
Ankara
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in gündem olan sohbetlerinde ele aldıkları şekilde tekrar tekrar organ nakliyle "insan ömrünü 150 yıla çıkarma" hatta "ölümsüzlüğe ulaşma" arzusu, bilimin mevcut kapasitesi itibarıyla yakın zamanda mümkün görünmüyor.
Dünyada azalan doğum oranlarına ve iklim kriziyle şiddetlenmesi öngörülen küresel sağlık sorunlarına karşı insan bedenini genç ve sağlıklı tutarak yaşam süresini uzatmanın önemi sık sık gündeme geliyor.
Şi ve Putin'in, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80'inci yılı dolayısıyla 3 Eylül'de Çin'in başkenti Pekin'de düzenlenen askeri geçit töreni marjında kameralara yansıyan sohbeti, dünya kamuoyunun ilgisini bu meselenin farklı bir boyutuna çekti.
Çin'in devlet televizyonunda canlı yayımlanan sohbette Şi'nin tercümanının Rusça, "Geçmişte 70 yaşın üzerinde olmak nadirdi ve şimdi ise 70'te hala çocuk olunduğu söyleniyor." dediği duyuluyor.
Putin'in tercümanının ise "Biyoteknolojinin gelişmesiyle insan organları sürekli nakledilebilir ve insanlar daha da gençleşerek yaşayabilir hatta ölümsüzlüğe bile ulaşabilir." şeklindeki ifadelerini Mandarin Çincesine çevirmesi mikrofona takılıyor.
Şi'nin buna karşılık, "Tahminlere göre bu yüzyılda 150 yaşına kadar yaşama şansı da var." cevabını verdiği de tercümanın Rusçaya çevirmesiyle kayda geçiyor.
Liderlerin sohbet sırasında konuyu gülerek tartıştığı görülse de Putin, sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, Şi ile organ naklindeki gelişmelerin insan hayatına etkilerini değerlendirdiklerini doğruladı.
Mevcut organ nakilleri, küresel ihtiyacın çok gerisinde...
Şi ve Putin'in gündeme getirdiği bu ütopik kullanım alanı bir kenara, nakli yapılabilecek sağlıklı organlar son derece sınırlı olduğu için nadiren gerçekleştirilebilen nakil işlemleri, henüz asli görevini tam anlamıyla yerine getiremiyor.
Dünya Sağlık Örgütüne bağlı Küresel Organ Bağışı ve Nakli Gözlemevi'nin yayımladığı en son verilere göre, 2023'te 93 ülkede böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas ve ince bağırsak gibi organları içeren 172 bin 409 nakil yapıldı.
Bu sayı, önceki yıla kıyasla yüzde 9,5 artış anlamına gelirken küresel organ nakli ihtiyacının yüzde 10'unu dahi karşılayamadı.
Organlar arasında nakli en sık yapılan böbrek için ise 2023'te 93 ülkedeki 111 bin 135 nakil ameliyatına karşın aynı yılın sonunda 81 ülkede böbrek nakli bekleyen yaklaşık 400 bin kişi vardı.
Üstelik veriler, organ nakli işlemlerinin sıklığının, ülkelerin gelir seviyelerine göre değişkenlik gösterdiğini de gözler önünde seriyor.
Ülke bazında 2023'te organ nakli yapılan hasta sayısı sıralamasında ABD, İspanya, Portekiz, Belçika ve Kanada başı çekerken Küba, Nijerya, Kenya, Jamaika ve Etiyopya, listenin sonunda yer aldı.
Şi ve Putin'in ortaya attığı yöntemle ömrün uzaması şu an mümkün değil...
Akut ve kronik organ yetmezliği yaşayan hastalar için en etkili tedavi yöntemi kabul edilen organ nakli, bilimin son hız çözüm aradığı bazı komplikasyonları da beraberinde getiriyor.
ABD'deki Saint Louis Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Prof. Mark Schnitzler,
organ nakliyle insan ömrünü uzatmanın Şi ve Putin'in idealize ettiği şekilde olmayacağına dikkati çekti.
Organ naklinin hayat kurtarıcı rol üstlendiğini ancak doğumda belirlenen tahmini yaşam süresini geri kazandırmasının beklenmediğini vurgulayan Schnitzler, nakil işleminden sonra hastanın vücudunun yeni organı reddetmemesi için kullanılan güçlü bağışıklık baskılayıcı ilaçlara işaret etti.
Bu ilaçların, organ nakli teknolojisine yönelik araştırmalarda mücadele edilen büyük bir sorun olduğunu belirten Schnitzler, "İhtiyacınız olmadıkça kullanmayı asla istemeyeceğiniz şeyler (ilaçlar). Bilim, henüz bu sorunu çözmekten çok uzakta." değerlendirmesinde bulundu.
İlaçlara ilişkin soruna cevap bulunabilmesi için henüz uzun zaman olduğunu savunan Schnitzler, o zamana dek bilimin laboratuvarda özel üretim organlar gibi farklı alternatiflere yönelebileceğini fakat yine bunun da oldukça uzak bir hedef olduğunu ifade etti.
Bilim cephesindeki son gelişmeler...
Komplikasyonları en aza indirgemeye yönelik çalışmaların yanı sıra insan donörlere duyulan ihtiyacı azaltmak için hayvanlardan alınan veya biyomühendislik ürünü organların insan vücuduyla uyumlu hale getirilmesi gibi alternatifler üzerindeki araştırmalar devam ediyor.
Son yıllarda domuzlardan alınan kalp, böbrek ve karaciğer gibi organlar insanlara nakledilmiş olsa da canlı hastalarda yapılan bu tür nakillerin çoğu haftalar veya aylar içinde ölümle sonuçlandı.
Ağustosta yayımlanan çalışmaya göre, geçen yıl bir ilke imza atan Çinli araştırmacılar, genetiği değiştirilmiş domuz akciğerini, beyin ölümü gerçekleşmiş insana nakletti.
İlaçlara rağmen antikorların saldırısına uğrayarak ciddi şekilde zarar gören organ, canlılığını ve işlevselliğini nakilden sonraki sadece 9 gün boyunca koruyabildi.
Avustralya'da ise ağustosta bilim insanlarının 6 yıllık çalışmanın sonucunda damar, sinir, kıl folikülü ve bağışıklık hücrelerini barındıran "gerçek insan derisine en yakın modeli" laboratuvar ortamında geliştirdiği duyuruldu.
Ancak şimdilik sürdürülebilirlikten çok uzak olan bu ve benzeri çalışmaların gelecekte de sınırlı erişime ve yüksek maliyete sahip olacağı yönünde endişeler hakim.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com