Değiştirilen Yer Adlarımız
Öz
Bu makalenin amacı, Cumhuriyet idaresinin ilânını müteakip, bazı sudan sebeplerle değiştirilen bazı yer adlarımız hakkındadır. Bakanlar Kurulu kararıyla tamamen Türkçe olan Ertuğrul, İçel [İç-il], Bozok, Canik, Hamid ve Saruhan gibi il adlarımız atılarak, köken olarak Türkçe olmayan Bilecik, Silifke, Yozgat, Samsun, Isparta ve Manisa gibi isimler alınmıştır. Daha sonra da Menteş [Bintaş] yerine Muğla, Hüdavendigar yerine Bursa vs. gibi ad değiştirmeye devam edilmiştir.
Açar Kelimeler: Ertuğrul- Bilecik, İçil- Silifke, Bozok- Yozgat, Hamid- Isparta, Saruhan- Manisa, Menteş- Muğla
Giriş
Vilâyetlerimizden bazılarının iki isimli olması hasebiyle muhabereat ve muamelâtta ittiratsızlığı mucip olduğu anlaşıldığından, vilâyetlerin merbut cetvelde görüldüğü veçhile, yalnız bir isimle yad edilmesi, Dâhiliye Vekâletinin 29 Ağustos 1926 tarih ve 4322/8641 numaralı tezkeresiyle vuku bulan teklifi üzerine, İcra Vekilleri Heyetinin 24 Teşrinievvel 1926 tarihli içtimaında tasvip ve kabul olunmuştur. Reisicumhur Gazi M. Kemal [Atatürk]
Başvekil İsmet [İnönü], Adliye Vekâleti V. Recep [Peker], Müdafaai Milliye Vekili Recep [Peker], Bahriye Vekili İhsan [Eryavuz], Dâhiliye Vekili M. Cemil [Uybadın], Hariciye Vekili Dr. T. Rüştü [Aras], Maliye Vekili Abdülhalık [Renda], Maarif Vekili Mustafa Necati, Nafia Vekili Behiç [Erkin], Ziraat Vekili Mehmet Sabri [Toprak], Ticaret Vekili Mustafa Rahmi [Köken], Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekili Dr. Refik [Saydam]. Tırnak içindeki soyadları, 21 Haziran 1934 soyadı kanunundan sonraya aittir.
İki isimli vilâyetlerimizin yalnız bir isimle yad edilmesine dair kararname [24 Teşrinievvel 1926- Nu: 4248]
[1944, Ankara Devlet Matbaasında basılan, DÜSTUR, 3.tertip, Cilt 7, - 2. tabı-, s.1681-1682, Nu: 412]
Bu cetvelde Aydın- Güzelhisar, Germiyan- Kütahya, Hüdâvendigâr- Bursa, Karasi- Balıkesir, Menteşe- Muğla, Teke- Antalya, Sahibata-[Afyon] Karahisar ve benzer iller ya unutulmuş, ya da başka bir kararnamede ele alınmıştır. Yukarıdaki cetvelde görüldüğü gibi hepsi de Türkçe olan beylik adları terkedilerek çok eski kent adları, il adı kabul edilmişti. Hâlbuki okumuşlar arasında Cumhuriyet devrinde yabancı isimler yerine Türkçe adlar verildi gibi, yanlış bir algı mevcuttur. Kocaeli- İzmit şekli doğruydu ve diğer iller de böyle olmalıydı. Hamid veya Hamideli sancağının merkez kazasının Isparta adı, 1891 yılında ve II. Abdülhamid devrinde, Hamidabat olarak değiştirilmiş ve il adı olarak da kullanılmıştır. Hamid adı, cehaletten II. Abdülhamit’le ilgili sanılmış ve o yüzden de, Hamid veya Hamideli adının terkine sebep olmuş olabilir. Hamid, Hamidoğulları Beyliğine ad veren Hamid Beyin adıdır.
