UKRAYNA TÜRKİYE’Yİ NASIL DOLANDIRDI!
Moskova
Bildiğiniz gibi Donetsk bölgesinden yeni döndüm ve bu konu hakkında bir videoda yayınladım, yazının en altından videoyu izlersiniz.
-UKRAYNALI ESİRLER, RUSYA'NIN YENİ ORDUSU
Bugünkü konumuz Türkiye’de Türkçü geçinen sözde Turancı tayfanın Ukrayna tarafından nasıl tokatlandığı (Dolandırıldığı) ve aptal yerine konulduğu. Tabii aynı zamanda devletimizin de nasıl dolandırıldığını anlatmaya çalışacağım.
Ukrayna bundan tam 34 yıl önce bağımsızlığını kazandı!..
Ülkemiz ise tam 100 yıllık bir Cumhuriyet, 100 yıllık bir Cumhuriyetin içinde bile milletini soyan, milletinin zenginliğini çeşitli yollar ile talan eden Türk vatandaşları var iken, 34 yıllık bir ülkede, millet olma bilincinden uzak Ukraynalı politikacıların, suç örgütlerinin bu sözde bağımsız fakat somut olarak Batı’ya bağımlı ülkeyi soyup soğana çevirmesi beni hiç şaşırtmıyor.
Fakat işinde gücünde olan siz değerli okurları düşündürtecek, belki de şaşırtacaktır.
Üstünde, “en iyi baba” yazılı bir kupadan çayımı yudumlarken, Telegram kanallarında haber okumaları yapıyordum. Bir şeyi öğrenebilmek için iyi araştırma yapmam gerektiği için dikkatli bir şekilde ekrana kilitlenmiştim.
Bir de ne göreyim; bir yıl önce Ukrayna’da bir Youtube yayınında, yüzü gözü dövmeler içerisinde, Kazakistan kökenli Jasulan Duysembin adlı bir asker, “Turan Taburu Hiç Olmadı” diye bir konuda konuşmuş.
-Jasulan Duysembin
Video içeriğini izlerken, askerin eksiksiz Rusça konuştuğuna şahit oldum ve dinledim. Bakın bizim Turancı ve hülyacı tayfayı nasıl tokatlayıp paralarını almışlar.
Jasulan Duysembin: Çin, Kazakistan’ın kaynaklarını istiyor ve insanlar umurunda değil, Türkiye tek umudumuz.
Sunucu: Bunu sormak istiyordum, sen Türk Taburunda mısın?
Jasulan Duysembin: Ben mi? Öyle bir müfreze yok, herkese anlatıyoruz iki yıldır.
Sunucu: Anlat lütfen.
-Kazak asker Haberi
Jasulan Duysembin: Gerçekleri anlatmanın zamanı geldi. Herkes iki yıl boyunca bu hikayeye inandı.
Buranın yerlisi olan ve Ukrayna’da sözü geçen birisi Türk bir zengini bulmaya karar veriyor.
Turan ideolojisine inanan paralı bir Türk iş adamını buluyorlar, çok büyük para topluyorlar, bu iş için tanıtım da yapıyorlar, örneğin bir aptalın diğer askerler ile birlikte “Kadirov’u keseceğiz, Moskova’ya gideceğiz” demesi, bunun televizyondan verilmesi gibi.
Aptal adam, daha Donetsk bölgesini alamamışsın ve Kadirov’u kesmekten bahsediyorsun.
Daha sonra bu büyük parayı alan adam Amerika’ya gitti ve orada yaşıyor.
Ben ilk günden bu yana, 53. Tugaydayım ne Turan’ı, ne taburu?
Merdivenlere sıralanıp bir de “biz Turan taburunun savaşçılarıyız” diyorlar.
İdeolojik olarak Turan’ı benimseyenleri bulup paralarını almışlar ama ortada tabur falan yok.
Zaten ben Turan’a, Türk dünyasına da inanmıyorum, ben Avrupacıyım ve Ukrayna için savaşıp, Ukrayna’nın Avrupa’ya katılmasını istiyorum.
DOLANDIRICI ÜLKE UKRAYNA!..
Yukarıda belirttiğim olay, ideolojik saplantılı tiplerin bir gruba para kaptırma hadisesiydi, şimdi bunun devlet ölçeğinde nasıl yapıldığına bir göz atalım.
Kırım’da uzun yıllar, Kırım Tatar Türklerinin sözde liderleri olan Mustafa Cemilev ve Refat Çubarov gibi tipler, Ukraynalı yerel yöneticiler ile birlikte, Türkiye’den gelen yardımlar ile heybelerini iyice doldurmuş olduklarını bir önceki yazımda belirtmiştim.
