Ankara
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri programında konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde, ödüllerini takdim edecekleri ilim, kültür ve sanat erbaplarını ayrı ayrı tebrik etti.
Ödül sahiplerinin biyografi videolarını hep beraber izlediklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zihinlerinde oluşan nüveleri kalplerinin süzgecinden geçirerek ülkemize ve dünyaya çok kıymetli eserler kazandıran ödül sahiplerimize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Aynı şekilde çok titiz ve hassas bir değerlendirme süreci sonunda ödüle layık görülen isimleri tespit eden seçici kurul üyelerimizi de kutluyorum. Sözlerimin hemen başında kısa süre önce ebediyete uğurladığımız Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri sahibi iki ismi burada özellikle anmak istiyorum.
28 Eylül'de vefat eden Şair Yavuz Bülent Bakiler ile neyzenlerin kutbu Niyazi Sayın'ı hürmetle yad ediyor, Cenabıallah'tan rahmet diliyorum. Ülke ve millet olarak gerçekten de kendilerine çok şey borçlu olduğumuz bu iki değerimizi unutmayacak her zaman şükranla hatırlayacağız. Kayıplarımız sebebiyle bir yanımız yaprak döküyor olsa da diğer yanımız hamdolsun çiçek açmaya, şıvga vermeye, boy atmaya devam ediyor."
Erdoğan, bu yılki bilim ve kültür ödülünü Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün'e takdim ettiklerini hatırlattı.
"Süleyman Seyfi Öğün Hocamız, kütüphanesiyle dışarıda gürül gürül akan dünya arasındaki irtibatı kesmeyen nadir akademisyenlerimizden biridir." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:
"Hocamızın siyaset, ekonomi, felsefe, toplum ve kültürde meydana gelen değişimlere farklı açılardan mercek tutan çalışmaları hem kapsamlı hem de derinlikli bir yapı arz ediyor. Onun eserlerine baktığımızda düşünce geleneğimizin bugüne kadarki serencamını da görebiliyoruz. Hocamızı tebrik ediyor. Daha nice çalışmayla ilim ve fikir müktesebatımıza önemli katkılar yapmasını temenni ediyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu seneki resim ödülünün sahibinin kıymetli ressam Yalçın Gökçebağ olduğunu hatırlattı.
Yarım asırlık sanat yolculuğunda Anadolu'yu resme, resmi de Anadolu'ya taşıyan Yalçın Gökçebağ'ın Cumhuriyetin ilk kuşak ressamlarından devraldığı hazineyi yeni bir seziş ve bakış açısıyla tuvale döktüğünü vurgulayan Erdoğan, "Renkleri adeta şiire dönüştürdüğü tablolarında bu toprakların sesi duyuluyor. Çizgilerinde insanın ve tabiatın güzellikleri okunuyor. Özgün, canlı ve masalları andıran eserleriyle Türk resminde önemli bir yer tutan Yalçın Gökçebağ'ı tüm kalbimle kutluyorum." dedi.

Erdoğan, müzik ödülünü de Prof. Dr. Yalçın Tura'ya tevcih ettiklerini dile getirdi.

Türk müziğinin yaşayan duayenlerinden biri olan Tura'nın hafızalara kazanan onlarca film ve dizinin müziğini beslediğine dikkati çeken Erdoğan, "Cemal Reşit Rey, Seyfettin Asal ve Demirhan Atlı gibi usta isimlerden eğitim alan hocamız hem musiki bilimine hem de Türk müzik teorisine çok kıymetli katkılar yaptı. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Müzik Bölümünü kurarak seçkin bir eğitim yuvasını ülkemize kazandırdı. Hem akademik çalışmaları hem de gönüllerimizde taht kuran beste ve güfteleri için Türk müziğine hediye ettiği tüm değerler için kendisine teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, arkeoloji ödülünü ise Prof. Dr. Fahri Işık'a takdim ettiklerini ifade etti.
