USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Theodora ve Justinianus’un ölümsüz aşkı

Theodora ve Justinianus’un ölümsüz aşkı
23-06-2023

THEODORA VE JUSTINIANUS'UN ÖLÜMSÜZ AŞKI

Doğu Roma İmparatoriçesi Theodora hakkında yazmak, antik çağın en mucizevi ve en büyük aşk hikayelerinden birini anlatabilmek demektir.

Doğu Roma İmparatoriçesi Theodora'nın hayat hikayesi gerçekten eşsiz. Çünkü antik çağda, içine doğduğunuz sosyal sınıftan kaçma şansınız yoktur. Bu ilkeler, genellikle sizi doğumdan ölüme kadar yönetir.

Doğu Roma İmparatoriçesi Theodora, MS. 497 civarında Konstantinopolis'te doğdu. Rivayetlere göre Komito adında bir ablası ve Anastasia olarak bilinen küçük bir kız kardeşi vardı. Theodora ve kız kardeşleri, ebeveynleri aracılığıyla Konstantinopolis'teki en düşük sosyal sınıfa mensuptular.

Babası Acacius veya Akakios, yeşil sirk partisinde “ayı bakıcılığı” yaparak kendisi ve ailesinin geçimini sağlıyordu.

Eski zamanların Romalıları gibi, Bizanslılar da antik Konstantinopolis'teki at ve araba yarışlarını severlerdi. Bu at yarışlarında beyaz, kırmızı, yeşil ve mavi renklerle kolayca ayırt edilebilen dört rakip taraf varken, bu yarışlar Theodora zamanında sadece Yeşiller ve Maviler arasında yapılıyordu.

Hipodromdaki at ve araba yarışlarının yanı sıra akrobasi, jimnastik, boks, hayvan gösterilerinden tutun, maskeli pantomim gösterilerine kadar çeşitli atraksyonlar sergileniyordu.

Konstantinopolis'in sosyal merkezi olan Hipodrom, Theodora ve kız kardeşlerinin adeta evi gibiydi.

Kendisine "Ayıların Efendisi" ünvanının verilmesine izin veren Theodora'nın “Babası”, ayılarının birbirleriyle dövüştürüldüğü akrobatik oyunları da bu hipodromda gösterime sokuyordu. 

Doğu Roma İmparatorlarının ve İmparatoriçelerinin doğum günleri, İmparatorluk taç giyme törenleri gibi zamanın en büyük bayramları burada kutlanırdı.

Bu gibi vesilelerle, zengin ve fakir, tüm Bizanslılar her zaman Hipodrom'da toplanırlardı. O zamanlar sadece İmparator ve ailesi, hipodromun doğusunda ve güneyinde yer alan devasa Saray kompleksinden doğrudan hipodroma girebiliyordu. Onlar İmparatorluk locasında yerlerini alırken, senatörler ve ileri gelenler, hipodromun hemen yakınındaki mermer koltuklarına, tüccarlar ve zanaatkarlar kendilerine sunulan ahşap sıralara otururlardı. Kadınlar ve çocuklar tepede ayakta durmakla yetinmek zorundaydılar.

Hipodrom sadece bir eğlence yeri ve eğlence mekânı değil, aynı zamanda bir protesto yeriydi. Bizanslılar aşırı vergilendirme nedeniyle imparatordan memnuniyetsizliklerini yüksek sesle ilan etmek istediklerinde de buraya gelirlerdi.

Bizans’ta nerdeyse Konstantinopolis'in her sakini ya Mavi Parti'ye ya da Yeşil Parti'ye aitti. Tamamen savunmasız kalmamak için bu iki taraftan birine mensup olmak gerekiyordu. Ayrıca, Yeşillerin veya Mavilerin desteği olmadan resmi bir sahibi de olunamıyordu.