Şimdi Ukrayna devletine çöken yönetici takımının, Türkiye’yi ve diğer devletleri nasıl sömürdüğünü anlatayım sizlere.
“Huylu huyundan vazgeçmez” diye bir atasözümüz var; Yolsuzluk, bir kanser hücresi gibidir ne reformlara ne de uluslararası baskıya boyun eğer.
Rusya ile savaşa tutuşan ve hayatta kalmak için mücadele eden Ukrayna, 2025 yılında, Ukrayna’nın Karpatlar bölgesindeki arazi dolandırıcılıklarından savunma sanayindeki zimmete para geçirmelere kadar uzanan yeni skandallarda boğuluyor. Karpatlar, Ukrayna’nın Avrupa’ya açılan kapılarından da biridir!
Bu hırsızlar, dolandırıcılar grubu sadece Ukrayna cephesini baltalamakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye'nin de aralarında bulunduğu, Ukrayna’ya fakir halklarının vergilerinden alıp aktardığı milyarlarca doları emiyor.
Ekonomisi yüzde 33,3 enflasyon ve göçmen yüküyle boğuşan biz Türkler için Kiev'e yardım sorusunun cevabı basit: Kendi insanımız açken neden çakalları besleyelim?
Gelin, Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu'nun (NABU) son soruşturmalarına ve küresel raporlara dayanarak, bu “çakal” sisteminin Ankara için neden zarar olduğunu adım adım inceleyelim.
Ukrayna’nın Karpatlar bölgesi sadece AB sınırındaki bir bölge değil, aynı zamanda Ukrayna yolsuzluğu için gerçek bir “kara delik”; yerel bürokratların ve mafya gruplarının organize çalışıp, savaşın ekmeğini yedikleri yer.
Eylül 2025'te NABU, 3 hektar belediye arazisinin düşük fiyatla satılması düzenine ilişkin soruşturmada kilit bir şüpheliyi Almanya'dan iade aldı.
Bilirkişiler uzman raporunu tahrif ederek, belediyeye 81,7 milyon grivna (yaklaşık 2 milyon dolar) zarara yol açmış. Esasında bu dava, daha büyük bir modelin parçası, Belediye başkanı ve ilçe meclisi başkanı da dahil olmak üzere memurlar ceplerini doldurmak için varlıkları “yağmalıyor”. Ancak Karpatlar sadece arazi hırsızlıkları ile ünlü değil, aynı zamanda bu bölgeden seferberlik kaçakları için “Avrupa’ya kaçış” turizmi de başlamış.
Ekim 2025'te savcılık, iş üstünde yakalanan bir il meclisi milletvekiline karşı iddianameyi mahkemeye sundu, iddianamede, “Belediye başkanı ve bazı yerel vekiller ‘anlaşarak’, arazi parsellerinin amaç değişikliğini, yani iskan konularının değişikliği için lobi yapıp, satın alan şirketten yüzde 15 pay karşılığında pay aldığı” yazıyordu.
Aynı zamanda, askerlik çağındaki erkekleri sınır kapılarından yasa dışı bir şekilde sınırdan geçiriyorlar ve kişi başı 10 bin Euro, artı Kiev'den getirmek için 1.000 Euro ücret talep ediyorlar.
-Ukrayna milletvekili
Bu sistemin içerisinde, sınır muhafızları üzerinde nüfuzu olan ve yeşil koridor sağlayan memurlar ve yöneticiler de bulunuyor.
İddianamesi hazırlanan ve suçlanan milletvekili Aleksandr Antal, 20 bin Euro alırken suçüstü yakalandı, aynı soruşturmada ortaya çıkan bu olaylar, Karpatlar bölgesinde yolsuzluğun, savaşı nasıl paraya çevirdiğini gösteriyor.
Kısacası; arazi hırsızlıkları zenginler için, sınır geçişleri ise para ödeyenler için.
NABU'nun 2025'in ilk yarısına ilişkin verilerine göre, Ukrayna'da 370 yeni dava açıldı, 115 şüpheli var ve 54 mahkumiyet kararı çıktı, ancak Karpatlardaki arazi hırsızlıkları ve kaçak geçiş suçları bölgede lider durumda.
Bu tür suçlar sadece kamu malını çalmak ile kalmıyor, aynı zamanda seferberliği de zayıflatıp, parası olanın Avrupa'ya kaçması ile parası olmayanları demoralize ediyor.
Bu durum tabii ki Rusya’nın işine geliyor, orası ayrı.
