?>

PKK silah bıraktı! Sonrasını konuşan yok! Millî Devlet süreci nasıl yönetilmeli?

E. Yb. Halil Mert

14 saat önce

PKK SİLAH BIRAKTI! SONRASINI KONUŞAN YOK. MİLLÎ DEVLET SÜRECİ NASIL YÖNETMELİ?

Dünü toprağa göm ki, yarınlar çiçek açsın…

PKK’nın feshi Kürt’ün baskıdan ve zulümden kurtuluşu demektir.

PKK, Kürt ile birlikte anılamaz/konuşulamaz.

PKK’nın silah bırakması ciddi bir aşamadır. Evet Mao’cu Marksist PKK Mao’nun benzetmesi “Halk, deniz gerilla balık gibidir.” ilkesine göre mücadele alanını kaybetti. Ülke dışına atıldı. Peki, PKK yenilmişken neden bu fesih ile Türkiye yeni bir pazarlık sürecine girdi?

Cevabı aranan soru bu…

Unuttuğumuz temeller neler pekî?

Türkiye güçlü ve büyük bir devlettir. Dünyada ve bölgesinde bir yeri vardır.

Terörsüz Türkiye siyaset eliyle şekillenmiştir ancak bir Devlet/Millet Projesidir.

Emperyalizm bölgemizde sürekli terör örgütleri eliyle başta Türkiye olmak üzere Osmanlı Medeniyet Toprakları’nda iç savaşa varan çatışmalar çıkartmıştır. 12 Eylül öncesi çatışmalar, ASALA, PKK, DEV-SOL, DEV-YOL, TİKKO, FETÖ vd. düşününüz…

Ülke içinde sürekli canlı tutulan, etnikçilik, mezhep/tarikat ayrışmaları, siyasi ötekileştirme ve kamplaşmalar, ekonominin bozukluğu, adalet sorunu yeni kıvılcımlar çıkartılma riskini sürekli canlı tutmaktadır.

PKK kimdir?

1850’li yıllardan itibaren özellikle İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD eliyle desteklenip şekillendirilen Kürtçülük faaliyetlerini Marksist/Ateist İdeoloji ile silahlı teröre dönüştürdü. Malumları Kürtler dindar bir halktır. Dolayısı ile ateizm yerine dinle barıştı ancak Türk Milleti ile ortak geçmişten koparmak için Zerdüştlüğe özendirdi. Kürtlerin mevcut feodal yapısı ve dindarlığı ile de barıştı.

ABD ile ilişkileri özellikle Suriye ve Irak’ta görünür hale geldi. İsrail ile güçlü bağlar kurdu. Tabiî halkın gözünden bunlar kaçmıyor ancak, PKK bu 50 yıllık süreçte Kürtlerin imanını, töre ve terbiyesini hedef aldı. Sonuçta Türk Milleti’nden kopartılmış bir Kürt Kimliği’nin maalesef temellerini attı. Kürtleri imanından ve kardeşi Türk’ten kısmen de olsa uzaklaştırmayı başardı. PKK, aktif silahlı eylemlerden çok sadece Türkiye’de değil, İran, Irak ve Suriye’de ve diğer dış Kürtler üzerinde ciddi çalışmalar Psikolojik Harp/Harekât faaliyetleri yaptı.

Gelinen noktada PKK siyasette de yapılandı. Kürtçü bir siyasî çizgi oluştu.

PKK, küresel emperyalizmin coğrafyayı tehdit eden silahlandırdığı bir terör örgütüdür.

PKK 50 yılda çok büyük katliamlar yapmış, 50 binin üzerinde şehidimiz vardır. Ayrıca PKK terör örgütü mensupları ölülerinin de çoğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Akan kan, yanında gelişen baskılar halkı yıldırmıştır.

PKK, bir Kürt Örgütü değildir. Katliam yaptığı, infaz ettiği tecavüz ettiği Kürt Çocuklar, köyler, kasabalar, şehirler asla unutulmamalıdır.

Bugün PKK en az on farklı isimle komşu ülkelerde de yapılanmıştır. Fesih Bildirisinde “PKK İsmi ile silahlı mücadeleyi bırakıyoruz.” demiştir. Ancak Suriye, Irak ve İran’daki örgütlerinin faaliyeti devam etmektedir. Geçmişte gerek Irak ve bazı siyasi gruplar, Suriye ve İran Devletleri PKK’nın paydaşı PJAK, YPG gibi terör örgütlerini himaye etmişlerdir. Bugün PKK ile anılan Kandil Bölgesi’nin coğrafî konumuna bakınız. Konumu dahî birçok soruya cevap verecektir.

