USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bir insanın gelebileceği en büyük mertebe

20-09-2021

Kendisi ile 1996 yılında tanışmıştık. Ben henüz çiçeği burnunda bir Müşteri Temsilcisiydim.

O sıralar çalışmakta olduğum kurum, personeline yönelik eğitimleri Bankacılık Okulu ismini verdiği kendi bünyesindeki bir tesiste gerçekleştiriyordu. 

Bilmeyenlerin gezdiğinde turistik tesis zannedebileceği bir formata sahip olan bu okul, Silivri’de denize sıfır bir konumdaydı. 

Personelinin eğitimine rakiplerinden bir çoğuna nazaran daha fazla önem veren ve daha fazla bütçe ayıran kurum, mesleki eğitimleri genelde içeriden tecrübeli ve başarılı personeller ile, kendini tanıma, motivasyon, etkin iletişim, ekip çalışması ve zaman yönetimi gibi kişisel gelişim eğitimlerini ise dışarıdan, konusunda uzman ve başarılı eğitimcilerle gerçekleştiriyordu. 

Her personelin, banka hesap cüzdanı görünümünde basılmış ve aldığı eğitimlere ait tarih ve süre bilgilerini de içeren bir eğitim cüzdanı bulunmaktaydı. 

Bu kişisel gelişim eğitimleri, özellikle etkili iletişim konusundaki eğitimler, genel müdürlük personeli ile şube personelinin eğitim cüzdanlarındaki en yoğun bölümleri oluşturduğu için olsa gerek, biz sizin için, size destek olmak için buradayız söylemini şube personellerine karşı samimiyetle dillendiren ve bu söylemin gereğini yapan bir genel müdürlük ortamı oluşmasını sağlıyordu. 

Aynı uyumun şubelerdeki ekiplerin kendi içinde de olması, doğal olarak çalışanların birbirlerine ve yöneticilerine güven duymasını sağlıyordu. 

Bu güven, hem çalışan hem müşteri memnuniyetine olumlu yansıyordu

Bununla da kalmıyor, Etkili İletişim eğitimleri, her kademedeki yöneticinin emir veren bir yapıdan, ikna eden bir yapıya, diğer bir ifade ile lidere dönüşmesine neden oluyordu. 

Daha çok seminer formatında geçen bu eğitimlerde eğitimci olarak, kendisini tanımakla ve bana kattıkları ile her zaman gurur duyduğum merhum psikolog ve akademisyenimiz Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu da yer alıyordu ve kanaatimce oluşturulan bu güven ortamında önemli bir payı vardı.

Doğan Cüceloğlu, ülkemizin iz bırakmış önemli değerlerinden birisidir.

Kendisi Mersin’in Silifke ilçesinde 11 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya gelir. 

Liseye kadar Silifke’de okuyan Cüceloğlu, bu Anadolu kasabasında yokluk içinde de olsa güzel bir çocukluk yaşar.

İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olur.

Burslu olarak gittiği ABD Illinois Üniversitesinde doktorasını tamamlar.1980-1996 yılları arasında Kaliforniya Eyalet Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak görev alır. 

1996’da Türkiye’ye döner ve üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, ana-babalara ve iş çevrelerine yönelik seminerler, konferanslar verir, atölye çalışmaları ile televizyon programları yapar. 

Türk insanının duygu, düşünce ve davranışlarını bilimsel psikoloji kavramları ile incelediği ve her konumdaki insanımıza hitap eden kitapları oldukça ilgi görür. 

İçimizdeki Çocuk, Savaşçı, Öğretmenim bir bakar mısın, İyi düşün doğru karar ver, Damdan düşen psikolog, Geliştiren anne baba…” bunlardan sadece bir kaçıdır.

ABD’de öğretim görevlisi olarak çalıştığı zamanlarda başından geçen ilginç bir anısını bir seminerinde kendisinden dinlemiştim:

O üniversitede görevli hocaların, kendisine ayrılan öğrencilere rehberlik yapmak görevleri arasındadır ve yabancı bir öğretim görevlisi arkadaşı, rehberlik yaptığı öğrencilerden evli bir çiftin yaşadığı sorunu anlayamadığı için kendisine danışmıştır. 

Çünkü bu evli çift, yüksek lisans yapmak için Türkiye’den gelmiştir.

Cüceloğlu, bu evli öğrenci çiftle görüşür ve olay anlaşılır. 

