USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Zalim krallar, yapay zekâ ve dünya nüfusunda geometrik artış

01-03-2021

Hikayeyi bilirsiniz; Satranç oyununun mucidi, zamanın kralı tarafından saraya davet edilir. 

Kral, aşırı vergilerle halkına zulmeden ve onlara yeterli buğdayı bırakmadığı için açlık sınırında zar-zor yaşamalarına aldırmayacak zalimlikte bir kraldır. 

Fakat çevresindeki ülkelerle devamlı savaş halinde olmasına neden olan kişiliği, satrancı da bir tür savaş oyunu olarak görmesine neden olur ve çok beğenir. 

Oyunu icat eden bilgeyi tebrik etmek ve şanına uygun bir şekilde ödüllendirmek ister. 

Bilge, aldığı davetten sonra kendisinden, sorunlarına bir çözüm bekleyen halka nasıl faydalı olabileceğini epeyce düşünür.

Kralın karşısına çıktığında “dile benden ne dilersen” sorusuna cevap olarak  “buğday” der; “sadece buğday istiyorum… Her bir kareye, bir öncekinin iki katı buğday koyun bana yeter!” diye ekler.

Kral bu cevaba bozulur, bu isteği şanına yakıştıramaz. 

Ben sana çok daha fazlasını verebilecekken sen niye bu kadar azını istiyorsun” diyerek azarlar bilgeyi. 

Fakat bilge, onu ikna eder ve sandığı kadar az olmadığı konusunda uyarır. 

Kralın adamları, ilk kareye bir buğday tanesi ve sonrasında her kareye bir öncekinin iki katı kilo hesabı ile buğday hazırlamaya başlarlar.

63’üncü kareye geldiklerinde, sarayın deposundaki buğdayın yarısının bittiğini krala haber verirler.

Kral o anda bilgenin bilgelik derecesini fark eder.

Fakat bu, tüm ülke halkı tarafından bilinen ve takip edilen bir konu olduğu için sözünden dönemez.

Bu hikayedeki 2, 4, 8, 16, 32, 64, 128 şeklinde devam eden artış “Geometrik artış” olarak adlandırılmıştır. 

Geometrik artış, son dönemde çok önemli iki konuda gündemimize geldi.

YAPAY ZEK”DA GEOMETRİK ARTIŞ

“8. Türkiye İnovasyon Haftası”ndan izlenimlerimizi aktardığımız “Gelecek bize sesleniyor: İnovasyon olmadan asla!” başlıklı yazımızda, davetli olarak bu etkinliğe katılan RAY KURZWEIL’ den bahsetmiştik. 

Kendisi bir DEHA ve bir DÜŞÜNME MAKİNESİ olarak nitelendiriliyor. 

Son 30 yıl için yaptığı gelecek tahminlerinin büyük çoğunluğu gerçekleşen bu genç görünümlü yaşlı adam, konuşmasında “GEOMETRİK HESAP”tan bahsetmiş ve “YAPAY ZEK”nın bu şekilde ilerlediğini ve 2030 yılında, insan ve makine ayrımının ortadan kalkacağını, ışınlanmanın gerçekleşeceğini, 2040 yılında ise insan zekasının 1 milyar katına ulaşılacağını anlatmıştı.

Diğer iddiaları ve gelecek tahminleri de insanın tüylerini ürperten cinsten.

-RAY KURZWEIL, 8. İNOVASYON HAFTASI’nda…

2045’e kadar dişinizi sıkabilirseniz sonrasında sonsuz hayat var” iddiasında bulunan KURZWEIL şu an 72 yaşında ve 2040’a kadar yaşamak için dişini sıkmakla kalmıyor, her gün 150 tane vitamin hapı alıyor. 

İnsan bedenini eski bir bilgisayara benzeterek, “Eski bir yazılım ve donanımla dolaşmaktan çok rahatsızım” diyor.

Bizim yetersiz kemiklerimizi, çelik ile değiştireceklerini, biyolojik bedenimizin yaşlanmasını durdurmak yerine, tamamen yeni ve yaşlanmayan bedene transfer edeceklerini, bu sorunun insan beyninin internete bağlanmasıyla çözüleceğini belirtiyor. 

Kurzweil’e göre, insanların bedenleri bir kaza sonucu büyük hasar görse de internet ortamındaki benlik, yepyeni bir bedene yüklenerek yeniden var olmaya devam edecek.

Fakat kanaatimizce insanlık da bu noktada sona erecek.  

Bu konuyu işleyen ve insanoğlunu nasıl bir tehlikenin beklediğine dikkat çekmeye çalışan “EVRİM - TRANSCENDENCE” adlı 2014 yapımı ve başrolünde JOHNNY DEPP’in oynadığı filmi henüz seyretmeyenlerin mutlaka izlemelerini tavsiye ediyorum. 