Nedense bir vakit sonra o eski İstanbul'un sokaklarında ve taşrada terör hüküm sürümeye başladı. Artık kimse hayatından emin değildi…

Bu hizipsel mücadelede Maviler kısa sürede üstün geldiler ve sonunda İmparatorluk Sarayını, Senato'yu ve Doğu'daki büyük şehirlerin gözünü korkutmayı başardılar. Böylece İmparatorluk muhafızlarının komutanı Justinianus, Mavilerin sayesinde MS. 518'de tahta çıkmayı başardı.

Mavi Parti’nin arkasında ise destekçi olarak Suriyeli Ortodoks zengin toprak sahipleri vardı.

Diğer tarafta Theodora ise anne ve babasının ölümünün ardından çok zor zamanlar yaşıyordu.

Hayat, Theodora’ya küçük sürprizler de hazırlıyordu tabii...

Öyle bir an geldi ki özgürlüğüne düşkün Theodora, ailesini, anılarını Konstantinopolis'te bırakarak Penta-Polis'e oradan da İskenderiye’ye geçti.

Theodora'nın daha fazla kimsenin prangasına tahammülü yoktu, içine özgürlük dürtüsü coşmuştu çoktan. İskenderiye'den de sıkılan Theodora bu sefer, tası tarağı topladığı başkente geri döndü. Yolların tozunu attıran Theodora’nın yolu bu sefer de hayatının aşkı Justinianus’la kesişti.

İşte, Doğu Roma İmparatorluğu’nun rakipsiz yeni naibi Justinianus, yaklaşık olarak MS. 522’de Theodora ile tanıştığında ona deli gibi âşık olmuştu bile. Böylece sevdiği kadını yanına aldı ve resmi olarak İmparator olacağı günü bekledi.

Bu iki genç aşıkla birlikte tüm İmparatorluğun kaderi de sonsuza kadar değişecekti…

“Korpus Juris Civilis” ile hukuk birliği sağlayan Justinianus, Kuzey Afrika, İtalya, İspanya, Akdeniz Adaları’nı Konstantinopolis’teki Roma İmparatorluğu’na bağlayarak, kiliseler, su kemerleri inşa ettirerek, adını tarihe yazdırdı.

-İmparatoriçe Theodora ve maiyeti; San Vitale Bazilikası Ravenna, İtalya…

Roma İmpatorluğu’nu yönetmek, ateşten bir gömlek gibiydi Justinianus ve Theodora için.

Bu zorlu yolculuk hiç de kolay başlamamıştı elbette.  Justinianus MS. 540’larda geçirdiği vebayı da sevgilisinin yanında atlatmıştı. Önlerinde aşklarını yaşamalarına değil, lakin evlenmelerine ve Theodora’nın yani “Augusta” olarak Justinianus’un yanında “mor pelerini” ile arz-ı endam etmesine engel olacak durum ve kişiler vardı.

Karşılaştıkları ilk sorun Theodora’nıngayri meşru” kızının durumuydu. Her zaman Theodora’nın kızı olarak kalacaktı ve resmi evlilikten sonra kızı da aristokrasiye bir prenses olarak dahil olacaktı. Lakin Roma yasaları, bu gidişatı zorlaştırmaktaydı.

Justinianus aristokratların sahneye çıkan kadınlarla evlenmelerini yasaklayan kanuna takılmıştı. Ancak bu kadim kanunu kaldırdıktan sonra bu sorun çözülmüştü. Nihayetinde mor pelerinini gelinlik yapan Theodora’nın elini bırakmayan Justinianus, Theodora ile evlenmeyi başarır.

İmparator Justinianus ve Theodora, adlarını ölümsüz kılacak işler yapmaktan çekinmemişlerdi. Birbirine aşık çift, yaşadıkları zenginliği diğer insanlarla paylaşmış ve belli bir kesimin sevgisini de böylece kazanmışlardı.

Özellikle Antakya’da ve Anadolu’nun bir çok bölgesinde kiliseler, hamamlar, bazilikalar yaptırmışlar, incilerle süslü ‘haç’ı şehre bağış olarak göndermişlerdi.