Malatya'nın Türkiye ve dünya arkeolojisine armağan ettiği bir bilim insanı olan Fahri Işık'ın kazı biliminde bugüne kadar doğru kabul edilen yanlışları tek tek ortaya çıkardığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kitaplarıyla, makaleleriyle, araştırmalarıyla Anadolu'nun binlerce yıllık zengin tarihine ışık tuttu. Kazı bölgelerinde kimi zaman çadırlarda, kimi zaman köy evlerinde kalarak, Patara başta olmak üzere pek çok antik kentte nadide eserleri gün yüzüne çıkardı. Türk arkeolojisine büyük katkılar yapan Fahri Işık Hocamız'ı gönülden tebrik ediyor, kazı biliminde paradigma değiştiren çalışmalarından ötürü kendisini kutluyorum."

Bu yılın fotoğraf ödülünü Filistinli gazeteci ve fotoğrafçı Ali Jadallah'a vereceklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Gazze'de iki yıl boyunca devam eden vahşi soykırımı fotoğraf kareleri ile tüm dünyaya ifşa eden, objektifiyle gerçekleri 'medeni' denilen, dünyanın yüzüne çarpan Ali kardeşimiz aynı zamanda Anadolu Ajansımızın foto muhabiri olarak sahada görev yapıyor. Onun kadrajından yansıyanlar sadece Gazze'deki katliamın vardığı korkunç boyutları değil, Filistin halkının haklı, onurlu ve haysiyetli direnişini de tüm ihtişamıyla insanlığın gündemine getirdi. Çektiği fotoğraflar uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'a açtığı davada bu fotoğraflar kanıt olarak sunuldu.
Canını hiçe sayıp hakikatin deklanşörüne basarak Gazze'deki zulmü fotoğraflarla belgeleyen Ali Jadallah kardeşimi şahsım, milletim ve tüm mazlumlar adına tebrik ediyorum. Bu vesileyle sırf Gazze'deki vahşete kamera tuttukları için İsrail tarafından katledilen 37'si kadın, 283 basın mensubunu burada rahmetle anıyorum. İsrail'in acımasızca öldürdüğü gazetecilerin kahramanca mücadelesini bugün bir kez daha saygıyla selamlıyorum."
"Türk basın kuruluşları yürekli bir duruş sergiledi"

İsrail hükümetinin susturmaya ve engellemeye çalışmasına rağmen vicdanlı yüreklerin ve hakikatin peşinde koşan gerçek gazetecilerin canları pahasına Filistin'de olan bütün olup bitenleri gözler önüne sermeye devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Hakkı haykırmayı şiar edinmiş bir ülke ve yönetim olarak biz de Filistin halkının yanında eğilmeden, bükülmeden dimdik duruyoruz. Gazze soykırımında TRT ve Anadolu Ajansımız başta olmak üzere Türk basın kuruluşları gerçekten yürekli bir duruş sergiledi. İletişim Başkanlığımız Gazze'de canice katledilen basın mensuplarının fedakarlıklarını kayda almak amacıyla geçen hafta 'Gerçeğin Katli-İsrail'in Gazeteciliğe Karşı Savaşı' isimli bir kitap yayınladı. Gazze'de yaşananların unutulmaması ve adaletin tecellisi için bundan sonra da her cephede mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanın başlı başına bir sanat şaheseri olduğunu ifade ederek, eski zamanlardan itibaren insanın yeryüzünde karşılaştığı her nesneyi, her durumu, her ses ve rengi sanatın malzemesi olarak gördüğünü aktardı.
İnsanlık ailesinin, içinden çıkardığı dehalarla, sanatçı ruhlarla muazzam bir sanat birikimi meydana getirdiğini belirten Erdoğan, "Bugün mirasçısı olduğumuz kültür ve medeniyet iklimi, büyük sanatçıların inşa ve ibda ettiği müşterek zenginliğimizdir. Bu zenginlik aynı zamanda devamlılık düşüncesinin de neticesidir. Şüphesiz dünya hayatında insanoğlunun acılarının, sevinçlerinin var olma çabasının en güçlü kanıtlarından biri de kültür ve sanattır. İnsan var oldukça sanat da var olacaktır. İnsan yaşadıkça sanat da yaşayacak, kendisini yenileyecek, yeni ufuklar keşfedecek, kendini yeniden üretmeye devam edecektir." diye konuştu.
