Türkçülük Günü’nün ardından..

E. Yb. Halil Mert

3 yıl önce

Yaşananlar, Hatırlananlar, Dış Mihraklı Tanımlar ve Kavgalar..

3 Mayıs Türkçülük Günü…

Yıl 1944

Yeni rejim yeni bir Türk yaratmaya kararlı olduğu için, Türk’ün aslına bağlı olanlar Türkçü, Irkçı, Turancı olarak suçlandılar.

Hapse atıldılar.

Tabutluklarda işkence edildiler…

O günün mahkum edilenlerinden Merhum H. N. ATSIZ diyor ki;

3 Mayıs Türkçülüğün tarihinde bir dönüm noktası oldu. …

Türkçülükte ilk hareketi, 3 Mayıs 1944 Çarşamba günü, Ankara’daki birkaç bin meçhul Türk genci yaptı. Bu bakımdan Türkçülük tarihinde onların hususî bir şerefi vardır. (Türkçülerin mahkemesine alınmayan gençler gösteri yapıyorlar.)

Bundan sonra 3 Mayıs Türkçülerin günüdür. Ona bir bayram diyemeyeceğiz. Çünkü yıllarca süren büyük ıstırabımız o gün başlamıştır. 

Ona bir matem demek de kabil değildir. Çünkü bunca sıkıntıların arasında bize büyük bir imtihan vermek, yürekliyle yüreksizi er meydanında denemek, yahşi ile yamanı ayırmak fırsatını vermiştir. 

O güne kadar tehlikelerden gafil bir çocuk toyluğu ile yürüyen Türkçülük 3 Mayısta gafletten ayılmış, maskelerin arkasındaki iğrenç yüzleri görmüş, can düşmanlarını tanımış, dost sandığı hainleri ayırt etmiş, hayalin yumuşak bulutlarından gerçeğin sert topraklarına düşmüştür.

Böyle sağlam bir sonuca varmak için çekilen bunca sıkıntılar boşa gitmiş sayılamaz. Bundan dolayı biz 3 Mayıs’a Türkçülerin günü deyip çıkıyoruz.

Hoşlanmayanlar onu benimsemesin. Yalnız kendilerine benzeyenler, yani Türk’e benzemeyenler onu yadırgasın. Biz 3 Mayıs’ı sevmekte devam edeceğiz.

Türkçüler! Toplu veya yalnız, her yerde 3 Mayıs’ı analım. Analım ve Kür Şad’ın hâtırasını yüceltelim...”

Türkçülük Günü” vesilesi ile 28 Şubat Süreci’nde fişlendiğimiz günler geldi aklıma..

1993 ya da 1994 yılıydı. Üsteğmendim. 

Kışla Mescidi’nin önünde Kışla Komutanı’nın habercisi geliyor ve bekliyordu. Namaz kılmaya gelen rütbeli personelin (subay-Astsubay) isimlerini alıyormuş. 

Bir süre sonra “BÇG” (Batı Çalışma Grubu)’nu duyduk. Bir nevi tarikat-cemaat gibiydi.

Kemalistler Cemaati!..

Kimse söylenmesin sakın!..

O günlerde Atatürkçü, çağdaş, lâik olmanın şekilsel ölçüleri vardı. 

Namaz kılmamalıydı bir subay!..

Nasıl bu çağda namaz kılabilirdi ki!

İçki içmeliydi…

İçki, çağdaş, lâik, Atatürkçü olduğunun göstergesiydi. Hele de gecelerde karısı hafif kısa etekle de geceye katılıp, karşılıklı kadeh de kaldırırsanız sizden vatansever, sizden Atatürkçü kimse yoktu.

Tabur Komutanım bir gün beni çağırdı.

Yukarıdan gelen istihbarat notunda, “Aşırı Milliyetçidir, Dincidir, hitâbeti yüksektir, genç subayları örgütlemektedir…” diye yazmışlar.

Tabur Komutanımız dindar değildi. 

Oruç bile hayatında ilk kez, birkaç gün bize özenip tutan bir adamdı. 

Merhametliydi. Sağolsun. 

O dönemde İslâmî (!) Cemaatlerden birine mensup bir Birlik Komutanı olsaydı, korkudan kendisini sisteme ispatlamak için dahî bizi atardı.

Tabur Komutanımıza; “Komutanım, bana bir ordu gösterin subayları Milliyetçi olmasın. SSCB’nin komünist kızıl ordusundaki Gürcü kökenli subay bile Rus Milliyetçisi’dir ya da öyle görünür.