Ün Isparta Mecmuası s.1841’deki gibi 1891’den önce sancağın adı “H. 937/1530 tarih, 438 Nu. Muhasebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri I”de görüldüğü gibi Hamîd livasıdır. 1891’de değişen, şehrin adıyla birlikte merkez ilçenin adıdır ki, Isparta adı hatalı olarak Hamidabat yapılmış; bazı bazı Isparta da denmiştir. Konya vilâyetine bağlı olan Hamidabat sancağı, 18.06.1336 tarihli BMM İcra Vekilleri tarafından müstakil sancak yapılırken Isparta denilmesi buna misaldir. Atamdan kalan 1873, 1875, 1885 [R.1289, 1291, 1301] tarihli Defterhane-i Hakanî, tapu senetlerinin tamamında Hamid; 1901 [R.1317] tarihli tapu senetlerinde Hamidabat yazılıdır. Beylikler döneminde buralara Hamid Kıtası, 1382’den sonra da Hamid livası ve Hamideli denmiştir. Yaklaşık 650- 700 yıl hep böyle olmuştur. Keçiborlu’da yaşlı kadınlar daha düne kadar, Isparta yerine Hamid’e gideceğiz derlerdi.
Beylikler ve Osmanlı döneminde Türkçe
Anadolu’yu Türkleştiren, Selçuklu ve Osmanlı’dan çok beyliklerdir. Selçuklu sarayında Türkçe konuşulmasına rağmen resmî dil Farsça, Osmanlı’da Türkçeydi. Beylikler’deki Türkmenler, muhtemelen Farsça bilmiyorlardı. Onun için Karaman ve Menteşe Türkleri, 1277’de Konya’ya girdiklerinde ünlü Türkçe fermanını yayınlamışlardı. Herkes Karamanlı Mehmet Beyi bilir de, Menteşe’yi pek bilmez. Menteşe, 1262’de Şarkîkaraağaç’ta şehit edilen Uc Gâzîsi Mehmet [nâm-ı diğer Menteş-şah] Beyin, Hülagü’nün fermanıyla 1261’de kurduğu beyliğin ve kurucusunun adıdır. Zeki Velidî Togan, haklı olarak bu beylik için Hamidoğulları der. Şeh Menteş öldürülünce Karamanoğlu öne çıkmıştı. Şeh Menteş, Hamid [Amourios] ve Aydın [Menteşe: Ablistan] Beylerin atası; Ertuğrul ve Osman Beylerin metbuu olup, Türkçe fermanı yayınlayanlar arasında hepsi de vardı. Osmanlı’nın resmî dilinin Türkçe olması belki bundandı.
Beylikler devrinde dağa taşa, ovaya suya, köşe bucak her yere Türkçe isimler verildi. Yunanca ve Arapça yer adları Türkçeye tercüme edildi. Antakya el-Muhterika [Yanık Antakya] Yalavaç [Yanık]; Yun. Kırlangıç demek olan Arapların Kıbakıb dediği Uluborlu- Khelidon çayı Kırlangıç; Yun. Ayazma [kutsal su], Yum-geldi pınarı oldu. Ancak Osmanlı’nın beylikleri yok etmesi ve İstanbul’un fethiyle Türkçeleştirme durmuş, hatta tersine dönmüştür. Isparta Yum-geldi pınarının adı tekrar Ayazma; Uluborlu Kırlangıç çayının adı ise Popa [Papa] çayı oldu.
Menteşe, Eğirdir, Uluborlu, Keçiborlu, Karaağaç, Yalvaç, Kötürnek, Manarga, Gele-germi, Zengiler, Zengibar [Seng-i Bar] isimleri hep Türkçe. Menteşe; Bintaş, Menteş, Menteş-şah, Menteşşâ ve Menteşe gibi evrimleşmiştir. Eğirdir, eğirmek, yâni dönmek; Uluborlu Ulu bârlı, yâni Ulu kaleli; Keçiborlu, kiçi borlu, yâni küçük kaleli demektir. Osmanlı, umumiyetle her beyliğin hüküm sürdüğü bölgeyi, o beyliğin adıyla yâd etmiştir. Bu husus Osmanlı tahrir defterlerinde açıkça görülür. Mersin, Mercü’s-Sin [Sin çayırlı] adından evrimleşmiştir. Merc, Arapça çayırlık, Sin ise Arslanköy çayının eski adıdır. İstanbul, Kastamonu, Edirne, Bursa, Balıkesir, İzmir, Manisa, Muğla, İzmit, Antalya, Burdur, Isparta, Konya, Adana, Tarsus, Silifke, Finike, Kayseri, Sivas, Sinop, Samsun, Giresun, Antakya, Malatya ve daha birçok yer adı, Türkler sayesinde günümüze gelebilmiştir. Sözde medeni batının Balkanlar’daki isimlerimize ve eserlerimize neler yaptığı herkesçe malûmdur.
