
CHP’ye İktidar, Türkiye’ye Tuzak mı?
Belediyeler, Yabancı Fonlar ve Kurulan Yeni Tip Vesayet Sistemi Üzerinden Büyük Sorgulama
Bu metin, bir suçlama değil; bir stratejik sorgulama metnidir.
Ancak bazı gelişmeler öylesine birbirine temas ediyor, bazı paralar ve ilişkiler öylesine örtüşüyor ki, artık açıkça sorulması gereken sorular vardır.
1- 53 Milyar Dolarlık Blokaj ve Küresel Rahatsızlık…
15 Temmuz 2016’dan sonra Türkiye, FETÖ’ye ait yüzlerce şirket, medya organı, gayrimenkul ve fonlara el koydu.
Toplam servetin kamuoyuna yansıyan kısmı yaklaşık 53 milyar dolar civarındaydı.
Ancak bu sadece bir "cemaat zenginliği" değildi.
Çok sayıda uluslararası analizde bu paraların, CIA’nin Asya ve Ortadoğu’daki örtülü operasyonlarını finanse eden bir havuz fonun parçası olduğu ifade ediliyor.
Bu fonlara Türkiye tarafından el konulması, küresel sistem için ekonomik değil; stratejik bir darbe niteliğindeydi.
Nitekim ardından ABD’nin Halkbank davası, Zarrab operasyonu ve siyasi baskıları gelmiştir.
2- Yeni Dönem: Yardımlar Üzerinden Alternatif Fonlama Modelleri…
Bu gelişmelerin ardından Türkiye’de dikkat çeken başka bir yapı oluştu:
Sivil yardım hareketleri ve CHP’li belediyeler üzerinden ilerleyen, görünüşte “insani”, gerçekte ise paralel fonlama modelleri.
2023 depremlerinde Haluk Levent ve ‘Ahbap’ üzerinden toplanan milyarlarca liranın:
– Tam olarak nerelerde harcandığı
– Hangi belediyelerle nasıl ortak projelere aktarıldığı
– Kimlerin denetimsizce bu kaynaklara yön verdiği
bugün hâlâ kamu vicdanında sorgulanmaktadır.
6–28 Şubat 2023 döneminde Ahbap Derneği'nin topladığı gelir yaklaşık 3 milyar TL’dir (2.994.991.715 TL).
Aynı dönemdeki harcamalar yaklaşık 1 milyar TL düzeyindedir (1.081.101.730 TL).
Haluk Levent, canlı yayınlarda bağış miktarının 2 milyar TL’yi bulduğunu da açıklamıştır.
Bu kadar büyük bir finansal akışın denetimi, yönlendirilmesi ve siyasi ilişkileri, doğal olarak sadece insani bir faaliyet değil; aynı zamanda alternatif bir sermaye hareketi olarak da değerlendirilmelidir.
Bu bağlamda mesele, “deprem parasıyla FETÖ fonu eşdeğerdir” demek değildir.
Mesele; aynı yöntemin, yani halk desteğiyle oluşan kaynakların, sistem dışı aktörlerce alternatif güç inşası için kullanılmasıdır.
3- Ekrem İmamoğlu ve 560 Milyar TL’lik Yolsuzluk İddiası…
Son gelişme ise artık bu sistemin açık çöküşüne işaret ediyor.
Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk iddiaları nedeniyle tutuklanması ve konuşulan 560 milyar TL'lik devasa usulsüzlük şüphesi, buzdağının görünen kısmıdır.
Bu rakam, klasik belediye yolsuzluklarının çok ötesindedir.
Bu artık:
Devletin dışında inşa edilmiş bir ekonomik yapı, bir tür “paralel hazine”dir.
Bu yapı; fonları yönlendiren STK’larla, medya aygıtlarıyla, yabancı fonlarla ve siyasi söylem mühendisliğiyle entegredir.
Ve bu yapı, şimdi çöküyor.
4- CHP’de Kriz: Kurultay İptali, Liderlik Kavgası ve Dış Müdahale...
İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından:
– CHP kurultayının iptali konuşuluyor
– Özgür Özel’in genel başkanlığı hukuki ve siyasi açıdan sorgulanıyor
– Kemal Kılıçdaroğlu’nun geri dönüşü açıkça gündeme getiriliyor.
Tüm bu gelişmeler, bir parti içi tartışmadan öte; bir gücün el değiştirme kavgasıdır.
Ve bu güç artık sadece oyla değil, parayla, medya ile ve dış baskıyla belirlenmektedir.
Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu'nun yolsuzluklar sebebiyle tutuklanması üzerine yabancı devletlerden yardım istemesi, bu gerçeğin en çıplak ifadesidir:
Artık içeride seçimi kaybedenler, dışarıdan müdahale çağrısı yapmaktadır.
5- Dış Bağlantılar: Büyükelçiler, Lobiler ve Paralel Diplomasi…
Ekrem İmamoğlu’nun yurt dışı büyükelçilerle yürüttüğü yoğun diplomatik trafiği medyada ve kamuoyunda çok gündem oldu ve şimdi gelen tutuklanma süreci…
CHP’nin, içeride zemin kaybettikçe uluslararası sistemle entegre olduğu görünür hâle gelmiştir.
Bugün:
– İsrail lobisi,
– AB fon çevreleri,
– ABD basını ve vakıfları
Türkiye’ye dair her açıklamada, CHP’li aktörler ve medya temsilcileri öne çıkarılmaktadır.
Bu, bir rastlantı değil; kurulmuş bir paralel iktidar planının dış destekle yürütülmeye çalışılmasıdır.
6- Bu Sadece CHP Meselesi Değil, Türkiye’nin Bağımsızlık Sınavıdır
Türkiye, 2016’dan beri:
– FETÖ’yü tasfiye etti
– PKK’yı sınır dışına itti, şimdi tasfiye sürecini işletiyor
– Suriye ve Irak’ta fiilî alan kontrolü sağladı
– Savunmada, enerjide, tarımda yerli-millî modele geçti
Bu yükseliş, dışarıda büyük rahatsızlık yarattı.
Şimdi içeriden bir müdahale planı yürürlükte:
– Belediyeler üzerinden fon akışı
– STK ve medya üzerinden algı inşası
– Siyasi kargaşa üzerinden sistem içi çökertme
– Yargı ve kurultay süreci üzerinden liderlik mühendisliği
7- Sormak Zorundayız:
– 560 milyar TL’lik usulsüzlük neyin parasıydı?
– Bu fonları yönetenler kimdi, kimlerin onayıyla kullanıldı?
– CHP içindeki kavga, bir “liderlik yarışı” mı yoksa bir para ve kontrol savaşı mı?
– Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması neden yabancıları bu kadar ilgilendiriyor?
– Dış bağlantılı bu siyasi-finansal yapı yıkılırsa, kimlerin oyunu bozulacak?
Ve en önemlisi:
Türkiye bu kuşatmayı fark edip kendi yolunu sürdürebilecek mi, yoksa içeriden çökertilerek durdurulacak mı?
Bu yazı bir analiz ve uyarıdır.
Kesin yargılar değil, tarihî tecrübe ve stratejik bilinçle sorulmuş sorulardır.
Ama milletler vardır ki;
Geç kalmadan sormayı bilirse, asla geç kalmazlar.
.
Barbaros Nasün, dikGAZETE.com