Bugün itibâri ile PKK’nın fesih kararı, devletimiz açısından ciddi bir kazanımdır. Ancak uluslararası örgütlerce ve devletlerce PKK, terör örgütü kabul edilen bir yapıdır. Bu yapıyı küresel akıl tasfiye ediyor. Biz tasfiye etmiyoruz. Bu Türkiye için bir aşama. Ancak karşılığında bizden ne alıyorlar? Meselâ Suriye’de özerklik mi? Kürtleri PKK’nın temsil hakkı mı? Özellikle Kürtlerin temsilinin PKK ve uzantılarına verilmesi asla kabul edilemez. Tarihi süreç ve Lozan Antlaşması, Kürtlerin Türk’ün kardeşi, özü ve ayrılmaz bir parçası olduğunun delîlidir. O dönemde Kürt münevverler (aydınlar) Lozan Heyeti’ne telgraf çekip, bunu apaçık beyan etmişlerdir.

Büyük Türk Milleti tedirgindir. Bu tedirginliğin en büyük nedeni mevcut siyasilerin iktidar, muhalefet demeden ayarsızlığı ve tutarsızlığıdır.

Siyasilerin geçmişteki tutumları PKK’nın uzanımı yapılara karşı, birbirlerine karşı, FETÖ gibi hain bir örgütle iş tutmaları, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, ekonomideki bozukluğa rağmen kamuda israfın devam etmesi, adalet, hukuk sisteminin güvenilirliğini kaybetmesi, siyasilerin genel şımarıklıkları ve toplumdan yabancılaşması gibi sebepler halkımızda ciddi manada devlete, millete ve kendisine güvensizliğe neden olmuştur. Bilelim ki gelecek kaygısı, toplumları çürütür. Hatta ülkeden önce sermayenin, sonra mühendis kadroların kaçmasına neden olur. Ülkeye yazık olur kısaca…

PKK gibi küresel güçlerin köpeği olmuş, insanlık, Türkiye ve Kürt Düşmanı zalim terör örgütü ve uzanımları ile mücadele topyekûn yapılır. Sadece iktidarın sorumluluğunda değildir. İktidar da meclisi ve halkı yanıltmadan süreci şeffaf olarak yürütmelidir.

PKK, Öcalan vd. meşrulaştırılamaz. Teşekkür etmek sadece zillettir.

MİLLÎ MESELELER, MİLLÎ MENFAATLER SİYASETE VE ŞAHSÎ MENFAATE ALET EDİLEMEZ. BU MİLLET İSTİKBÂLİNE İHANETTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.

PKK’nın feshi halkımızı sevindirmiştir. Borsayı dahî olumlu etkilemiştir. Şimdi el birliği ile süreç geliştirilmelidir.

Bölgemizde ve Medeniyet Topraklarımızda 1. Dünya Savaşı devam etmektedir. Ülke ve bölgemize dönük alınan küresel kararlarda hissemiz maalesef çok azdır. Terör örgütünün fesih süreci gibi…

PKK’nın fesih sürecini elbette destekliyoruz. Ancak bu süreç, hükümetin tamamen kontrolünde değildir. Yapmamız gereken öncelikle süreci destekliyoruz. Ancak süreci yönetenlere de itimat etmek istiyoruz. En azından şimdi “İTİMAT, KONTROLE MÂNİ DEĞİLDİR” prensibince olanları endişe ile takip ediyoruz…

PKK, Büyük Türkiye’nin dengi değildir. Bu herkesçe bilinmelidir. PKK terör örgütü mensuplarının topluma kazandırılması gerektiğini düşünüyoruz.

Kürtler, PKK ve Uzanımlarına bırakılamaz. Kürtlerin gerek yurtiçi gerek yurtdışındakiler temsilcisi Türkiye ve TBMM’dir. Farklı bir algıya dahî müsamaha gösterilemez. “PKK Kürt Hakları’nın mücadelesini vermiştir!” algısı en büyük ihanet ve Kürtlere kötülüktür. PKK’nın elindeki Kürt Kanı asla unutulmamalıdır.

Federalizm vb.den bahseden yalaka, şahsiyetsiz birileri var ve çıkacaktır. Bu tarz ülkeyi bölünme sürecine sokacak oluşumlara müsaade edilemez. Bunu Kur’an-ı Kerim’dekiZİNAYA YAKLAŞMAYINIZ” emri gibi değerlendiriniz. Siyasi süreç tamamen Türkiye’nin kontrolünde değildir. Tabii bu noktada, hükümeti de desteklemeliyiz. Dışarıya karşı ülkede Millî Birlik mesajı çok önemlidir.

Ukrayna Barış Görüşmelerinin Türkiye’de ve Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde yapılması çok değerlidir. Hükümet ve devletimizi bu noktada destekliyoruz. Aynı şekilde Pakistan’a verilen şartsız desteğin destekçisiyiz.

Türkiye, temas noktalarını artırmalıdır. Tarihten gelen gücünü, İslâm Dünyası ve Dünya Türklüğü ile ilişkilerini kurumsallaştırmalıdır.

Fesih sonrası diğer ülkelerin vatandaşları Kürtlere dahî ulaşmalıyız. Kürtler Turànî ve akraba bir halktır. Emperyalizme terk edilemez.

