Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Manisa’dan muhalefet partilerine yüklendi. Arınç, “HDP, ‘Ben tek başıma iktidar olacağım’ diyebiliyor musun, MHP diyebiliyor musun, CHP diyebiliyor musun? Sen kıytırık oy oranlarıyla ancak muhalefette koalisyon partisi olursun” dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç Manisa’da partisi tarafından
düzenlenen milletvekili aday tanıtım toplantısına katıldı.
Atatürk
Spor Salonu’nda gerçekleştirilen aday tanıtım toplantısına
yoğun bir katılım olurken, tanıtım
toplantısı öncesi AK Parti’nin 3 dönem kuralı gereği milletvekili
adayı olarak gösterilmeyen
AK Parti MKYK Üyesi Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’ye hizmetlerinden dolayı teşekkür hediyesi takdim edildi.
AK Parti’nin Manisa milletvekili
adaylarının tek tek tanıtımı
ardından kürsüye
gelen Bülent Arınç ise şimdiye
kadar olan siyasi hayatından ve AK Parti’nin hizmetlerinden bahsederek muhalefete yüklendi.
"SİYASETÇİ İÇİN EN ÖNEMLİ İŞ SEÇİME KATILMAKTIR"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Bir siyasetçi
için en
önemli iş seçime katılmaktır.
Seçime katılırken, heyecanlı, sevinçli olmaktır.
Güzel duyguları paylaşmaktır. İddialı olmaktır. Hamdolsun Manisa bunu her seçimde en güzel şekliyle gösterdi. Her seçimde birbirinden güzel sonuçlar aldı. Ben bugüne kadar bu siyasi kavgamızda, mücadelemizde AK
Parti dönemimizi kastederek söylüyorum,
maddi manevi destek vermiş her kademesinde çalışmış
bütün kardeşlerime
çok teşekkür ediyorum. Onların
sayesinde var olduk. Sizlerin sayesinde bu noktalara geldik. 60 aday adayımızın hepsi birbirinden kıymetliydi. Hepsini
değerlendirme imkanımız olsaydı, bu kadrodan 6 tane
liste yapmak
mümkün olurdu. En azından 5 tane. O listedekiler de
en az bugünkü arkadaşlarımız kadar seviyeli, başarılı ve güçlü olurdu. 60 aday adayımız da bundan
sonra liste birincisi
gibi çalışmalıdır, samimiyetlerini sadakatlerini, partimize olan bağlılıklarını göstermek mecburiyetindedir. Ben hepsine gönülden bunu yapacağına inanıyorum. Onlar bu listede değerlendirilemedikleri için üzülüyor olabilirler ama gönlümüzde yerleri vardır. (AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’ye takılarak) Sandalyelerin bir kısmı boşaldı. Sandalyeleri boş görünce ne hikmetse aklıma Tanrıverdi geliyor. Bundan birkaç kongre
öncesinde de
burada bir espri yapmıştım ama biz kadimden dostuz. Birbirimize kırılacak halimiz yok. Salkım saçak her taraf doluyken o kadar veciz ve bir o kadar uzun
konuşma yapmıştı ki millet abdest tazelemeye çıkmıştı. Sonunda kabak başıma patlamıştı. Şimdi kabahat onda değil. Kabahat hepimizde. Güzel bir gün geçiriyoruz. 9 tane aday arkadaşımız konuştu. Biz de onları yakinen tanımaktan büyük sevinç duyuyoruz. Bir arkadaşımıza daha vefamızı göstermeliyiz
o da Muzaffer Yurttaş arkadaşımız. 4
yıl boyunca Manisa’yı layıkıyla
temsil etmiş bir kardeşimizdir.
Yerel siyasette başarılı olmuş bir kardeşimizdir. Eşiyle birlikte kapı kapı gezip vazifesini yapmıştır. Bu kez mutlaka bir hikmeti var bu dönem başka bir arkadaşına
yerini vermiştir. Biz ondan razıydık, umarım siz de razısınız” dedi.