Bu çiftin Türkiye’deki anneleri yani kayınvalideler arasında bir sürtüşme yaşanmaktadır ve çocuklarını telefonla arayarak birbirlerini onlara şikayet etmektedirler. 

Bu durum, evli çiftin de arasını açmıştır. 

Cüceloğlu, bu durumu, yabancı hocaya anlatmayı başarır fakat yabancı hoca, o kadar uzaktaki kayınvalidelerin buradaki gençleri huzursuz etmesini ve bu kadar olumsuz tesir etmesini anlamakta zorluk çeker.

Bir başka derste bize, ölümün kaçınılmazlığı fakat zamanının belirsizliği konusundan söz açmış ve bizden gözlerimizi kapatıp arkamıza yaslanmamızı ve eğitime gelmek amacı ile yola çıkarken evinizde vedalaştığınız kişilerden birinin bu gün gerçekten öleceğini düşünmemizi istemişti. 

Çoğumuzu ürküten ve düşündüren bir seans olmuştu bu. 

Şöyle devam etmişti: 

“Şimdi sizden düşünmenizi rica ediyorum…

- Ayrılmadan önceki akşamınızı nasıl geçirirdiniz?

- Onunla aynı konuları mı konuşurdunuz? 

- Aynı konular, tartışmaya ya da gerginliğe neden olur muydu? 

- O sabah evden çıkarken, bu son görüşünüzde ona ne derdiniz? 

- Onun boynuna sarılmakta tereddüt eder miydiniz? 

- Çok sıkı sarılmaya mı, aynaya mı vakit ayırırdınız? 

- Ona yüreğinizin taa derininden gelen bir ‘Seni gerçekten çok seviyorum…’ demeye ne gerek var diye düşünür müydünüz? 

- Onun ölecek olması, sizin ona duyduğunuz sevgiyi yoğunlaştırmaz mıydı?... 

Yazımızın başında Etkili İletişimin çalışan-çalışan, çalışan-yönetici ilişkilerini nasıl olumlu etkilediğinden ve güven tesis edilmesine nasıl katkı sağladığından bahsetmiş ve o yıllarda çalışmakta olduğum kurumdaki olumlu sonuçları paylaşmıştım.

Bu konu kamu olsun, özel olsun tüm kurumlarda, hatta ailede ve okulda öğretmen-öğrenci, ebeveyn-çocuk ilişkilerinde, yetişkinlerin aralarındaki iletişimde çok büyük önem arz etmektedir. 

Cüceloğlu bu konuda şunları söylüyor:

“Sağlıklı insan, konuştuğu ortamın, kiminle konuştuğunun farkındadır. Karşıdaki insanın duygularına saygılıdır. 

Bilerek onları kırmak istemez. Yani sağlıklı insan ‘patavatsız’, ‘paldır küldür’ olamaz. 

Doğal olarak kendi düşünce ve duygularını söylerken ortamı, oradaki insanları bilerek konuşur. Susmasını da bilir.

Söz vermenin ise önemlisi, önemsizi yoktur. Haklı nedenler olmadan tutulamayan her söz, sizin kendi gözünüzde kim olduğunuzu derinden yaralar.”

2021 Şubat ayında vefat eden Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, büyükannesinin ona çocukluğunda, “canı olan hiçbir şeyi incitme yavrum” diyerek yaptığı uyarıyı, kulağına küpe yaptığını söylemişti bir seminerinde. 

Ben de onun “bir insanın gelebileceği en büyük mertebe, güvenilir insan olmaktır” sözünü yazmıştım bir kenara.

Çünkü bu söze katılmamak mümkün değil. 

Takdir edersiniz ki, özellikle günümüzde, “Güvenilir İnsan Olmak” ve “Güvenilir İnsan Bulmak” paha biçilemez bir değer haline gelmiş durumda.

Yazımızı yine onun İnsan ilişkileri ve Etkili İletişim konusuna dair şu çarpıcı tespiti ile bitirelim:

“Yanınızdaki kişiye değer verin; kötü sözlerle kırmayın onu.

Durup, durup sevdiğinizi söyleyin, özel hissettirin

En ufak bir şeyde ‘bitti ‘demeyin, ağlatmayın, üzmeyin

Neden mi?

Çünkü ölümün saati yok

Belki son görüşünüzdür, belki de son sarılmanızdır. 

Belki de saatler sonra ona değil de, artık toprağına dokunacaksınız, onu değil de toprağını öpeceksiniz.

