Istanbul
Afetlerde ilk dakikalarda verilen mücadele, çoğu zaman hayat ile ölüm arasındaki ince çizgiyi belirliyor. Bu zorlu anlarda devreye giren gönüllüler, fedakarlık ve dayanışma ruhuyla enkaz altından umut çıkarıyor. Kendi imkanlarıyla kurulan sivil arama kurtarma ekipleri de eğitimli gönüllüleriyle Türkiye’nin afetlerdeki müdahale kapasitesine güç katıyor.
Bu sivil toplum kuruluşlarından biri olan ve 2022'de kurulan TÜDAK, kısa sürede eğitimli gönüllüleriyle pek çok afette görev alarak önemli çalışmalara imza attı.
6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 5 ilde eş zamanlı yürüttükleri arama kurtarma faaliyetleriyle bilinen derneğe çalışmalarından dolayı Devlet Üstün Fedakarlık Madalyası da tevdi edildi.
TÜDAK gönüllüleri, bugün de yangın, sel ve deprem gibi afetler için her an sahaya çıkmaya hazır bekliyor.
Ekipler, arama köpeği "Canbaz"ın da katıldığı, gerçeğini aratmayan bir tatbikatta, Türk mühendislerce geliştirilen termal manyetik dedektörlerle enkaz altında kalan kişiyi kurtarma sürecini gösterdi.

Tatbikat, hem karadan hem de havadan dronla görüntülendi.
Derneğin Genel Başkanı Semih Sağır, 6 Şubat depremlerinden çok önce çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Deprem olunca da var olan ekiplerle alana intikal ettiklerini belirten Sağır, "Beş ilde aynı anda çalışmalarımıza başladık. Yaklaşık 180 gönüllümüz vardı. Depremde yaptığımız çalışmalar neticesinde Cumhurbaşkanımızın tevdi ettiği Devlet Üstün Fedakarlık Madalyası'nı almaya hak kazandık." dedi.
Sağır, bu gururla, hevesle ve gayretle sahada çalışan gönüllüleri artırdıklarını dile getirerek, AFAD'daki sınavlara hazırlanarak akredite olduklarını anlattı.
Yangın, sel ve afetlerde görev almak adına eğitimler yaptıklarını aktaran Sağır, "Gönüllülerimizi sel, yangın, su altı, doğada arama, enkazda arama gibi branşlar şeklinde ayırıyoruz. Ülkemizin deprem bölgesinde olması sebebiyle bizim birçok gönüllüye ihtiyacımız var." diye konuştu.
Gönüllüler yaklaşık 450 kişiye ulaştı...

Sağır, 3 yıl önce İstanbul'da etkili olan kar yağışının ardından Başakşehir'de nöbet esnasında kurucu üye arkadaşlarıyla tanıştığını belirterek, şöyle devam etti:
"Sonrasında Manavgat'taki yangın için bir ekip kurarak oraya gittik. Kuruluş başlangıcımız böyle oldu. Sonrasında Kastamonu'daki sele dar bir ekiple müdahale etmiştik. Döndükten sonra mutlaka bunu geliştirmemiz gerektiğine inandık. Üstün çabalarla ve büyük fedakarlıkla bu ekibi kurduk. Sağ olsunlar, ekibimdeki her arkadaşım çok kıymetli. Tamamen bir aile ortamı oluşturduk. Bunu gören yeni arkadaşlarımız da buna dahil oldu. Tam 16 kişiyle başladığımız bu yolda şu an İstanbul'da 180, Türkiye genelinde 4 ilde yaklaşık 450 kişi olduk."
Dernek Başkanı Semih Sağır, çok fedakarlık isteyen bir iş yaptıklarını ancak bir insanı enkazdan çıkarırken gözlerindeki o bakışı gördüklerinde veya dua aldıklarında birçok şeyi geri plana itebildiklerini sözlerine ekledi.
Tatbikat senaryosunu detaylı anlattı...
Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Bilgin ise "13 Ekim Uluslararası Afet Risklerini Azaltma Günü" kapsamında yeni gönüllüler ve akredite ekiple depremde enkaz altında kalan kişiyi kurtarma senaryosu gerçekleştirdiklerini söyledi.
Bilgin, tatbikat senaryosunu şöyle anlattı:
"Önce Bolu'da 7 büyüklüğünde bir deprem oldu. Depremin ardından İstanbul AFAD'tan gelen talimat doğrultusunda ekibimizi topladık. Bütün kontrollerimiz, lojistik yüklememizi yaptık. Daha sonrasında Bolu AFAD'a gidip alan enkaz teyidimizi aldık. Bilgilerimizi ve koordinatlarımızı da aldıktan sonra 'Base Operation (BO) alanımızı kurduk. Ana, bütün olay BO alanından ilerler. Daha sonra enkaza HAZMAT ekiplerimizi soktuk. Herhangi bir enkazda patlayıcı bir cisim, gaz, tıbbi materyal var mı? Bunların kontrollerini HAZMAT cihazımızla yaptık. Daha sonra termal manyetik cihazımızla enkazımızın termal görüntüsünü aldık."
Kazazedenin enkaz altında olduğunu teyit için köpekli arama kurtarma ekibinin de olaya müdahale ettiğini kaydeden Bilgin, "Sonrasında alanı küçülterek, kazazedenin kendini güvende hissetmesi amacıyla sesli arama operasyonu gerçekleştirdik. Alanda çalışmalarımızı başlatmak üzere kurtarma ekibimizi çağırdık. Ekibimiz önce yılan kamerayı sokarak enkazın içerisinde hangi türde çalışma yapacağını değerlendirdi. Kıracağımız beton, blokun tam arkasında olmadığı için kazazedemiz için kirli çalışma yapmaya karar verdik. Ardından sağlık ekibimizle beraber kazazedemizi çıkartarak ambulansa sevkini gerçekleştirdik." ifadelerini kullandı.
Bilgin, tatbikatları her ayın son haftasında 2 gün boyunca yaptıklarını söyledi.
Belli dönemlerde ilkokul, ortaokul, lise, üniversitelerde de arama kurtarma ve ilkyardım eğitimleri verdiklerine dikkati çeken Bilgin, "Bu arama kurtarma işi dipsiz bir kuyu. En iyi olmak diye bir çabamız var. Sürekli değişen, gelişen, geliştirilen bir durum var. Sürekli ekipman yenilemek, eğitim yenilemek zorundasınız. Her gün çıkan farklı bir teknikleri öğrenerek her zaman üst seviyeye çıkmak gerekiyor." dedi.
"Takım arkadaşım Canbaz'ı asla yarı yolda bırakmam"
K-9 Enkaz Canlı Arama Kurtarma Birimi'nden Semih Orsoy ise 4 aylık "Canbaz" isimli köpeği eğittiğini dile getirdi.
Orsoy, en büyük amacının genç nesil yetiştirmek olduğunu aktararak, "Ama asıl hedefimiz köpeğimizin akreditasyonunu sağladıktan sonra enkaz çalışmalarında ülkemize faydalı olmak. Sınavlar yaklaşık 1,5-2 yıl kadar sürüyor. İki aşamalı çok zorlu bir süreç. Birinci aşaması eğitimde yeterlilik, mukavemet, yönlendirme, çeviklik olan AFAD'ın bünyesinde bir sınav. İkinci aşama ise görev yeterlilik. Oda tamamen kazazedeyi bulma ve gece-gündüz olarak ayrılıyor." diye konuştu.
Takım arkadaşları görevli köpeklerle etle tırnak gibi olduklarına dikkati çeken Orsoy, "Yaklaşık 8-9 yaşına kadar görev yapabiliyorlar. Daha sonrasında ise emekliye ayrılıyorlar. Diğer kurumlar bunu sahiplendirebiliyorlar, kendileri de bakabiliyorlar ama takım arkadaşım olduğu için onu asla yarı yolda bırakmam. Artık ömür boyu birlikteyiz." ifadelerini kullandı.
"Cansız bedene dokunduğum anı hiç unutamıyorum"
Gönüllü Muhammed Emin Kolçak da bir firmada kurumsal iletişim yöneticisi olarak çalıştığını söyledi.
Kolçak, özel hayatından ayırdıkları vakitlerde gönüllülere eğitim verdiklerini anlatarak, şunları kaydetti:
"Bu görevin özel hayatımıza daha çok faydası oluyor. Maddi olarak bazen yük oluyor ama işin sonunda bir kişiyi eğittiğimiz için bizlere manevi olarak destek oluyor. Ben, daha önce bazı sivil toplum kuruluşlarında, insani yardım boyutunda görev alıyordum. Lakin işin sahada olan kısmı arama kurtarma olduğu, teknik olarak kendimi daha yakın hissettiğim için bunu seçtim. Enkazın içerisinde yaralıya direkt müdahale etmenin vatana daha faydalı olacağını düşündüğümüz için bu alanı tercih ettik. İlk olarak akredite olduktan sonra 6 Şubat Depremi için afet bölgesine gittim. Maalesef cansız bedene dokunduğum anı da hiç unutamıyorum. Maalesef sonrası aklımızdan hep silindi. Ancak ilk ve son olan hiçbir zaman bizim için unutulmayacak bir derecede."
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com







