
Kuzey Kafkasya’nın ‘Taş Çağı’na göz atalım
Selam!
Bu hafta, Paleolitik çağdan Kalkolitiğe kadar Kuzey Kafkasya arkeolojisi üzerine hızlandırılmış bir tur atalım mı?
Paleolitik Çağ’ın en önemli arkeolojik alanlarından biri, Psekups Nehri kıyı terasındaki yamaçta, Saratovskaya stanitsası yakınında yer alan İgnatenkov Kutok’tur, ziyaret eden oldu mu aranızda? Arkeologlar burada büyük memelilere ait kalıntıların yanı sıra iki yüzeyli taş aletler (bifaslar) ve kazıyıcılar ortaya çıkardı!
Bir diğer dikkat çekici arkeolojik alan, İlskaya yerleşimidir. Severenskaya stanitsası yakınında, İl Nehri kıyısında bulunur ve Orta Paleolitik döneme aittir. Bu yerleşim, bizon avcısı dedelerimizin kampıydı; bulunan hayvan kalıntılarının büyük çoğunluğu bizonlara ait olsa bile bunun haricinde at avcılığı da yapılmıştır.
Bölgede bıçak biçimli yongalar, sivri uçlar, mızrak uçları gibi taş aletler de var elbette.
Üst Paleolitik döneme tarihlenen buluntular, Kuzeybatı Kafkasya’daki Satanay kaya sığınağında ortaya çıkarılmıştır. Burası yabani at avcılarının yaşadığı bir yerdi ve burada Üst Paleolitik döneme ait insan kalıntıları da bulunmuştur. Aynı döneme ait bir başka yerleşim de Ruslanova Mağarasıdır. Araştırmacılar bu iki alanı Gubs Kültürü içinde değerlendirir. Satanay ve Ruslanova mağaralarında yapılan kazılarda 16 binden fazla taş alet ele geçirilmiştir.
Ardından zamanla iklim ısındı, büyük avlar azaldı; insanlar artık doğaya ayak uydurmanın yeni yollarını aramaya başladı.
Mezolitik Çağa geldiğimizde söz konusu döneme dair incelenmiş en iyi yerleşim, Dağıstan Gunib’de yer alan Çoh bölgesidir.
Alt tabakalar Mezolitik, üst tabakalar ise Neolitik döneme aittir. Yakındaki yataklardan elde edilen çakmaktaşından yapılan küçük levhalar ve yongalar, çeşitli aletlere dönüştürülmüştür. Çok sayıda trapez biçimli ok ucu bulunmuş olup, benzer aletler Güney Hazar çevresindeki yerleşimlerle paralellik göstermektedir; bu da ilk yerleşimcilerin muhtemelen bu bölgeden geldiğini göstermektedir.
O zamanlarda yerleşimler küçük ve birbirine yakın gruplar hâlinde kuruluyordu. Su kaynaklarına ve av alanlarına yakınlık önemliydi. Çoh halkının ekonomisinin temelini yabani koyun ve keçi avcılığı oluştururken evcilleştirilmiş köpeklerin de bu avlarda kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca yabani arpa ve buğdayın toplanması da büyük önem taşıyordu.
Yerleşimde çok sayıda okranın (kırmızı, sarı, kahverengi mineral boya) parçaları bulunmuştur. Bunlar, ritüeller sırasında vücut boyamak için kullanılmıştır.
Mezolitik döneme ait buluntulara Baksan Vadisi’ndeki Sosruko mağarasında da rastlıyoruz. Burada geyik, yaban domuzu, dağ keçisi, karaca, tavşan ve tilki gibi hayvanların kemikleri bulunmakla birlikte bu hayvanların avında yay kullanıldığı söyleniyor. Ayrıca kemik bıçak parçaları da bulundu ve Sosruko mağarasının uzun süreli olarak birçok kez iskân edildiği düşünülüyor.
Neolitik Çağa geldiğimizde bahsetmemiz gereken yer, Nalçik yakınındaki Agubekovo’dur.
Burada taş baltalar, bıçaklar, kazıyıcılar, öğütme taşları, seramik kaplar ve kadın figürini biçiminde küçük bir kil heykel bulunmuştur. Görünüşe göre halkın geçim kaynağı büyük ölçüde avcılık ve toplayıcılıktı.
Neolitik buluntu yerlerinden bir diğerine geldiğimizde, sıradaki durağımız Belaya Nehri kıyısındaki Kamenomostskaya mağarası olmalı. Burada mikrolitik aletler, cilalı taş baltalar, çok sayıda seramik parçası ve evcil hayvan kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.
Şimdi hızlıca Kalkolitik Çağa ışınlanalım!
Şimdiki mekânımız, MÖ. IV. binyıl sonu – III. binyıl başına tarihlenen Nalçik mezarlığı.
Burası Kalkolitik Çağ Kafkasyalılarının yaşamına dair önemli bilgiler vermektedir. Bir mezardan, bakırdan yapılmış bir yüzük elde edilmiş; bu, Kuzey Kafkasya’daki erken metal işçiliğinin örneklerindendir. Yaklaşık 150 mezarda, basit düz tabanlı çanak-çömlek, obsidyen ve taş aletler, kemikten yapılmış silahlar, öğütme taşları, baltalar, kazıyıcılar, delgiler ve topuz başlarına rastlanıyor ve kenarları işlenmiş bıçak biçimli taş levhalar özellikle dikkat çekicidir; bunlar muhtemelen oraklarda kullanılmış.
