Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, İçişleri Bakanlığı Valiler Buluşması 2015 toplantısına katılarak 81 ilin valisi ile kültür, turizm, iç ve dış politika konuları başta olmak üzere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kültür ve Turizm Bakanı Çelik, toplantıda yaptığı konuşmada, “Bir
takım örgütlerin ve grupların milli orduları ve
güvenlik sistemlerini
tehdit ettiği
yeni bir küresel güvenlik
problemi ile
karşı karşıyayız. Kuşkusuz Valiler Toplantısı aslında
en çok önemsememiz
gereken toplantılardan bir tanesi.
Geçmiş yıllarda
zaman zaman rutin toplantılar
olarak ele alındı. Ama aslında buraya
gelen konuşmacıların
çok saygıdeğer valilerimizle
karşılıklı olarak
vizyon paylaşımı açısından çok
önem taşıyacak bir toplantı” dedi.
“Bizim açımızdan bir tarihsel saptama yaparak meseleye başlamak gerekir” diyen Bakan Çelik, “Şu anda
basit bir şema çizersek,
Türkiye Cumhuriyeti’nin etrafında dokuz tane ülkede devletler yönetilemez
hale gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin etrafında dokuz tane devletin yönetilemez hale gelmesi dünyada da
eşi benzeri olmayan, tarihte de görülmemiş bir durumdur. Yaklaşık bin kilometrelik sınırımızın öte
tarafında devlet ve milli ordu kalmamıştır. Bin kilometrelik sınırımızın öte tarafında devlet ve milli ordu kalmaması demek, bir ülkenin çok
yoğun bir savaşa girmesinden daha yüksek bir güvenlik riskiyle karşı karşıya kalması demektir. Eskiden tehdit bir
ülkeden bir
ülkeye geliyordu. Artık herhangi bir ülkenin
ya da milli
ordunun herhangi bir milli orduyla
savaş ihtimali bugünkü küresel
sistem içerisinde ortadan kalkmıştır. Fakat ondan çok daha
tehlikeli bir savaş ve güvenlik problemi ortaya çıkmıştır. O da şu: Bir milli ordunun bir milli orduyla savaşmasından çok daha yüksek kapasitede ve yıkıcı bir şekilde, asimetrik grupların, bir takım örgütlerin ve başka grupların devletleri, milli orduları ve güvenlik sistemlerini tehdit ettiği
yeni bir küresel güvenlik problemi ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
“YENİ TÜRKİYE, GELİŞİMİNE ENGEL OLAN PRANGALAR KARŞISINDA BÜYÜK BİR DÖNÜŞÜM VE DEĞİŞİM GEÇİREN BİR ÜLKEDİR”
Türkiye
Cumhuriyeti devletinin haritasını önümüze alalım ve tam ortasından bir
çizgi çekelim diyen Bakan Çelik, sözlerine şöyle
devam etti:
“Bu çizginin yukarısına baktığımızda
Avrupa Birliği’nde
bulunan pek çok devletin
ciddi bir ekonomik güvenlikle karşı karşıya
olduğunu görüyoruz. Hepiniz
günlük olarak -Syriza’nın işbaşına gelmesiyle-Yunanistan’daki problemleri
takip ediyorsunuz. O çizginin tam altından haritada aşağıya baktığımızda orada da ciddi bir demokratik güvenlik problemi var; Suriye, Irak,
Libya örneğinde görüldüğü gibi. Yeni Türkiye, Gelişimine
Engel Olan Prangalar Karşısında
Büyük Bir
Dönüşüm ve Değişim Geçiren Bir Ülkedir ‘Yeni Türkiye, ilk bakışta çağrıştırdığının aksine, geçmişinden kopuk bir
varlığı asla ifade etmemektedir. Yeni Türkiye, geçmişine ait değerleri benimseyen, bunlarla barışık
yaşayan fakat bununla beraber gelişimine engel olan prangalar karşısında da büyük bir dönüşüm ve
değişim geçiren bir ülkedir” dedi.