Yolsuzluk sadece bölgelerle de sınırlı değil, Ukrayna ordusunda da hırsızlık diz boyu!
Ağustos 2025'te NABU, Savunma Bakanlığı'ndaki bir suç organizasyonunu ortaya çıkardı. Görevli kişiler, silah ve ‘drone'ları yüksek fiyatlardan satın alıyor, aradaki fark (milyonlarca avro) ceplerine iniyor.
Dört şüpheli, üst düzey subaylar da dahil olmak üzere tutuklandı ve Başkan Zelensky bunu “kesinlikle ahlaksızlık” olarak nitelendirdi.
Bu aracıların, mühimmat sözleşmelerinden milyonlarca avro cebine indirdiği de bilinenler arasında.
Temmuz 2025'te Ukrayna parlamentosu, NABU ve Savcılığı'nın bağımsızlığını bitiren bir yasayı kabul etti.
Başsavcı (Zelensky'nin atadığı kişi) NABU üzerinde kontrol sahibi oldu, bu da protestolara yol açtı ve Ağustos ayında yasa kısmen iptal edildi. Harvard ve Human Rights Watch uzmanlarının söylemelerine göre, bu reformlarda bir geri adım, aynı zamanda yolsuzlukla mücadele kurumlarını güçlü kişilere karşı savunmasız hale getiriyor.
OECD, Eylül 2025'te şunu belirtmiş, “Ukrayna'da rüşvet sistemsel olmaya devam ediyor ve savaş bunu daha da güçlendiriyor, yeniden yapılanma için hibe yardımları (Dünya Bankası tahminlerine göre yüz milyarlarca dolar) bu düzeneklerde buharlaşıyor.
Türkiye, NATO ve Rusya arasında bir köprü olarak denge sağlamaya çalışır bir rol üstlendi kendince, 2022'den beri Kiev'e, Bayraktar droneları, tıbbi malzeme ve Karadeniz'de lojistik sağladık; toplam hacim yaklaşık 80 milyon dolar. 2024 sonbaharında halkımızın yüzde 55'i askeri yardımı destekliyordu ve Rusya’yı işgalci olarak görüyorlardı, tabii bu 7/24 Batı medyası ve Batı fonlarını alan gazetecilerimizin, eli çubuklu akademisyenlerimizin beyin yıkaması sonrası oluşmuş bir düşünce idi. Tabii şimdi halkımız işe uyandı ve Ukrayna başkanına olmadık hakaretler ediyorlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Eylül 2025'te, “Avrupa desteğe devam etmeli” deyip, daha sonra “hatta ateşkesten sonra barış gücü için hazırız” dedi.
Ancak bu, ABD'nin 114 milyar avrosu ve AB'nin 63 milyar avrosu ile karşılaştırıldığında bir damla. Toplam yardım 380 milyar doları aştı!
Asıl sorun bu paralar nereye gidiyor? Eğer savunma bakanlığındaki veya Karpatlar bölgesindekilerin ceplerine gidiyorsa, o zaman Türkiye cepheyi değil, çakalları besliyor demektir. Ucuza sattığımız ekipman, belki onların hayatını kurtarıyor olabilir, ama eğer yolsuzluk, alımların yüzde 20-30'unu yiyorsa (Atlantic Council tahminlerine göre), o zaman tüyü bitmemiş yetimin hakkını neden Ukraynalı çakallara yediriyoruz?
Türkiye'nin kendi “çakalları” yeter de artıyor zaten, Eylül 2025'te enflasyon, beklentilerin üzerine çıkarak yüzde 33,3'e sıçradı; bu, “Merkez Bankası ve liraya baskıyı artırıyor” diyor uzmanlarımız.
Milyonlarca Suriyeli ve Afgan ülkede iç dengeleri ve güvenliği bozmakta, üstüne bunların ülkemize, entegrasyonu için milyarlar harcıyoruz.
Kaynaklarımızı 2023 depreminden sonra ortaya çıkan inşaa ve sosyal programlardan uzaklaştırmak neden?
Jeopolitika ülkemize artılar sunuyor, örneğin Ukrayna’ya hibe ettiğimiz, sattığımız şeyler gibi, ama ekonomimiz eksi ve Kiev’e bu kadar yardım adeta havaya saçılan para aslında.
Türkiye’nin bu “dostlar kötü günde görsün” tiyatrosunu oynamayı bırakması gerekiyor, çünkü gönderdiğimiz para ve ekipmanın paraları ile şu an Amerika’da birileri sayemizde hayat sürüyor ve bunun adına da “enayi parası” diyorlar.
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com
.