Yerel toplulukların bağlı olduğu tarım kültlerini, kil ve taştan yapılmış insan biçimli figürinler temsil ediyordu. Mezar düzenleri, bu insanların ahiret inancına sahip olduklarını gösterir. Ölüler bükülmüş pozisyonda gömülüyor, üzerleri kırmızı okra ile örtülüyordu. Bu uygulamanın, ateşin arındırıcı gücünü ve insan kanını simgelediğine inanılırdı. Mezarların içine, ölen kişiye öte dünyada eşlik etmesi için çeşitli eşyalar bırakılırdı. Nalçik’teki mezarlarda gömüler genellikle grup hâlindeydi; bu, muhtemelen aynı aile veya soy topluluklarına işaret eder. Çiftli gömüler ise çekirdek aile yapısının varlığına dair ipuçları sunar.
Benzer toplumsal ve kültürel yapılar, Kafkasya’nın diğer bölgelerinde de görülmekteydi. Dağıstan’ın dağlık bölgesinde bulunan Ginçi Kalkolitik yerleşimi bunun dikkat çekici örneklerinden biridir. Hem doğal konumuyla hem de yapay savunma sistemleriyle öne çıkan yerleşim üçgen biçimindeydi: İki yanı sarp kayalıklarla korunmuş, üçüncü yanı ise 1,5 metre kalınlığındaki taş bir duvarla kapatılmıştı. Bu özellik, Kuzey Kafkasya’daki bölgedeki en erken tahkimatlı yerleşimlerden biri kabul edilir. Ginçi halkı, 2,5–4 metre çapında taş evlerde ve yarı toprak barınaklarda yaşıyor, yiyeceklerini zemine açılmış çukurlarda veya büyük kaplarda depoluyordu.
Ekonomik faaliyetlerin temelini tarım ve hayvancılık oluşturuyordu. Bölgenin bol yağışlı iklimi sulama ihtiyacını ortadan kaldırmıştı. Toprak, taş ve kemikten yapılmış çapalarla işleniyor; hasat, çakmaktaşıyla keskinleştirilmiş oraklarla yapılıyordu. Bu tür taş levhalar ve çok sayıda öğütme taşı, önemli arkeolojik buluntular arasındadır. Hayvancılıkta sürülerin temelini koyun ve keçiler oluştururken, zamanla sığır yetiştiriciliği de önem kazandı. Çobanlık yanında ev çevresinde küçük ölçekli hayvancılık da yapılıyordu. Delikli seramik kaplar, süt ürünlerinin işlenmesinde kullanılmıştır.
Avcılık, beslenmenin hâlâ önemli bir parçasıydı. Geyik ve dağ keçisi en çok avlanan hayvanlardı. Et, toplam beslenmenin yaklaşık yüzde 40’ını karşılıyordu. Ayrıca özel bıçaklar, hayvan kesimi ve deri işçiliğinde kullanılmıştır.
Kıyafetler hem deriden hem de dokuma kumaştan üretiliyordu. Seramik kaplardaki kumaş izleri dokumacılığın varlığını kanıtlar. Çömlekçilik ise henüz çark kullanılmadan yapılıyor, kil hamuruna taş kırıntıları karıştırılıyordu. Kaplar çizgi, çentik ve kabartmalarla süsleniyor, bazıları boyayla da bezemeleniyordu.
Genel bir özet…
Kuzey Kafkasya tarihöncesi dizisi, Ignatenkov Kutok’un erken taş endüstrilerinden başlayarak Il’skaya’nın Orta Paleolitik Mousterian kültürlerine, Gubs–Satanay kaya sığınaklarının Üst Paleolitik/epipaleolitik ağlarına ve Sosruko’nun mezolitik mikrolit teknolojisine kadar uzanan kesintisiz bir gelişim gösterir. Neolitik dönemde bölge toplulukları avcı-toplayıcı temelden erken tarım ve seramik üretimine geçerken, Eneolitik (Kalkolitik) çağda Nalçik çevresindeki mezarlıklar erken metal işçiliği, gömü ritüelleri ve genetik veriler aracılığıyla bu dönüşümün izlerini taşır. Böylece bölge, taş endüstrisinden yerleşik hayata ve erken madenciliğe uzanan uzun bir kültürel süreklilik sergiler.
.
Abdullah Ali Güzel, dikGAZETE.com
Kaynaklar:
1. Nekhoroshev, P. E. 1961. Paleoliticheskie pamyatniki basseyna r. Psekups (Ignatenkov Kutok). Moscow: AN SSSR.
2. Golovanova, L. V., and V. B. Doronchev. 2002. “Paleoliticheskie stoyanki Il’skaya i osobennosti must’erskoi industrii Severnogo Kavkaza.” Arkheologicheskie Vesti 9: 5–22. Saint Petersburg.
3. Gai, A. N. 1998. Neolit i Eneolit Severnogo Kavkaza. Nalchik: Elbrus.
4. Berezin, A. E. 2007. Nal’chikskii mogil’nik epokhi Eneolita: Materialy i issledovaniya. Nalchik: KBNTS RAN.