29 EKİM RESEPSİYONU VE AKP İÇİNDEN ALİ BABACAN’A “SAKIN GELME!” SESLERİ
ZÜRİH, İsviçre
Cumhuriyetimizin 102. Yıl münasebetiyle düzenlenen resepsiyon; katılanlar ve katılmayanlar bağlamında geceden beri tartışılıyor.
Bazı bilgiler edinmek için muhalif bir milletvekilini aradım ben de.
Edindiğim izlenim; bu organizasyonda hayli acemilikler olmuş; özellikle siyasi parti yetkililerinin davetinde.
Ev sahibi Beştepe yetkilileri muhtemelen “iletişim kazası” olarak açıklama yapacaklar bu durum için.
DEM Parti’ye davet gitmemiş. Bu kesin. Ama bu bir tavır değil beceriksizlikmiş.
MHP’ye ise davet gittiği halde katılan sadece Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı. Peki MHP neden tam kadro icabet etmedi davete?
Bir süredir iktidar bileşenleri arasında ciddi sorunlar olduğu aşikâr. Görüştüğüm milletvekili, bu sorunları geçen hafta Kıbrıs’taki seçim sonuçlarının ardından Bahçeli’nin yaptığı açıklamalara indirgemenin yeterli olmayacağını söyledi. İlk günden beri, AK Parti ve MHP’nin birbirine hiç güvenmediğini, Meclis üyeleri arasındaki ilişkinin bile “dostluk” sathında ilerlemediğini belirtti. Yine başta, emniyetteki atamalar olmak üzere, çeşitli üst düzey atamalardan MHP, “tasfiye ediliyoruz” endişesi yaşıyormuş.
Yani AKP-MHP birlikteliğinde her şey yolunda gitmiyor.
Deva, Saadet ve Gelecek partileri uzun süredir bu tür organizasyonlara davet almıyorlardı. Dün, Beştepe’de her üç parti liderinin de görünmesi, haklı olarak “Tayyip bey şapkadan bir tavşan daha mı çıkarıyor?” merakı uyandırdı. Adı geçen üç partinin davet edilme biçimi çok ilginç. Beştepe’den aranıyor bu üç parti “Resepsiyona geliyorsunuz değil mi?” diye soruluyor. Adamlar, “ne daveti kardeşim, bizim haberimiz yok davetten falan” deyince “yok yok davetlisiniz” diyerek “ulaşmamış davet”i tekrar aktive ediyorlar. Öyle anlaşılıyor ki, Beştepe’de birileri işgüzarlık yapmış.
Deva lideri Ali Babacan, akşamın en çok konuşulan ismi oldu kuşkusuz. Gazeteciler Ali Babacan’ı görünce sormuşlar, o da “davet aldık geldik, önceki yıllarda çağrılmıyorduk” demiş. Mehmet Şimşek ile Babacan uzun uzun konuşmuşlar, Cevdet Yılmaz büyük bir saygıyla konuk Babacan ile özel ilgilenmiş. (Hem Şimşek hem Yılmaz, bugün bulundukları yerlere geçmişte “Babacan’ın kadrosu” payesiyle gelmiş iki isim)
Babacan hükümette olacak mı?
Son günlerde, parlak bir kariyere sahip olan Deva liderinin bir yerlerde parlatılma gayretleri, bu soruyu akla getiriyor. Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı, ekonomiyi düzelteceği gibi iddialar her yerde.
Şu tabloda bu mümkün değil. Ne Erdoğan ne de Babacan o noktada değiller. Erdoğan, anayasa çalışmaları için merkez ve sağ tandanslı siyasi figürlere “zeytin dalı” uzatıyor sadece. Olan-biten bundan ötesi değil. Tabii ki Babacan gibi bir “teknokrat”ı kabinesinde görmek ister Cumhurbaşkanı, ancak “itaat” koşuluyla. Bir teknokrat olarak, fazlası değil.
Babacan da bu yumuşama ikliminden memnuniyet duyuyor anlaşıldığı kadarıyla. Deva Partisi, kuruluş döneminde her ne kadar “herkese eşit mesafedeyiz” demiş olsa da AKP tabanı iltifat etmedi bu söyleme. Uzak durdu. CHP seçmeninden oy gelmemesi, Türkiye’de liberal siyasete ilginin yeterince olmaması Deva için, AKP tabanına yönelme mecburiyeti doğurdu.
İlginç bir kulis de vereyim size, “Ali Babacan, AKP’ye katılıyor” haberleri yaygınlaşınca, iktidar milletvekilleri ve bakanlardan bazıları Babacan’ı arayıp, “aman efendim bu halimizle bize sakın gelmeyin, gelecekseniz tam yetkili ile gelmelisiniz” diyorlarmış.
Önümüzdeki günler, siyasette beklenmedik gelişmelere gebe. MHP’nin “Kürt açılımı”, ekonomide bir türlü düşürülemeyen enflasyon problemi, AKP’nin “yeni anayasa” gayreti, öte yandan muhalif siyaseti susturmak adına yargısal baskılar bu haliyle sürdürülemez bir tablo koyuyor ortaya.
.
Güven Akıncı, dikGAZETE.com