USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Ekonomi

5. Finansın Geleceği Zirvesi'nde "Bankacılığın Geleceği" paneli düzenlendi

Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen 5. Finansın Geleceği Zirvesi, "Bankacılığın Geleceği" paneliyle Turkuvaz Medya Merkezi'nde devam ediyor.

5. Finansın Geleceği Zirvesi'nde
11-12-2025 15:33
Google News
İstanbul

Moderatörlüğünü Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar'ın yaptığı panele, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan ve Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ katıldı.

????

Çakar, burada yaptığı konuşmada, jeopolitik risklerin Ukrayna-Rusya savaşı, akabinde İsrail'in, Gazze'deki vahşeti, Lübnan, Suriye, Yemen, İran'a saldırması, Pakistan-Hindistan savaşı ve devam eden Amerika-Venezuela gerilimi gibi konular olduğunu vurguladı.

Diğer risklerin ise ticaret savaşları ve korumacılık olduğunun altını çizen Çakar, "2024 yılında başlayan Amerika-Çin arasındaki gümrük tarifeleri ve teknoloji konusundaki kısıtlamalar iş insanlarının geleceğe ilişkin plan yapmalarını zayıflattı. Ve tedarik savaşlarının hala devam ettiğini hep beraber görüyoruz." diye konuştu.

Halkbank Genel Müdürü Arslan ise "Para politikaları yönüyle ihtiyati tedbirlere baktığımız zaman en önemli konu tabii faiz oranlarıyla bu işi yönetmek." şeklinde konuştu.

Burada enflasyonla enflasyondaki düşüşe bağlı kademeli olarak Merkez Bankası politika faizinde de düşüşlere şahit olduklarını belirten Arslan, şunları kaydetti:

"Bu gösterge itibarıyla önümüzdeki yıl da enflasyondaki düşüşle birlikte göstergeye faiz oranlarında düşüş bekliyoruz. Ancak bu, demek değildir ki parasal genişleme olacak ya da makro ihtiyati tedbirlerden tamamen vazgeçilir anlamına gelmiyor. Para politikalarındaki faiz oranlarındaki bir düşüşle birlikte aslında sıkılaştırıcı para politikalarını gösteren bir değer gösterge de kredi büyümelerindeki sınırlama ve aynı zamanda selektif kredi politikası dediğimiz bankaların kredilerini kullandırırken aslında bunda enflasyonu artırmayacak, bununla birlikte üretimi, yatırımı, ihracatı artıracak alanlara yoğunlaşması veya bu alanlara öncelik vermesi anlamına geliyor. Biz de bu kural setinde 2026'da çok önemli bir gevşeme beklemiyoruz. Faiz oranlarında düşüş olsa da aslında bu gerekli kredi politikası anlayışını devam ettirecek başta kredi sınırlamalarının ve selektif kredi politikası anlayışının, bazı alanlarda gevşeme olmakla birlikte, 2026'da da devam edeceğini, özellikle ilk 6 ayda bunun devam edeceğini öngörüyoruz."

"2026'da 2025'ten daha olumlu bir resim görüyoruz"

Akbank Genel Müdürü Gür de ekim sonu itibarıyla sektörün öz sermaye karlılığının yüzde 25,4 olduğunu, bunun yıllıklandırıldığında yaklaşık yüzde 30 olduğunu söyledi.

Gür, bunun enflasyonun altında bir karlılık olduğunu vurgulayarak, "Dolayısıyla temel olarak zaten bankacılık sektörünün yapması gereken, enflasyonun üstünde bir karlılığı yakalayacak ve bunu sürdürülebilir kılacak bir ortam içinde çalışması. Hepimiz şunu biliyoruz, gerçekten de özellikle bugünkü politika seti, makro ihtiyati tedbirler, diğer düzenlemeler, geçici bir süre bankacılık karlılığını hakikaten baskılar durumda. Çünkü sürdürülebilir karlılık, günün sonunda bankacılık sisteminin öz kaynaklarına olumlu katkı yapacağı için ülke ekonomisinin büyümesi açısından vereceğimiz desteği de sürdürülebilir hale getirecektir." açıklamasında bulundu.

2026'ya bakıldığında görünen resmin 2025'ten daha olumlu olduğunu kaydeden Gür, bugün Merkez Bankasının bir faiz indirim kararı açıklayacağını ve bunun 2026'ya dönük çok önemli bir adım olacağını dile getirdi.

Gür, "Bu hep birlikte yapmış olduğumuz bir performans. Yani burada reel sektör de, bankacılık sektörü de, finans sektörü de bu politika setine uyum konusunda gerçekten çok sağlam bir destek veriyor. Dolayısıyla da kısa süreli olduğunu düşündüğümüz bu dönemin 2026'dan itibaren tekrar normalleşeceğini söyleyebilirim." değerlendirmesinde bulundu.