“ELİMİZDE KÖTÜ BİR YAZILIM VAR”
Bakan Çelik, İç Güvenlik Paketi
ile ilgili de, “Elimizde
kötü bir yazılım var. Bilgisayar yazılımı. Devletin yönetme biçimi bir valinin yönetme biçiminden, bir kaymakamın yönetme biçiminden, başbakanın, bakanın, hükümetin yönetme biçimine
kadar bu bir yazılımdır. Eğer bu yazılım eskimişse sürekli olarak bunun içerisinde virüsler türer. Bu ülkeyi tehdit eder. Bu zaman zaman Kürt
sorunu olur, zaman zaman alevi sorunu olur, zaman zaman
28 Şubat olur, zaman zaman 6-7
Eylül olayları olur, zaman zaman 6-7
Ekim olayları
gibi olaylar olur. Siz bu virüsleri ortadan kaldırmak
için sürekli olarak antivirüs programları üretirseniz, bu yazılımın kötü sonuçlar üretmesinin önüne hiçbir şekilde geçemezsiniz. Buradaki temel
yaklaşım yazılımı değiştirmektir. Yazılımı değiştirmediğimiz müddetçe bu virüsle türeyecek ve bu virüslere karşı biz antivirüs programıyla
mücadele etmek zorunda kalacağız.
İşte çözüm süreci yani daha önce ‘milli
birlik ve
kardeşlik projesi’ bu yazılımın değiştirilmesidir. Şimdi elimizde
Türkiye’nin yönetim sisteminde temel ihtiyaçları karşılamayacak bir yazılım var. Nitekim bu, Meclisteki İç Güvenlik Paketi görüşmelerinde ben şu gözle bakıyorum olaya: Kuşkusuz
Hükümeti eleştirebilirler, götürdüğümüz tasarıyı,
teklifi eleştirebilirler. Buna da sonuna kadar hakları vardır. Ama
Türkiye’de hakikaten bu ihtiyaçları karşılayacak şekilde
bizden daha ileri bir takım
düzenlemeler ya da daha derinlemesine çalışılmış düzenlemeler teklif ediyorlar mı? Kesinlikle
böyle bir teklif görmüyoruz! Bu getirilen İç Güvenlik Paketi bir devlet
güvenliği veya
kamu güvenliği
paketi değildir. Bu bireyin
güvenliğinin paketidir. Bu toplumu güvenliğinin paketidir. Bu demokrasinin
ihtiyaç duyduğu güvenliğin
sağlanması demektir. Eğer
vatandaş sahada devletin
kendi devleti olduğu şeklinde bir algıya
sahip değilse, kendi devletiyle iç içe, kendi devletini gidilecek ilk merci olarak, devletin yöneticisini gidilecek ilk merci olarak görmüyorsa bugünü dünyasında bir güvenlik sağlaması ya da
etkili bir yönetim performansı ortaya koyması
mümkün değil” ifadelerine yer verdi.
“EZBERLERİ BOZUYORUZ”
“Şimdiye kadar
benim gördüğüm en temel farklılıklardan bir tanesi, pek çok şey söylenebilir ama temel ayrım şudur: Artık Türkiye Cumhuriyeti, kendisine layık
görülen seyirci koltuğundan kalkmıştır” diyen Çelik, “Bu nedenle ezberler bozulduğu için de bir şaşkınlık ortaya çıkmaktadır. Cumhurbaşkanımıza haksız ve hukuksuz biçimde ‘diktatör’ denmesinin sebebi de budur. Yani Mısır’daki darbeye karşı
çıkan Cumhurbaşkanımıza ‘diktatör’ diyorlar, ama oradaki darbeyi destekleyenlere ‘demokrat’ diyorlar. Buradaki çelişkiyi hiçbir şey ile
izah edemezler. Ama bunun arkasında ne var? Artık biz
Türkiye Cumhuriyeti olarak herhangi
bir şekilde seyirci koltuğunda kalmaya razı değiliz. Herhangi şekilde de
sadece önümüze sunulan bir plan ve faaliyeti yürütmek, o programın
içinde yer almak istemiyoruz, biz mutfakta yer almak istiyoruz. Herkes ile özgür ve
eşit ilişki
kurmak istiyoruz. Kuşkusuz bu başarı hepimizin
ortak başarısıdır” dedi.