USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kuzey Kafkasya’da yaşlılara gösterilen hürmet

Kuzey Kafkasya’da yaşlılara gösterilen hürmet
15-10-2025

Kuzey Kafkasya’da yaşlılara gösterilen hürmet

Yakın zamanda Yaşlılar Günü’nü geride bıraktık. Bu vesileyle, Kuzey Kafkasya’da yaşlılara gösterilen özel saygı geleneğini yeniden hatırlamak yerinde olacaktır.

Kafkas kültüründe ailenin yaşlı üyelerine (aile reislerine, ağabeylere, amcalara, yaşlı kadınlara) belirli görgü kuralları çerçevesinde özenli bir ilgi gösterilir. Üstelik bu saygı yalnızca “yaşlı” olarak nitelendirilenlere değil, henüz o döneme gelmemiş ama konum olarak büyük kabul edilen kişilere de yönelirdi. Yani, ailenin korumasına ihtiyaç duymayan, fakat saygı görmesi beklenen bireylere.

Geleneksel olarak ailenin en yaşlı erkeği, tarla işlerinin düzenlenmesinde, düğünlerde ya da cenazelerde son sözü söyleyen kişiydi. Evin en yaşlı kadını ise bütün aile için yemek pişirir, gelinler ve kızlar arasında iş bölümü yapar, kışlık erzakın hazırlanmasından sorumlu olurdu. Günlük yemeklerde hangi malzemelerin kullanılacağına o karar verir, gelinler arasındaki gerilimleri yatıştırarak evdeki uyumu korurdu. Ayrıca çocuklarla ilgili ritüellerde de önemli bir rol oynardı: çocuğun doğum gününü belirler, düğün davetli listelerini hazırlar, taziye ziyaretlerinde gelinlerin başında yer alırdı.

Evin kadın dünyasında o, tam anlamıyla “başkomutan”dı.

Büyüklerin yanında, ancak onların ısrarıyla oturulurdu. Onlarla tartışmaya girilmez, sofrada onlara onur koltuğu ayrılır, yolculuklarda mutlaka eşlik edilirdi. Yetişkin oğullar bile işten eve döndüklerinde önce babalarının odasına uğrayıp, haberlerini paylaşmadan rahat etmezdi.

Etnograflar, yaşlılara gösterilen saygının ev sahibinin misafire gösterdiği özenle neredeyse aynı biçimde sergilendiğine dikkat çeker. Örneğin; Çeçenlerde, akşam işten dönen oğullar, önce yaşlıların yanına uğrayarak hâl-hatır sorar, onlarla sohbet eder, sevinçlerini ve dertlerini paylaşırlar. Bu gelenek bugün dahi birçok Çeçen ailesinde sürmektedir. Yalnız oğullar değil, kızlar ve torunlar da dâhil olmak üzere bütün aile fertleri yaşlılara karşı özel bir özen gösterir.

Çocuklar büyükbabalarına “vokhka dada” (büyük baba), büyükannelerine “yokhka nana” (büyük anne) derler. Babalarının ağabeyine “vokhka vasha” (büyük kardeş), küçük kardeşine ise “zhima vasha” (küçük kardeş) diye hitap ederler. Genellikle ebeveynler ve büyükanneler ilk doğan çocuğu gerçek adıyla değil, sevgi dolu bir lakapla çağırırlar.

Yaşlılara saygı, genç bir insanın karakterindeki en asil göstergelerden biridir. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş:

Küçüklere merhamet etmeyen, büyüklerin hakkını tanımayan bizden değildir.” (Tirmizi, 1920)

Yaşlı biri odaya girdiğinde gençlerin ayağa kalkması zorunludur. Aksi hâlde, ya da yaşlı izin vermeden oturmak terbiyesizlik sayılır. Çocuk bazen anne-babasının isteğini yerine getirmeyebilir; bu affedilebilir. Ancak dede, nine veya diğer yaşlı akrabaların sözünü tutmamak büyük bir saygısızlıktır.

Elbette, yalnız gençlerin değil, yaşlıların da gençlere karşı görevleri vardır. En önemlisi aile içinde uyum ve karşılıklı anlayışı korumaktır. Özellikle kayınpederin gelinine karşı dikkatli, ölçülü ve nazik davranması beklenir. Bir anlatıya göre, yaşlı bir adam, gelinini azarlamak istemiş ama bunu onun yanında değil, öz kızına sitem ederek yapmıştır.

Bu duruma ilişkin Çeçen atasözü şöyledir:

Ala yoh, khaza – nese” – “Kızına söyle ki gelin anlasın

Yaşlılar evin direğidir. Çeçenler der ki:

Evin yaşlısı varsa, o evde bereket vardır

İbrahim Alirov ve Cemal Mejidov, “Çeçenler: Gelenekler, Adetler, Ahlak adlı eserlerinde şöyle yazar:

“Erkek, evde son derece ölçülü davranırdı. Yemek yerken tek başına oturur, karısına karşı toplum içinde daima saygılı olurdu. Çocuğunu yabancıların yanında kucağına almazdı, hatta annesinin önünde bile.”

