USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Papa neden Sultanahmet Camii’nde dua etmedi?

Papa neden Sultanahmet Camii’nde dua etmedi?
03-12-2025

Papa neden Sultanahmet Camii’nde dua etmedi?

Ataları Kayseri kökenli olan ABD’li Robert Prevost —yani şimdiki Papa XIV. LeoTürkiye’ye gelmeden önce, ziyaret amacı ile ilgili ezoterik masallarla süslü komplo teorileri havada uçuşuyordu. Ziyaret gerçekleştikten sonra da farklı toplumsal kesimlerden benzer tonda, adeta ağız birliği etmişçesine yükselen eleştiriler gündeme damga vurdu.

Ne var ki Papa’nın bu kritik ziyareti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Papa XIV. Leo’nun Sivil Toplum ve Diplomatik Heyet Toplantısı öncesinde “Tala'al Bedru Aleyna” ilahisinin neden okunduğu yönündeki tartışmaların gölgesinde kaldı. Böyle olunca ziyaretin diplomatik, kültürel ve jeopolitik boyutları geri plana itildi; tüm dikkat, sembolik bir detayın etrafında şekillenen polemiklere yöneldi.

Sözde bazı Kemalist ve İslamcı odakların, Moskova Patrikliği ile Evanjelist ve Anglikan çevrelerin etkisi altındaki gruplarla birlikte Papa’nın Türkiye ziyaretini eleştirirken neredeyse aynı argüman ve söylemi kullandıkları görüldü. Ancak bu kez, “laiklik elden gidiyor söylemi yerine “din elden gidiyor gibi bir gerekçeye sığındıkları dikkat çekti.

Sosyal medya mecralarından kamuoyuna sirayet eden tepkilere bakılırsa, Papa’nın İstanbul ve İznik’te ayin düzenlemesi bazı çevrelerce Anayasa’daki laiklik ilkesine aykırı görüldü. Ziyaretin, Fener Rum Patrikhanesineekümenik” bir statü kazandırdığı ve bunun Türkiye’nin geleneksel devlet politikasına ters düştüğü iddia edildi. Hatta Atatürk döneminde Papaların Türkiye’ye girişinin yasaklandığı hatırlatılarak, mevcut hükümetin bu ziyarete izin vermesi eleştiri konusu yapıldı.

Bazı yorumculara göre ziyaret, yeniden “Haçlı ruhu” ve “Roma projesi” söylemleri eşliğinde yürütülen siyasi bir operasyon niteliği taşıyordu; Fener Rum Patrikhanesi’nin tüm Ortodoks dünyasının merkezi hâline getirilerek Türkiye – Rusya ilişkilerine zarar verilmesi amaçlanmıştı. Papa’nın bu ziyaretiyle Hristiyanlığın kadim iki kilisesini birleştirdiği, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tehdit ettiği ve ülkede Hristiyanlığın yükselişe geçtiği yönünde abartılı iddialar da dolaşıma sokuldu.

Oysa Papa, Türkiye programı kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile planlanan görüşmesinin yanı sıra devlet yetkilileri, sivil toplum kuruluşları ve diplomatik temsilciliklere hitaben ilk kamusal konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşma, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın barış vurgusuna, Rusya–Ukrayna arasında diyalog çağrılarına ve Türkiye’nin Filistin konusundaki tutumuna yönelik olumlu ifadelerinin ardından geldi.

Sultanahmet Camiinde Papa’nın aklına “Lekûm dînukum veliye dîn” ayeti mi geldi?

Papa XIV. Leo, İstanbul’un en sembolik mekânlarından biri olan Sultanahmet Camii’ni ziyaret etti. Bu ziyaret, onun ilk uluslararası yolculuğunun en önemli etkinliklerinden biri olarak, farklı inançlarla diyaloğu güçlendirme ve barış yolları inşa etme çerçevesinde gerçekleşti.

