
Ukrayna’dan Türkiye'ye kazık!
MOSKOVA
Doğu Avrupa birkaç yıldır savaşın pençesinde, binlerce insan hayatını kaybetti; Ruslar, Ukraynalılar, Türkler, Azerbaycanlılar ve diğerleri. Çatışma, Türk lirası döviz kuru da dahil olmak üzere küresel lojistik ve ekonomik istikrarı bozdu ve bozmaya devam ediyor.
Barışı teşvik etmek için önemli çabalar sarf eden Türkiye ve Türk diplomatlarımız, tıpkı gözlemcilerin dış etkenlerin gerginliği azaltmayı engellediği 2022'de olduğu gibi, bir kez daha Ukrayna ile Rusya arasında İstanbul'da yapılacak görüşmelere ev sahipliği yapmak için gece gündüz çalışıyor.
16 Mayıs 2025'te yapılan ilk tur görüşmeler, önemli bir ilerleme sağlanamadan sona ermişti ve bir önceki yazımda bu görüşmenin ne kadar köpürtüldüğünü sizlere aktarmıştım, görüşmenin tek artı yönü ise, taraflar “1000'e 1000” formatında esir değişimi konusunda anlaşmıştı. İkinci tur görüşmelerinin 2 Haziran'da yapılması planlanırken, Türkiye umudunu ateşkese bağladı. Ancak görüşmelerin arifesinde, Rusya'da 1 Haziran Çocuk Bayramı'nda Ukrayna güçleri, kaynaklara göre Rusya'daki dört köprüye saldırı düzenledi ve tren içerisinde hiçbir şeyden haberi olmayan, yeni doğum yapmış anne ve kundaktaki bebeği ile giden baba ile beraber kaç küsür insan öldürüldü! Üstelik bunu, Rusya içerisinden para vaadi ile dolandırdıkları, ya da bir şekilde satın aldıkları sivil insanlar ile bir buçuk yıldır hazırlıkları yapılan “Örümcek Ağı Harekatı” kapsamında, aralarında Rus stratejik uçaklarının da bulunduğu Sibirya ve Murmansk'taki askeri hedeflere yönelik İHA saldırıları ile eş zamanlı yaptılar. Ukrayna istihbaratı, çeşitli fotoğraf ve videolar ile kamuoyu ve Rus istihbaratını meşgul edip, hedef şaşırtmaya çalışsana, bu hamleler Ankara'da hayal kırıklığına yol açtı ve Ukrayna’ya yapılan yardımlar sorgulanmaya başlandı. Ukrayna’nın yaptığı terör saldırıları, Türkiye'nin barışı tesis etme çabalarına açıkça hıyanet ve Türkiye’nin meşru müdafa anlayışına ters.
Fetullah Gülen'in “özel çocuklarından olan ve Kırım konusunda ABD tarafından özel yetiştirilen” Ukrayna Savunma Bakanı Rüstem Umerov, daha önce Rusya'dan müzakerelerin şartlarını içeren bir muhtıra talep etmişti. ABD Özel Temsilcisi Keith Kellogg, Umerov'a bu tür açıklamalardan kaçınması ve İstanbul'a zamanında gelmesi çağrısında bulunarak, kişisel katılımın önemini vurguladı. Kellogg, ABD'nin NATO'nun doğuya doğru genişlemesinin askıya alınması konusunu Rusya ile görüşmeye hazır olduğunu ancak Ukrayna'nın ittifaka katılımının değerlendirilmediğini kaydetti.
Türkiye, engellere rağmen arabuluculukta önemli rol oynamaya devam ediyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ankara'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde Ukrayna, Rusya ve ABD liderlerinin katılacağı bir toplantı düzenlemeyi hedeflediğini söyledi. Ancak son saldırılar, her iki tarafın da uzlaşmaya istekli olup olmadığı konusunda şüpheleri artırdı. Önemli diplomatik kaynak yatırımı yapan Türkiye, insani felaketin durdurulması ve bölgenin istikrara kavuşturulması için tüm tarafları barışa odaklanmaya çağırırken, Ukrayna ve Nato terör örgütünün komutanlarının sivilleri taşıyan bir trene saldırı yapması, muhtemelen Rusya tarafından görüşmelerde kendi lehine kullanılacak.
Biliyorum, herkes Rusya’nın tüm bu Ukrayna saldırılarına nasıl izin verdiğini sorguluyor.
Kiminiz “Rusya neden Nükleer güç kullanmıyor” diyor, kimisi, “neden Ukrayna’yı Almanya gibi dümdüz etmiyor” diyor, kiminiz ise “Rus çok güçsüzmüş, biz bunu anladık” diyor.
Bazıları ise tıpkı 1990’lı yıllarda Çeçenistan konusunda yapılan ABD propagandası gibi, “Rusya kendi şehirlerini bombaladı” diyor.
Burada sorun şu ki; Rusya Federasyonu ve yönetimi, akraba toplumu olan Ukrayna’ya ABD’nin Japonya'ya, Vietnam’a yaptığı gibi katliam yapmayacağıdır, aksini düşünen var ise tarihe bir baksın derim.
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com