Bir ordu düşünün subayları dindar ya da dinine hürmetkâr olmasın. Askere ölürsen şehit olacaksın, cennete gideceksin demiyor muyuz? Kalırsan Gâzi olacaksın diyoruz…

Allah, Allah! Nidalarıyla taarruz ettiriyoruz. Evet, ben Milletimi çok seviyorum. Bu mu suç? Ben dinime bağlıyım. Bildiğimi yaşamaya çalışıyorum, ama dinci değilim.

Dinimi menfaat için istismar etmiyorum. Sizden başka hiç bir kuldan emir almıyorum!..” dedim.

Tabur Komutanım da Tugayda toplantıda; “Halil tertemiz bir köy çocuğu. Ailesinden gördüğü gibi yaşayan bir subay. O ne ırkçı ne de dinci..” deyip, beni sonuna kadar karşı çıkanlara aldırmadan savunuyor.

Adaletin olmadığı her yerde zulüm vardır. Zulüm kimden gelirse gelsin haramdır, vebâldir. 

Türkçülük Günü vesilesi ile yazdığım mesajı sizinle de paylaşmak istiyorum.

“Türkçülük Günü'müzü kutlarım.

Kanı, teri, işkencelere ölümlere rağmen Büyük Türk Milleti'nin fedâisi olmuş, Mete Han'dan, Alparslan Ata'ma, Batu Han'dan Gaspıralı İsmâil'e, Emir Timur'dan, Şah İsmail'e, Y. Selim Dedemden Sudan'lı Zenci Musa'ya, Şeyh Şamil'den Karamanoğlu Mehmet Bey'e..

Elbette Hocam Ahmed Yesevî Atama...

Merhum Gazi Mustafa Kemâl ve Silah Arkadaşlarına..

Atsız'a..

S. Ahmet Arvâsi

Ömer Seyfettin

Yusuf Akçura

Erol Güngör

Ziya Gökalp

O. Y. Serdengeçti

Ord. Prof. Osman Turan

N. Y. Gençosmanoğlu

Türk Milli Hareketi'ne son yüzyılda yön, şekil ve mücâdele azmi veren Merhum Lider A. Türkeş'e..

Çeçenistan’ın yiğit Evladı Cevher Dudayev’e

Bosna ve Balkanlarda Millî Uyanışa Liderlik eden Aliya İzzet Begoviç’e

Millî davamız için işkenceler görüp, şehid edilen Merhum M. Yazıcıoğlu’na…

Şükranlarımı arz ediyor, cümlesini duâ ile anıyorum.

ALAŞ ORDA HÂREKETİ'nin yiğit mensuplarını..

Cedidçilik Hareketi ile Dünya Türklüğü'ne yön vermeye çalışıp Milletimizi taassuptan çıkartmak için Kazan'dan Hindistan'a, Urumçi'den, İstanbul'a, Tuva'dan Mısır'a, Filipinlere kadar İslâm Coğrafyası'nda da uyanış ve Diriliş için mücâdele eden yiğitleri..

Unutmayacağız.

1944-50'li yıllarda tabutluklarda işkence edilen aydınları unutmayacağız.

12 Eylül Öncesi Büyük Türk Milleti'nin davası için şehit olan ÜLKÜCÜ Ağabey ve ablalarımızı unutmayacağız.

Bu gün..

Ülkemin dağlarını bekleyen, denizlerimizi koruyan, semâlarımızın kartalları.. Erinden, Generaline Silahlı Kuvvetlerimize, 

Polis memurundan İçişleri Bakanına, Jandarmalarımıza, MİT Personelimize..

Öğretmenlerimize, Sağlık Personelimize..

Hâsılı tüm fedâkâr vatan evlatlarımıza şükranlarımı arz ederim.

Türkiye ve Bağımsız Türk Devletleri dışında özellikle Rusya, İsrail, İran, Afganistan, Balkanlar AB ve ABD ile Afrika'da yaşayıp Türklüğü'ne bağlı ve Türklük için mücadele eden kardeşlerimi muhabbetle kucaklıyorum.

Ne Mutlu TÜRKÜM diyene..”

Mesaj metnimi okuyan biri aradı…

Neden Mustafa Kemal’e dua ettin?” diye..

Başka biri “Rusya, İsrail de nereden çıktı?” diye sordu.. 

M. Kemâl’i çok seven kardeşlerimi kucaklamak için bile teşekkür etmeye değmez mi?” dedim birine.. 

Diğerine de “Rusya’da ve İsrail’de, Müslüman, Hıristiyan, Musevî, Şaman, Budist Türkler var. “Biz Türküz, bizim Türkiye Anayurdumuzdur.” diyen.” dedim.

Bir sosyal gruptan video gönderdiler…

Rusya, Balkanlar, Kafkasya, Suriye ve Irak’ta sınırlarımız dışındaki yaşlı Türklerle röportaj yapmışlar. Bu insanlar ağız birliği etmişçesine “Vatanımızı kaybettik ama Türklüğümüzü ve dinimizi (İslâm’ı) kaybetmedik, kıyamete kadar koruyacağız.” diyorlardı. 