Filmin yapay zekayı mı yoksa karşıtlarını mı desteklediğine siz karar verin.

İNSAN NÜFUSUNDAKİ GEOMETRİK ARTIŞ

Nüfusumuz 1802 yılında 1 milyara ulaştıktan sonra geometrik bir artışla günümüzde 8 milyara ulaşmış 2030 yılında ise 10 milyara ulaşacağı raporlarla ortaya konmuştur.

Nüfus bilimcilere göre geometrik artış, sinsi bir artış şeklidir.

Mutlaka hikâyedeki gibi, sayıların her defasında ikiye katlanması gerekmez. Belli bir yüzdeyle artması yeter. 

Önemli olan bileşik bir şekilde artması. 

Bir süre sonra rakamlar giderek çığ gibi büyür. 

Dünya nüfusu da 1900'lü yıllara kadar çok yavaş artmış, fakat sonraki yıllarda nüfus artış hızı şiddetlenmiştir. 

Nüfusun ikiye katlanması ilk seferinde 2000 yılda gerçekleşirken 1950-1990 arasında 40 yıla inmiştir.

2045 yılında ölümsüzlüğü planlayanların bu hızla belki de o yıl 20 milyarı bulacak insan nüfusu için kemiklerimizin yerine koymayı düşündükleri çeliğin üretilmesini de planlamış olmaları gerekiyor.

Ya da nüfusun epeyce azaltılması da planlanmış olabilir. 

Diğer bir hikayede; Yine zalim bir kral, veziri ile birlikte kimliğini gizleyerek halkın arasına karıştığı bir gün, esnaftan çok sevilen ve sayılan bir marangoz ustasının karısı olduğu sonradan anlaşılan bir kadına göz koyar. 

Usulüne uydurmak için önce marangoza bir ayda 1000 tane tabut hazırlaması emrini iletir. 

Marangoz sebebini anlayamaz fakat bu işin 1 ayda olamayacağını bildiği için kellesinin alınmak istendiğini anlar.

Yine de elinden geldiği kadar tabut yapmak için kolları sıvar.

Karısı, saliha bir kadındır ve ona, bunda bir hayır olduğunu ve gün doğmadan neler olacağının bilinemeyeceğini, Allah’tan ümit kesmemek gerektiğini söyleyerek onun üzüntüsünü hafifletir. 

Bir ay sonra uzaktan zalim kralın muhafızları göründüğünde karısı ile helalleşen adama, karısı aynı şeyleri yine söyler.

Muhafızlar kapıya dayandıklarında ustaya şu talimatı verirler:

- Kral bu sabah öldü. Acil olarak ona uygun bir tabut yap!

.

Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
İşletmeci
İşletmeci 3 yıl önce
Araştırmalarınızı hap şekline getirerek bizlere sunduğunuz için çok teşekkürler. Emeğinize sağlık.
Feridun
Feridun 3 yıl önce
Hüseyin Bey yazısında yine çok önemli bir konuya değinmiş.Teknoloji hayatımızın her anında var gelişmek güzel fakat gerektiği kadarını kullanmalıyız.
Mesut isen
Mesut isen 3 yıl önce
İnsanın en büyük düşmanı yine insan.Gucu eline alanın neler yapabileceğini tahmin bile edemiyorum.Ama biz ilmin peşinden koşarken ilmi vereni unutmamalıyız yoksa bizde birçok kavim gibi teknolojinin kurbanı olabiliriz.Saygilarimla
Fatih TUNCA
Fatih TUNCA 3 yıl önce
Güzel yazınız için teşekkürler Hüseyin Burak bey
Filiz TEMİR
Filiz TEMİR 3 yıl önce
Yine çok keyifle okuduğum bir yazı olmuş. Konu seçiminiz ve anlatımınız etkileyici olmuş. Elinize sağlık.
Emine Akkaya
Emine Akkaya 3 yıl önce
Teknoloji gerekli tabii fakat fazlazı korkutuyo yada alışa alışa ilerliyoruz onlarda normal gelicek belkide zamanla
Özgür
Özgür 3 yıl önce
Güzel yazı için teşekkür ederim
Seda Şahin
Seda Şahin 3 yıl önce
Johnny Depp in o filmini izledim.sonu hiç te iyi olmuyordu. Yalnız atlanilan bir gerçek var ki o da "Bir"olan ilahi kudret.
Nazan
Nazan 3 yıl önce
Gerçekten güzel bir yazı olmuş.Ölümsüzlüğün olması beni daha çok endişelendiriyor.Biz bakalım neler göreceğiz?
Sevgi
Sevgi 3 yıl önce
Çok çok iyi bir yazı olmuş teşekkür ederiz ...
Yıldıray Yıldız
Yıldıray Yıldız 3 yıl önce
Değişen dünyada daha neler göreceğiz neler, yine farklı bir konu ve farklı bakış açısıyla yazınızı soluksuz bir şekilde okudum kaleminize sağlık.
Süleyman kocapınar
Süleyman kocapınar 3 yıl önce
Kurzweil kendini dünyaya fazlaca kaptırmış anlaşılan ölümün yaşamın bir parçası olduğunu unutmuş ancak dünya nüfus artışındaki gelişmenin bence fazlaca olmasının diğer nedeni de hem konfor hem de sağlık hizmetlerindeki gelişmelerdir tarihe baktığınızda ortalama yaşam süresi gitgide artmıştır.yüzyıllar önce ortlama yaşam süresinin 40 yıl olduğu düşünülürse bu rakam şimdilerde 70 e çıkmış durumda dolayısı ile nüfus artışı gayet normal birçoğumuz farkındadır annelerimiz babalarımız hep 5-6 kardeştir şimdilerde 2 çocuklu aile neredeyse göremiyoruz nasıl oluyorda nüfus artıyor? Fazla uzatmayım kaleminize sağlık;)
Özlem
Özlem 3 yıl önce
Emeğinize sağlık okumaya değer bir yazı teşekkürler????
MEHMET TEMİZEL
MEHMET TEMİZEL 3 yıl önce
KALEMİNE ve AKLINA SAĞLIK ÜSTAD!!!
Nuh
Nuh 3 yıl önce
Koronavirüs, bu geometrik artışa ne derece etki eder acaba. Uzmanlar artık bunu da hesaba katması gerekir. Ya da nüfus azaltılması planlanması gerçek mi yoksa bir komplo teorisi midir?
Mehmet Zeki AKTAŞ
Mehmet Zeki AKTAŞ 3 yıl önce
Yazılım sektöründe daha neler var acaba
Gökhan İN
Gökhan İN 3 yıl önce
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz..
S Şahin
S Şahin 3 yıl önce
Kaleminize sağlık , güzel bir yazı olmuş.
Cumhur Karasu
Cumhur Karasu 3 yıl önce
Yazılım ve donanımıza binlerce kez şükür olsun. Tebrikler Hüseyin Bey, yeni haftaya muhteşem bir tespitle başladık.
Nurullah
Nurullah 3 yıl önce
Merhaba her yazınızda değişik konu ve ufuklar ile okuyucunuza verdiğiniz hap bilgiler için elinize sağlık
Selma Köroğlu
Selma Köroğlu 3 yıl önce
Yine günümüzde tartışılan yine farklı bir yazı tebrikler ????????????????????????
H. Basri Canca
H. Basri Canca 3 yıl önce
Sayın yazar ; Birinci bölümdeki yıpratıcı umutsuzluk yerini yazının sonunda umuda bırakmış. İnsanı umutsuzca fütuhata yöneltirken Umut yükleyen bir yazı... Elinize gönlünüze sağlık.
Selda erkan
Selda erkan 3 yıl önce
Umarım ölümsüzlük olmaz. çünkü dünya kaynakları buna yeterli değil. Çok teşekkürler.. güzel yazınız için.
Fikret güneş
Fikret güneş 3 yıl önce
Bilgileriniz için teşekkürler kendimizi yeniliyoruz filmi seyrettim tavsiye ederim
Nigar Özel
Nigar Özel 3 yıl önce
Yapay zekanın insan fıtratını bozacak şekilde kullanılmasının planlanması çok korkutucu bilimin asıl amacı insanlığın faydası olmalı aksi düşündürücü
Burhan
Burhan 3 yıl önce
Herzamanki gibi son derece istifade ettiğimiz bir yzı olmuş Hüseyin bey kaleminize sağlık
Timur Ünsal
Timur Ünsal 3 yıl önce
Çok güzel bir yazı . Gerçekten bir bilim kurgu filminin içerisinde gibiyiz, uzay yolculukları, makineler, dijital dünya, pandemi yeni hastalıklar. Bu beni heycanlandırmaktan çok, korkutuyor sanırım.
Şerafettin Dalar
Şerafettin Dalar 3 yıl önce
Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. Saygılarımla.
Veysel EKİNCİ
Veysel EKİNCİ 3 yıl önce
Elinize sağlık. Biz konuya dini açıdan bakarız öncelikle.Yuce Yaratıcı, her şeyi bir düzen ve denge üzerine yarattığını, ölümü ve hayatı kimin iyi işler yaptığını sınamak için yarattığını bildirir. Ayrıca, herkesin bir ölüm vaktinin olduğu, o an geldiği zaman ne bir an ileri gideceği ne bir an geri kaacagi bildirilmiştir. Yani dogal ilahi denge işlenecektir. Elbette bilimsel çalışmalar yapılmalı ama, ilahi gerçeği değiştiremez.,