Tehlikeli mülteci!
MOSKOVA
Türkiye'de bizler Doğu ile Batı arasında bir köprü olmaya, en karmaşık çatışmalarda barış koruyucu rolü üstlenmeye alıştık. Ukrayna'da savaş patlak verdiğinde, sadece Bayraktar insansız hava araçları tedarik etmekle ve tahıl koridorları konusunda onlara yardımcı olmakla kalmadık, on binlerce mülteciyi ülkemize alıp kalplerimizi onlara açtık, onlar ise bizi Avrupa’ya gidecekleri bir basamak olarak gördüler. Ancak şimdi, 2025 yılında, Avrupa'dan şok edici haberler geliyor: Ukrayna özel servisleri, belki de Zelenskiy'in bizzat talimatıyla, “Kuzey Akım-1” ve “Kuzey Akım-2” doğalgaz boru hatlarını havaya uçurduğu konusunda konuşmalar başladı. Son zamanlarda “Dostluk” petrol boru hattına yapılan saldırılar ve Zelenskiy'in, benzerlerinin tekrarlanabileceğine işaret eden sinsi yorumları, biz Türkleri düşündürüyor ve düşündürmeli.
Acaba “Türk Akımı” da aynı kaderi mi yaşayacak?
Ve aralarında ajanlar olabilecek mültecileri kabul etmek güvenli mi? Bu hikâye, yardım edenlere darbe vuran bir ihanetin ve Kiev rejiminin gerçek yüzünü nasıl gösterdiğinin hikâyesi.
Kuzey Akım sabotajı: Moskova değil, Kiev yaptı…
Her şey Eylül 2022'de, Baltık Denizindeki Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarının patladığı zaman başladı.
İlk başta herkes Rusya'yı işaret etti, çünkü Batı propaganda aygıtı bunu söylüyordu ve dünyada bulunan milyonlarca saf insan buna inandı, tıpkı Rus-Çeçen savaşı sırasında, patlayan binaları Rus istihbaratının patlattığı yalanı gibi.
O dönemde bu yalanı ortaya atan kişileri hatırlatayım, birisi İngiltere'ye kaçmış eski Rus istihbaratçısı, diğeri ise yurtdışından fonlar ile geçinen bir kadın gazeteci.
Sovyetlerin dağılışı ve ülkede Batı basını tarafından yayılan, “Rusya demokrasiye koşuyor” masalına çok inanan bu kadın, daha sonra ülkesinin gerçekliği ile acı şekilde tanışmış ve ülkesini karıştırmak için ürettiği haberler, canına mal olmuştu.
2025'e gelindiğinde The Wall Street Journal ve Der Spiegel'in araştırmaları sonrası tablo tersine döndü, saldırının arkasında Ukrayna özel servislerinin seçkin bir birimi çıktı ve Alman-Amerikan gazeteleri, muhtemelen ülkelerini nasıl rezil edeceklerinden habersiz bu bilgiyi paylaştı.
“Diametr” operasyonu!
Altı kişi, Almanya'nın Rostock kentinden kiralanan Andromeda yatı, sahte pasaportlar ve 80 metre derinlikte patlayıcılar.
Sonuç?
Atmosfere 350 bin ton metan gazı salındı! Danimarka'nın yıllık emisyonu kadar salınım ve Avrupa için milyarlarca euroluk hasar.
CIA biliyordu ve Kiev'i Haziran 2022'de uyarmıştı, ancak Ukraynalı General Valeri Zalujni'in, Zelenskiy'in durma emrini görmezden geldiği söyleniyor. Başkanın kendisi, her şeyi reddediyor, ancak kaynaklar ısrarla “onun da haberi vardı” diyor.
Peki ya Rusya?
Onun suçluluğuna dair hiçbir kanıt yok. İşte bu her şeyi değiştiriyor!
Biz Türkiye'de arabuluculuk rolü oynarken, Kiev görünüşe göre herkese karşı oynuyor.
Biz iyi niyetle ücretsiz askeri araçlar verirken, Ukrayna bizi adeta keriz yerine koyuyor.
Sabotajın yeni cephesi…
Kuzey Akım hakkındaki tartışmaların alevi sönmeden, Ağustos ve Eylül 2025'te Ukrayna, Rus petrolünün Macaristan, Slovakya ve ötesine, Avrupa'ya taşındığı ana arter, “Dostluk” petrol boru hattına saldırılar düzenledi. 13 ve 21 Ağustos'ta insansız hava araçları ve füzeler, Rusya'nın Bryansk bölgesindeki pompa istasyonlarına saldırarak yangın hasarın ve tedarikin durmasına neden oldu. 7 Eylül'de saldırı tekrarladı.