Justinianus Köprüsü veya halk arasında: Beşköprü, Türkiye'de, Geç Roma Döneminden kalma, Sakarya (Σαγγάριος) nehri üzerinde bir taş köprüdür.

Yapı, Doğu Roma İmparatoru Justinianus (527–565) tarafından başkent Konstaninopolis ile imparatorluğun doğu vilayetleri arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak için inşa ettirildi.

-Köprüye batı ucundan bakış (1838).

Theodora ve Justinianus’un hiç kendi çocukları olmadı. Eşi Justinian'nın MS. 527'de Bizans İmparatoru olmasıyla birlikte İmparatoriçe ünvanını alan I. Theodora, ihtiyaç sahibi sanatçı kadınlar için ilk kadın evlerini açtı.

‘Metanoia’ adı verilen yani “düşünceyi tersine çevirmek” ya da “algıyı yenilemek” anlamına gelen  bu kadın evleri için, Boğazın Asya yakasında Lykadion koyunda bugünkü “Vaniköy”de bulunan bir saray  kullanıma açıldı. 500 kişi kapasiteli bu binada, sanatçı kadınların hayat kalitesinin artmasına dair önemli katkılarda bulunuldu. Binanın bulunduğu Vaniköy'deki arazi, Osmanlı İmparatorluğu zamanında “Papaz Bahçesi” olarak anılıyordu.

Theodora, Bizanslı kadınların olumsuz yaşama şartları konusunda oldukça detaylı bilgilere sahipti ve bu nedenle kadınların hayat şartlarının yeni yasal düzenlemelerle düzeltilmesi yönünde duyarlı adımlar attı. Dolayısıyla Theodora'nın İmparatoriçeliği zamanında kız çocuğu köle ticareti, 17 numaralı kanun düzenlemesi ile engellendi. Kadına yönelik şiddete karşı 117 ve 134 numaralı kanun düzenlemeleri yapıldı.

İmparatoriçe Theodora:

Hırsızlar için mahkemeler oluşturduk. Kadınlara kötü davrananlara da aynı şekilde davranmamız gerekmez mi?” diyerek, kadına yönelik şiddete karşı yürürlüğe giren kanunların düzenlenerek yürürlüğe girmesini sağladı.

Maalesef Bizans toplumunda, kadınlar yaratılış itibariyle erkeklerden aşağı statüde görülmekteydi. Bu sebeple, Theodora, Bizans tarihinde ilk kez kız ve oğlan çocukları için, yasalarla garanti altına alınan eşit miras hakkı düzenlemesini getirdi.

Theodora ile mutlu bir ömür süren Justinianus, ölmeden önce yeğeni II. Justin’i kendinden sonraki tahtın yeni Naibi olarak seçti.

Justinianus bugün, Fatih Camii’nin bulunduğu mevkide, kendisi için mezar yeri olarak inşa ettirdiği “Havariyyun Kilisesi’nde, adı gibi “Tanrı’nın ona bahşettiği hediye” olan Theodora’sının yanında sonsuzluk aşk uykusunda yatmaya devam etmektedir... (Sultan Fatih, İstanbul’un Fethi’nden sonra harabe halindeki bu yeri “Doğu Roma İmparatoru” ünvanına da sahip olması hasebiyle özellikle seçmiş ve aynı yerde bir cami -Fatih Camii- ve kendisi için de defin yeri olarak burayı özellikle seçmiştir.)

Günümüzde halan daha Küçük Ayasofya Camii’nde, bu ölümsüz aşkın izlerini görebilmekteyiz.

-Bacchus Kilisesi olarak inşa edilen, Küçük Ayasofya Camii’ndeki bir sütun başı.

Küçük Ayasofya Camii’ndeki sütun başlarında, mermere motiflenen Theodora ve Justinianus isimlerinin baş harfleri ile o aşkın izleri, Bizans’tan İstanbul’a, harabe kiliseden camiye uzanan tarihi yolculukta hala daha öylece yerli yerinde duruyor.

.

Hülya Ayhan, dikGAZETE.com

.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?