USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Harekete geçmek ya da ertelemek.. İşte bütün mesele!

18-01-2021

Shakespeare’in ünlü karakteri Hamlet;Olmak ya da olmamak” diye tanımlamıştı “bütün mesele”yi. 

Yazılarımızda, nasıl daha iyi, daha faydalı ve tatmin edici bir hayat yaşayabiliriz sorusuna cevaplar aradığımız ve pergelimizin sivri ucunu yenilikçi düşünce üzerine konumlandırdığımız için, biz de meseleyi “ertelemek ya da harekete geçmek” olarak tanımladık.

- Bu hafta olmadı, haftaya kesin başlıyorum…

- Bu gün yetişmedi, yarın hazırlayacağım…

- En kısa zamanda diyete başlıyorum, bu kilolardan kurtulacağım…

- Yabancı dilimi geliştirmem lazım, bu ay bir kursa yazılacağım… 

- Her gün beş kilometre koşmayı planlamıştım havalar iyi gitmedi; bahar bir gelsin… 

- Daha birkaç gün var raporu hazırlamaya yarın başlasam da olur… Bu sohbet kaçmaz…

- Bu Ramazan’da olmadı, bir dahakine bırakırım ben bu sigarayı…

- Bu diziyi de bitireyim sıkı bir ders çalışma programı yapacağım…

- Şu an hiç çalışacak modda değilim…

- En iyisi konuşmayayım başıma iş alırım…

- Başlamak için en uygun şartları ve en uygun zamanı beklemeliyim…

Ertelediklerimize dair bunlar gibi daha birçok örnek verebiliriz.

Oysa şimdinin gücü ile kolayca halletmek varken, yarının belirsizliğine öteleyerek zora sokarız kendimizi. 

Bizi harekete geçmekten alıkoyan nedir?

Bir çok sebep sayabiliriz fakat en yaygın olanı yukarıdaki örnek cümlelerde olduğu gibi ERTELEME HASTALIĞI.

Procrastination” olarak da bilinen bu hastalık, “kişinin yapması gerekeni yapmaktan kaçınması ve sürekli olarak ertelemesi” olarak tanımlanıyor. 

Bu kişiler, harekete geçmek yerine bahaneler üreterek yapması gerekenleri erteliyorlar. 

Bunun sonucunda iş, okul ya da sosyal hayatlarında olumsuzluklar yaşıyorlar. 

Bu hastalığın sebeplerine baktığımızda, çoğu hastalıkta olduğu gibi konu çocukluğumuza kadar uzanıyor; çünkü “Bir insanın anavatanı, çocukluğudur.” diyor Epictetus

Buna sebep olarak da mükemmeliyetçi ve otoriter ebeveynler gösteriliyor. 

Sürekli erteleyen ve bundan dolayı, strese ve sıkıntıya giren, buna rağmen bu durumu tekrarlayarak sürdüren kişilerde hastalık, kronik hale gelebiliyor. 

Çaresi, bu problemin varlığını kabul etmek ve iyileşmeyi istemekle başlıyor. Hayatımızı felce uğratıyorsa psikolog yardımı almak en doğru yol olacaktır. 

En azından bizim enerjimizi tüketen, hep problemle gelen, işimizi tamamlamamıza engel olan, ertelememize sebep olan, zamanımızı çalan insanlara “hayır” deme becerisi geliştirmeliyiz. 

Çoğumuzda kronik şekilde olmasa da bu hastalığın belirtilerini yaşadığımız dönemler olmuştur. 

En azından şu başaramama korkusu, çekingenlik, utangaçlık vb. gibi duygular yüzünden bir çok şeyi yapmaktan vazgeçmiş ya da ertelemişizdir. 

Tam aksine; “edep adap kalmadı, ortalık kuldan utanmayan Allah’tan korkmayanlarla doldu” diyebilirsiniz. Ve haklı da olabilirisiniz fakat kastettiğimiz bu değil. 