ERBAKAN’DAN ÖRNEK VERDİ
Arınç,
Milli Görüş’ün
lideri merhum
Necmettin Erbakan’dan da örnekler vererek konuşmasına şöyle
devam etti:
“Bunlar bizim
eski dostlarımız mükellefiyetlerimiz. Rahmetli
Erbakan hoca öyle derdi, ‘şunlar şunlar niye var hep hocam, bize ne
zaman sıra gelecek’ dediğimiz de, ‘onlar bizim mükellefiyetlerimiz.
Önce birinci, ikinci sıraya onlar yazılacak yer kalırsa ona
buna yazılacak’ derdi.
Sadakat çok güzeldi hocada. Eski dostlarını,
dava arkadaşlarını hiç yanından ayırmaz, onları baş köşeye oturtur, ondan sonra kendisi otururdu. Buradaki kardeşlerimiz de öyle.”
"ON ÜÇ YILDIR İKTİDARIZ"
“13 yıldır iktidarda olan bir partinin mensuplarıyız” diyen Arınç, “Bunun bir örneği daha yok.
Allah bunu AK Parti’ye nasip etti. Biz de onun kurucusu
hem de milletvekilliğini
yapan arkadaşlarınız olarak
Sayın Tanrıverdi ile birlikte bu dönem aktif siyasette olmayacağız. Geriye baktığımızda yaptığımız işleri gördükçe iftihar duyacağız. Hayırlı işlere vesile olabildiysek ve siz de bundan
memnun olmuşsanız ‘Allah razı olsun’ demişseniz. Biz ondan dolayı vazifesini yapmış, başarmış olmanın huzuru içerisinde olacağız.
Siz de böyle vefa gösterdikçe biz de sizlere olan sevgimizi göstermeye devam edeceğiz. Bursa’dan aktif siyasete
veda ediyorum. Geleceğim Manisa’dır. Annem burada, babam burada, evladım burada yaşayanlarıyla toprağın
altında olanların hepsi Manisa’da. Gidecek başka bir yerim yok. Memleketim burası. İnsanımızı seviyorum. Manisa’nın güzel insanlarıyla birlikte olursam hayatımın en
mutlu anlarını yaşayacağım. Ben gelip
geçici siyaset yapmadım. Çok
şükür bizim siyaset anlayışımız bu
işi layıkıyla yapmaktı. 4 partili koalisyonlardan millet hiç
hayır görmemişti. Her
biri birbirinin kuyusunu kazıyordu. Her biri kırmızı plakalı bakanlık aracına binmek için bakanlık sayısını arttırıyordu. Bizden önce 3 partili koalisyonlu
hükümet vardı.
Bakanlık sayısı 38’di. Biz 365 milletvekili sayısıyla geldik, bakanlık sayısını 24’e indirdik ama iş yaptık, dua ettik. Siyasetçi her zaman söylerim arkasında iz bırakabilmelidir. Hayırla anılabilmelidir. Geçmişte böyle
siyasetçiler var. Ben şimdi
İzmir tarafından Manisa’ya şöyle bir girsem
üzerinden geçtiğimiz her yol AK Parti hükümetinin eseridir. Yapılan her okul, bizim eserimizdir. Yapılan her fakülte bizim dönemimizde yapılmıştır.
TOKİ konutlarını görsem, hepsini biz yapmışızdır. Bölünmüş
yollar bizim eserimizdir. Gördes ve bütün göletlerde AK Parti’nin damgası var.
Enerji mi istiyorsunuz bizde. Ne yaptıysak biz yaptık. 13 yıllık iktidarımızda Manisa’ya yapılamayan ne varsa yaptık hamdolsun” dedi.
Arınç
konuşmasında siyasi hayatından da bahsederek şunları söyledi:
“25 yaşımdaydım il başkanı olduğumda. 1980’de
darbe oldu. Biz çok şükür 73 seçimlerinde bir milletvekili çıkarmış, 77’de de başarısız bir
sonuç almıştık. Çok şükür kızım doğmuştu, 3 gün sonra darbe oldu. Ertesi gün kapımızın önüne büyük bir kalabalık geldi. Yukarıdan baktım pencereden 7-8 tanesi
emniyet mensubuydu. Başlarında da birinci şube müdürü
Orhan diye bildiğimiz
birisi vardı. 7-8 tane de başlarında bir yüzbaşının olduğu
asker vardı. Eşim çok korktu.
