USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Zihinsel İstiklal Serisi – Carl Gustav Jung’un aynasından Modern Türkiye: Ruhsuzluk, Anlamsızlık ve Yeniden Diriliş

Zihinsel İstiklal Serisi – Carl Gustav Jung’un aynasından Modern Türkiye: Ruhsuzluk, Anlamsızlık ve Yeniden Diriliş
15-05-2025

Zihinsel İstiklal Serisi – Carl Gustav Jung’un Aynasından Modern Türkiye: Ruhsuzluk, Anlamsızlık ve Yeniden Diriliş

“Otuz beş yaş üstü hastalarımın hepsinde -istisnasız- sorunun nihai noktası, hayata dinî bir bakış açısı geliştirememekti.” Carl Gustav Jung

Bir yüzyıl önce Avrupa’da bir klinik psikiyatristin odasında yankılanan bu cümle, bugün Türkiye’de milyonlarca insanın içsel çöküşünün özeti gibidir.

Çünkü bu, sadece bireysel değil, medeniyet çapında bir teşhistir:

“Tanrı’yı kaybeden insan, kendini de kaybeder.”

Jung, başka bir yerde bu gerçeği şöyle ifade eder:

Modern insan Tanrı’yı bulamıyor, çünkü yeterince derine bakmıyor.” (The Undiscovered Self)

Ruhsuz Akıl: Pozitivist Felaketin Kodları…

Tanzimat’tan beri, Batı’nınakıl” kavramı bizde sadece teknik zekâya indirgenmiştir.

İrfanı olmayan akıl, soğuk, kibirli, köksüz ve ruhsuz kalır.

Bu yüzden modernleşme, bizde bir yükseliş değil, bir kopuştur.

Cumhuriyetin jakoben kadroları, Fransız masonik laikliğini model aldı.

Ama laiklik bir özgürlük değil, bir silah haline getirildi.

Dine karşı duyulan düşmanlık, sadece ibadet değil, anlam üretme yeteneğini de yok etti.

Ruhun Çöküşü: Verilerle Konuşan Boşluk…

Bugün Türkiye’de manzara nettir:

- TÜİK: Genç intihar oranı son 10 yılda yüzde 48 arttı.

- TİTCK: Antidepresan kullanımı 2024’te 60 milyon kutuyu geçti.

- Kadına şiddet, boşanma, madde bağımlılığı, dijital sapkınlıklar, sosyal medya küfürleri zirvede.

Peki biz bu tabloyu nasıl açıklıyoruz? Ekonomik krizle mi? Eğitimle mi?

Hayır! Bu bir medeniyetin ruhunun kaybolma krizidir.

Jung bunu gördü:

“Modern insan, kiliseyi terk etti ama yerine anlam koyamadı.”

Bizde de camiyi terk eden nesil ne laboratuvarda ne plazada huzur buldu.

Çünkü insan teknolojiyle değil, anlamla yaşar.

Kemalist Paradoks: Din Dışı Değil, Din Karşıtı…

Kemalist sistemin en büyük yanılgısı, dini özel alana itmek değil, dini itibarsızlaştırmak ve karikatürleştirmektir.

 - İlahiyatı sıradanlaştırdı,

 - Tasavvufu marjinalleştirdi,

 - İmamı küçümsedi,

 - Secdeyi ilkel gösterdi.

Ve bu akıl, şimdi soruyor:

“Toplum neden bu kadar şiddet dolu, boş, ruhsuz?”

Çünkü sen ruh eğitimini kurban ettin.

Sadece cebine yatırım yapıp, kalbini bıraktın.

Sekülerleşme Değil, Anlamsızlaşma!..

Sekülerleşme Batı’da da oldu ama onların elinde kültürel süreklilik, aile kurumu, ritüel geleneği vardı.

Bizde ise bu dönüşüm travmatik bir kimlik kırımına dönüştü.

Dün dedesinin duasında büyüyen çocuk, bugün ‘TikTok’ta soyunarak izlenme alıyor.

Dün ahilik terbiyesinde yetişen genç, bugün ‘meme coin’le zengin olmaya çalışıyor.

Jung’un Aynası: Psikolojide Bile Ruh Aranıyor

Freud’un materyalist ve cinsiyetçi psikolojisi artık iflas etti.

Bugün Batı’da bile Jung, Frankl, Rollo May, Gabor Maté gibi isimlerle “anlam terapisi” yükseliyor.

Çünkü Batı da artık biliyor:

“İnsan sadece nöron değil, ruhtur.”

Harvard, Yale, Duke gibi üniversitelerde manevi danışmanlık bölümleri kuruluyor.

WHO artık “sağlığı” tanımlarken “manevi iyilik halini” de ekliyor.

Yani artık Batı bile İslam’ın bin yıl önce kurduğu dengeyi yeniden arıyor.

Ama biz hâlâ o ruhu Cumhuriyet arşivlerinde susturmakla meşgulüz.

Kur’an’ın Aynasında Ruhsuz Toplumlar…

Carl Jung’un bilimsel teşhisi, aslında Kur’an’ın asırlar önce dile getirdiği ilahi hakikatin bir yansımasıdır.

Kim Benim zikrimden (öğüdümden) yüz çevirirse, onun için sıkıntılı bir hayat vardır…” (Tâhâ Suresi, 124)

Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d Suresi, 28)

Şüphesiz ki Allah’a yönelenler için bir kurtuluş, akıl sahipleri için ibret vardır.” (Zümer Suresi, 18–22)

Modern psikoloji laboratuvarla ulaştı, Kur’an ise bunu insanın öz yaratılışına kodladı.

Jung’un gözlemiyle Kur’an’ın uyarısı, aynı hakikati farklı dillerde anlatmaktadır.

Türkiye’de Devlet Aklının Dönüşümü: İmam Hatip Stratejisi…

Bugün Türkiye’de, Cumhuriyet tarihinin en köklü zihinsel kırılmalarından biri yaşanıyor:

Devlet, dini dışlayan değil, merkeze alan bir akla yöneliyor.

Bu zihinsel dönüşümün en önemli yapı taşı: İmam Hatip Liseleri’dir.

Bu liseler, sadece “din dersi” veren kurumlar değil; 28 Şubat zihniyetinin ruhsuzlaştırdığı Türkiye’ye karşı bir zihinsel istiklal cephesidir.

İmam Hatipler, yalnızca bireyleri değil, milletin ruhunu da rehabilite eder.

Onlara sahip çıkmak; Türkiye’nin istiklalini sadece fiziki değil, zihinsel ve ruhsal olarak da güvence altına almaktır.”

İmam Hatipleri desteklemek:

Türkiye’nin ruhunu korumak, geleceğini ayağa kaldırmak ve bir milleti yeniden anlamla buluşturmaktır.

Son Söz: Zihinsel İstiklâl Zamanıdır…

Modern psikoloji, ilahi vahyin tarif ettiği “huzursuz ruh”u bugün tanımlayabiliyor, ama çözümünü hâlâ arıyor.

Biz ise hem teşhisi hem tedaviyi asırlardır elimizde tutuyoruz.

Kur’an, ruhu bilenin sözü; Jung ise ruhu arayanın sesi oldu.

Ve bugün millet olarak bir yol ayrımındayız:

Ya Jung’un uyarılarını Batılı bir nostaljiyle izleyip seküler acılara devam edeceğiz,

Ya da vahyin çağrısıyla ruhumuzu yeniden dirilteceğiz.

İmam Hatipler, bu çağrının ete kemiğe bürünmüş hâlidir.

Çözüm:

Zihinsel istiklâldir.

Aklı özgürleştirip, ruhu yeniden uyandırmaktır.

Jung’un aynasında kendimize bakmak ve asıl kaybı fark etmektir:

Tanrı değil, biz kaybolduk.

.

Barbaros Nasün, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?