
R.3: 1/200 bin ölçek Mysia Olympos [HGM]: Slymeon [Simeon], 1550 rakımlı Altıardıçdüzü; Beliatoba 1795 rakımlı Çakşırlı T.[?].
Peçenek isimleri
Öz
Bu makalenin amacı, ülkemizde özellikle de Göller Bölgesi’nde bulunan Peçenek isimleri hakkındadır. Zira Peçenekler ve sair Ortodoks Türkler, içlerinden ihtida edenler olsa da, bin yıl [950-1925] Göller Bölgesi’nde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Peçenekler dışında, ciddî bir Hun, Kuman, Sarmat, Oğuz, Bulgar ve Tatar varlığı da vardır. Hatta Eğirdir Gölü’ne Oğuz Gölü denilmesine sebep, İmparator Valens zamanı [364-378], Eğirdir Gölü kıyısında oturan Hunlar’dır. Bugüne kadar Skylitzes, Attaliates, Anna Komnena, Akropolites, Pahimeris, Kurat ve sair tarihlerinde Balkanlar ve malûm Trakya’da gösterilen Peçenek, Bulgar, Tatar, Sarmat, Oğuz, Kuman, Macar ve Türkler ile Bizans arasındaki olayların vukûbulduğu yerler Göller Bölgesi’dir. Bu iddiamı birçok makalede gösterdim. Bir kaziye-i muhkem hâline gelmiş olan bu konu, tarihçinin ezberini bozmaktadır. Yine Peçenekler’le ilgili olan Çaka Bey de, malûm Ege değil, eski Ege Denizi, yâni eski Eğirdir Gölü [Denizi] ile ilgilidir.
Açar Kelimeler: Hun, Macar, Oğuz, Bulgar, Peçenek, Kuman, Tatuş, Barla, Pithekas, Bisse, Bula.
Giriş
Bir insana isim vermede ırktan ziyada din, bilhassa mezhep rol oynamaktadır [Sevan Nişanyan]. Biz de bu geçeğe şahit olduk ve oluyoruz. Ertuğrul-şah Beyin, dedesi Gündüz Alp, atası Kaya [Kayı] ve Oğuz Alp; kardeşleri Sungur, Dündar, Gündoğdu; çocukları Osman, Gündüz, Sarı Batu, Savcı; torunları Pazarlı, Hamid, Çoban, Melik, Alâeddin, Fatma ve Orhan olup, ırkî isimler giderek yerlerini dinî isimlere bırakmıştır. Uc Gâzîsi Menteş-şah veya Biñtaş Beyin dinî adı Mehmed; kardeşinin Alp Aka İlyas; yakınlarının Yinanç oğlu Ali, Sevinç, Salur; çocuklarının Hamid, Aydın; torunlarının İlyas, Mehmed ve Mesut olup, gittikçe dinî isimlere dönüşmüştür. Osman Gâzî’nin adı Atman mı, Otman mı hâlâ tartışılır. Benzer şekilde Peçenek isimleri de, Ortodoks isimlerine dönüşmüştür.
XVI. Asır defterlerinde Tanrıverdi, Çalapverdi, Balı, Budak, İne, Şahbende, Aydoğmuş, Turmuş, Bahşi, Basat, Masat, Togan, Turgut, Esen, Bekce, Terken, Türken vs. gibi adlara çokça rastlanmaktadır. 1501 yılı ve 16. Asırda Atabey, Findos [Gökçeli] ve Eğirdir-Nis Adası’nda [Yeşilada] oturan Ortodoks Türk adları için bk. Ek.1.
Hamit sancağındaki Hıristiyanların çoğu Türk adları taşıyordu. TT 994’e göre Barla’da Hıristiyanlar Yorgi, Vasi, Hıristos, Nikola, Aleksi vb. adlar yanında İvaz, Nasrettin, Arslan, Türk-eri, Selim gibi adlar taşıyorlardı. 1522 tarihli defterde Isparta’da Hıristiyanlar arasında Bali, Kara, Bazarlu vb. adlar vardı. XIX.yy’da Burdur, Uluborlu, Isparta ve Eğirdir’i gezen batılı gezginler, buralardaki Hıristiyanların kendi dillerini unuttuklarını ve hepsinin Türkçe konuştuklarını görmüşlerdir. Evliya Çelebi, XVII. Yüzyılda Antalya ve Alanya’daki Rumların yalnız Türkçe konuştuklarına tanık olmuştu. Üstelik Rumlar Grek harfleriyle Türkçe yazıyorlardı. Hıristiyan nüfusun gerilemesi, yerli halkın zamanla İslâmlığı kabul etmesiyle açıklanabilir (Arıkan, 1988: 64).
