
İstanbul
Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Turan, akran zorbalığının nedenleri ile ebeveynler, öğretmenler ve okul yönetimlerinin bu durumun fark edilmesi ve önlenmesi konusunda neler yapması gerektiğine ilişkin
değerlendirmede bulundu.
Çocuklar arasında kasıtlı, tekrarlı ve rahatsız edici her türlü davranışın akran zorbalığı olarak tanımlandığını belirten Turan, son dönemde görülen akran zorbalıklarının bu tanımın dışına çıkarak, karşı tarafın canını acıtmaya, zarar vermeye yönelik davranışlara dönüştüğünü ifade etti.
Turan, iletişim kazalarının ve anlaşılamayan şakaların akran zorbalığıyla karıştırıldığını kaydederek, her şeyin zorbalık olarak etiketlenmesinin yanlış olduğunu, çocuklara neyin şaka olduğunun, bir iletişim kazası yaşandığında nasıl davranılması ve nasıl özür dilenmesi gerektiğinin öğretilmesinin önemine değindi.
????Bir çocuğun zorba olmasının nedenlerini anlatan Turan, "Çocuk ya dışarıdan çok fazla kontrol ediliyordur ya da kendisi o kontrolü sağlayamıyordur. En sık gördüğümüz şey ise maalesef çocuk bunu öğrenmiştir. Kendisine de evde böyle davranılmıştır, kullandığı iletişim dili artık budur. Daha önce siber zorbalığın ya da akran zorbalığının kurbanı olmuştur." diye konuştu.
Turan, çocukların erken yaşlarda henüz yeterli filtreleri olmadığından kendilerine uygulanan davranışları çok hızlı bir şekilde yansıttığını vurgulayarak, "Zorbalık dediğiniz şeyin doğasında da güç dengesizliği vardır. Zorbayla kurban arasında bir güç dengesizliği olduğu için zorbalığa maruz kalan kişi, zorbaya göre zaten güçsüzdür." ifadelerini kullandı.
Zorbalıkta izleyici etkisinin de önemli olduğunun altını çizen Turan, "Arkadaşlar açısından konuşursak, illa zorbaya böyle karşı koyacaksın diye bir şey yok. İzleyiciler, hakikaten bu davranışı onaylamadıklarını hissettirdiklerinde zorba kendine bir destekçi bulamadığı için zaten geri plana çekilir." dedi.
Fotoğraf: Başak Akbulut Yazar/AA
"Zorba çocuklar genelde daha önce zorbalığa kurban olmuş olan çocuklardır"
Turan, çocuğunun zorbalık yaptığını öğrenen bir ebeveynin nasıl davranması gerektiğine ilişkin şu önerilerde bulundu:
"Onun da çocuk olduğunu unutmayacağız. Zorba olan çocuklar genelde daha önce zorbalığa kurban olmuş olan çocuklardır. Bir de iğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batıracağız, bir de kendimize bakacağız. Ev içinde farkında olmadan bunlar olabilir. İletişim tarzımız hakikaten çok stresli, gergindir, çocuk dikkat çekmeye çalışıyordur, ilgisiz kaldığını düşünüyordur. Bu onun dikkat çekme yolu olmuş, onun iletişim dili haline gelmiş olabilir. Bunların kontrol edilmesi gerekir. Çocuğumuzun daha önce bir zorbalığa maruz kalıp kalmadığına bakacağız. Ondan sonrasında da çocuğumuzu yalnız bırakmayacağız."
Turan, çocukları zorbalığa uğrayan ebeveynlerin bu durumu nasıl anlayabileceğine ilişkin şunları söyledi:
"İlköğretim düzeyinde akademik başarı bizim için çok önemlidir. İlk sinyalleri burada verir zaten. Önce çocuğun akademik başarısı düşer, biraz daha çekingenleştiğini görürsünüz. Çocuğun, okulla ilgili anlattığı şeyler eskiye göre daha sınırlıdır ya da anlattığı olaylar hep kötüdür. Genelde çok bahsetmek istemezler, ispiyoncu olacağını düşünürler. Anlatmaya başladığı zaman da genelde kendi mağduriyeti kısmını es geçiyordur. Okula gitme, arkadaşlarından bahsetme, arkadaşlık kurmaya yönelik hevesinin belirgin bir şekilde düştüğünü görürsünüz."
Çocukların gurur meselesi olarak görüp zorbalığa uğradığını rahat bir şekilde anlatmayabileceğini dile getiren Turan, ergenlik döneminde gruplara katılmanın çocuklar için önemli olduğunu, bu çocukların gruptan dışlanmaktan korktuğu için yapılan zorbalığa ses çıkarmadığını aktardı.
Akran zorbalığında izleyici etkisinin önemi
Turan, zorbalık yapan çocukların bu durumu kayıt altına alarak sosyal medya hesaplarından yayınlamasına ilişkin de şunları kaydetti:
"Sorunun kaynağına inmemiz gerekiyor. Maalesef toplum olarak da çok saldırganlaştık, öfke dili çok yerleşti. Birisine zarar verme, özel hayatını ifşa etme, çamur at izi kalsın şeklinde 'iptal kültürü' çok yaygınlaştı, çocuklar aslında bizden gördüğünü yapıyor. Çocuklar bunu bir yol, bir iletişim dili olarak görüyor. Buna karşı okulların bu davranışların kendine alan bulamayacağı yerler haline getirilmesi lazım. İzleyici etkisi de burada çok önemli, bunun mutlaka öncesi vardır. O kamera kaydı bir anda olmamıştır. Öncesinde çocuğu rahatsız ediyorlardır, güçsüz bulmuşlardır ve bundan etkilendiğini fark etmişlerdir."
Çocukların birbirlerine karşı yaptıkları ilk zorbalıkta, öğretmenler ve okul yönetiminin çok önemli olduğunu dile getiren Turan, "Zorba kendine alan açılamadığında, o şiddet davranışlarını göstermeye cesaret edemez. Çünkü şunu bilir 'Ben bu gruptan dışlanacağım. Benim arkadaşlarım olmayacak.' O grupta yer bulabildiğini, o davranışların onaylandığını bildiği için bunu daha çok yapıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Turan, izleyici konumundaki kişilerin zorbalık yapan kişiye "Aferin, hak etmişti." gibi teşvik edici sözler söylemesinin tehlikeli olduğunu belirtti.
Zorbalığın meşrulaştırılmaması gerektiğini vurgulayan Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İzleyici konumundaki çocuğun süper kahraman gibi ortaya atılmasını beklemiyoruz ama zorbalığa gülmemek, onaylamamak, tepkisini göstermek zorbanın davranışlarını sınırlandırır. Çünkü zorbanın bu davranışları, hep basamak basamak olmuştur. Zorba bir başlar, arkadaşları güler, devam eder. Baktı ki onaylanıyor, hatta cesaretlendiriliyor. Bu tarz şeyler olduğu zaman zorba zaten dozu hep artırır. Patolojik bir durum yoksa hiçbir çocuk bir anda kameraya çekerek başka bir çocuğa zarar vermez. İzleyici etkisini dikkate alıp çocuklarımızı bu zorbalığı onaylamaması konusunda eğitmemiz lazım."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com