Gözyaşları ile izleyip, aşağıdaki mesajla paylaştım.

-“Türk’üm Elhamdülillah" dediğimde kızan sözde İslamcılar!..

"Müslümanım Elhamdülillah" dediğimde suratı değişen Türkçüler.

Vicdânınızla izleyiniz.

Vatansız kalan, sahipsiz bıraktığımız coğrafyalardaki insanlarımız ne söylüyorlar..

“-Türküz.”

“-Müslümanız.”

At Türk'ü Müslüman kardeşim, ne kalır?

At İslâmı Türkçü kardeşim, ne kalır?

İşte yurdumdaki kafa karışıklığının sebebini burada izleyiniz.

Bağıra bağıra ağlayınız..

Görünüz Türk'e ve İslâm'a düşmanlığın arkasındaki art niyet ve düşmanlığın azâmetini.

Biz Büyük Dünya Devletleri kurmuş Türkleriz.

Bize MEVÂLÎ diyen İngiliz Köpekleri.

Biz 1000 yıldır mücâhid, 500 yıldır Kureyş'ten olmayan hâlifeyiz.

Herkes bilsin.-

Akabinde de acı veren bir Yeni nesil raporu gönderdiler. 

Yeni nesil sorumsuzdu, kolaycı ve tembeldi.

Vatan. Millet, Din, İmân, Devlet gibi kaygıları yoktu.

Neden peki?

“Acı veren bir Yeni nesil raporu? 

Peki, kim suçlu? 

Devlete düşman ya da devletle sözleşmeli dindar olur mu?

Türk kelimesi ile kavgalı dindar olur mu?

İnsan 1000 yıldır şehid veren bu Gâzî millete karşı bırakın sevgiyi, merhametli olur.

Türk'üm deyip de milletimin imânı ve töresi ile kavga etmek olur mu?

Türk Milleti'nin değerler sistemi ile kavgalı ve hasım bir devlet ve devlet memuru olur mu?

Bir yandan Millî Eğitim, diğer yandan FETÖ vb. cemaat/tarikat yapıları Millî şuuru bitiriyor.

Atatürkçü, lâik seküler tipleri söylemiyorum bile.. 

Kimse bozulmasın.

Tüm kesimler, PKK ihânetinden FETÖ alçaklığını kendinde kusur arasın.

Geçen biri mesaj yazmış.

"Siyâset israf ediyor. Harcama ve saltanat boyu aştı." diye.

Bunlar bir cemaate mensup ve hükümetle son dönemde ters düştüler.

Yazdım adama… 

“Size bunları anlatan abilerinizin her kursta geldiğinde kullanır diye boş tutulan odaları, terlikleri, havluları dahî var. Nasıl olacak?

Şunu açıkça söylüyorum.

İki içiçe kıymet..

Dinimiz ve Millî Terbiyemiz yani Türk Milleti'nin imânı ve töresi.

Bunlarla kavgalı.. "... ama" ile başlayan cümleler kuran herkes benim için şâibelidir.”

Türk Milleti, dünyanın en eski Miletlerinden biridir. Kocaman zannettiğimiz Ruslar bile 1000 yıllık.

Düşünün.

Müslüman Türk Milleti’nin dünyada bir ETKİ ALANI, bir de İLGİ ALANI vardır. 

Öncelikle malum bağımsız Türk devletleri var. En büyük ve etkini Türkiye’dir.

Türkiye ayrıca Ümmet Coğrafyası’nın da en büyük ve etkin ülkelerinden biridir. 

Peki, Türkiye’nin ETKİ ALANI neresidir?

Mevcut bağımsız Türk Devletleri ile, Osmanlı’nın en geniş sınırlarını birleştirin. Alın size Türkiye’nin ETKİ ALANI…

İLGİ ALANI ise;

Dünyanın her hangi bir yerinde bir insanlar; “TÜRKÜM!” ya da “MÜSLÜMANIM!” diyorsa orası da Türkiye’nin İLGİ ALANI’dır.

Türklük ve İslâm yani dinimiz birbiri ile çatışmaz. Çatıştıranlar namuslu davranmıyorlar. 

Türk Milleti, değerler sistemini İslam dinine uygun hâle getirmiştir. 

Milletimiz İmân esasları, terbiye, gelenek ve töresi ile 1000 yıldır dinimizi temsil etmiş, öncü Millet olmuş, muharipliği ile mücâhid olmuştur. 500 yıldır da Gülümüz SAV’in hâlifesidir. 

.

Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com 

-Strateji ve Yönetim Uzmanı-

YAZARIN DİĞER YAZILARI