Papa, Mimar Sinan'ın yetiştirdiği öğrencilerinden Sedefkar Mehmet Ağa'nın eseri, tarihi camiye vardığında Müslüman ibadet geleneğine saygı göstererek ayakkabılarını çıkardı. Mekânın estetiğini ise büyük bir hayranlıkla inceledi. Ziyaret sırasında, “sessizlik, tefekkür ve dinleme ruhuyla; orada dua edenlerin inancına ve mekâna duyulan derin saygıyla” hareket ettiğini vurguladı.

Seleflerinin aksine camide dua etmeyi tercih etmeyen Papa XIV. Leo, bu fiili tutumuyla Kur’an’daki el-Kâfirûn sûresi 6. âyetteki (“Sizin dininiz size, benim dinim bana”) düstura uydu ve sembolik saygı gösterdi.

Papa’nın camide dua etmeme iradesi, farklı inançların bir arada var olabileceğine dair güçlü bir diplomatik mesaj gibi gösterilse de gerçekte İslam ile arasına bir mesafe koyduğunun resmiydi. Eğer İslam’ı Yahudilik veya Hristiyan / Katoliklik, Hristiyan / Ortodoksluk gibi ilahi / semavi din görseydi dua etmekten geri durmazdı. Nitekim önceki papalardan XVI. Benedikt ve Francis, camide dua etmişlerdi. Bu açıdan Papa XIV. Leo’nun yaklaşımı hem gelenekle fark yaratıyor hem de diyaloğun kendi sınırlarını çiziyordu.

Buna rağmen bu ziyaret, Türkiye’de ve uluslararası kamuoyunda, Hristiyanlık ve İslam dünyası arasında anlayış ve saygıyı güçlendirme yönünde sembolik bir adım olarak değerlendirildi. Aynı zamanda, Papa’nın camiyi ziyaret eyleminin, farklı dinî kimliklerin bir arada yaşadığı mekânlarda saygı ve anlayış kültürünün önemini vurgulayan diplomatik bir mesaj niteliği olduğu belirtildi.

Kardinal Kurt Koç Papa'ya eşlik etti…

Papalık maiyetinde, Hristiyan Birliğini Teşvik ile Dinlerarası Diyalog Bakanlıklarının başkanları Kardinaller İsviçreli, 2006'da İsviçre'de Müslümanların minare inşa etme özgürlüğünü destekleyen, aynı zamanda Müslüman ülkelerdeki Hıristiyanlar için daha fazla dini özgürlük isteyen Kurt Koch/Kurt Koç ve Süryani-Malabar Katolik Kilisesi'nden Hintli George Jacob Koovakad da yer aldı. Heyetin bu bileşimi, ziyaretin yalnızca sembolik değil, aynı zamanda Hristiyan mezhepler arası dini birlik ve diyaloğa yönelik güçlü bir mesajdı.

Papa, Mor Efrhem Süryani Kilisesi’nde, Türkiye’de yerleşik Hristiyan cemaatlerinin ruhani liderleriyle bir araya geldi. Burada yaptığı konuşmada, Hıristiyan dünyasındaki parçalanmışlığa gönderme yaparak, “Bölünme, tanıklık etmenin önünde bir engeldir.” mesajını verdi. Bu vurgu, Hristiyan toplulukları arasında birlik ve dayanışma çağrısı niteliği taşıyordu.

Yeni İznik Konsili Katolik ve Ortodoks Kilise Babaları, Hz. İsa’yı Tanrı ile özdeş kabul eder…

Katolik ve Ortodoks Kilise Babalarının ortak inançlarındaki temel nokta şudur: Hz. İsa, Tanrı ile özdeştir. İslam literatüründe şirk nitelendirilmesi yapılan bu inanç ilkesi, Hristiyanlığın iki kanadını da ayakta tutan teolojik mihenk taşıdır.

Papa’nın, Birinci İznik Konsili’nin 1700. yılı yaklaşırken İznik’te mola vermesi tesadüf değil; doğrudan doktriner ve tarihsel bir mesajdır. Zira Kilise, son yıllarda Papa Prevost’un günümüz kültüründe ve hatta kimi inananlarda yeniden canlanan Ariusçuluk diye tanımladığı eğilime karşı dikkat çekmektedir. Bu uyarıyı ilk yapanlardan biri de 1990’larda Joseph Ratzinger, yani daha sonra Papa XVI. Benedict’ti.

Ariusçuluk temelde İsa’nın tanrısallaştırılmasına bir karşı çıkıştır. İsa’nın Tanrı ile aynı özden olmadığı, Baba’ya tabi bir varlık olduğu iddiasını savunur. Tam da bu nedenle 325 İznik Konsili, Hristiyan dogmasının omurga cümlesini kurmuştur: Mesih, homoousios’tur — Baba ile aynı özdendir.

Burada dikkat çekici olan: Arius’un teolojik itirazı, kendisinden 250 yıl sonra ortaya çıkacak İslam’daki tevhid inancıyla belirli noktalarda şaşırtıcı bir benzerlik taşır. Her iki yaklaşım da Tanrı'nın mutlak birliğini vurgular ve Tanrı ile peygamberler/ nebiler arasında ontolojik ayrım çizer. İlk dönem erken Hıristiyan teolojisinde reddedilen İsa Tanrı değildir, Tanrı’nın kuludur anlayışı, İslam’da imanın temel formülü hâline gelir.

Bu nedenle Ariusçuluk, bazı tarihçiler tarafından Hıristiyanlık içi tevhid arayışı olarak da yorumlanır; her ne kadar Kilise tarafından sapkın ilan edilmiş olsa da sonraki yüzyıllarda İslam’ın teolojik evreninde yankısını bulmuştur.

Papa’nın İznik’teki kısa molası, bir yönüyle bu kadim tartışmanın doktriner hafızasına yapılan bir vurgu niteliği taşıyordu. Kilise’yi İslamlaşma eğilimine benzetilebilecek tevhid merkezli yorumlara karşı belirli bir çizgiye oturtma çabasının sembolik bir yansımasıydı. Aynı zamanda, Kilise’nin yeniden tevhidî bir inanç anlayışına, yani tarihsel Ariusçuluk çizgisine yönelme riskini azaltmaya dönük bir girişim olarak da okunabilir.

Gösteri mi, teoloji mi, diplomasi mi?

Türkiye’ye gerçekleştirilen Papa 14. Leo ziyareti, yalnız diplomatik bir temas olmanın ötesine geçerek iç politikada ve toplumsal hafızada geniş yankı uyandırdı. İznik’teki ayin başta olmak üzere ziyaretin sembolik boyutları kamuoyunda tartışma yaratırken, farklı siyasi partilerden ve dinî otoritelerden peş peşe açıklamalar geldi.

Kimileri bu ziyareti “teolojik ve politik bir hamle” olarak değerlendirirken, kimileri de sosyal medyada dolaşan haber ve yorumların doğruluğuna dair uyarılarda bulundu. Ortaya çıkan tablo, ziyarete verilen tepkilerin hem ideolojik hem doktriner düzeyde çeşitlendiğini gösteriyor.

Papa 14. Leo’nun Türkiye ziyareti, siyasette farklı tonlarda tepkilere yol açtı. MHP’li Semih Yalçın, ziyaretin Hristiyan dünyasına yönelik planlı mesajlar taşıdığını, tarihî ve dinî ayrışmaları kaşıyan bir “şov”a dönüştürüldüğünü savunarak özellikle İznik’te 1700 yıl önceki Konsil’in sembolik biçimde canlandırılmasını eleştirdi.

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ise bu temasın turistik bir gezi değil, açıkça politik ve teolojik boyutlar içeren bir hamle olduğunu, İznik’in asla nötr bir mekân olmadığını ve yapılanların “tarihî-ideolojik bir hesaplaşma” niteliği taşıdığını belirtti.

Öte yandan, Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, sosyal medyada yayılan iddialara karşı uyarıda bulunarak “Sosyal medya fasıktır; bir haber geldiğinde araştırın” dedi ve Papa’yaTalaʽ al-Badru ʽAlaynā ilahisinin okunduğu yönündeki iddianın tamamen asılsız olduğunu vurguladı; Müslümanların bu tür meseleleri tevhid perspektifiyle, sağduyulu şekilde değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.

Bu tepkiler —özellikle MHP ve BBP cephesinden gelenler— ziyaretin sadece hatırlatma, diplomatik nezaket veya dinler arası diyalog gibi yüzeysel gerekçelerle yapılmadığını; arka plânda politik ve teolojik mesajlar taşındığını öne çıkardı ve bu coğrafyanın —hem tarihî hem sembolik olarak— halen “hesaplaşma” alanı sayıldığını gözler önüne serdi.

Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in bu tür tartışma ve iddiâlarda temkin çağrısı yapması halkı “sosyal medya fasıklığına” karşı uyarması ve inanç temelli hassasiyetin, aceleyle tepki vermek yerine soğukkanlılıkla değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatması bazı dini cemaat ve siyasi partileri şaşırtmış olmalı. Çünkü bu tablo, ziyaretin hem iç siyasette hem toplumsal-dinî hafızada dalga dalga yankıları olduğunu; “kimin penceresinden baktığınıza” göre algının bütünüyle değiştiğini gösteriyor.

Ziyaretin diplomatik ve teojeopolitik yansımaları…

Papa XIV. Leo’nun Türkiye ziyareti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti üzerine gerçekleşen resmî bir temastı. Ankara’daki törenler, yapılan görüşmeler ve İstanbul–İznik hattındaki programlar, iki taraf arasındaki diplomatik diyaloğu güçlendirdi. Bölgesel barış, insani krizler ve özellikle Gazze’de kalıcı ateşkes için sürdürülen uluslararası girişimler, ziyaretin temel gündemini oluşturdu. XIV. Leo’nun Türkiye’yi ziyaret eden beşinci Papa olması, temasın hem sembolik hem de diplomatik önemini artırdı. Bu çerçevede Türkiye’nin uluslararası arenadaki merkezi rolü ve kriz diplomasisindeki ağırlığı bir kez daha görünür hâle geldi.

Ziyaret sonrası değerlendirmesinde Papa, Türkiye’yifarklı dinlerin barış içinde yaşadığı örnek bir ülke olarak tanımlarken, dünyayı “artan küresel çatışma düzeyine teslim olmamaya” çağırdı. Erdoğan’ın bölgede istikrar sağlayıcı bir lider olarak öne çıktığını belirtmesi, Türkiye’nin dış politikadaki konumuna dair uluslararası algının bir yansıması olarak okunabilir. Nitekim Papa, Türkiye dönüşü Beyrut’ta yaptığı açıklamada da “Kutsal Makam’ın yıllardır iki devletli çözümü desteklediğini, ancak İsrail’in bunu hâlâ kabul etmediğini” vurgulayarak Gazze konusunda net bir tutum ortaya koydu.

Türkiye, İtalya ve İspanya ekseninde Doğu Akdeniz…

Bu çerçeveden bakıldığında Papa’nın ziyareti yalnızca Katolik dünyasına değil, Ortodoks kiliselerine ve Doğu Akdeniz jeopolitiğine yönelikti. Türkiye, İtalya ve İspanya ekseninde şekillenen yeni bir Akdeniz hattı; Libya, Tunus, Cezayir ve Suriye gibi ülkelerin de dâhil olabileceği daha geniş bir bölgesel koordinasyon ihtimalini gündeme getiriyor. Bu tabloya Yunanistan’ın olası “Ortodoks açılımı üzerinden eklemlenmesi, Vatikan’ın hem teolojik hem jeopolitik açıdan daha geniş bir alanı hesaba kattığını gösteriyor.

Türk devlet aklının Ortodoksluğa karşı stratejik denge hamlesi...

Gözlerden kaçan asıl husus, Türk devlet aklının, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin arkasına gizlenen ve Türkiye üzerinde baskı kurmayı amaçlayan küresel odakları, Vatikan ile dengeleyip, püskürtme stratejisini hayata geçirmiş olmasıdır. Bu yaklaşım, Türkiye’nin hem iç hem de dış politikadaki konumunu güçlendirmeyi hedefleyen uzun vadeli bir planın parçası olarak okunabilir.

Strateji, Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasında Türkiye lehine bir denge oluşturarak, küresel güç odaklarının Türkiye üzerindeki etkisini azaltmayı ve ulusal egemenlik alanını korumayı amaçlamaktadır. Papa XIV. Leo’nun ziyareti, Türk devlet aklının diplomatik ve teolojik hassasiyetleri stratejik bir koordinasyonla değerlendirdiğini gösteren somut bir örnek olarak değerlendirilebilir.

Papa XIV. Leo’nun Türkiye ve Lübnan ziyareti, Gazze krizi, Akdeniz dengesi, AvrupaOrtadoğu hattındaki kırılmalar ve Vatikan’ın Ortodoks dünyasıyla kurmaya çalıştığı yeni ilişki mimarisi üzerinden okunduğunda çok boyutlu bir anlam taşıyor. Yaklaşan süreç hem Türkiye’nin bölgesel konumunu hem de Hristiyan dünyasının kendi iç dengelerini yeniden şekillendirecek işaretler barındırıyor.

Devlet aklının jeopolitik okuması Türkiye–Vatikan yakınlaşması...

Ukrayna–Rusya savaşının devam ettiği bir dönemde gerçekleşen bu ziyaret, Batı dünyasına Türkiye’nin yalnızca arabuluculuk kapasitesine değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel ölçekte denge politikası yürütebilecek bir aktör olduğuna dair güçlü bir mesaj verdi.

Bununla birlikte, ziyaretin zamanlaması ve verilen sembolik mesajlar dikkate alındığında, Türkiye’nin Rusya ve İsrail karşısında Katolik cephesiyle belirli alanlarda ortak bir zemin arayışına girdiğini gösteren kritik bir işaret olarak da okunabilir. Bu durum, hem Gazze krizinde ortaya çıkan insani hassasiyetin hem de AvrupaAkdeniz ekseninde yeniden şekillenen güç dengelerinin Türkiye’yi Vatikan ve Katolik dünyasıyla daha yakın bir diplomatik koordinasyona yönelttiğini düşündürmektedir.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

омюр челикдёнмез, Дикгазете

Seçilmis Kaynakça:

https://www.dikgazete.com/yazi/n-a-8431.html

https://www.facebook.com/share/p/14NCsnvkbzR/

https://www.yeniakit.com.tr/haber/orhan-karakurttan-talaal-bedru-aleyna-tepkisi-tezviratcilara-iki-sozumuz-var-1967760.html

https://www.istiklal.com.tr/gundem/papanin-talaal-bedru-aleyna-ilahisiyle-karsilanmasi-tepki-cekti-1075429h

https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/eski-mhp-li-vekilden-papa-tepkisi-osmanli-ve-ataturk-donemini-hatirlatti-2456784

https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/mhp-papa-14-leo-nun-turkiye-ziyaretine-ates-puskurdu-bahceli-den-kurulus-orhan-dizisinin-senaristine-telefon-2456934

https://halktv.com.tr/siyaset/cumhur-ittifakindan-papanin-turkiye-ziyaretine-tepkiler-suruyor-mhpden-sonra-bbp-989761h

https://m.haberturk.com/son-dakika-prof-dr-mehmet-gormez-den-papa-nin-turkiye-ziyareti-yorumu-3841933

https://www.vaticannews.va/it/papa/news/2025-11/papa-leone-xiv-visita-moschea-blu-istanbul-29-novembre-2025.html

https://www.ilfattoquotidiano.it/2025/11/29/papa-leone-moschea-blu-istanbul-medio-oriente-notizie/8211050/

https://www.editorialedomani.it/politica/mondo/i-tanti-volti-di-istanbul-viaggio-nei-luoghi-della-visita-di-leone-xiv-vu1tn1xj

https://www.rainews.it/video/2025/11/viaggio-in-turchia-il-papa-leone-xiv-vede-erdogan-in-cerca-di-ponti-per-la-pace-viaggio-apostolico-39499a47-bfc4-4655-b52d-deb3ac1b0901.html

Papa 14. Leo Haberleri

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?