Sevdiklerinizin değerini kaybettikten sonra değil, şu an bilin. Toprak, aldığında geri vermez. Çünkü ölümün saati yok.”

.

Hüseyin Burak Uçar, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Aydın Orhan
Aydın Orhan 3 yıl önce
Çok güzel,yararlanılacak bir yazı Gönlünüze sağlık
Ahmet Reşat Sakarya
Ahmet Reşat Sakarya 3 yıl önce
Ölümün olduğu gerçek ama biz bunu hiç dikkate almıyoruz, sanki ölüm zamanı bizim elimizde imiş gibi, ah şu nefis ah, hiç ölmeyecem zannediyor. Güzel bir dokunuş olmuş nefse, teşekkür ederim Hüseyin bey.
Feridun
Feridun 3 yıl önce
Hüseyin bey yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil, güvenilir bir insan olmak ve ölümü hiçbir zaman unutmamamız gerekir...
Nuh
Nuh 3 yıl önce
Yazınızı maalesef ürpererek okudum. Okurken eğitimde Doğan beyin yaptığı uygulamayı kendime yaptım. Maalesef sevgi ve muhabbet konusunda ne kadar da ihmalkarız. Teşekkürler yazınız için.
Özlem KALAY
Özlem KALAY 3 yıl önce
Herkes ölümü bilerek yaşarsa dünya daha güzel bir hale gelir. Bir an önce farkına varmamız ümidiyle . Emeğinize sağlık.
Nazan
Nazan 3 yıl önce
Yazınızın başındaki Bankacılık Okulunun bulunduğu Silivride yaşıyorum ve şu anda çok sevdiğim hocamın memleketi Silifkedeyim.Ben de Doğan Cüceloğlunun kitaplarını çok severek okuyorum..Tv proglamlarını ve birkaç konferansını ilgiyle izledim..İster genç ister yaşlı her insanın hayatına dokunmuştur..Allah rahmet eylesin..
Cumhur Karasu
Cumhur Karasu 3 yıl önce
Hayat düsturu diyebileceğim tavsiyeler buldum yazınızda, elinize sağlık.
Hüseyin
Hüseyin 3 yıl önce
"Güvenilir insan olmak" cümlesi çok güzel ve yaşantımıza yön vermesi gereken bir unsur olmalı. Katılmadığım ve tamamen yanlış bulduğum ve halk arasında oldukça yaygın kullanılan " Babana bile güvenme" cümlesini toplum olarak hayatımızdan çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum. ez cümle.. seni seviyor, ve sana güveniyoruz...
Aysel Çiloğlu
Aysel Çiloğlu 3 yıl önce
Güzel bir yazı olmuş Hüseyin bey kaleminize ve yüreğinize sağlık
Abdullah Pektaş
Abdullah Pektaş 3 yıl önce
Ne güzel söylemiş Mevlana; Yaratılanı yaratandan ötürü sev diye,bu dünya hayatının çok kısa olduğunu bazen unutuyoruz dünya mesgalesinden sevdiklerimize bırakın değervermeyi vakit bile ayiramiyoruz. Oysa ki sizinde dediğiniz gibi ölüm çok yakın belkide son görüşmemiz,birde onların hayatımızda olmadığını tek başına yaşadigimizi düşünsenize ne kadar zor bence bir tebessüm bir güzel söz bazen sıcak bir bakış hiç de zor olmasa gerek!
Muammer Aynaci
Muammer Aynaci 3 yıl önce
Çok ders cikardilacak bir yazı olmuş eline sağlik
Mesut isen
Mesut isen 3 yıl önce
Güzel bir yazı olmuş müdürüm yine.Aslinda herşeyin başında güzel bir niyet yatıyor.Bakis acımızı değiştirip farklı bakmayı ogrenebilmeyiz.guzel bir yazı yüreğinize sağlık
Selda erkan
Selda erkan 3 yıl önce
Ne güzel anlatmışsiniz kırmadan incitmeden yaşamamız gerektiğini.. keşke bu hep aklımızda olsa kimseyi kirmasak
Mehmet Zeki Aktaş
Mehmet Zeki Aktaş 3 yıl önce
Güzel abim güzel yazı
recep
recep 3 yıl önce
