USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Emojilerin yükselişi ve kelimelerin olmadığı bir dünyaya doğru

22-02-2021

Gelecekte geçen bir bilim kurgu öyküsünde; babaannesi, eski eşyaların arasında bulduğu bir kitabı hikayemizin kahramanı olan küçük kıza verir. 

Nerede ise 100 yıllık, kağıttan bir masal kitabıdır bu. 

Küçük kız, daha önce böyle bir kitap görmediği için çok şaşırır ve hemen babasına giderek kendisine okumasını ister. 

Fakat babası da bu tür bir kitabı ilk kez, gençliğinde gittiği “Savaştan Önce” Müzesinde görmüştür. 

Savaş, öyle yıkıcı olmuştur ki insanoğlu diğer duyularının önemli bir kısmını, işitme duyusunun ise tamamını kaybettiği için üstlerinde taşıdıkları ‘led’ tabletlere, kısaltılmış kelimeler yazarak iletişim kurmak zorunda kalmışlardır. 

Babası da bu kitaptaki kelimelere yabancılaştığı için okumakta zorluk çeker.

Yıllar önce bu hikayeyi okuduğumda bir an, beş duyumun da yerinde olmasına gayri ihtiyari sevinmiştim. 

Kitabı görebilmenin, dokunabilmenin, okuyabilmenin hatta kağıdın kokusunu duyabilmenin ne kadar önemli olduğunu düşündüm.

Günümüzde, öyle bir savaş yaşanmamasına rağmen, teknolojik gelişmelerin ve hırs, haz, hız üçlemesi ile derinleşen tüketim çılgınlığının duyularımızda ve duygularımızda hissedilir derecede bir azalmaya yol açtığını söyleyebiliriz. 

Pandemi sürecinde koku ve tat alma duyularını kaybetmenin “covid 19 belirtisi” olarak gündeme gelmesi, duyularımızla ilgili duyarlılığımızı daha da arttırdı.

Duyular ile iletişim arasında önemli bir bağ vardır. 

Sağlıklı bir İletişim için de, konuşma ve yazı dilinde kullanılan kelimelerin ve kelime sayısının büyük önemi var. 

TDK”ya göre 600.000 kelime haznesine sahip Türkçemizi, günlük konuşma dilinde 400 kelime ile konuştuğumuzu belirten uzmanlar, İngilizler için bu sayının 2.000 kelime olduğunu ve Türkçe için tehlike çanlarının çaldığını belirtiyorlar. 

Özellikle gençlerimizde durum daha da vahim çünkü onların günlük konuşmada kullandığı kelime sayısı 200’ü bulmuyor.

Örneğin, Peyami Safa’nın kitaplarını 6.000 kelime ile yazdığını düşünürsek, gençlerin iyi kitaplar okumadığı da ortaya çıkıyor. 

Eğitim sistemimizin de uzun süre, yazmak, okumak ve düşünmek üzerine değil de testlerde kutucuk işaretleme üzerine kurgulanması, bu sonuçlarda önemli bir paya sahip.

Türkçeyi öğrenmeden yabancı dile yoğunlaşmak da diğer bir sebep olarak öne çıkıyor.

Sosyal medya ve plaza dili bu şekilde devam ederse ortada Türkçe diye bir dil kalmayabilir. 

Yazımızın başında yer verdiğimiz hikâye, uzak bir gelecekte geçiyordu ve çok kısaltılmış kelimelerle iletişim, kısıtlı bir şekilde yapılabiliyordu. 

Kısaltma konusu, bugünden başlamış durumda. 

İşe kelimelerden sesli harfleri kaldırmakla başladık. 

Sosyal medyada “S.a” ve “A.s” başta olmak üzere, hepimizin çok kullandığı kısaltmalar ve emojiler yaygınlaştı. 

Bunun yanında özellikle 8-18 yaş aralığındaki ergenlerin kendi arasında kullandıkları bir dil gelişti. 

