziz’in intihar ettiğini söylerler.

7. Sultan Reşad ve Vahdeddin dönemlerinde başmabeyinci olan Lütfi Simâvî [1864-1933], 1336 [1920] tarihli Devr-i İnkılâb adlı kitabı, s.35-37’de Abdülaziz’in, kendini korumakla görevli Serasker Hüseyin Avni Paşa’ya bağlı askerin, kaba muamelesinden gururunun incindiğini ve intihar ettiğini söyler. Ben bu kaba muameleyi, İbretnümâ’yı okurken gördüm. Kanaatim o ki, bu hâl, bestekâr ve evhamlı biri olan Abdülaziz’in intihar etme fikrini tetiklemiştir.

8. Sultan Abdülaziz’in kendi canına kıydığı Feriye Sarayı ve saraydaki oda için bk. R.1, R.2, R.3.

9. Sultan Hamid’in Yıldız Sarayında yapılan, Çadır Mahkemesinin düzmece olduğunu anlamak istemeyen ve Mustafa Müftüoğlu gibi ciddî hiçbir vesikaya dayanmayanlar da Sultan Aziz öldürüldü derler.

10. Sultan Aziz’in Topkapı Sarayı’nda “Bundan sonra benim hayatım fitne sebebidir” diyerek Başmabeyinci Hafız Mehmet’ten bir miktar zehir istemesi, Sultan Aziz’in intihar etmek istediğini göstermektedir.

11. Prof. Afyoncu, gençlere hizmeti, aslı esası olmayan yalan yanlış kitaplarla buluşturarak mı yapacak?

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

R.1: Abdülaziz’in öldüğü yer, Feriye Karakolu’nun Beşiktaş tarafındaki ilk Feriye Sarayı’nın karakol tarafından ikinci odasıdır. 08.09.2019

R.2: Feriye Karakolu tarafındaki Feriye Sarayı. 06.09.2019.

R.3: Feriye Sarayı’ndaki Öğretmenler Odası. 04.03.2020. Salı

 

.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI