
Kremlin’de Kamu Diplomasisinin Gücü: Rusya-Türkiye diyaloğunda yeni bir dönem
MOSKOVA
6 Ağustos 2025’te Moskova’da, Kremlin’e bağlı Devlet Başkanlığı President Oteli’nde organize ettiğimiz “Rusya ve Türkiye Arasındaki Ticaret, Ekonomi, Bilim ve Kültür Alanlarında İş Birliği Uluslararası Yuvarlak Masa Toplantısı”, hem benim için hem de iki ülke ilişkilerine gönül veren herkes için tarihi bir anlam taşıyor. 21 yıl önce, 6 Ağustos 2004’te Ankara’da Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in ilk kez bir araya gelmesiyle başlayan yeni dönem, bugün çok daha derin ve çok yönlü bir iş birliğiyle yoluna devam ettiğini ortaya koyduk.
Bu etkinliğin hazırlık sürecinde hissettiğim heyecan ve sorumluluk, toplantı günü yerini gurura ve umut dolu bir ortama bıraktı. Kamu diplomasisinin, devletler arası ilişkileri, yalnızca protokol ve resmi temaslarla sınırlı bırakmayıp, toplumsal ve kültürel derinlik kazandırdığına bir kez daha şahit oldum. Çünkü kamu diplomasisi, halkların birbirini anlamasını, kalıcı dostluklar kurulmasını ve krizlerin aşılmasını sağlayan en güçlü araç.
Yuvarlak masa toplantımızda, Belarus ve Azerbaycan’ın Rusya’da bulunan askeri ataşelerinden, İran ve Güney Osetya Rusya diplomatik misyonlarına, Rusya’nın önde gelen üniversite rektörlerinden, Türk ve Rus iş dünyasının liderlerine, bilim insanlarından saygın sanatçılara kadar geniş bir katılımcı profili vardı. T.C Genelkurmay İstihbarat Daire eski Başkanı (e) Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ve Türk-Rus İş İnsanları İstişare Kurulu Genel Başkanı Maksut Konyar gibi tecrübeli isimler, ilişkilerin stratejik boyutlarını değerlendirdi. Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma ise eğitim ve bilim alanındaki iş birliğinin geleceğine dair önemli fikirler sundu. Rusya bölgelerinden hemen hemen her yerden Valilik resmi temsilcilerinin etkinliğe verdiği önemle bir kez daha gururlandık… Rusya’dan sanat camiasının ünlü ismi Yuri Anatolyevich Baturin’in kültürel etkileşim vurgusu, iki ülkenin toplumları arasındaki bağların güçlendirilmesine ışık tuttu.
Toplantı boyunca ekonomi, enerji, turizm, kültür ve eğitim başta olmak üzere birçok kritik alan masaya yatırıldı. Katılımcılar, iki liderin ilk buluşmasının tarihsel ve siyasi önemini, 2004’ten bugüne gelişen ilişkilerin seyrini, mevcut iş birliği fırsatlarını ve karşılaşılan zorlukları samimiyetle tartıştı. Özellikle yeni etkileşim alanlarının, gençlerin ve akademinin sürece dahil edilmesinin, gelecekteki iş birliğinin anahtarı olduğuna olan ortak inancımızı paylaştık.
Bu çok sesli diyaloğun içinde, Nikitenkova Maria Aleksandrovna’nın katkısı ise ayrı bir ufuk açtı. Ekonomi Doktoru ve Dünya Dönüşümleri Enstitüsü Müdürü olan Dr. Nikitenkova, Rusya ve Türkiye arasındaki enerji iş birliğinin geliştirilmesine dair, Akkuyu NGS projesinin uygulanmasından elde edilen deneyimleri içeren geniş ve derinlikli bir çalışmayı bizlerle paylaştı. Onun sözlerinde, iki ülkenin ortak çabalarının nasıl somut başarılara dönüştüğünü, enerjideki iş birliğinin bölgesel ve küresel barışa nasıl hizmet edebileceğini gördük.
Bir başka anlamlı katkı ise Rusya Sosyologlar Derneği (ROS) Birinci Federal Başkan Yardımcısı, Sosyolojik Bilimler Doktoru ve Profesörü Irina Aleksandrovna Sosunova’dan geldi. Kendisinin zarif ve vizyoner yaklaşımıyla, Rusya ve Türkiye'nin arzulanan geleceğinin yeşillendirilmesinde kültür ve sanatın rolünü vurgulaması, toplantımızın entelektüel zenginliğini daha da artırdı. Zira kültür ve sanat, iki halkın kalplerini birbirine yaklaştıran, önyargıları dönüştüren en güçlü köprülerdir.
Etkinlikte ben de Rusya’da yaşayan bir Türk olarak, halkların ortak dilinin ve kamu diplomasisinin birleştirici gücünün asla terk edilmemesi gerektiğini, bu gücün insanları kendi kökleriyle buluşturduğunu vurgulamaya çalıştım: “Gelin, halkların dilinden asla vazgeçmeyelim ve kamu diplomasisinin samimi ve birleştirici gücünü koruyalım. Çünkü kamu, yani ‘halk’ diplomasisi, insanın kendi köküne, kendi halkına seslenmesidir! Umuyorum ki önümüzdeki yıllarda ortak değerlerimiz ve iş birliğimiz insanlık yararına daha da güçlenecek ve yeni bir şekil alacaktır.”
Günün sonunda, farklı ülkelerden gelen konuklarımızın dostane sohbetleri ve paylaşımları, kamu diplomasisinin sıcaklığını ve iletişimin gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Etkinliğin ardından düzenlediğimiz törende, katkı sağlayan katılımcılara plaketlerimizi takdim ettik; bu, sadece bir teşekkür değil, aynı zamanda ortak geleceğimize duyduğumuz inancın sembolüydü.
Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerde kamu diplomasisinin rolünü her geçen gün daha fazla önemsiyor ve geliştiriyoruz. Bu tip toplantılar, sadece devletlerin değil, halkların da birbirini anlamasına, önyargıların kırılmasına ve çok yönlü iş birliklerinin doğmasına vesile oluyor. Geleceğe umutla bakmamızın, barış ve karşılıklı saygı temelinde yeni projelere imza atmamızın yolu, kamu diplomasisinin daha etkin ve kapsayıcı bir biçimde hayata geçirilmesinden geçiyor.
Moskova’da bu tarihi etkinliğin ardından, iki ülkenin dostluk köprülerinin daha da güçlendiğine inanıyor hem devletler hem de toplumlar arasında daha yakın ilişkiler kurulacağına yürekten inanıyorum. Bu yolculukta bir adım daha attık; gelecek nesillere bırakacağımız en değerli miras, işte bu diyaloğun ve karşılıklı anlayışın kendisi olacak.
.
Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com
Kremlin'de tarihi yuvarlak masa toplantısı: Rusya ve Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönem
.
.
.
.
.
.