"Türk şiiri milli hissiyatımızın da tapu senedidir"
Arif Nihat Asya'nın "San'at" şiirinin, "Sen mermeri yaratırsın. Ben ondan saray yaparım. Suya ektiğin kamışı keser, biçer, ney yaparım? Bir yalıncık gönderirsin. Tarar, süsler, bey yaparım. Gökte öksüz dilimi bayrağıma ay yaparım. Yeter ki versen ben ondan mutlaka bir şey yaparım." dizelerini okuyan Erdoğan, mimarinin, musikinin, şiirin, resmin ve cümle sanatın özetinin insanın, dünyayı ve ötesini anlama çabası olduğunu söyledi.
"Sanat dünyayı daha anlamlı kıldığı için sanattır." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sanat insana değer kattığı için, insanı tekemmül ettirdiği için sanattır. Sanat bize başka hiçbir şeyin veremeyeceği bir coşkuyu, muhayyileyi ve duyguyu verdiği için sanattır. İşte tam da bunun içindir ki sanat ayrıştırmaz, birleştirir. Tabii burada şu gerçeğin özellikle vurgulanması gerekiyor, Türkçenin her büyük şairi, her büyük yazarı bizim medarı iftiharımızdır. Dil, kültür, sanat, düşünce ve mimari alanında eser veren münevverlerimizin tamamı bizim için birer kutup yıldızıdır.
Nasıl ki Selimiye'siz bir Edirne, Süleymaniye'siz bir İstanbul tahayyül edemiyorsak, Mimar Sinan'sız bir Türkiye'yi de düşünemeyiz. Itri, Dede Efendi, Şevki Bey, Sadettin Kaynak, Neşet Ertaş ve daha nice dev isim olmadan Türk müziğini tasavvur edemeyiz. Yunus Emre'den Karacaoğlan'a, Fuzuli'den Mehmet Akif'e, Nedim'den Yahya Kemal'e, Nefi'den Nazım Hikmet'e, Şeyh Galip'ten Sezai Karakoç'a, Türk şiiri sadece lisanımızın değil, milli hissiyatımızın da tapu senedidir. İlim, kültür ve sanatta sahip olduğumuz bu köklü miras inşallah asırlar boyunca dünya kültür ve sanat birikimini beslemeye devam edecektir."
"Sanat beğenilerinin yeknesak hale gelmesi ciddi risk oluşturuyor"
Küreselleşme ile kültürel tek tipleşmenin dünyayı etkisi altına aldığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Erdoğan, "Her alanda sınırsız tüketimi teşvik eden, insanı edilgen hale getiren bu cendereden ancak köklerimize tutunarak kurtulabiliriz. Kendi mirasımız ve birikimimizden beslenen sanat yine bu tek tipleşme dalgasına karşı tabiri caizse bir dalga kıran işlevi görecektir." dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunu özellikle şunun için söylüyorum. Bugün popüler olan pek çok filmin, dizinin, müzik eserinin coğrafyadaki etkisine ve nüfuzuna baktığımızda sanatın dönüştürücü gücünün nelere kadir olduğunu hepimiz görebiliyoruz. Tüketim alışkanlıklarının, yaşam tarzlarının, yemek kültürünün, giyim kuşamın tek tipleşmesi gibi sanat beğenilerinin yeknesak hale gelmesi de bizatihi sanat için ciddi risk oluşturuyor.
Özgün ve yetkin olanı törpülüyor. Sıradanlaşma ve tek tipleşme insanın fıtratı gereği farklı olmasını ve sanatçı özgürlüğünü tehdit ediyor. Kuşkusuz sanat şahsi ve muhteremdir. Fakat yeryüzünde önüne çıkan her şeyi öğüten, herkesi birbirine benzeten küresel tüketim çarkı insanın biricikliğini yok etmenin yanı sıra bireyin yeteneklerini de aynı tornadan geçirmektedir. Neoliberal kültür, adına trend denilen ve hemen her gün değişen yeni kutsalıyla insana dair pek çok güzelliği tahrip etmektedir."