Cumhuriyet döneminde Türkçe
1925’ten beri kazı yapan Ramsay’ın aldığı süre yeterli olmadığı için, “İcra Vekilleri Heyetinin 17.10.1926 tarih, 4234 sayılı kararıyla Hamidabat vilâyetinin Yalvaç kazası Antiyohya öreninde Sör W. Ramsay için 1927 yılında da kazı yapma izni verilmiştir”. Yukarıda görüldüğü gibi 29 Ağu. 1926 tarihinde vilâyet ve vilâyet merkezinin adı Isparta olmasına karar veriliyor; ama 49 gün sonra eski adla bir karar alınıyor. 28 Nisan 1930 tarihinde de, Reisicumhur Gâzi M. Kemal, Başvekil İsmet ve Dâhiliye Vekili Şükrü imzalı üçlü kararname ile “Isparta vilâyetinin Şarkî-Karaağaç kazasına merbut Afşar nahiyesinin merkezi, nahiye Gelendost namı ile yad edilmek üzere Gelendos köyüne nakledilmiştir” denilir. Yunanca “kükreyen aslanlar” anlamına “Goe Leontos” kelimesinden gelme Gelendos adı, bizzat Gâzi M. Kemal tarafından Gelendost yapılırken, vilâyetin Hamideli adının Isparta yapılması şayan-ı dikkattir.
Bunun sebebini Cumhuriyet idaresinin yeni oluşuna bağlamak istiyorum, ama bundan da emin değilim. Zira Gâzi, Türkçeye çok önem vermiş, hatta mâkul sınırları bile aşmıştır. Galiba olanlar, Atatürk’e rağmen yapılmıştır. Şimdi de cehaletten olacak, bin yıldır kullandığımız birçok Türkçe yer adını değiştirerek köksüz isimler aldık. Kendi bölgemde Kötürnek adını önce Çataklı, sonra Madenli yaptık. İki bin yıllık Gemen adını Özgüney; 3500 yıllık Oras [Aura, Aorata] adını Başdeğirmen; Manarga adını Dedeçem; Gele-germi adını Kozluçay; Zengiler adını Zengibar ve Muratbağı; Elbengi’yi [İlbengü] Bağlarbaşı; Köstük’ü Çamharman yaptık. Bu misalleri pekâlâ çoğaltabiliriz.
Cumhuriyet’ten, hatta evvelden beri Türk aydınının kafası karışıktır ve herkes bir yöne çekmektedir. Merhum Ecevit, herkesin bildiği Türkçe kelimeler yerine “yargıç, olanak, olasılık” vs. gibi kelimeler kullanırken, “Sempozyum, Panel, Brifing” vs. gibi İngilizce kelimeleri tercih etmekte bir sakınca görmedi. Bir Başbakan da “Bölünmüş Yol” yerine, “Duble Yol” adını yaydı. Merhum Ord. Prof. Mükremin Halil Yinanç, yabancı yer ve kişi adlarını okunduğu gibi yazdı. Ama çoğu akademisyen yabancı isimleri, Fransız ve İngilizler gibi yazdı. Dünya’da Latince dışında Çin, Kiril, Arap, hatta İsrail alfabeleri olduğunu; bunlarla da ilim yapıldığını ya görmedi, ya da görmek istemedi. Rusya, Kiril alfabesini ve Rusçayı 70 senede Türk cumhuriyetlerine öğretti. Şimdi Türkler, Rusçadan vaz geçemiyor, ama biz, yüz yıldır Türk, Türkçe, Türkiye konularında bir fikir birliğine varamadık ve hâlâ yalpalamaktayız.
İlk kez 15 Aralık 2008’de yazdığım makaleyi, güncellemek istedim. 03 Haziran 2025.
Sonuç
Hâl-i pür melalimizi yukarıda açıkladım. Anatolikon adını Anadolu yapan ve Anadolu’yu Türkleştiren Karaman, Hamid, Menteşe, Aydın, Saruhan, Germiyan, Karasi [Kara İsa], Osman oğulları ve diğer beyliklerdir. Onun için beylikler döneminden kalan il adlarını, Kocaeli- İzmit misalinde olduğu gibi Hamideli- Isparta, Teke- Antalya, Menteşe- Muğla, Saruhan- Manisa, Sahibata- Karahisar, Germiyan- Kütahya ve benzer adlandırmaların, tarih şuuru bakımından yararlı olacağını düşünüyorum.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com