Daha doğumu
yeni yapmıştı. Ayşenur’a yeni kavuşmuştuk. Kapıyı
süratle çaldılar. Aşağıya kendim indim.
Yüzbaşı dedi ki ‘darbe oldu, siyasi
yasak geldi. Siz il başkanı olarak siyasi yasaklısınız. Tebligatı imzalayın. Sizi sonra il başkanlığına götüreceğiz. Orada
arama yapacağız. Tutanak tutulacak. Ondan sonra sizi bırakacağız.’ O zaman il başkanlıklarında belki silah belki de başka şeyler arıyorlardı. Çünkü Afyon il teşkilatının başına böyle bir şey gelmişti. Hem subayla hem de emniyet amiriyle aramızda tartışmalar oldu. Allah için asker çok
fazla bir şey söylemedi. Ona ben su
altındaki balık misalini verdim. Siz de dinlemek ister
misiniz ? Yüzbaşı, ‘haberiniz yok galiba ?’ dedi. Ben de, ‘haberim var. Siz gücünüzü kullandınız, ihtilal yaptınız. Parlamentoyu kapattığınız, siyasi partileri feshettiniz. Bundan haberim var.’dedim. ‘Peki niye o zaman bu konuşmaları yapıyorsunuz ?’ dedi. Bakın dedim şöyle bir
hikaye anlatırlar; ‘Suyun altında
küçük balıklar, başlarında da
anne balık var, yüzüyorlar. Anne balık onlara diyor ki, ’evlatlarım bu denizin içi karanlıktır ve tehlikelerle doludur. Ben size bir
ders vereceğim, o derslere
karşı denizin altındaki tehlikelere karşı kendinizi koruyun. Şöyle bir olta gösteriyor, bu oltanın ucunda yem olur. Sakın o yemi
yemek için oltaya gitmeyin. Bu balıkçıların hilesidir. Sonra sizi tutarlar, yukarı çekerler. Bir tarafta da zıpkınla avlanan bir şey gösteriyor, bu da elbette sizleri avlamak içindir. Önünde fazla durmayın arkaya kaçın. Bir
mağara gösteriyor. Bu mağaranın
içinde büyük balıklar
olur onlar da sizi bekler. Sakın mağaraların karanlıkların içine de girmeyin diyor. 10 tane deniz
altı hilesini anlatıyor anne balık. İyi ama tam ders
bitti hadi biraz dinlenelim diyecekleri zaman yukarıdan bir ağ atıyorlar, onunla beraber bütün balıkları toplayıp yukarı çekiyorlar. Balıklar kendisini sandalın içerisinde buluyor. Küçükler şaşkın, anne diyorlar, sen
her şeyi gösterdin ama bundan bize bahsetmemiştin. Anne de, haklısınız evlatlarım buna ağ atmak derler, kimin ne zaman atacağı belli olmaz’ diyor. Yüzbaşıya dedim ki ’siz bizim üzerimize bir ağ attınız. her şeye
sahip olduğunuzu zannediyorsunuz. Ama biz o ağın içine
düşen balıklar değiliz. Bunu iyi bilin. Bu siyasettir. Bu siyaset, inanarak yapılır. Biz çok darbeler gördük. 60 darbesinde ben ortaokul son sınıftaydım. Onu da yaşadık. Sonra muhtıraları gördük. Darbe yapanlara yar olmadı. Evet 3 bakanımızın kellesini aldınız, onları
idam sehpasına götürdünüz. 70’lerde hükümetler devirdiniz, 80’de bu darbeyi yapıyorsunuz. Siz budadıkça, gövde daha büyüyüp gelişiyor ve
daha da büyüyor. Oradan Orhan denilen adam, o zamanlar baş belamız bizim.
Siyasi büronun amiri. ‘Çok uzatma, çok konuşma. Sıkı yönetim
karar verdi. Partinin tabelasını indireceksin’ dedi. Ben öyle bir karar duymadım dedim. Ben de duydum da duymadım diyorum. ‘İndireceksin, sana iki
saat müsaade’ dedi. Kavga oradan çıktı. Bana bak dedim ben 5,5 sene bu tabelanın bekçiliğini yaptım. Bu Milli Selamet Partisi’nin
levhası benim namusumdur. Onu oraya ben diktim ben indirmek
niyetinde değilim.