Utanmamız gerekmeyen yerlerde ve konularda yaşadığımız utangaçlıktan bahsediyoruz. 

Bizim harekete geçmemizi engelleyen sebeplerden ikinci önemli ve yaygın sebeptir UTANGAÇLIK.

Saçmalamak dahil, delice ve tuhaf fikirlere açık olmak, hayal kurmayı teşvik etmek, eğitim sisteminin dayattığı düşünme şablonlarının dışına çıkabilmek, yenilikçi düşüncenin ön şartlarıdır demiştik.

Fakat durum böyle olmayınca fikirleri, düşünceleri, önerileri ifade etmeye çekinen bir psikoloji yaygın hale geliyor.

Çalışanlar verimliliği arttırabilecek tespit ve önerilerini paylaşmaktan, öğrenciler icat çıkarmaktan, eski köye yeni adet getirmekten çekiniyorlar. 

Utangaçlık” duygusunun başlangıcı da aile. Ebeveynlerin katı tutumu nedeni ile kendisini ifade edemeyen çocuklar öz güven sorunu yaşamaya başlıyorlar. 

Eğitim sistemimizdeki bir çok uygulamanın bunu pekiştirdiğini söyleyebiliriz.  

Bir araştırmaya göre, topluluk önünde konuşma korkusu yaşayan insanların oranı yüzde 40 gibi azımsanamayacak bir orandır. 

Bu korku uçak, yükseklik, örümcek, ölüm korkularının da önünde geliyor. 

Komik bir duruma düşmek ve rezil olmak bu sosyal fobinin en önemli sebebi olarak tespit edilmiş. 

Bu konuda aklıma ilk gelen örnek, bir türlü öğrenemediğimiz yabancı dil konusu. 

Nerede ise üniversite dahil 16 yıllık okul hayatımız boyunca eğitimini aldığımız yabancı dili öğrenemeyişimizin ve konuşamayışımızın sebebi yanlış konuşmaktan, mahcup olmaktan çekinerek konuşmamayı tercih etmemiz. 

Oysa turistler bize “ben var gitmek nasıl” diye, gitmek istediği yeri hiç çekinmeden sorabiliyor. 

Biz ise aşılması zor bir “gramer” duvarına çarpar dururuz yabancı dilimizi.

Topluluk önünde konuşamamak, iyi bir sunum yapamamak, fikirlerini ortaya koyamamak önemli bir başarı katili, harekete geçmemizi engelleyen önemli bir faktördür.

Size bu konuda Vizyon Koleji ‘CEO’su ABDÜLKADİR ÖZBEK’in “TED” konuşmasını tavsiye ediyorum. Kendisi, bu korkusunu nasıl yendiğini hangi yöntemlerin uygulanabileceğini, bizzat deneyimlerinden yola çıkarak esprili bir dille anlatıyor.

1 ile 10 arasında değerlendirecek olursanız siz ne derece mutlusunuz?

Bu soru, “Google”a iş başvurusunda bulunanların mülakatında sorulan çok ilginç onlarca sorudan biri. Bunu “Google” için değil fakat kendimizi ölçmek için cevaplayabiliriz. 

Mutluluğumuza vereceğimiz puan, yeni kararlar almamıza, yaşama enerjimizi tüketenlere “dur” dememize, ertelediğimiz konuların azalmasına, bizi daha mutlu edecek şeyler için harekete geçmemize vesile olsun. 

Cevabınızı ve akabinde aldığınız kararlarınızı dilerseniz "hbezau@gmail.com" adresimden benimle paylaşabilirsiniz. Ve yine dilerseniz, takibini beraber yapabiliriz.

.

Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Feridun
Feridun 3 yıl önce
Yine çok önemli bir konu ve değerli bir makale...Hayat hiçbir şeyi ertelemeyecek kadar kısa...
Fatih TUNCA
Fatih TUNCA 3 yıl önce
Yine çok güzel bir konu. Emeğinize sağlık. Keşke hiçbir şeyi ertelemesek ama gerçekten bazen ertelemek zorunda kalıyoruz malesef...
Özlem KALAY
Özlem KALAY 3 yıl önce
Yazınız bizi erteleme hastalığından Hayır diyerek kurtulmaya teşvik ediyor. Umarım bundan sonra uygulayabiliriz. Teşekkürler.
H. Basri Canca
H. Basri Canca 3 yıl önce
Pavlov Picasso; hayatın anlamı yeteneğinizi bulmak,amacı ise onu başkalarına sunmaktır demiş.Sizin de insanları motive edici yeteceğinizle birçok yönetici ve sorumluluk alan insanlara bu yeteneğinizi sunmanız güzel. Hatta takdire şayandır. Bu tür faydalı yazılarınızın devamını diliyorum. Tebrik ediyorum.
Salih Gökaltın
Salih Gökaltın 3 yıl önce
Çok güzel bir yazı olmuş elinize, emeğine sağlık. Herkese okumayı tavsiye ediyorum.
Mehmet TEMİ̇ZEL
Mehmet TEMİ̇ZEL 3 yıl önce
Çok güzel bir yazı olmuş elinize aklınıza sağlık. Herkese okumayı tavsiye ediyorum. Selamlar.
Uğur
Uğur 3 yıl önce
Nerde hareket orada bereket vardır demiş atalarımız.
Selda erkan
Selda erkan 3 yıl önce
Bu yazıyı okuduktan sonra erteledigimiz hiç olmazsa bir kaç işe başlayalım... Yine güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık ????????
Filiz temir
Filiz temir 3 yıl önce
Zihin açıcı bir yazı olmuş elinize sağlık. Erteleme kısmı üzerinde düşüneceğim.
Nazan
Nazan 3 yıl önce
Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum.Hepimizin hayatına bir şekilde dokunuyor.Bir işi yapmak istediğimizde bence ilk başta kesin kararlı olmak ve beynimizi ikna etmemiz lazım.O zaman sonuca daha çabuk ulaşırız.
recep
recep 3 yıl önce
Bu yazı beni derin düşüncelere daldırdı. Bir zamanlar bende erteleme hastalığına yakalanmıştım ama bir süre önce ufak destekle bu hastalıktan kurtuldum. İyi ki de kurtuldum herkese tavsiye bir an önce ertelemeyi bırakın ve harekete geçin.
Fikret Güneş
Fikret Güneş 3 yıl önce
Ertelemek yok hayat o kadar uzun değil çünkü
Süleyman kocapınar
Süleyman kocapınar 3 yıl önce
Yine çok önemli bir konu ve yine ufuk açıcı bilgi detayları.emeğinize sağlık... İlgiyle takip ediyorum...
Selma Köroğlu
Selma Köroğlu 3 yıl önce
????????????????????????????????????????
Mehmet Zeki AKTAŞ
Mehmet Zeki AKTAŞ 3 yıl önce
Her pazartesi yada her sabah namaza başlamak istiyorum
Sevgi
Sevgi 3 yıl önce
Başlamak bitirmenin yarısıdır bugün pazartesi harekete geçmek için güzel bir gün... kaleminize sağlık ????
Yıldıray Yıldız
Yıldıray Yıldız 3 yıl önce
Hüseyin bey yine güzel bir konuyu ele almışsınız tebrik ederim, bu yazıdan alınması gereken çok şeyler var elinize yüreğinize sağlık ????
Veysel EKİNCİ
Veysel EKİNCİ 3 yıl önce