Bu tür davranışlar halk arasında örnek ahlak sayılır, kuşaktan kuşağa aktarılır ve zamanla efsaneleşirdi.

Boşuna değildir ki Abhazya’da yapılan etnografik araştırmalar sonucunda “gerontofilik hipotez” olarak bilinen bir görüş ortaya çıkmıştır. Sovyet etnografı Y. S. Smirnova’nın ifadesiyle bu hipotez, “yaşlıların yüksek toplumsal statüsünün onların uzun ömürlülüğüne katkıda bulunduğu” varsayımına dayanır. Bu kültürel saygı biçimi yalnızca ahlaki değil, biyolojik ve toplumsal süreklilik açısından da belirleyici bir etkendir.

Gerçek ve konumsal yaşlılık…

Ne var ki günümüz dünyasında “yaşlı” kavramı, geleneksel anlamından hızla uzaklaşmaktadır. Artık “büyük–küçük” ilişkisine dayalı geleneksel saygı biçimi, gerçek yaşamla yer yer çelişebilmektedir. Çünkü “küçük”, yaşça büyük olandan daha bilgili, daha hareketli, daha eğitimli ve daha geniş sosyal çevrelere sahip olabilmektedir. Bu durum, çağdaş Kafkasya araştırmacılarının dikkatle üzerinde durması gereken toplumsal bir olgudur.

Kafkasya’daki geniş ailelerde yalnızca gerçek yaş farkı değil, konumsal yaşlılık da önemliydi. Yani kişinin ev sahibine olan akrabalık bağı, onu ritüel anlamda “büyük” kılabiliyordu. Örneğin; ailenin en büyük oğlunun eşi, yaşça diğer gelinlerle akran olsa bile “konumsal olarak” ailenin en büyük gelini sayılırdı; çünkü o, ailenin reisinin en büyük oğlunun karısıydı.

Benzer biçimde, erkekler çoğu zaman kadınlardan “büyük” kabul edilirdi; bu nedenle küçük erkek kardeşin statüsü, yaşça büyük bir abladan daha yüksek görülürdü. Ancak yaşamın pratikleri karşısında bu kurallar esneklik gösterirdi. Çalışan, olgun bir ablanın, okul çağındaki kardeşiyle istişare etmesi elbette beklenmezdi. Aynı şekilde, küçük kardeşin aile yükünü sırtladığı, hatta ağabeyine destek olduğu örnekler de az değildir.

Bu nedenle Kuzey Kafkasya’daki aile hiyerarşilerini incelerken yalnızca biyolojik yaşlılığı değil, konumsal yaşlılığı da dikkate almak gerekir. Bu kavram, Kafkas toplumlarının karmaşık sosyal örgüsünü anlamada temel bir anahtardır.

Adığe şair Zhane’nin dizeleri bunu güzelce yansıtır:

“Eğer gençlerin arasında
Saçları ağarmış bir Adığe konuşuyorsa,
Asla lafını kesme,
Gururunu, atılganlığını sakla.
Saygı duy yaşlılığının beyazına
Adığelerde öyle bir adet vardır.”

Çeçenlerde bugün dahi eşlerin, yaşlıların yanında birbirine doğrudan isimle hitap etmemesi kuralı sürmektedir. Erkek eşinden söz ederken “çen nana” (evin annesi, hanımı) ya da “beriy nana” (çocukların annesi) der; kadın da eşine “beriy da” (çocukların babası) diye hitap eder.

Her Vaynah soyunda yaşlılara hitap konusunda kendine özgü etik kurallar bulunurdu. Kadınlar ve genç kızlar için de özel görgü biçimleri vardı. Bir kadın yolda yaşlı bir adama rastladığında, kucağındaki bebeği kenara bırakır ve yaşlının önünden saygıyla geçerdi. Yaşlı adam, bebeğin yanına gelir; eğer bebek kızsa para bırakır, erkekse bir hançer koyardı. Çocuk büyüdüğünde ailesi o yaşlıyı mutlaka düğününe davet ederdi.

Bugün de bu nezaket kuralları birçok yerde yaşamaya devam etmektedir. Gençler yaşlılara “Gününüz hayırlı olsun!” ya da “Size nasıl yardımcı olabilirim?” gibi saygılı sözlerle hitap ederler. Bu yalnızca bir nezaket değil, karakterin göstergesidir.

Eskiden baba ya da ağabey yanında küçüklerin oturmaması, sokakta yaşlılarla mutlaka selamlaşılması, yaşlı biri geçerken gençlerin ayağa kalkması doğal kabul edilirdi. Kafkas dağlıları arasında at sırtındaki birinin köyün içinden atla geçmemesi bile bir saygı kuralıydı.

Bu gelenekler, bugün de birçok gencin davranış biçimini biçimlendirmektedir. Onları hiçe sayanlar ise yalnızca kendi onurlarını değil, ailelerinin ve soylarının itibarını da zedelemektedir. Çünkü yaşlılara gösterilen saygı, Kafkas toplumlarında yalnızca bir görgü kuralı değil, yaşam felsefelerinin temel öğelerinden biridir.

.

Abdullah Ali Güzel, dikGAZETE.com

Kaynak:
İman Hubazova, Naima Neflyasheva.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?