Kale içindeki sekene, aslen Rum değil, Hıristiyan kalmış Türkler’dir. Bizim Rum dediğimiz kimseler, Türkçeden başka dil bilmedikleri gibi bütün âdet ve gelenekleri de aynıydı. Buraları tetkike gelen Arundell, Teksiyer, Ramzey, Kalder, Rumların veledi-Arslan, veledi-Yakup gibi adlarını görerek, buradaki isimler şayan-ı dikkattir diye şüphelerini izhar etmişlerdir. Kilise ve okul, Rum cemaati tarafından idare edilir ve yaşatılırdı. İlk zamanlarda dersler tamamen Türkçe idiyse de 1310 [1894]’den sonra Rumca da okutulmaya başlandı. Rumların Türk aslından olmalarına rağmen cehaletimiz yüzünden onları zorla Rumlaştırdığımız anlaşılmaktadır (Demirdal, 1968: 109-110).
Zeki Arıkan’ın Sokolski, Vryonis ve Decline’ye dayandırdığı yorumları, hem Yonca Anzerlioğlu, hem de Said Demirdal’a terstir. Ortodoksların Türkçe adlar taşımaları Türkler ile olan ilişkilerinden dolayı değildi. Bunlar, baştan beri Türkçe adlar taşıyorlardı ve gide gide dinî isimlere dönmüşlerdi. Zira bunlar Türk’tü ve Osmanlı idaresi bunları, yardım etmek şöyle dursun, Demirdal’ın dediği gibi tamamen Avrupalı Hıristiyanların insafına terk etmişti.
Arıkan ve batılı kaynaklar, Göller Bölgesi’nde vukûbulan yeryüzü değişimini ve Bizans tarafından Hıristiyan yapılarak hududa [Eğirdir Gölü civarı] yerleştirilen Peçenek, Kuman ve Oğuz nüfusunu bilmiyorlar veya bilmezden geliyorlar. Gördüğünüz gibi hemen herkes Batı ve Batılı penceresinden bakıyor ve Göller Bölgesi’ndeki Ortodoks Türkler için Rum diyor ve en sonda da bu Rumları, Yunan ve Grek yapıyorlardı.
Bir Fransız kaynağı, “1914’de Isparta’da 46.698 Müslüman 6.648 Grek, 1.119 Ermeni; Uluborlu’da 19.387 Müslüman, 1.278 Grek, 5 Ermeni; Eğirdir’de 27.020 Müslüman, 2.982 Grek; [Şarkî] Karaağaç’ta 25.748 Müslüman 10 Grek; Yalavaç’da 29.919 Müslüman, 9 Grek, 10 Ermeni nüfus vardır” der. Bu kaynağın Türkler için Müslüman derken, Hıristiyanlar için Grek, Ermeni demesi, bir rastlantı olmayıp, gelecek için belge hazırlamaya matuftur. Zira bugün de Yunanistan, Batı Trakya’daki Türkler için “siz Türk değil, Müslüman olmuş, Yunan’sınız” diyor. Anna’nın şu ifadeleri, Peçenek, Kuman, Oğuz, Hun, Bulgar vs. Türkler’in nasıl Hıristiyan yapıldığını gösterir:
“İmparator, çok ermiş ve dine düşkün bir başrahipti denilebilir. Bir İsa yoldaşındaki kadar ateşliliği, inancı vardı; yalnız şu ünlü göçebe Peçenekler’i değil, bunların yanı sıra tüm İran halkını, Mısır ve Libya'da yaşayan ve Muhammed dinine göre tapınan bütün Barbarları da bizim dinimize döndürmek isterdi” (Anna, 1996: 209).
Belgede görüldüğü gibi Roma, on binlerce Türk’ün, kimini makam, kimini parayla kendi dinine soktu. Gerçek böyleyken şimdi de, “Türkler, Yunanca konuşanlara çeşitli yol ve baskılarla Türkçe öğretti diyorlar ve diyebiliyoruz”.
Göller Bölgesi’ndeki Peçenek ve sair Türkler ile ilgili olaylar
Topraklı (2025): “Skylitzes Tarihi: Peçenek, Pankaleia ve Ades [Polemon] Harpleri” adlı makalede, imparator Tzimiskes ile imparator Alexios dönemleri, yâni yaklaşık 960-1120 tarihleri arasındaki olaylarda zikredilen Peçenek, Sarmat, Uz, Kuman, Bulgar, Bogomil, Türk vs. gibi unsurların Balkanlar’da değil, Kemer Boğazı çevresinde bulunduklarını gösterdim.
