DOHA’DA NELER YAŞANDI?
Bölgesel dinamikler yeni bir savaşın kapıda olduğunu göstermektedir. İsrail’in son günlerde, Yemen, Katar, Suriye, Lübnan, Filistin ve Tunus’a düzenlediği saldırılar, İsrail-Arap savaşlarından günümüze bir kere daha çok cepheli savaşta yeni bir dönemi oluşturmaktadır. Arap ülkelerinin kollektif hareket kabiliyetlerini kaybetmesi, İsrail’i daha cesur bir tavır almaya itmektedir. Direniş eksenin ortaya koyduğu “Sahaların Birliği” stratejisiyle, İsrail’e karşı bir pozisyon aldı. 7 Ekim 2023’ten sonra İsrail’in özellikle Batı’dan aldığı destekle düzenlediği saldırılar, direniş ekseninin kan kaybetmesine neden oldu.
ABD mühimmatlarının bölgeye sevkiyatı, Batılı ülkelerin istihbarat paylaşımı ve diğer diplomasi desteği İsrail’in, direnişe karşı operasyonlarını artırdı.
İsrail, tam teyakkuz halini alırken, ekonomik, askeri ve müttefikleri bakımından da yalnız kalmaktadır. İsrail’in desteklediği askeri doktrin, İran ve eksenini parçalamaktı. Bu noktada kısmen başarılı olsa da ciddi anlamda kayıplar vermektedir. Gerek MOSSAD içerisinde gerekse İsrail Ordusu’nda çatırdamaların olduğu bilinmektedir.
Doha’da Hamas üyelerine gerçekleştirilen saldırılarda MOSSAD’ın adının anılmaması, Katar-MOSSAD müzakerelerine halel gelmemesi amacıyla bilinçli bir şekilde kamuoyunda yer almaktadır.
MOSSAD heyetinin Katar’da yürüttüğü diplomasi trafiği, MOSSAD’ın saldırıyı üstlenmesiyle zor duruma gireceği için, İsrail’in diplomatik aklının sahada yer almayacağı sonucu doğabilir. İsrail bu seçeneği ortadan kaldırmak için, İsrail Ordusu tarafından saldırının gerçekleştirildiğini dile getirdi.
Saldırıda kullanılan mühimmatlara bakılınca, hava saldırısının nokta atışıyla gerçekleştiği görülmektedir. Doha saldırısı, insan istihbaratına dayalı suikastların planlamasına örnek teşkil eden bir durum olarak değerlendirilmektedir.
İsrail, uçaklarının Doha’ya düzenlediği saldırılarda radar izi bırakmaması ya da yakıt ikmali yapmaması, uzmanlar tarafından kabul edilmemektedir. İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılarda, tüm incelikler dikkatlice hesaplanmış, saldırı öncesi bölge ülkeleri ‘bilgilendirilmiştir’. Saldırı güzergahının Ürdün ve Suudi Arabistan olduğu tahmin edilirse, iki tarafın da ABD ile olan ilişkileri ortadadır. Ayrıca Suudi Arabistan, hava sahalarında yabancı bir cismi tespit edecek düzeneklere sahiptir.
Suudi Arabistan’ın Hamas ile olan bağları da incelenmelidir. Hamas üyelerini zindanlara atan Suud rejiminin kendine tehdit olarak gördüğü bir hareketin üst düzey isimlerinin ortadan kaldırılması konusunu tartışmaya açtığı düşünülmektedir.
Saldırı öncesinde bazı ülkelerden istihbaratın Hamas heyetine ulaştığı bilgisi de medyayı meşgul eden konulardan biri haline gelmiştir. Burada asıl dikkate alınması gereken nokta, Hamas hareketinin yapacağı açıklamadır. Bunun dışında ortaya atılan iddiaların tamamı henüz netlik kazanmamıştır.
Yeni Dünya Düzeni’nde Hamas’ın miadını tamamladığını düşünenler, radikalleşmenin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Hamas da bazı İslam ülkelerinde marjinalleştirilip, İsrail’in operasyonlarına göz yumulur bir hale getirilmiştir.
Doha saldırısı, kavramların, hareketlerin, direnişin ve varlığın Batı kurallarıyla belirlenip, İslam coğrafyasına servis edildiğini göstermektedir. Yarın Hamas’ın meşru müdafaasının haklılığı üzerinde de tartışma yürütülmesi kaçınılmazdır. Böyle bir ortamda Doha’nın ve diğer ülkelerin İsrail’e vereceği karşılık Hamas’ın geleceğine dair seçeneklerin rengini ortaya koyabilir.
.
Mahmut Muslihan, dikGAZETE.com
*
İsrail ordusu, Katar'da Hamas'ın üst düzey isimlerine suikast düzenlediğini açıkladı
İsrail'in Doha'daki Hamas heyetine saldırısı, ABD'nin Katar'daki üssünü gündeme getirdi
İsrail'in Katar saldırısında öldürülenler için Doha'da cenaze töreni düzenlendi
