USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MİT’in çağrı cihazlarını engellemesi ve Hizbullah ile ilişkisi

MİT’in çağrı cihazlarını engellemesi ve Hizbullah ile ilişkisi
07-05-2025

MİT’İN ÇAĞRI CİHAZLARINI ENGELLEMESİ VE HİZBULLAH İLE İLİŞKİSİ

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 2024 yılının Eylül ayında Çin’den Lübnan’a Türkiye üzerinden çağrı cihazları ve telsizlerin gidişatını engellediği ortaya çıktı. Haberin çıkış noktasına ve üzerinden geçen zaman dilimi irdelendiğinde, MİT-medya ilişkisinin olabileceği iddiası ortaya çıkmaktadır. Dünyanın her yerinde istihbarat servilerinin medya ile temas kurduğu bilinmektedir. Türkiye’de de gazeteci sıfatıyla casusluk faaliyetlerinde bulunan isimlerin olduğu iddia edilir. Tuncay Güney, bu noktada simgesel bir isimdir. Bazı haber kaynakları, Güney’in MİT’e çalıştığını yazmışlardı.

Türkiye’nin terör örgütü PKK ile mücadelesinde bölge ülkeleriyle işbirliği yaptığı bilinmektedir. Geçmiş dönemlerde bölge ülkelerinin PKK’ya ev sahipliği yapması, Türkiye’nin ciddi kararlar almasına neden olmuştur. Türkiye’nin Suriye’de yürüttüğü örtülü operasyonların yanı sıra Lübnan’da bulunan Bekaa Vadisi de kıskaca alınan noktalardan biri haline gelmiştir.

Mahsum Korkmaz Akademisi, PKK'nın eski eğitim kampıdır. 1986 yılında Lübnan'ın Bekaa Vadisi'ndeki bir köy olan Helve'de kurulmuştur. Türkiye’nin ASALA ve PKK gibi terör örgütleriyle mücadelesinde kritik bir nokta olan Bekaa Vadisi, iki taraf otoriteleri arasında sorun oluşturmuştur.

İsrail’in Suriye ve Lübnan’a düzenlediği işgal girişimlerinde Türkiye’nin çıkarlarına dair olayların da yaşandığı ifade edilmiştir. Bu olaylar, sol terör örgütlere ait bilgilerin Türkiye’ye ulaştırılmasına yöneliktir. Farklı eksenlerde bulunan Türkiye, Suriye-Lübnan otoriteleri, yıllar sonra belirli bir düzleme ulaşmışlardır. Suriye’de 8 Aralık’ta göreve gelen Ahmed Eş Şara yönetimi ile Lübnan Hizbullah’ı arasında tatlı sert bir ilerleyiş sürmektedir. Hizbullah’tan yapılan açıklamalara bakıldığında Suriye’nin İsrail tarafından işgal edilmesi, vurulması gibi saldırılara tepki gösterilmektedir. Hizbullah, birleşik bir Suriye’den taraf olduğunu defalarca duyurmuştur. Esed rejiminin gitmesiyle Suriye üzerinden ikmal noktalarını kaybeden Hizbullah’ın ideolojik saiklerden kurtulup, yeni Suriye hükümeti ile diplomatik ilişki kurduğu aktarılabilir.

MİT’in çağrı cihaz ve telsizleri engellemesi ise uzun süredir ayrı renkleri temsil eden Türkiye ve Hizbullah’ın bir masa etrafında toparlanmasına neden olabilir mi sorusunu akıllara getirmektedir? Hakan Fidan’ın MİT başındayken Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile görüşmesi, atlanmaması gereken bir husus.

Haber kaynakları, patlayıcıların yerleştirildiği çağrı cihazları ve telsiz bataryalarının olduğunu ifade ederken bazı dış medya kaynakları, Hizbullah’ın da konuya dair açıklama yaptığını bildirmektedir.

Hizbullah'ın medya ilişkileri yetkilisi Yusuf el-Zeyn, yerel LBCI kanalına yaptığı açıklamada, “Türk tarafına, İstanbul Havalimanı'nda Lübnan'a gitmek üzere tuzaklanmış bir Pager sevkiyatının bulunduğunu bildirdiğini" söyledi. Çağrı cihazları,yenilebilir malzeme” olarak yazılı ambalajlı paketlerin içinde ele geçirildi. Lübnan Hizbullah’ın patlamadan birkaç gün sonra bu bilgiyi MİT’e ulaştırdığı medyaya yansıdı. Hizbullah, İsrail’in patlattığı cihazları tekrar kullanabilir miydi, neden MİT’e haber verme gereği duydu? Malzemelerin kendi ülkesine girdikten sonra imha edilmesi tartışılamaz mıydı?

Burada güvenlik protokollerinin işlediğini anlamamız mümkün. İsrail’in iddia edildiği gibi patlayıcı dolu cihazların konumuna dair istihbarat da alıyordu. Cihazların Türkiye’de durdurulması, Hizbullah’a verilecek zararı önlemekle kalmayacak, İsrail’in Türkiye’de cihazları patlamayacağı hesap edilerek iki ülke arasındaki gerilimin de artmamasına neden oldu.

Operasyonun MİT tarafından yapılması, dünyaya da açık bir mesaj içeriği taşımaktaydı.

Çünkü geçtiğimiz yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nde İsrailli haham Zvi Kogan’ı öldürenler, Türkiye’de Milli İstihbarat Teşkilatı ve emniyet birimlerinin düzenlediği operasyonla yakalanmıştı. MİT, hahamı öldürenleri yakaladığında ciddi bir biçimde eleştirildi. Çağrı cihazları operasyonunda ise başarı sağladığı ifade ediliyor.

Ulaştığımız eski güvenlik kaynakları ise MİT’in çağrı cihazı operasyonunun doğru olduğunu fakat sevkiyatın nereye gideceğinden tam emin olamadıklarını söyledi. Hedef bölgelerin Yemen, Sudan ya da üçüncü bir ülke üzerinde durulduğu da güvenlik yetkilisi tarafından belirtildi. “Hizbullah,yenilebilir malzeme’ yazılı ambalajları, bir kılıf olarak kullanıp, hedeflediği yere mi ulaştırmak istiyordu?”, “Lübnan’daki patlamalardan sonra ürünler MİT’ e ihbar edildi ve patlamanın önüne mi geçilmiş oldu?” gibi soruların yanıtı, okuyucunun kendisinde gizli kaldı.

.

Mahmut Muslihan, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?