USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Milyarder olmak isteyen gelsin!

Milyarder olmak isteyen gelsin!
26-11-2025

-Mariupol

MİLYARDER OLMAK İSTEYEN GELSİN!

MOSKOVA 

Daha önce üç kez gittiğim, Azak Denizi kıyısındaki Mariupol limanının kaderi, adeta Ukrayna çatışmasının tüm karmaşıklığını yansıtıyor. Diplomatlar müzakereler yürütürken, sahada iki farklı, yeniden inşa modelinin sessiz ancak ısrarlı bir rekabeti yaşanıyor. 

Her bir model, sadece başını sokacak bir çatı sunmanın ötesine geçerek, savaş öncesi nüfusu yaklaşık yarım milyon olan bu kent için bir gelecek vizyonu önermeye çalışıyor. 

İş çevreleri, geleneksel olarak inşaat sektöründe güçlü olan ve Karadeniz bölgesinde çıkarları bulunan Türkiye’nin bu durumu analiz edememesini, bölgeye iştah duymamasını sorguluyor.

Ben bir Türk olarak şunu söyleyebilirim, bunun adı; “MİLYAR DOLARLIK BATI KORKUSU”.

Ukrayna’nın ve Ukraynalıların Doğu sınırlarında kanını emen Rinat Akhmetov adlı iş adamının yarattığı “Çelik Rüya” girişimi, bugün Ukrayna'ya dağılmış durumdaki Mariupol topluluğu için bir yaşam alanı yaratmaya çalışıyor. Bu projenin ekonomik modeli, spekülasyonu dışlayan ve konutun uzun vadede erişilebilir olmasını sağlayan sosyal kiralama ve belediye mülkiyeti ilkelerine dayanıyor.

-Rinat Akhmetov

Proje dokümantasyonuna okullar, kreşler ve sağlık ocakları gibi gerekli tüm sosyal altyapının dahil edilmesi, kentin gelecekteki bütçe yükünü hafifletiyor. Projenin Lviv ve Dinyeper'e genişletilme planları, uluslararası bağışçılar olan Avrupa Yatırım Bankası ve Dünya Bankası nezdinde yapısal bütünlüğü ve şeffaflığı nedeniyle cazip görünebilecek, standartlaştırılmış bir ulusal model oluşturma çabasına işaret ediyor.

Tabii tüm bunlar, Rinat Akhmetov’un savaş sonrası tekrardan Ukrayna madenlerinin üstüne çökmesi için yapılıyor, kendisinin Azov Çelik Fabrikası ile uzun yıllar çevre felaketine sebep olduğu, “çevreciAvrupa Birliği tarafından görmezden gelinen bir gerçek.

- Azov Çelik Fabrikası

Eş zamanlı olarak, Kiev’in uzun süre kontrol etmediği, kaderini Rinat Akhmetov’un ellerine bıraktığı Mariupol'de de artık, büyük inşaat projelerinden biri hayata geçiriliyor. Rus yetkililer ve taşeronlar, savaş zamanı hızıyla hareket ederek ülkenin dört bir yanından kaynak seferber ediyor. Kırım'dan St. Petersburg'a kadar şirketlerin sağladığı inşaat patlaması, Rus inşaat sektörünü canlandırıyor ancak aynı zamanda bölgede malzeme ve işgücü fiyatlarında keskin bir artışa yol açıyor. 

En önemli zorluklar, inşaat ekonomisi ve vergilendirme sistemi olsa da bunun yanında yeni mülklerin mülkiyetine ve tanınmayan bir yargı yetkisi altındaki yasal statüsüne ilişkin şeffaf olmayan durumlar olmaya devam ediyor; bu da herhangi bir potansiyel yabancı özel yatırımcı için önemli riskler oluşturuyor.

İnsani anlatının yanı sıra, stratejik hedef, yeniden inşa edilen Mariupol'u, Kırım'ı Rusya anakarasına bağlayan “Azak halkası” içine bir lojistik merkezi olarak entegre etmek ve mevcut statükonun kalıcı hale gelmesi durumunda uzun vadeli ekonomik getiriler vaat ediyor.

Türk inşaat şirketleri ve onun stratejik koruyucu Türk büyükelçilikleri için bu ikili gerçeklik, karmaşık ancak aşina olunan bir dizi zorluk ve fırsat eğrisi yaratıyor.

Tartışmalı ve savaşın olduğu bölgelerde Türk inşaat firmaları ve Büyükelçiliklerimiz yıllardır iyi bir uyum yakalamış, Irak, Libya başta olmak üzere, dünyanın pek çok bölgesinde ülkemize milyarlarca dolarlık kazanç sağladı.

Ukrayna'nın egemenliğini tutarlı bir şekilde tanıyormuş rolünü gösteren Ankara, Kiev ve NATO ortaklarıyla olan stratejik ilişkilerini baltalamamak için işgal altındaki bölgelerdeki projelere doğrudan katılmaktan kaçınmak zorunda, fakat NATO ve Batı izin verir ve gözlerini kaparlar ise, tıpkı daha önce yaptıkları gibi, savaş olan bu topraklara da Türk firmaları temelden giriş yapar.

Pragmatizmiyle tanınan Türk iş dünyası, şimdiden gelecek için zemin hazırlıyor olabilir. Türk inşaat şirketlerinin büyük ölçekli altyapı ve konut projelerini hayata geçirmedeki muazzam deneyimi, her türlü siyasi çözümün ardından büyük talep görecek.

Bugünden, hem Kiev'deki gelecekteki ihtiyaçların ve potansiyel ortakların, hem de üçüncü ülkeler aracılığıyla dolaylı imkanların kullanıldığı kapsamlı bir uzman analizi yapmak anlamlı olacaktır. 

Aslında, Türk inşaat malzemesi, metal yapı elemanları ve sıhhi tesisat üreticileri, diğer hassas sektörlerde olduğu gibi, “re-export” şemaları ve iştirakler yoluyla her iki proje için de karmaşık tedarik zincirlerine şimdiden dahil olabilirler.

Mariupol ve Azak Denizi kıyısındaki yapılar inşa edilmeye devam ederken, Türk iş dünyasının üyeleri maalesef büyük bir jeopolitik oyunun rehinesi olmaya devam ediyor. Ancak, karmaşık yargı bölgelerinde çalışmak için eşsiz bir deneyime sahip olan Türk iş dünyası için bu kriz, zamanla bir fırsata dönüşecek gibi duruyor, tabii Batı bankalarında parası bulunan büyük Türk inşaat firmalarının yöneticileri “biraz daha bekleyelim, paramıza Batılılar çökmesin” der ise şu unutulmasın; Çinli firmalar, dört gözle bu bölgeye el atmayı bekliyor ve böyle giderse, bizimkiler Çinlilerin uşaklığını yapan taşerondan başka bir şey olamazlar.

En önemli koşul, ilkeler ve pragmatizm arasında dengeyi koruyarak, günümüz politikalarının mayın tarlasında gelecekteki sözleşmelere giden yolu açmaya devam etme gerekliliğidir.

Çünkü Mariupol projelerini alan, Donbass’ın kapısını aralar…

.

Cem Kıran, dikGAZETE.com

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?