Birkaç örnek verelim:  

Eyw: Eyvallah

pp: profil resmi

Napı10: Ne yapıyorsun

KİB: Kendine iyi bak

K.b.: Kusura bakma

Aeo: Allaha Emanet Ol

X:Sır vermem

Popi: Popüler

Bro: Abi,kardeş,birader

İmla kurallarını hiçe sayan bu ve bunun gibi kısaltmalar ve emojiler yaygınlaşınca, uzun paragrafları okumak ve kavramakta sorun yaşamaya başladık. 

Düzgün metinler yazmak, imla kurallarına uygun ve kelime haznesi geniş, edebi değeri olan yazıları okumak ve anlamak zorlaştı. 

17 Temmuz Dünya Emoji Günü” olarak kabul edilmiştir.

Tamamı emojilerle bir kitap yazıldığını da belirtelim.

Sayıları 3.000’i aşan emojilerin yazı diline hakimiyeti arttıkça konuşma dilimizin nasıl bir hal alacağını düşünmek bile ürkütücü. 

Örnek vermek gerekirse; “Derinden bakınca gözlerinize, neden başınızı öne eğdiniz? şeklindeki bir cümlenin emojilerle ya da kısaltılmış kelimelerle kurulabilmesi ne derece mümkün olabilir? 

Bu güzel cümle, zaten günümüzde “Biraz kestik diye oha falan mı oldun yani?” şekline geldi. 

Bundan daha kötü hale gelmesinden korkuyor insan.

Diğer önemli bir konu da bizim kadim kültürümüzde çok önemli yeri olan kavramların hayatımızda yer almaya devam etmesi ve korunması için dilimizin de korunması gerektiğidir.

İngilizcede bile karşılığı olmayan gönül, vefa, namus gibi kelimeler ile sevgi, saygı, hikmet, irfan, erdem, hayâ gibi kelimeleri karşılayacak bir emoji mümkün görünmüyor

“Şükür” kelimesi için bile şu anda başka bir kültüre ait bir hareketin emojisini kullanıyoruz hepimiz.

Vefa’nın sadece İstanbul’da bir semt adı olduğunu zanneden insan sayısı her geçen gün artmaktadır

Yine de iyi tarafından bakmak ve en azından bu kelimenin unutulmaması ile teselli bulmak mümkün. 

Hatta, son dönemde eski önemini yitirmeye başlayan ‘saygı’ ve onun gibi derin manalara haiz güzel kelimeleri, mahalle ve cadde isimleri olarak koymak iyi bir fikir bile olabilir. 

Böylece unutulmalarını bir nebze de olsa geciktirebiliriz. 

Uzmanlar çocuklarımızla iletişimimizin kopmaması için sosyal medya diline hakim olmamızı öneriyorlar. 

Fakat onlara güzel Türkçemizi iyi öğretmek adına önce kendimizi geliştirmemizi, örnek olmamızı ve onları da kaliteli metinler okumaya teşvik etmemizi istiyorlar. 

Bu yıl Yunus Emre’nin vefatının 700’ncü yılı. 

UNESCO, 2021 yılında anma ve kutlama programlarına Bizim Yunus’u da dahil etti. 

Ülkemizde de 2021 yılı “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edildi. 

Bu yılı iyi değerlendirmek için öncelikle dilimizi yozlaştıran televizyon programlarına, dizilere ve şarkılara değil, edebi değeri olan metinlere zaman ayırmanın faydalı olacağı kanaatindeyim.

Döneminin zorluklarına rağmen Türkçemizden ödün vermeyen Bizim Yunus, dilin önemi hakkında 700 yıl önceden bize sesleniyor:

Sözünü bilen kişinin yüzünü ak ede bir söz. Sözünü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz.

.

Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
İşletmeci
İşletmeci 3 yıl önce
Her geçen gün telefonlara ayırdığımız vakit artıyor. Mesela ben yazınızı telefonumdan okudum. Emoji denilen duygu ikonlarını kısaltmaları kullanmamaya özen gösteriyorum. Ancak kitap okuyan ve yazdıklarına dikkat eden biri (bu çok önemli) için zararlı olmadığını düşünüyorum. :) Kaleminize sağlık...
Eyüp Özcan
Eyüp Özcan 3 yıl önce
Tarih sahnesi diline sahip çıkamadığı için yok olan topluluklar ile dolu. Bir ulusun varlığı ile bağımsızlığını sürdürebilmesi için dilini koruması gerektiğini vurguladığınız bu yazı için tekrar teşekkürler
Gamze Topçu
Gamze Topçu 3 yıl önce
Gerçekten Z kuşağına okumak ,yazmak ,dinlemek maalesef çok zor geliyor.İki çocuk annesi olarak üzülerek görüyorum yazdıklarınızı.
Sabahattin
Sabahattin 3 yıl önce
Duyu organlarımın sağlıklı olmasına tekrar şükrettim. Çok şükür. Yeni kuşakların bu hızlı teknolojik çağda okunmaması için yeterince sebep var ve buda destekleniyor. En basiti ile testli sınavlar. Osmanlı nın yükselme devrinin padışahını Halit Ergenç diyecek kadar cahil bir nesil maalesef geliyor. Adam okumamış filmi gerçek sanıyor. Allah sonumuzu hayretsin. Neslimizin ilim irfan ve şuur sahibi olarak yetişmesi ve yetiştirebimeyi nasip etsin Allah
Nuh
Nuh 3 yıl önce
İfadeler kısaldıkça samimiyet de kısalıyor sanki. İnsan sevdiği ile kelamı uzatır. Yine çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Kaleminize sağlık.
Nurhan Çaglar
Nurhan Çaglar 3 yıl önce
Duyguların resmi olur mu hiç,dili olur..şöyle dokunaklı,anlamlı ve değerli hissettiren kelimelerle konuşmak..önce aile sonra okul vermeli bu değerleri.. teşekkür ederiz farkındalık kazandırmamız..
İhsan Erhan Eğilmez
İhsan Erhan Eğilmez 3 yıl önce
Çok güzel ifadelerinizi alkışlıyorum, Türkçemizde bir uyanışa ihtiyacımız var, 2021 yılının uyanış yılı olmasını diliyorum..
Seda Şahin
Seda Şahin 3 yıl önce
Yüzlerce ressam tarih boyunca duygularını bosuna resmetmeye çalışmışlar meğer. Bir emoji yetermis oysa?!
Özlem
Özlem 3 yıl önce
Çok anlamlı çok derin bir konu emeğinize sağlık.
Nazan
Nazan 3 yıl önce
Ergenlerin kendi aralarında kullandığı kısaltmaların hiçbirini bilmiyorum.Kendi adıma sevinsem mi üzülsem mi bilemedim...
Fatih TUNCA
Fatih TUNCA 3 yıl önce
Günümüzün kanayan yarası. Kısaltmalar ve emojiler. Güzel bir konuya parmak basmışsınız, teşekkürler. Gülen yüz
Rahmi
Rahmi 3 yıl önce
Aslında "ok" mi daha iyi ???? mi daha iyi karar veremedim. En iyisi "tamam" demek. Bu yazı da öncekiler gibi tamam olmuş.
Feridun
Feridun 3 yıl önce
Hüseyin Bey yine çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Güzel Türkçe’mize sahip çıkmamız gerekiyor...
Süleyman kocapınar
Süleyman kocapınar 3 yıl önce
Çok önemli ve üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konu. Aynı zamanda özeleştiride yapmamız gereken bir husus. kaleminize sağlık
Özkan
Özkan 3 yıl önce
Ben bütün duyguları istersek son derece naif ve zarif anlatabildiğimiz bir dilimiz olduğuna inanıyorum. O yüzdem yazıda belirtildiği gibi bu şansı kaybetmemeliyiz. Elinize saglık, çok önemli bir konuyu işlemişsiniz.
Mehmet zeki
Mehmet zeki 3 yıl önce
Hocam güzel yazı. Emeğinize sağlık. İkon daha fazlasını anlatır tarafım.
Gülay Özbaş
Gülay Özbaş 3 yıl önce