Sayın Hüseyin Bey, iyiki sizi tanımış, iyiki yazılarınızla buluşmusum. İltifat bu cin bahsetmiyorum; bir hakkın teslimini yapıyorum, mükemmel bir konu ve mükemmel bir şekilde ele almışsınız Uysal çocuk, uslu adam kavramları dıştan algılama, dışa yansıması ile alakalıdır. Sorunları erteleyen, çekingen, cesareti olmayan, yeniliğe kapalı olan kişilere; " hasta" diyebilirsiniz. Gerçekten psikolojik bir rahatsızlıktır. En önemlisi kişilik sapması olabilir, bu döller değişebilir, potansiyel bir suç kaynağı olabilir.Biriken enerjinin basınçla patlaması daha tehlikeli olabilir. Eskiden "çöpü halı altına süpürmek" derlerdi. Zamanla söylenmryen, ifade edilemeyen, hallefilemiyen sorunlar karmaşık bir hal alır, çözümsüzlük ortaya çıkar.Zsninda söylenmeyen sözler, yapılmayan işler farklı mecralara çekilir, unutmalar olur. Medeni cesaretin gelişmesi lazım. İlk etki aileden, sonra okuldan, iş yerinden, arkadaş çevresinden gelir. Başlangıçta yapılan bir hata da bu davranışlarda çok etkilidir Çare: sosyalleşmek, yeni şeyler öğrenmek,iyi arkadaşlar kurmaktır. Yanındakiler ve arkadaşlar destekleyici, motive edici, teşvik edici olmalıdırlar. Ayrıca, iyi bilen, iyi yetişen, konulara vakıf kişilerde çekingenlik, cesaretsizlik çok az olur.Çünkü yapıyordur, anlatabiliyodur. Güven tamdır. Not: Uzun bir yorum yaparak yazınıza verdiğimiz değeri ortaya koymak istedik. Sınırı aştık ise affola.Başarilar diler, merakla yeni çalışmalarınızı bekleriz.
Özgür
Özgür 3 yıl önce
Müthişsiniz,tebrikler.
Kadir Yavaş
Kadir Yavaş 3 yıl önce
Ertelenen aslında hayatlarımız oluyor . Yaşayamadıklarımız oluyor. Belki de başarıya engel olan sebep bilinçaltı korkularımız.. elinize sağlık güzel bir yazı olmuş
Saliha Şahin
Saliha Şahin 3 yıl önce
Faydalı bir yazı olmuş, teşekkürler Hüseyin Bey
Ilker
Ilker 3 yıl önce
Kendimi gordum yazinizda. Acilen ceki duzen vermem lazim hayatima
Timur Ünsal
Timur Ünsal 3 yıl önce
Yine çok güzel bir yazı, eğitim ve iş hayatımızın kronikleşen bu erteleme hastalığın altında psikolojik nedenler olduğunu bilmiyordum.
Nurullah
Nurullah 3 yıl önce
Bu hafta ki yazınız da gerçekten toplumumuzun kanayan bir yarası olduğunu düşünüyorum. Özgüven eksikliği olan bir toplumuz ve ülkeyiz. Bunu da tarihimizi doğru öğrenerek, neslimize doğru yönlendirme ile yenebiliriz diye düşünüyorum. Sadece kitaplara bağlı kalmadan hayat okulunun gerçeklerini de okullarımızda gençlere verilmeli. Güzel konulara değinilmiş takip etmeye devam ediyorum.
Cumhur Karasu
Cumhur Karasu 3 yıl önce
Başlamak için tüm şartların olgunlaşmasını beklemek ertelemekse o hastalık bende de var demektir. Belki küçük adımlarla başlamak gerek, ama bir uçurum iki sıçrayışla geçilmez.
Ufuk Okcu
Ufuk Okcu 3 yıl önce
Bir çok yapabileceğimiz ve başarabileceğimiz şeyi ertelediğimiz için başaramayız. Güzel konu, güzel kelam,güzel insan emeğine,yüreğine sağlık sayın müdürüm.
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir 3 yıl önce
Hüseyin hocam, emeğinize, kaleminize sağlık