çok etkileyici ve dersler çıkarılacak bir yazı olmuş... ellerine sağlık olsun inşAllah hüseyin abi...
FİKRET GÜNEŞ
FİKRET GÜNEŞ 3 yıl önce
Güzel bir biyografi olmuş birde şu Amerika ne Amerikaymış be kardeşim her kes ordan yetişiyor
Yıldıray Yıldız
Yıldıray Yıldız 3 yıl önce
Benimde hayat mottom şudur; öncelikle ahlaklı birey olmak aileme , sevdiklerime , komşularıma, dostlarıma ve çevremdeki insanlara yardım eden güvenilir bir insan olmaktır. Hayat çok kısa sevelim sevilelim.
Abdurrahman Keskin
Abdurrahman Keskin 3 yıl önce
Kaleminize ve yüreğinize sağlık.
ALİ KAYIN
ALİ KAYIN 3 yıl önce
YÜREĞİNİZE VE KALEMİNİZE SAĞLIK GERÇEKTEN GENE ÇOK GÜZEL BİR KONU ELE ALINMIŞ TEŞEKKÜRLER
Gamze Topçu
Gamze Topçu 3 yıl önce
Ne kadar doğru ve gerçek ….Bildiğimiz şeyleri uygulayan insan olabilmek dileğimle Güzel bir yazı daha…. Tekkürler Hüseyin Bey
Süleyman kocapınar
Süleyman kocapınar 3 yıl önce
Harika bir yazı. Hayatın tam ortasındaki gerçeği yüzümüze vuruyor. Her an herşeyle bir anda vedalaşabiliriz. Ve asıl soru ? Hazırmıyız? Kaleminize yüreğinize sağlık...
anu
anu 3 yıl önce
kaleminize sağlık güzel bir yazı olmuş
Fatih TUNCA
Fatih TUNCA 3 yıl önce
Doğan Cüceloğlu'na saygıyla. Birde "annen yoksa kimsen yok" sözü de çok değerlidir
Bülent Özdemir
Bülent Özdemir 3 yıl önce
Üstadım zevkle takip ediyorum. Teşekkürler...
Selma Köroğlu
Selma Köroğlu 3 yıl önce
“Ölümün saati yok” evet gerçektente ölümün saati yok insan ilişkilerinde bu sözü her daim hatırlayarak hareket etmemiz gerekiyor bunu bize tekrardan hatırlattığınız için teşekkürler Hüseyin bey elinize kaleminize yüreğinize sağlık
Selma Köroğlu
Selma Köroğlu 3 yıl önce
“Ölümün saati yok” evet gerçektente ölümün saati yok insan ilişkilerinde bu sözü her daim hatırlayarak hareket etmemiz gerekiyor bunu bize tekrardan hatırlattığınız için teşekkürler Hüseyin bey elinize kaleminize yüreğinize sağlık
Ayşe
Ayşe 3 yıl önce
Kaleminize sağlık????????
Nurullah
Nurullah 3 yıl önce
Çalışmak ve zeka insanı şöhret yapabilir ancak güvenilir bir karakter ise insanı efsane yapar. Örnek dünya otoritelerinin şuan kabül görmüş iki futbolcusu. Biri şöhretli ancak diğeri efsanedir.
Mehmet Şakir
Mehmet Şakir 3 yıl önce
Çok güzel ve insanı düşünmeye sevk eden bir yazı
Selim Öztürk
Selim Öztürk 3 yıl önce
Çok etkileyici bir yazı…Bir insanın gelebileceği en büyük mertebe güvenilir insan olmaktır.Cümlesi gerçekten çok etkileyici…Bunu başarmak hiç kolay değil günümüzde maalesef…Biz ne kadar güveniliriz?Bize güvenmeyi hak ediyorlar mı?Biz ne kadar güveniriz?Tedirginlik çekinceler…Acaba güvendiğimiz dağlara kar mı yağdı? Cümleleri …Hayat ve akış…Yazınız bu düşünceleri getirdi aklıma…Aslında o dağlar hep orda…Zamanı geldiğinde üzerlerine karda yağıyor…Bazen lapa lapa tatlı tatlı bazen de sulu sert ve fırtınalı…Sonuçta zamanı geldiğinde eriyor yok oluyor o karlar…Allah güven vereceğimiz ve güveneceğimiz insanlarla bizleri karşılaştırsın…Teşekkürler…
Nigar Özel
Nigar Özel 3 yıl önce
Kendisi benimde rol model aldığım çok önemli bir insandı hayatımda etkileri çoktur. Mekanı cennet olsun. Yine çok vurucu bir yazı olmuş kaleminize sağlık