Bir avuç kalmış terör örgütüne kimlik vermek büyük bir oyundur. Siyaset boşa düşmemelidir. Ayrıca her emperyalist gücün bir PKK’sı var. Başka bir noktadan patlak verebilir. Her an uyanık olunmalıdır. Rehàvet felakete götürür. PKK güvenilmez bir terör örgütüdür. Suriye’deki SDG/PYD’nin başındaki Mazlum KOBANİ, A. ÖCALAN’ın manevi evlâdıdır. Suriye oldubittisine karşı PKK ve Öcalan sorumsuz kalamaz. Biliniz. Hatta Öcalan ve PKK diğer uzantılarına karşı da sorumsuz olamaz. 

Halkımıza ve muhalefete şunu da söylemek istiyorum. PKK’nın tasfiye ve fesih süreci Millî Menfaatler gereği bir istihbarat operasyonudur. Devlet sırrı faaliyetler de içerir. Her şey apaçık konuşulmaz, konuşulmamalı. Bu yönü ile de süreci yöneten Cumhurbaşkanımız, MİT, TSK ve Dışişleri personeline güvenmek ve destek olmak zorundayız. Halkımızın devletimize bağlılığı ve teveccühü siyaset için en büyük güçlerden biridir.

Asıl bundan sonrası çok daha önemli…

Türk Milliyetçiği etnik kök ve referanslarla hareket etmez. Dolayısı ile Kürtlere, Büyük Türk Milleti’nin bir parçası olduğu bilinci ile yaklaşılmalıdır. Biliyorsunuz Türk İslâm Ülküsü’nün yazarı Merhum S. Ahmet ARVASİ, Doğubeyazıt doğumlu bir Kurmanç Kürt’tür. Türkçülüğün Esasları’nı yazan Merhum Ziya GÖKALP Zaza’dır.

Merhum ARVASİ ne diyor? “Ben Afrika’nın ortasında doğmuş bir zenci olsaydım ve bu aklım da bende olsaydı yine Türk Milliyetçisi olurdum. Çünkü ben Amentü’ye iman ettiğim gibi iman ediyorum ki, Türk Milleti’nin de İslâm Âleminin de mazlum milletlerin de kurtuluşu Türk Milliyetçilerindedir, Türk–İslâm Ülkücülerindedir.”

Zaza Z. GÖKALP, kendisine “Sen Kürt’sün, Türk Milliyetçiliği ile ne işin var?” diyen hain için;

“ALİ KEMAL'E

Ben Türküm! diyorsun, sen Türk değilsin

Ve İslam’ım! diyorsun, değilsin İslam

Ben, ne ırkım için senden vesika,

Ne de dinim için istedim ilâm. 

Türklüğe çalıştım sırf zevkim için,

Ummadım bu işten asla mükafat

Bu yüzden bin türlü felaket çektim

Hiçbir an esefle demedim: Heyhat!

Hatta ben olsaydım: Kürd, Arap, Çerkes;

İlk gayem olurdu Türk Milliyeti

Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,

Kurtarır her İslam olan milleti! 

Türk olsam olmasam ben Türk dostuyum,

Türk olsan olmasan sen Türk düşmanı

Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak,

Seninki öldürmek her yaşatanı.

Türklük hem mefkûrem hem de kanımdır:

Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil

Türklük hàdimine “-Türk değil!” diyen

Soyca Türk olsa da “piçtir”, Türk değil.

Ziya Gökalp (1876-1924)

Türk etnik bir Millet değil, ictimài bir millettir. Etnik Kürtçülük doğrudan bölücülüktür. Yine Ziya GÖKALP ne diyor; Nerede Kürt’ü aradıysam Türk’ü buldum. Bir Türk ki Kürt’ü sevmiyor. Bilin ki Türk değil. Bir Kürt ki Türk’ü sevmiyor, bilin ki Kürt değil.”

İşin özü budur. “Ne Mutlu TÜRKÜM diyene!” cümlesine son 50 yıldır ırkçılık ithâm edenler de sadece iftira etmişlerdir. Kürt Varlığı, tıpkı, Türkmen, Kazak, Tatar, Özbek vd. gibi Türk Varlığı içindedir. Dili, terbiyesi korunmalıdır. Dolayısı ile TÜRK DÜNYASI AKRABA TOPLULUKLARI haritalarına Dış Kürtler de konmalıdır.

PKK ülke dışına çıkınca Kürt kökenli gençler sosyal medyada bayrak, vatan vurgusu yapmaktadırlar. PKK’nın feshi, Kürt’ün baskıdan ve zulümden kurtuluşu demektir. Fesih kararı sonrası sokaklardaki şenlik havası da bunu göstermiştir.

Büyük Türk Milleti…

İçimizde emperyalizmin yarattığı düşmanlıkları yenmek zorundayız. Tarihimiz, Medeniyet Coğrafyamız, dinimiz ve geleceğimiz bize birlik olmayı emretmektedir.

.

Emekli Yarbay Halil Mert, dikGAZETE.com

-Strateji ve Yönetim Uzmanı, Elektrik-Elektronik Mühendisi

Yazıyı açıklamaları ile ayrıntılı olarak buradan izleyebilirsiniz;

.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI