Ankara
.w3-content { max-width: 100%; margin: auto;} .w3-tooltip, .w3-display-container {position: relative;} .w3-black, .w3-hover-black:hover { color: #fff!important; background-color: #000!important;} .w3-display-left { position: absolute; top: 50%; left: 0%; transform: translate(0%,-50%);-ms-transform: translate(-0%,-50%);} .w3-display-right { position: absolute; top: 50%; right: 0%; transform: translate(0%,-50%);-ms-transform: translate(0%,-50%);} .w3-btn, .w3-button {-webkit-touch-callout: none;-webkit-user-select: none; -khtml-user-select: none;-moz-user-select: none; -ms-user-select: none;user-select: none;} .w3-btn, .w3-button {border: none;display: inline-block;outline: 0;padding: 8px 16px;vertical-align: middle;overflow: hidden;text-decoration: none;color: inherit;background-color: inherit;text-align: center;cursor: pointer;white-space: nowrap;}
İsrail'in harabeye çevirdiği Gazze kentinde günlük yaşam 
İsrail'in harabeye çevirdiği Gazze kentinde günlük yaşam Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşler Koordinasyon Ofisinin (OCHA) yayımladığı raporda, geçen yıl Yahudi yerleşimci şiddeti ve İsrail güçlerinin uygulamalarının yerinden ettiği Batı Şeria’daki Filistinlilere ilişkin bilgi verildi.
Raporda, 2009'dan bu yana, bir yıl içinde Batı Şeria'da en yüksek göçe zorlanan Filistinli sayısının 2023 yılında kayıt altına alındığı belirtirken, geçen yıl yaklaşık 4 bin Filistinlinin bölgeyi terk etmek zorunda kaldığı kaydedildi.
Yerinden edilmelerin ana sebebinin Yahudi yerleşimci şiddeti ve İsrail güçlerinin bölge sakinlerinin topraklarına erişimini engellemesi üzerine kurulu politikaları olduğu aktarılan raporda, Filistinlilerin evlerinin ve mülklerinin yıkılması, sistematik ayrımcılık, tutuklamalar ve İsrail güçlerinin baskınları da dahil olmak üzere çok sayıda "zorlayıcı faktörün" bölge halkını göçe zorladığı ifade edildi.
Raporda, söz konusu uygulamaların Filistinlileri, evlerini ve topraklarını terk etmeye zorlamak için İsrailli yetkililerce veya onların onayıyla tatbik edildiği belirtilerek, uluslararası hukuka aykırı "zorla yerinden edilmelere" ilişkin endişelerin arttığı kaydedildi.
İsrail'in ayrımcı politikaları Batı Şeria'da zorunlu göçe neden oluyor
Batı Şeria'da yıkılan yapıların çoğunun İsrail makamlarının izni olmaksızın inşa edildiği gerekçesiyle hedef olduğu belirtilen raporda, İsrail’in bölgede imar izni için uyguladığı ayrımcı politikaların Filistinlilerin yapı inşa izni almasını imkansızlaştırdığı kaydedildi.
Raporda, bu kapsamda 2023 yılında yıkılan 895 yapının toplamda aynı yıl yıkılan yapıların yüzde 76’sına tekabül ettiğine işaret edilirken, söz konusu yapılardan 214'ünün zorunlu göç etmiş Filistinlilere ait olduğu vurgulandı.
Ayrıca raporda, İsrail makamlarından izni olmadığı gerekçesiyle Batı Şeria'da evleri yıkılan 575’i çocuk 1152 Filistinlinin ve İsrail güçlerinin cezai gerekçelerle evlerini yıkması sonucu 70'i çocuk 173 Filistinlinin bölgeden ayrılmak zorunda kaldığı aktarıldı.
İsrail baskınlarında evleri yıkılan 921 Filistinli yerinden edildi
İsrail güçlerinin bölgeye düzenlediği baskınlarda, çoğunlukla "A Bölgesi"nde olmak üzere 222 yapı yıkılırken, söz konusu yıkımların 394'ü çocuk olmak üzere 921 Filistinlinin bölgeden ayrılmasına yol açtığı kaydedilen raporda, baskınlar sırasında İsrail güçlerinin yolları buldozerlerle kazdığı, bu yerleşim birimlerindeki su ve kanalizasyon ağlarına zarar vererek yüz binlerce Filistinlinin hayatını olumsuz etkilediği vurgulandı.
Yahudi yerleşimci şiddeti nedeniyle zorunlu göçler
Raporda, Yahudi yerleşimci şiddeti ve İsrail güçlerinin bölge sakinlerinin topraklarıyla otlak alanlarına erişimlerini engellemesi nedeniyle Batı Şeria'nın "C Bölgesi"nde 756'sı çocuk 1539 Filistinlinin göçe zorlandığı bildirildi.
Ayrıca raporda, 82'si çocuk 200 Filistinlinin İsrail güçlerinin el-Halil bölgesindeki Filistinlilere uyguladığı seyahat kısıtlaması nedeniyle evlerini bırakmak zorunda kaldığı ifade edildi.
Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı. Batı Şeria'nın yüzde 18'ini kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e, güvenliği ise İsrail'e devredilirken, yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi"nin idare ve güvenliği İsrail'e bırakılmıştı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com
