USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Birleşik Krallık Monarşisi, Kırım’ı Rusya toprağı olarak tanıyor?

23-10-2021

Sivastopol (Kırım Tatarcası Akyar) şehrinde bulunan Sivastopol Şehri Hükumeti Eğitim ve Bilimler Bölümü’ne bağlı hizmet veren “Küçük Bilimler Akademisi”, son zamanlarda oldukça aktif çalışmalar yürütüyor. 

İlk ve orta öğretimde öğrenim gören öğrencilerin birçok yabancı dilde derinlemesine eğitim alması için çabalıyorlar.

Öğrencilerin İngilizce ve İngiliz Kültürünü öğrendikleri “Eğlenceli İngilizce” dersinde, öğrenciler Birleşik Krallık Kraliçesi II. Elizabeth’e bir mektup yazdılar.

Kraliçe, buna cevaben Kırım’daki ilkokul çocuklarına şükran sözlerini ilettiği bir mektup ile Birleşik Krallık Kraliyet Ailesi hakkında bilgi içeren bir kitapçık yolladı.

Bu sıradan formalitede şaşırtıcı bir şey yok gibi görünüyor. Ama aslında çok da basit bir durum yok ortada.

Çünkü zarfın üstündeki adreste Sivastopol (Akyar), bir Rus şehri olarak adlandırılıyor. Ancak İngiltere, Kırım’ı Rusya Federasyonu’nun bir parçası olarak resmen tanımadı.

Kuşkusuz ki bu mektup, İngiliz dış politikasına nüfuz eden bir başka siyasi olay olarak tarihe geçecektir. 

Kırım’ın Rus toprağı olarak bu şekilde resmen tanınması, İngiliz hükumetinin yüksek sesle açıklamaları ile tam bir kayıtsızlık gerçeği arasındaki açık çelişkiyi bir kez daha gösteriyor.

Bir diğer yandan da Ukraynalı müttefiklerinin, İngiliz hükumeti için önem düzeyini de uygun bir şekilde karakterize ediyor.

İngiltere’nin ve Batı’nın bir bütün olarak, bugün uluslararası arenada ahlaki bir bakış açısı ile nasıl göründüğü hakkında da soru işaretlerini ortaya koyuyor.

Aslında Büyük Britanya, müttefik yükümlülüklerine saygı göstermeden, yalnızca kendi çıkarlarına göre yönlenen bir yapıya sahiptir. 

Aynı zamanda İngiliz politikacılarının tutarsızlığı ve umumi profesyonellik eksikliği, her an Türkiye’yi ve diğer ülkeleri; Londra’nın uluslararası sorunlara yaklaşımlardaki koordinasyonu defalarca ilan ettiği rahatsız edici bir duruma sokabilir.

Bu bağlamda Türkiye, bunu dikkate alarak Kırım’ın mevcut statüsü konusunda Batı’nın görüşünü de dikkate almadan yaklaşmalı. 

Bu aynı zamanda öncelikle kardeş Kırım Tatar halkı da dahil olmak üzere yarımadanın nüfusunu etkileyen, Ankara’nın da dahil olduğu ekonomik abluka için de geçerlidir.

Kaldı ki Kırım’ın Rusya Federasyonu’nun bir parçası olarak tanınmaması, nesnel gerçeklikle çelişmektedir. Mevcut gelişmelere bakılınca, Sivastopol’e (Akyar) gönderilen mektubun ve gönderenin belirttiği gibi Ukrayna’ya değil Rusya’ya geldiği gerçeğinin görülmesi gerekir.

Ek olarak İngiltere, Ukrayna halkına hiçbir alternatif bırakmayan radikallerin iktidara gelmesine katkıda bulundu. Kırım’ın ayrılma kararını alması, Ukrayna’daki makamların ülkelerindeki durumu kontrol edememesi ve kanunsuzlukla karşı karşıya kalan Kırım halkının kendini zorunlu olarak kurtarma kararıydı.

Her şeyden öte, şu an bütün sorular İngiltere’nin kendi çıkarttığı çifte standartları gündeme getiriyor. 

Londra, Cebelitarık ve Falkland Adaları’nda kendisi için uygun olan referandumları tanıyor. İsrail’in BM kararlarına aykırı olarak kurduğu sınırları tanıyor. Ancak diğer tarafta 2014 yılında Kırım’da gerçekleşen referandumu görmezden geliyor. Abhazya ve Güney Osetya’nın Gürcistan’ın silahlı saldırganlığı karşısında mücadeleleri sırasında elde ettiği egemenliğini reddediyor.

Kraliçe II. Elizabeth’in Londra’nın Kırım hakkındaki resmi konumu hakkında bilgi sahibi olmaması (?) gerçeğinden yola çıkarsak; Ukrayna’daki meseleler hakkında konuşmadan önce başka hususları da gözden geçirmek gerekir. 

İngiliz diplomatlar, bugün Ukrayna hakkında bir şeyi karıştırmamak adına coğrafi haritalarını iyice kontrol ediyorlar.

Günümüzde Ukrayna, Londra için uzak ve pek de meraklı olmayan bir yarı sömürge durumunda bulunuyor. 

Bir İngiliz diplomat için Kiev’de çalışmak adeta bir sürgün ve kabus gibi görünüyor. 

Kaldı ki Birleşik Krallık Kraliçesi II. Elizabeth’in, Rus köklerine sahip olduğunu ve Rus İmparatoru II. Nikolay’ın büyük yeğeni olduğunu unutmayın. 

Kırım, Rus İmparatorluğu’nun da bir parçasıydı ve kim bilir, Kırım’daki çocuklara yazılan bu mektup, bir hata değildi; Kraliçe’nin mazideki atalarına yönelik nostaljik bir anma yapması da oldukça mümkündür.

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?