"Ahlakı dışlayan her trend yüzeyselliğe mahkum olmaktan kurtulamaz"
Yapay zeka mahsulü şiirlerin, kitapların, şarkıların, resimlerin, sinema filmlerinin yüz milyonlara ulaştığını ve gerçekle sanal arasındaki farkın büyük oranda kaybolduğu bugünlerde kendilerini yarın neyin beklediğini tam olarak bilemediklerini belirten Erdoğan, "Şurası bir gerçek ki milli kimliği, milli kültürü, değeri, ideali, erdemi, ahlakı dışlayan her trend yüzeyselliğe mahkum olmaktan kurtulamaz. Hiçbir derinliği, özgünlüğü olmayan, günlük üretilip, günlük tüketilen işlerle maalesef biz de bu küresel fırtınanın önünde duramayız." dedi.
"Küresel kültür savaşlarında yerli ve milli olan kültür değerlerimizi evrensel bir bakış açısıyla harmanlamalı, yeniden üretmeli, yeniden inşa etmeliyiz." ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir siyasetçi olarak bunun asla kolay olmadığını, çok ciddi emek ve gayret gerektirdiğini elbette biliyorum. Ama bunu yapacak imkana, birikime ve kapasiteye ziyadesiyle sahibiz. Her yaş ve her kesimden insanımızı etkileyen bu cendereden çıkış yolunu tarih boyunca olduğu gibi topluma mihmandarlık eden sanatçılarımızın, mütefekkirlerimizin, münevverlerimizin kültür ve sanat erbabımızın göstereceğine inanıyorum.
Açıkçası bunu sizlerden istirham ediyorum. Bilim adına, sanat adına, edebiyat adına, düşünce adına, kültür adına taş üstüne taş koyan herkesin hangi görüşten olursa olsun her bir insanımızın başımızın üstünde yeri olduğunu burada tekrar dile getirmek istiyorum. Evrensele yelken açarken yerli kalabilen, memleketi ve milleti için hayal kurabilen, en sert eleştirileri yaparken dahi yıkmayan kültür, sanat ve bilim insanlarımızın desteğiyle inşallah bu mücadeleyi yürüteceğiz."
Törenden notlar...
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni, ödüle layık görülen isimlerin biyografilerinin anlatıldığı videoların izlenmesi ile başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görülen isimleri açıklamıştı.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'ne, "Bilim ve Kültür" dalında akademisyen Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, "Resim" dalında Yalçın Gökçebağ, "Müzik" dalında besteci Yalçın Tura, "Anadolu Arkeolojisi" dalında arkeolog ve akademisyen Prof. Dr. Fahri Işık, "Fotoğraf" dalında ise Gazze'de görev yapan AA foto muhabiri Ali Jadallah ödüle layık görülmüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, salonda bulunan Süleyman Seyfi Öğün, Yalçın Gökçebağ, Yalçın Tura ile Fahri Işık'a ödüllerini verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tekerlekli sandalye ile ödülünü almaya gelen Yalçın Tura için, "Üstadımız 92 yaşında. Bu yaşta böyle bir ödülü almak inanıyorum ki herkese nasip olmaz. Tebrik ediyoruz." dedi.
Gazze'de görevde olan AA foto muhabiri Ali Jadallah'ın ödülünü ise eşi Dua İsavi ve çocukları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan aldı.
Ali Jadallah'ın eşi Dua İsavi, "Ali'nin bizlerle olmasını temenni ediyorum. Gazze'den çıkması gerçekten çok zor. Sadece bana ve çocuklarıma izin verdiler. Anadolu Ajansı çok yardımcı oldu. Türkiye hükümetine, Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye halkına çok teşekkür ediyorum. Her zaman yanımızda durdular." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da eşinin yanında olması temennisinde bulunan Dua İsavi'ye, "Biz her türlü yola başvuracağız. İnşallah, Ali'yi sana da bize de kavuşturacağız." ifadesini kullandı.
Programda, foto muhabiri Ali Jadallah'ın video mesajına da yer verildi.
Jadallah, mesajında şunları kaydetti:
"Ben, Gazze'den Anadolu Ajansı'nın foto muhabiri Ali Jadallah. Sayın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, değerli hanımlar ve beyefendiler. Bu prestijli kültür ödüllerinde, acılarla dolu ama insanlık onuruna ve yaşama isteğine hala sıkıca tutunan Gazze'den sizlere bu video mesajıyla seslenmek benim için onurdur.
Sayın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına, kültüre ve sanata olan güçlü destekleri ve ortak insani değerleri teşvik etme konusundaki kurumsal bağlılığı için en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'nin hem liderliğinin hem de halkının Gazze ve sakinlerine karşı sergilediği gerçek insani duruş ve samimi destek için de minnettarlığımı ifade ediyorum.
Gazze'de olaylar rutin haberler olarak değil, olağanüstü bir insanlık gerçekliğinin canlı tanıkları olarak belgeleniyor. Bu nedenle de bana duydukları güven, sarsılmaz destekleri ve fotoğrafçılığın sadece bir aktarım aracı değil, aynı zamanda tarihi bir sorumluluk ve yaşayan bir vicdan olduğuna dair derin inançları için Anadolu Ajansına, tüm yöneticilere ve meslektaşlarıma en derin şükran ve takdirlerimi sunuyorum.
Bu inanç, kurumun yayınlarında ve özellikle de 'Kanıt', 'Tanık' ve 'Sanık' kitaplarında açıkça somutlaşmıştır. Şehit düşmüş babam ve kardeşlerimin burada yanımda olmalarını ne kadar çok isterdim. Allah onlara rahmet eylesin. Bu durumda yanımda olsalardı da bu unvan ve madalyayla hep birlikte gurur duyabilseydik. Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle kayık görülenler, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu üyeleriyle hatıra fotoğrafı çektirdi.
Törene, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, AK Parti genel başkan yardımcıları, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ile Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz ve TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'ne layık görülenleri kabul etti...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nin takdimi öncesinde, makamında, "Bilim ve Kültür" dalında ödül alan akademisyen Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, "Resim" dalında ödül alan Yalçın Gökçebağ, "Müzik" dalında ödül alan besteci Yalçın Tura ile "Anadolu Arkeolojisi" dalında ödül alan arkeolog ve akademisyen Prof. Dr. Fahri Işık'ı kabul etti.
Kabulde, "Fotoğraf" dalında ödüle layık görülen, Gazze'de görevde olan AA foto muhabiri Ali Jadallah'ın eşi Dua İsavi ve çocukları da yer aldı.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili İskender Pala, kabulde, müzik dalında ödül alan besteci Yalçın Tura'nın, opera bestelerinde, özellikle müzikoloji bölümünde yaptığı çalışmaların çok değerli olduğunu belirtti.
Tura da "Emekli olana kadar orayı yönettim, şimdi öğrencilerim devam ettiriyor." ifadesini kullandı.
"Bilim ve Kültür" dalında ödül alan akademisyen Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün ise kendini anlatırken zorlandığını belirterek, "Allah'ın içime koyduğu merak ve zevk hissiyatlarını takip etmekle ömrümü geçiriyorum." dedi.
Eşi AA foto muhabiri Jadallah adına ödülü alan Dua İsavi ise şunları söyledi:
"Sayın Cumhurbaşkanım, Gazze halkı için gösterdiğiniz fedakarlık için size çok teşekkür ederim. Desteğiniz sürekli devam etti ve biz bunu çok açık bir şekilde fark ettik. Gazze size çok dua ediyor. Gönderdiğiniz insani yardımları hiç unutamayız. Türkiye olarak her zaman yanımızda durduğunuzun farkındayız. Eşim Ali, sizinle olmayı çok isterdi, bundan şeref duyardı. Onun çektiği fotoğrafları paylaşmanız ona büyük bir destek oldu.
Oradaki zulmü böylece dünyaya göstermiş oldunuz. Bunun için de size ayrıca teşekkür ederim. Türkiye bize çok büyük bir fırsat verdi, bizi burada misafir etti. Gerçekten çok iyi şekilde ağırlandık. Temennimiz odur ki bu zulüm sona ersin artık. Gazze halkı kurtulsun. Özellikle de şehitlerimizi unutmayalım."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabulde, AA Foto Muhabiri Jadallah ile görüntülü görüştü.
Erdoğan'ın durumunu sorması üzerine Jadallah, "Ben ve Gazze halkı size çok teşekkür ediyoruz. Gazze halkına bir baba gibi sahip çıktınız. Bunun için size ayrıca minnettarız. Eşim ve çocuklarım size emanet inşallah." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da "Şüphe yok. Onlar bize emanet." dedi.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com