Güç senin elinde gücün yetiyorsa tabelayı sen indir. Darbeyi sen yapan sensin tabelayı da indirecek sensin. Arkadaşlar yüzbaşı lafa karıştı. ‘Başkan, hayal kuruyorsun. Her şey bitti ama sen hala konuşuyorsun’ dedi. ’Yüzbaşım her şey bitmedi, her şey
yeniden başlıyor’ dedim. Çok şükür, o günlerden bugünlere hamdolsun geldik. 5 sene ağır
hapis cezası verdikleri zaman da bu inancımızı
terk etmedik.”
"VEFA GECELERİNE İHTİYACIMIZ VAR"
Arınç konuşmasında vefanın önemine değinip, “Çok
düşük oylar alıyorduk Manisa’da.
Yüzde 3,5’larda kalıyorduk. 7’lerde, 7,5’larda kalıyorduk. Ama o zaman bir davamız vardı bizim.
Osmangazi Teşkilatı bir vefa
yemeği verdi ben de davetli olarak katıldım. AK Parti’yle sınırlıydı. 2001’den
beri AK Parti’de hizmet eden 900’e
yakın kişiyi bir yemekte toplamışlardı. Darısı Zülfikar Başkanımın başına.
Vefa gecelerine ihtiyacımız var. Onlara hitap ederken dedim ki biz eskiden
sadece Manisa’da siyaset yapmazdık. Çevremizde ne kadar yer varsa oralara da koşardık. Ben Manisa için ne kadar çalışırsam,
Balıkesir içinde,
Kütahya içinde, Uşak içinde
Aydın içinde,
Muğla içinde gidebildiğim en uzak yerlere kadar koşar çalışırdım. Aynı şekilde Bursa’dan, Balıkesir’den gelirler Manisa için çalışırlardı. Avrupa’dan gelirlerdi altlarında arabalarla. Her kuruna kadar kendileri harcarlardı. Bu yolda ölenler oldu, servetini kaybedenler oldu ama dava böyle bir davaydı. Bakın dedim
yarın kabristana gideceğim bir vefa borcumu ödemek için. Bir arkadaşımın ailesiyle birlikte inşallah
şehit olmuştur. Hayatını kaybettiği 30 yıl sonraki bir hatırayı tazeleyeceğim. Bu hatıra şudur arkadaşlar. 1986’da bir ara seçim vardı. Manisa iki bölgeydi.
Birinci bölgede ben adaydım ikinci bölgede
Cengiz Kantarcı arkadaşımız adaydı. Keçeciler’i de
Anavatan Partisi ikinci bölgeden aday göstermişti. Hanyalılar ona
tepki koydu. Burası Hanya sen Konya’ya diye. Hanya
yani Gördes’in Güneşli’sinden bahsediyorum. 1986’da
kendi imkanlarımızla bir çalışma yapıyoruz. Benim ilk aday olduğum seçimdir. Bursalılar bize yardıma geliyorlardır. Araçlarıyla köylere kasabalara gidip
Refah Partisi’ni anlatacaklardı. Ahmet
Akyol isminde bir arkadaşımız o zaman 3 gün önce aldığı yeni arabasına eşini ve iki çocuğunu da koyarak 5 arabayla Manisa’ya
yola çıktılar. Zannediyorum
Akhisar civarında bir
kaza geçirdiler.
İki küçük çocuğu,
eşi ve kendisi birlikte rahmetli oldu. Hep duyardım ama kabrine gidememiştim. Yeşilyayla Mezarlığı’na yanımızdaki arkadaşlarımızla gittim.
Mezar taşına şöyle bir baktım. Ahmet 29 yaşındaydı. Karısı 19 yaşındaydı vefat ettikleri tarihte. Kızının biri 4 yaşında, birisi 2 yaşındaydı. Şunu düşündüm. Demek
ki bu hanım kardeşimiz 16
yaşında evlenmiş 4 yaşındaki çocuğuyla rahmetli olmuş. Onlar Manisa’ya geliyorlardı. Başka yerlere de gidiyorlardı. Allah rahmet eylesin. Böyle bir şuurla, böyle bir inançla, biz o zaman cihadın kılıçla, kalkanla, topla, tüfekle yapılmadığını, gerçek cihadın hakikatlerin aydınlatılması, iyinin, güzelin, doğrunun
hakim olması için,
yapılan iş
olduğunu biliyorduk. O yolda iki güzel
çocuğu ve eşiyle
genç yaşta vefat eden arkadaşımızı
ziyaret ettik. Onlar bizim dava arkadaşlarımızdı. Bütün arkadaşlarımızla birlikte biz gerçek cihadı yapmanın mücadelesini verdik” diyerek duygusal anlar yaşadı.
"ZAFER GÜNLERİ 2002’DE BAŞLADI"
Siyasi hayatı boyunca zor günler geçirdiklerini kaydeden Arınç şunları söyledi:
“Zafer günleri 2002’de başladı. Allah’a hamdolsun AK Parti kuruldu. Manisalı onu kucakladı, destekledi. Binler ve on binler AK Parti’yi alkışladı. 2002’de, 2007’de, 2011’de 3 milletvekili seçiminde önce 6, sonra 5 milletvekilini kazandık. Manisa bizi zaferlerle taçlandırdı. Belediye seçimlerinde başarılı olduk, referandumlarda elimizden gelen gayreti gösterdik. Ege Bölgesi’nde en fazla oy aldığımız illerden birisi oldu.
Cumhurbaşkanı seçimi de böyledir. Ege Bölgesi’nde Manisa her zaman yüzümüzü AK etti. Sizler yani AK Parti’ye
gönül verenler
kıymetli milletvekillerimizi çıkardınız. En güzel hizmetleri Manisa’ya getirdiniz. Başbakanımızı Cumhurbaşkanı yaptınız ve şimdi ikinci yarıda Ahmet Davutoğlu Hocamızla
Türkiye yeniden yelken
açtı güzel ufuklara ve İnşallah
Haziran seçimlerine.”
"VİCDANIM RAHAT"
Vicdanının müsterih olduğunu kaydeden Arınç, “Kızdığım, gücendiğim arkadaşlar oldu. Davam
adına bunu yaptım. Şahsi hiçbir çıkarım, hiçbir kavgam olmadı. Hiçbir zaman çıkarımı düşünmedim. Allah’a çok şükür hamd ederek, arkamda ‘yemedi, çalmadı, yedirmedi, menfaat
temin etmedi, kim ne derse desin, Hakk’ı tuttu, hakikati söyledi’ denilmişse ki denildiğini
görüyorum Allah’a ham ederim. Böyle bir siyasetçi olmaktan, sizlerin yetiştirdiği güzel
hizmeti yapmaktan dolayı mutluyum. Ben siz milletvekili yaptınız, meclis başkanı yaptınız, beni
başbakan yardımcısı siz yaptınız. Allah takdir
etti ama siz istediniz ve desteklediniz. O günden bugüne Manisa’da birçok eser yapıldı. Bu eserlerin birçoğuna ismim verilmek istendi. Hiçbirisini
kabul etmedim. Bunlar milletimin ve devletimin imkanlarıyla yapıldı. Ben hayatta
yaşayan bir insanım. Kendi cebimden birkaç küçük hayır
dışında bu hizmetlere bir katkım olmadı. Hükümetimin yaptığı bir işi kendi şahsım adına sahiplenmek istemem dedim. Şurada burada
bazı insanların isimlerini görebilirsiniz. Bu isimlerden ziyade yapılan eserler önemlidir. Çok şükür
bugün sadece Manisa’da değil,
Türkiye’nin her
yerinde hatırası olan bir insanım. Gitmediğim 2 il var. Biri
Artvin diğeri Hakkari. 81 ilin 79’unda hatırası olan bir insanım. Herkes arkasında güzel işler yapmalı, güzel işler başarmalı, güzel sözlerle anılmalıdır. Allah nasip ederse bunlardan birisi olarak siz beni layık görüyorsanız Allah’a hamd ederim” diye konuştu.