2026'da bankacılığın radarında olması gerekenin enflasyonun seyri, faiz indirimlerinin devamı, kredi maliyeti ve günün sonunda verimlilik olduğunu belirten Gür, Türk bankacılık sektörünün kamusuyla, özel sektörüyle, katılım bankalarıyla bir bütün olarak esasında global anlamda sermaye yeterliliği çok yüksek bir yapıda olduğunu bildirdi.

Gür, "Dolayısıyla bütünsel olarak bu resimde eksik olan sürdürülebilir karlılık. O da 2026'dan itibaren daha olumlu katkı yapacak diye düşünüyorum." dedi.

"İstikrar programı enflasyondaki önemli düşüşle beraber ilerlemeyle devam ediyor"

QNB Türkiye Genel Müdürü Tan da 2,5 senedir ana hedefi enflasyonla mücadele olan istikrar programının enflasyondaki önemli düşüşle beraber ilerlemeyle devam ettiğini belirtti.

Tan, enflasyonda yıl sonu beklentisinin yüzde 31'ler seviyesinde olduğunu kaydederek, "Programla beraber faiz hadlerinin arttığı, şimdi yavaş yavaş azalmaya başladığı ama reel sektörü de çok etkileyen, dengelerin de oldukça yerinden oynadığı bir dönem geçirildi ve geçirilmeye devam edecek. Bunun tabii ki firmaları etkilemesi, döviz kurlarındaki hareket, döviz kurlarındaki daha stabilizasyonun getirdiği rahatlama ama diğer tarafta belki ihracatla ilgili destek ihtiyaçları, diğer taraftan işletme sermayesi ihtiyaçlarıyla ilgili artışlar ve finansman maliyetleri gibi birçok konu üst üste gelmiş durumda." ifadelerini kullandı.

2024'ün son çeyreğinden itibaren sorunlu kredilerde artış gördüklerini anlatan Tan, bu artışın bankacılık sektörü için sürpriz olmadığını vurguladı.

Tan, "Hepimiz bunun farkındaydık. Bununla ilgili bütün sistem tedbirlerini almıştı ve şimdi artışı da ikiye ayırmak lazım. Ağırlıklı bireysel kredilerden bir artış geldi ki ilk başlarken yine bu beklenen bir yoldaydı. Daha sonradan da tüzel tarafta birazcık daha gecikmeli olarak tüzel tarafta da artış geldi. Peki bu artış korkutucu bir artış mı? Geldiği oranlar ne? Bugün Türkiye'deki bankacılık sistemindeki NPL oranı, yani tahsili gecikmiş alacak oranı yüzde 2,5 seviyesinde. Peki bu 2,5 korkutucu mudur? Nerelerdedir? Geçmişten bugüne geldiğimizde nasıl bir seviyedir? Bence buna bakmak lazım. Bu 2,5'in korkutucu bir rakam olmaması lazım." açıklamasında bulundu.

Gelecek dönem beklentisine değinen Tan, özellikle 2026'nın ilk çeyreğinde, hatta ikinci çeyreğinin bir kısmında da bir yukarıya doğru gidişi göreceklerini ifade etti.

"Türkiye'de inanılmaz bir insan kalitesi var"

Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ da yabancı sermayeli bankalarla çalışırken doğal olarak diğer ülkeleri ve kendilerini gördüklerini ifade etti.

Baştuğ, "Bence bizim genç jenerasyonumuz nitelikli, kaliteli. Dünya standardında oldukça üstün. Türkiye'de inanılmaz bir insan kalitesi var. İnsanımıza hakkını vermemiz lazım." diye konuştu.

Türk bankalarının 2000'li yıllardan sonra disipline edildiğini belirten Baştuğ, "Şeffaf, anlaşılır, bilinir bir sektör. Buraya yatırım yapmak isteyen ya da bu bilançolara bakan kişiler bilançoda ne varsa onu görüyorlar ve bilançoları şeffaf ve iyi regüle edilmiş bir sektör." açıklamasında bulundu.

Sektörün repütasyonunun (itibarının) çok kuvvetli olduğunu belirten Baştuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi yabancı yatırımcı gözüyle baktığımız zaman Türkiye'de bankacılıkta başarı kriterinin adı bence ölçekten geçiyor. Dolayısıyla yabancı yatırımcı buraya geldiği zaman büyük ölçekli bir yere yatırımını yapmadığı takdirde Türkiye gerçeğinden yeteri kadar istifade edemez. Edemeyeceği zaman da ortada farklı sonuçlar çıkabilir. Şu ana kadar benim gördüğüm Türkiye'ye büyük gelen büyük oyuncu yatırımcıların tamamı memnun. 2027'den sonra da çok daha memnun olacaktır."


Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün çizgisi
ANKET TÜMÜ