Evet, günümüzün kanayan yarası bu konu...Teşekkürler.
Fikret????
Fikret???? 3 yıl önce
????????????????????????????????????☠️????????????????????????
Filiz TEMİR
Filiz TEMİR 3 yıl önce
Hüseyin bey, Ne kadar güzel bir konu seçmişsiniz keyifle okudum. Emeğinize, kaleminize sağlık.
Sevgi
Sevgi 3 yıl önce
Büyük bir sorun olduğunu düşündüğümüz halde Sadece ergenlerin değil 7 den 70 e herkesin kolaya kaçmak icin kullandığı kısaltmaların önüne geçmek pek memkün gibi gözükmüyor denemekte fayda var yakın çevremizden başlayarak değiştirmeye çalışmalıyı denemeliyiz belki de teşekkürler yazı icin :)
Selma Köroğlu
Selma Köroğlu 3 yıl önce
Elinize sağlık yine gündemimizde olan önemli bir sorunumuzu dile getirmişsiniz inşAllah dahada kötüye gitmeden güzel Türkçemizi özüyle konuşmaya devam ederiz
Cumhur Karasu
Cumhur Karasu 3 yıl önce
Güncel ve ileride çok büyük sorunlara yol açacak kanayan yaramıza parmak basmışsınız. Tebrik ve teşekkürler. Ya da; Tbr.????????????
Nurullah
Nurullah 3 yıl önce
Merakla beklediğimiz yazılarınızda bu hafta yine kanayan bir yaramıza parmak basılmış. Gerçekten kadim bir medeniyetin evlatları bu halemi gelir insan inanmakta güçlük çekiyor.Asıl savaşta yenilmek dil ve kültür kaybedilince olurmuş. Bunun önemini öncelikle milli eğitim ve devlet politikası haline getirilerek belki bir nebze çözüm sağlanmış olur. Diğer yazılarınızı da sabırsızlıkla bekliyoruz.
Selda erkan
Selda erkan 3 yıl önce
Günümüzün en önemli sorunlarından birine değindiğiniz bir konu. Biz bile kendimizi bu değişimin içinde kaptırdık gidiyoruz. Daha çok kitap okumalıyız. Bu telefonlar kitaptan uzaklaştırdı bizi.. yine çok keyifle okuduğum Bir yazı olmuş kaleminize sağlık
Şerafettin Dalar
Şerafettin Dalar 3 yıl önce
İnsanlık sanal hayata devşirilirken,ne yazık ki emojiler de bu sanalın dili haline geldi.Bu bunaltıcı duruma duyarlılık gösterip?yazınızda yer vermeniz umarım dikkat çeker.Emeğinize sağlık.
Ayla karasu
Ayla karasu 3 yıl önce
Kanayan yaramız.çözüm bulmak için hepimize görev düşüyor.okuyalım okutalım
Nigar özel
Nigar özel 3 yıl önce
Çok önemli bir konuya değinmişsiniz tehlike çok büyük ne yazık ki en azından kendi çocuklarımız için gerekeni yapmalı önlem almalıyız daha fazla vakit kaybetmeden
Timur Ünsal
Timur Ünsal 3 yıl önce
Önemli bir sorunu yazıya aktarmışsınız. Diller kendilerine ihtiyaç duyulmadığı, ailelerin bu dili kendi çocuklarına aktarmak için çabalamalarını gerektirecek yeterli sosyal işlevleri kalmadığı zaman yok olup giderler. Genç kuşak , daha çekici ve prestij bulduğu için baskın bir dile yönelmeye başlayınca sıkıntı başlar.
İlker
İlker 3 yıl önce
Elinize sağlık Hüseyin bey güzel bir yazı daha ????
Mesut isen
Mesut isen 3 yıl önce
Yine güzel bir yazı ve kendimize gelip silkinmeye ihtiyacımız oldugunu hatırlatan bir yazı olmuş .Güzel Türkçemizi daha iyi kullanabilmek duasıyla
Yıldıray Yıldız
Yıldıray Yıldız 3 yıl önce
Günümüzde yozlaşmaya başlayan önemli bir konuya değindiniz için çok teşekkür ederiz , dilimize sahip çıkmamız ve gelecek nesillere örnek olabilecek şekilde aktarmamız gerekiyor yoksa istemediğimiz durumla kapımızda olacaktır. Kaleminize sağlık Hüseyin Bey.
Yaşar
Yaşar 3 yıl önce
yeni nesilin en çok kullandığı dil haline geldi. buda bazı değerlerin kaybolması demek oluyor. güzel bir yazi kaleminize saglik