"ÜZÜMCÜLERDEN ÇOK ÇEKTİM"
Siyasi hayatı boyunca üzümle mecburen çok fazla ilgilendiğini de kaydeden Arınç, “Üzümcülerden çok çektim ama onlar için de çok çalıştım. ‘Ne
olacak bu üzüm paraları’ dendiğinde bütün milletvekillerinin yüreği ağzına gelirdi. Ama hamdolsun bizim dönemlerimizde üzüm
altın gibi kıymetli oldu. Bu
dönemde sadece süt dağıtılıyordu çocuklarımıza şimdi
kuru üzüm dağıtıyoruz. Bakanlar
Kurulu kararnamesi imzalanacağı zaman Bakanlar Kurulu’nda üzümün haysiyeti
üzerine bir saat nutuk çektim haberiniz olsun. Bunları alalım, dağıtalım ki üzüm
para etsin müstahsilin
yüzü gülsün dedik. Şimdi tonlarca üzümü alacağız, çocuklarımıza dağıtacağız. Afiyetle yesinler. üzüm bizim iki gözümüz gibi çok kıymetli” dedi.
ÜÇ AYLAR MESAJI
Yarından
itibaren 3 aylara girileceğine vurgu yapan Arınç, “Recep, Şaban, Ramazan, süratle geçer. 7 Haziran’da
seçimlere gideceğiz, 8 Haziran’da iktidar olduğumuzu göreceğiz. 10 gün sonra da Ramazan-ı
Şerif başlayacak. 3 ayların ilk kandil gecesi önümüzdeki Perşembeyi Cumaya bağlayan
Regaip Kandilidir. 3 aylarımız
hayırlı olsun, bol bol bereketli olsun. Rabbim günahlarımızı affetsin” şeklinde konuştu.
"MUHALEFET KOALİSYON KURMAK İSTİYOR"
Arınç konuşmasını şöyle tamamladı:
“Muhalefet koalisyon
kurmak istiyor. Eksi günlere dönmek istiyor. Hayır! Türkiye koalisyondan çok çekti.
Türkiye’yi mahvettiler. Türkiye’yi bitirdiler, fakirleştirdiler, yoksullaştırdılar. Terörü bela ettiler. Ne yaptıysak tek başımıza iktidarda yaptık. Tek başına iş başına dedik 13 senede memlekete çok büyük hizmet ettik. HDP yüzde 10’u aşmanın gayretinde, MHP yüzde 15’i aşmanın gayretinde,
Kılıçdaroğlu ilk
defa yüzde 35 gibi bir laf söyledi. ‘Ondan fazlasını istemem’ diyor. Bunu gerçek manası şudur, bunlar koalisyon istiyor. Eski DSP, MHP,
ANAP koalisyonları gibi. Eski 3, 4, 5 partili koalisyonlar gibi. Ortadaki
varlığı bölüşmek,
paylaşmak istiyor. Onların derdi 78
milyon vatandaşımız değil, onların derdi kendi aralarındaki çıkardan ceplerine daha çok pay koyabilmek. Koalisyon değil, tek başına iktidar. Hatta o kadar iddialıyım ki hangi parti olacaksa tek başına iktidar olmalı. Var mı babayiğit içinizde. HDP, ‘Ben tek başıma iktidar olacağım’ diyebiliyor musun, MHP diyebiliyor musun, CHP diyebiliyor musun? Sen kıytırık oy oranlarıyla ancak muhalefette koalisyon partisi olursun. Allah’a çok şükür 13 yıldan beri benim genel başkanlarım ‘birinci parti olmazsam, siyaseti bırakırım’ diyor. Hanginiz söyleyebildiniz bunu. Hanginizin
cesareti var. Kapağı atmışsınız bir yerde genel başkanlığa,
dünya yıkılsa umrunuzda değil. Kendinizi alkışlatmaktan başka yaptığınız bir iş yok.
Millet yolunda fedakarlığı, feragatı AK Parti gösteriyor. Ahmet Davutoğlu başkanlığında yeni ve güçlü iktidarımız için yolumuz ve bahtımız açık olsun.”
Arınç’ın konuşmasının ardından AK Parti’nin Manisa’dan milletvekili adayı gösterdiği,
Recai Berber,
Uğur Aydemir,
Selçuk Özdağ,
Murat Baybatur,
Şule Tunalı,
İsmail Bilen,
Musa Yılmaz, Güzide İçen Kasap,
Bilal Temel ile AK Parti İl
Başkanı Zülfikar Gürcan birliktelik pozu verdiler.