İRAN’I NEDEN DESTEKLEMELİYİZ?
ZORLUKLAR BİRLİK SEBEBİDİR.
DÜŞMANLARIN BİRLİĞİ, KARDEŞLERİN BİRLİĞİ İLE YIKILIR.
İran, İsrail’in saldırısına uğramıştır.
İran Halkı’nın çoğu Türk Milleti’nin soydaşıdır. Kalanları ise akraba halklardır.
İran Halkı’nın tamamına yakını tıpkı Türkiye gibi Müslümandır.
İran Toprakları kesintisiz 1100 yıl Türkler tarafından yönetilmiştir. İran’daki son Türk Hükümdarlığı Kaçar Hanedanlığı tıpkı Babür ve Osmanlı gibi İngiltere tarafından yıkılmıştır. Hâsılı İran, Büyük Türk Dünyası ve medeniyetinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Son yüzyılda İran Fars Irkçısı Şah Pehlevi ve yine Fars Irkçısı Ayetullah Rejimi tarafından yönetilmiş, yönetilmektedir.
ABD+İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya başta olmak üzere düşmanlarımız Haçlılar tarihten bu yana İslâm Dünyası’ndaki Şiî/Sünnî ayrımcılığını kullanmaktadırlar.
Şia iki kısımdır.
Fars (İngiliz-ABD Şiası) ve Osmanlı Şiası.
İsrail İngiltere tarafından bağrımıza sokulmuş bir hançerdir. Şu anda da İngiltere, ABD, Fransa adına vekâlet savaşları yürütmektedir. İsrail, Batı’nın Ortadoğu ve İslâm Coğrafyası’ndaki ileri karakoludur. ABD’nden senatör diyor ki; “İsrail bizim mızrağımızın keskin ucudur.” Bundan açık nasıl ifade edilebilir ki!
İran, şah döneminde Türkiye’ye karşı silahlandırılmış ve ordusu güçlendirilmiştir. Ayetullahlar döneminde de Türkiye’ye karşı politikaların çok samimi olduğu söylenemez. Merhum Necmettin ERBAKAN’ın D-8 Projesi, İslâm Cumhuriyeti iddiasında olan ne Şiî ne de Sünnî hükümetlerce gerektiği gibi karşılık buldu.
Ayetullah Rejimi, Fransa’da muhalefet örgütlenerek şekillendi.
İslâm Dünyası’nda Sünnî ya da Şiî entelektüel kimlikler çoklukla Millî bilince de karşılar ve bir şekilde toplumları kimliksizleştirerek emperyalizmin adeta fiili işgâli öncesi toplumu yumuşatıyorlar. Seyyid Ahmet Arvasi diyor ki; “İslam'da milliyetçilik yoktur.” propagandası ile milletleri çökertmek ve bu suretle çok kahpece bir planla birbirine zıt "islamcı" ve "milliyetçi" sun’î düşman kamplar doğurmak istemişlerdir.”
Son İsrail-İran havadan savaşa baktığımızda;
İran’ın önceki tepkilerine bakınca yine dağı taşı vuracağı algısı vardı. Ancak bu kez böyle olmadı. İran, İsrail’e elindeki gücü etkin kullanarak verdi.
İsrail-İran savaşı konusunda ABD’ndeki Yahudî Lobisi’ni susturma adına ABD de hava taarruzları yaptı. İran da karşılık olarak boşaltılmış bir ABD üssünü vurdu. Bu danışıklı dövüş bizi hep tedirgin etmiştir.
İsrail’in Filistin ve İran’a dönük saldırıları karşısında Ürdün başta olmak üzere Arap Ülkeleri’nin duruşunu ortaya koymuştur. PKK Süreci sonucunda bölücü Kürt yapılanmalarının talep ve beklentileri de İsrail uzanımlı olarak netleşmiştir. Türkiye ve İran bu gerçekleri de görerek mezhepçilikten tarihin ayıplarından uzak birlikte hareket edecekleri zemini oluşturmalıdırlar. İran, Turan’ın bir parçasıdır. Bu özellikle Farsları rahatsız etmemelidir.
Bu kısa çatışma sonucunda;
Batı’nın İran Rejimi’ni bitirip yerine devrik İran Şahı’nın vizyonsuz ve hain oğlunu getirmek istediği görülmüştür.
İran Muhalefetinin ifadesi ile İsrail ve ABD bu son saldırılar ile İran Rejiminin ömrünü en az 20 yıl daha uzattılar.
Hizbullah ve İran Operasyonları İsrail İstihbaratı’nın ne kadar basit operasyonlar ile nasıl ciddi sonuçlar aldığını göstermiştir. Hizbullah’ın lider ve asker kadroları bir gecede tasfiye edilmiş, İran ise komuta ve bilgin kadrolarını kaybetmiştir. İsrail, İran içinde İHA üretimi yaptırmıştır.
İran ile Türkiye’nin arasında gereken iş birliği ve komşuluk ilişkisi yoktur. İran’da rejimi değiştirmeyi ve İran’ı bölmeyi planlayan ABD+İngiltere, Fransa Koalisyonu bölgemizi İsrail ile zorlarken bölgenin en büyük gücü Türkiye’nin İran rejimine dönük planlaması, rejiminin yıkılması durumuna dönük bir senaryosunun olmaması, TDT’nın bu sürece dönük donukluğu kabul edilemez. Türkistan DT da Çin ile ciddi anlaşmalar yaptı. Türkiye’de bunların hiç gündem olmaması da mânidârdır.
Türkiye, İran’ın bölünmesine karşı olmalıdır. Rejim Değişikliğine de İran Halkı’na teklifte bulunacak kadar duyarlı olmalıdır.
İran’da Güney Azerbaycan yemdir. Özetle; İRAN'IN HER YERİNDE ECDAD KANI, TERİ VAR. TÜRK VAR. ELİMİZLE ATA TOPRAĞI İRAN'I BÖLMEYİZ, BÖLDÜRMEYİZ... BÖLÜNME DURUMUNDA İLK ÇIKACAK SAVAŞI BEN SÖYLEYEYİM. AZERBAYCAN-KÜRDİSTAN SAVAŞI... G. AZERBAYCAN DIŞINDA KALAN TÜRKLER ASİMİLASYONA UĞRAMAYA, YOK OLMAYA DEVAM EDER…
Türkiye çok güçlü olmalıdır. Bölgesinde öncü olmalıdır. Bunun için de Millî Birlik ve Beraberlik şarttır. İran halkı ile mezhepçiliği yenerek birlikte olmak zorundayız.
Birileri çıkıyor, bizi tarihimizle vurmaya çalışıyor. Osmanlı-Timur, Osmanlı-Safavî, Avşar-Babür, Osmanlı-Akkoyun vb. savaşlarla. Evet bunlar Türk tarihi’nin ayıplarıdır. Kardeş Kavgalarını asla tasvip etmiyoruz. Ancak bugün 2025 yılı. Artık birlik zamanı değil mi?
Bugün Millî Kimlik ve bilinç dünyada kabul görmüştür. Türkiye ve TDT, Türkistan DT, İran’da rejim ve gelecek planlarının bir parçası olmalıdır. İran Cumhurbaşkanı M. PEZEŞKİYAN’ın Türk Vurgusu büyütülmelidir.
.
Emekli Yarbay Halil Mert, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı, Elektrik-Elektronik Mühendisi
Tamamını buradan izleyebilirsiniz:
.