
21. YÜZYILIN GİZLİ SAVAŞI
Dinler, Medeniyetler ve Türkiye'nin Kurucu Rolü
“21. yüzyıl, dinlerin yüzyılı olacak.” -John Naisbitt, Megatrends 2000-
Bu söz artık bir fütürist hayal değil, yaşadığımız çağın merkezî gerçeğidir.
Modernizmin ve sekülerizmin iddiaları çökmüştür.
Liberal ahlak sistemleri iflas etmiştir.
İnsanlık artık refahı değil, hakikati; kalkınmayı değil, adaleti; konforu değil, kurtuluşu aramaktadır.
Bu arayış, dinler, medeniyetler ve devlet akılları arasında yeni bir küresel rekabet zeminini doğurmuştur.
I. Sovyetler’in Çöküşü ve NATO’nun Yeni Düşmanı: İslam
1991’de Sovyetler Birliği dağıldığında, Batı'nın iki temel refleksi oldu:
1. Küresel ekonomik sistemi tek kutuplu hâle getirmek,
2. NATO gibi askeri yapıları yeni bir tehdit tanımıyla ayakta tutmak.
Yeni hedef: “Radikal İslam” oldu.
Ama mesele “radikal”likle değil, İslam’ın bizzat kendisiyleydi.
Çünkü Batı, Sovyetlerin ardından tek gerçek alternatif ideolojik güç olarak İslam’ı görüyordu.
İslam:
- Evrenseldi,
- Toplum modeli sunuyordu,
- Ahlaki üstünlük iddiası taşıyordu,
- Küresel güneyin halkları tarafından sahipleniliyordu.
II. 1999–2016: FETÖ – İslam’ı Küresel Yoldan Ele Geçirme Operasyonu
FETÖ’nün örgütlenmesi, 1960’lardan itibaren Türkiye’de başlamıştır.
Ancak 1999’da Fetullah Gülen’in ABD’ye gitmesiyle bu yapı, Batı'nın “ılımlı İslam” projesi haline geldi.
1999’dan sonra:
- CIA bağlantılı isimler açık destek sundu,
- Küresel açılım başladı (okullar, medya, STK’lar),
- Vahiy sulandırıldı, ümmet bölündü,
- İslam’ın liderliği içeriden ele geçirilmek istendi.
FETÖ, sadece Türkiye’yi değil, tüm İslam coğrafyasını zihinsel işgale uğratmayı hedefleyen sofistike bir projeye dönüştü.
III. 15 Temmuz 2016: NATO’nun İlk İçeriden Mağlubiyeti
FETÖ, 15 Temmuz’da devleti ele geçirmek için doğrudan darbe girişiminde bulundu.
Ama Türk milleti sahaya çıktı.
Hakiki İslam’a, sahih akla ve millet şuuruna sarıldı.
Bu yalnızca bir darbenin bastırılması değil, Batı’nın İslam mühendisliğine karşı ilk büyük zaferdi.
NATO, tarihi boyunca ilk kez içeriden yenildi.
IV. 24 Ağustos 2016: Türkiye’nin Taarruza Geçişi
15 Temmuz’dan sadece 40 gün sonra Türkiye, Cerablus’a girdi.
Bu bir askerî hamleydi, evet.
Ama aynı zamanda zihinsel, siyasi ve tarihî bir sıçramaydı.
Türkiye, savunmadan taarruza geçti.
“Fetihler Yüzyılı” işte o gün başladı.
V. Diğer Güçler Ne Yapıyor?
Aynı dönemde diğer medeniyet merkezleri de kendi kimliklerine döndü:
- İngiltere: Brexit ile Anglikan gelenek ve imparatorluk ruhuna döndü.
- Rusya: Ortodoks kilisesini yeniden devletin ruhu yaptı.
- Çin: Konfüçyüsçü disiplin modeliyle “Doğulu otorite”yi inşa etti.
Ama bu üçü de vahiy temelli değildir.
- İnsan ruhunu değil sistemsel düzeni hedefler.
- Ebediyet, ahiret, kulluk gibi kavramları taşımaz.
- Fıtratla bağ kurmaz, yalnızca otorite üretir.
VI. Türkiye Ne Sunuyor? Son Model İslam
Türkiye’nin sunduğu model, diğerlerinden temelden farklıdır.
Çünkü bu model:
- Vahye dayanır,
- Fıtratla uyumludur,
- Tarihle barışıktır,
- Milletin karakterini yansıtır.
Bu modelin esasları:
- Kur’an: Değişmez ilke kaynağıdır.
- Sünnet: Uygulama rehberidir.
- İcma ve kıyas: Çağa cevap veren yorum sistemidir.
- Örf ve töre: Sosyal hafızanın taşıyıcısıdır.
Bu bir “Son Model İslam”dır:
Akılla barışık, ahlakla derinleşmiş, hukukla kuşanmış, milletle bütünleşmiş bir İslam.
Türkiye bu modeli sadece kendisi için değil, ümmet ve insanlık için medeniyet teklifi olarak sunmaktadır.
VII. Yeni Anayasa: Medeniyetin Kurumsallaşması
Türkiye’nin bu medeniyet yürüyüşü, ancak yeni ve hakikat temelli bir anayasa ile kurumsallaşabilir.
Mevcut anayasa, Batılı kodlarla yazılmış, vesayet rejiminin artığı, milletin inancına ve karakterine yabancı bir metindir.
Yeni anayasa:
- Kur’an’a aykırı olmayan,
- Sünnet’le çelişmeyen,
- Aileyi, devleti, ümmeti bir bütün olarak tanıyan,
- Fıtrat, adalet ve hikmet ilkeleriyle örülmüş bir medeniyet sözleşmesi olmalıdır.
Yeni anayasa bir teknik metin değil, bir ruh inşasıdır.
Bu çağda milletin kendi kaderini, kendi kalemiyle yazma vaktidir.
VIII. Bu Modelle Küresel Üstünlük Mümkün
Bu sistem Türkiye’ye sadece iç huzur değil, küresel ölçekte stratejik üstünlük sağlar.
Çünkü:
- Allah ile barışık: Vahiy ve fıtratla bütünleşiktir.
- Örf ve töreyle uyumlu: Milletin vicdanından doğmuştur.
- Milli karakterle örtüşür: Devlet aklıyla halk iradesi çelişmez.
- Askeri gelenekle desteklenir: İrade, disiplin ve fedakârlıkla korunur.
Bu dört unsuru bir arada taşıyan başka bir millet yoktur.
SON SÖZ: Yeni Anayasa, Kur’an’a Yaslanmış Bir Vizyon Metni Olmalıdır
Kıyamete kadar değişmeyecek tek yasa: İlahi yasadır.
Esası: Kur’an.
Usulü: Sünnet.
Yorum zemini: İcma ve kıyas.
Yeni anayasa:
- İlahi ilkelere ters düşmeden,
- Modern çağla çatışmadan,
- Devleti meşru, milleti bir, ümmeti uyanık tutmalıdır.
Türkiye, bu anayasa ile sadece kendisini değil, ümmetin umudunu, insanlığın adalet özlemini ve vahiy temelli bir medeniyetin yeniden dirilişini temsil edecektir.
Bu metin, yalnızca bir analiz değil;
21. yüzyıla vahyin sesiyle yazılmış bir çağrı ve inşa manifestosudur.
.
Barbaros Nasün, dikGAZETE.com