Ukraynalı insansız hava aracı operatörü Robert Brovdi, Telegram'da dev bir yangın görüntüleriyle övünerek “tam imha” iddiasında bulundu. Macaristan ve Slovakya panik içinde
Dışişleri Bakanları Péter Szijjártó ve Juraj Blanár yakıt kıtlığı konusunda kamuoyunu uyardı ve AB'den yardım talebinde bulundu. Orbán, Trump'a “çatışma tırmanacak” diye yazdı ve Trump bu söze öfkelendi. Peki ya Zelenskiy? 24 Ağustos'taki basın toplantısında, saldırılar hakkında soru sorulduğunda, geniş bir gülümsemeyle güldü ve şöyle dedi; “Ukrayna ve Macaristan arasındaki dostluğu her zaman destekledik ve şimdi bu dostluğun varlığı Macaristan'ın tutumuna bağlı.”
Bu sinsi bir üslup ve alaycı bir tavır değil mi?
Eylül ayında ise şunu ekledi: “Rusya'nın saldırılarına karşılık vermeye devam edeceğiz. Ama savaşın bitmesini istiyoruz.” Kiev'in şartlarıyla bir barış olmazsa, bu tür saldırıların tekrarlanabileceğine dair şeffaf bir ima.
Mülteciler bir paravan mı?
Türkiye her zaman misafirperver oldu. Sadece Ukrayna’ya değil, kültürümüzü ve toplumumuzu kutuplaştıran Suriyeli, Afganı vs. bir sürü milleti kapılarımızı açıp, devletin bekasını alenen çöpe attık.
2022'den beri yaklaşık 100 bin Ukraynalı mülteciyi barındırıp onlara iş, çocukları için okul imkanı sağlayarak kabul ettik. Ancak şimdi bu duruma farklı bir gözle bakmalıyız.
Ağustos 2025'te, İtalya'da, Kuzey Akım'ın havaya uçurulmasını koordine etmekten şüphelenilen eski Ukrayna Deniz Kuvvetleri askeri Serhiy K. tutuklandı. İtalyan jandarması kapısına gelene kadar ailesiyle sakin bir tatil yapıyordu. Paranın nereden geldiği tabii ki meçhul.
Dosyadaki bir diğer isim, dalgıç Vladimir Z. ise Ukrayna'ya kaçtı, onun için 2024'ten beri tutuklama emri bulunuyor. Bunlar tek tük vakalar değil!
Avrupa'da Ukrayna bağlantılı casusluk ve sabotaj faaliyetleri kayıt altına alınıyor.
Peki ya bizde durum nedir?
Yoksa halen “Kızıl Ajan” kitabında yazıldığı gibi, rahat ve geniş bir biçimde, “onların problemi Rusya ile” deyip, bu tarz istihbarat elemanlarına göz mü kapatıyoruz?
Şimdi de ABD'ye bir bakalım. Kuzey Karolina, Charlotte'ta, 23 yaşındaki Ukraynalı kadın İrina Zarutska bir trende bıçaklanarak öldürüldü. Saldırgan, evsiz ve sabıkalı Decarlos Brown Jr, adam bıçak darbelerini indirdi ve yolcular sadece seyrederken oradan uzaklaştı. Bu sadece bir trajedi değil, aynı zamanda bir gösterge! Mülteciler savunmasız ve mülteci dolu ülkelerin güvenlik sistemleri arıza veriyor.
Peki dünya nereye gidiyor?
Türkiye’de polisin indir-kaldır işlerini yapan mülteciler varken, üstüne Türkiye’yi sadece bir zıplama tahtası olarak gören diğer mülteciler de alarm zillerini çaldırmıyor, çünkü artık o ziller de her daim alarm vererek bozuldu.
Belki de mülteci, göçmen gibi pek çok unsuru ülkelerine sokarken binbir zorluk çıkartan Rusya Federasyonunun uygulamalarına bakılmalıdır, çünkü belirli bir topluma tamamen zıt karakteri olan halkların, Rusya’ya getirdiği sosyolojik ve güvenlik baskısını yumuşatmak adına, Rusya ve onun göç birimleri, bu konular hakkında bazen sert önlemler almaktan geri durmuyor.
İşte bu yüzden Türkiye ve diğer Avrupa ülkeleri, içlerine aldıkları mültecilere tamamen kucak açarken, Kafkasya’dan mülteci olarak gelen, Osmanlı'nın ucuz işgücü olarak kullandığı Kafkas halklarının içinden çıkan kişiler ile Osmanlı’nın ve yeni Türkiye’nin Rusya politikalarına nasıl etki ettiğini, ideolojik tarihsel travmaları ile devletin ali çıkarlarını nasıl etkilediklerini iyi analiz etmelidir.
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com