Şimdi de şu olaylarla iddiamı desteklemek istiyorum: 1- “Çaka Asya’da yiğitçe dövüşürken esir düştüm” der ki, söz konusu Asya, Eğirdir Gölü’nün şarkı olan Asya eyaletidir (Anna, 1996: 232); kardeşinin nisbesinin Yalavaç oluşu ise, Yalvaç beyi oluşuna işarettir. 2- Çaka, 1078-1081 arası üç yıl İstanbul’da kaldığı hâlde, “İmparatorluk sarayında Rum soyluları arasında yıllarca yaşamıştı” denilerek [Anna, 267 açık.2], ona sahip olmadığı özellikler verilir. 3- Çaka, “anlaşırsak adaları verip, İzmir’e döneceğim” der ki, [Anna, 233] adalar, Eğirdir Gölü’ndeki adalar; İzmir ise Barla-Boyalı önünde eski adı Myria olan Apameia’dır. 4- Emir Çaka’nın “Peçeneklerle işbirliği kurduğu” yerler Kemer Boğazı; Kentlerin Kraliçesi, Amorion [Uluborlu]; yanındaki Bathys Rhyax, Kemer Boğazı’ndaki ırmak; Batı, Boğaz’ın batısı; Doğu [Asya], Boğaz’ın doğusu; deniz ise eski Eğirdir Gölü’dür [Anna, 247-248]. 5- Çaka, Khersonnesos’u işgal etmeleri için Peçenekler’e elçi heyeti göndermişti; hatta Doğu'dan [Anadolu] İmparatora yardıma gelmiş ücretli askerlerin geçmesine izin vermiyordu [Anna, 248]. Buradaki Khersonnesos, Kemer Boğazı’nın batı yakasıdır. İzmir’deki bir Çaka, Doğu’dan [Asya eyaleti] Bizans’a giden ücretli askerlere izin vermem diyemez. Çaka, malûm İzmir’de değil, Asya eyaletindeki İzmir’de [Apameia] olup; hasat vergisini alınca ücretinizi vereceğim; Bizans’a değil, bana hizmet edin, demiş oluyordu [Anna, 248]. Bu madde Çaka’nın, İstanbul Yolu üzerindeki Asya eyaletinde bulunduğunu ve Türkler’in ücretle başka bir devlette askerlik ettiklerini de gösterir. 6- Lebounion harbinde geçen Ainos, Barla önünde göl altında kalan ve Barla halkının Aynalı [Aina, Ainos] Çarşı dediği yerdir. Ertuğrul Gazi olayındaki Ainos ile Lebounion harbindeki Ainos aynıdır. Ege Denizi, eski Eğirdir Gölü; Tearos nehri ise iki göl arasındaki Orta Menderes’tir [bk. Anna, 249; Khalkokondil, 2014: 17]. Tearos, Tauros olmalıdır. 7- Aleksios, “ben, Tanrının yardımıyla onu, ülkemin sınırlarından kovarım; seni de kendi çıkarın için, [Çaka hakkında uyanık olmaya] ve onu yeniden kendi buyruğuna almaya [3] davet ederim” diye bir mektupla Çaka’yı Sultan Kılıçaslan’a şikâyet eder. Açık.3. Bu deyiş Çaka'nın Rum Selçukluları bağımlısı bir Bey olduğunu gösterir [Anna, 270]. Kılıçaslan, Çaka’yı Abidos’ta [Kemer Boğazı şarkı] öldürdü; kabri, Yenice köyü Koru Tepe, Müslümanlar Mezarlığı’ndadır [İbn Bibi, 2014: 140].
Evet, Çaka, Asya eyaletinde bir Selçuklu beyi iken Bizans’a esir düşmüş, Süleymanşah’ın imparator Botaniates’i desteklemesiyle de Bizans’ta iyi bir mevkii olmuş, Aleksios’un başa geçmesiyle de görevine son verilmiştir. Zira Aleksios, Çaka’nın Süleymanşah’a çalıştığını fark etmiştir. Çaka, tekrar Asya eyaletine gelmiş ve Süleymanşah’ın emrinde çalışmaya başlamıştır. Süleymanşah, Uluborlu ovasını Muhammed İlhan, sahilleri Çaka, Gelendost ovasını Barak ve Tanrıvermiş, Yalvaç ovasını Yalavaç, sair yerleri de diğer beylere emanetle 1084’de Antakya’ya gitmiş; 1086’da Halep’te vefat etmiş; Aleksios da, antlaşmaları nakzetmiştir. Çaka, tekrar Bizans’a dönmek, hatta bunu sağlarsa Dalassenos’un oğluna kızını vermek, onun kızını da oğluna almak istemiş; Bizans’a dönemeyince de, Kemer Boğazı bölgesinde Aleksios’la mücadeleye başlamıştır. Çaka ve sair beyler, Anayolu takiple 1093 başında Kemer Boğazı’na gelen Kılıçaslan’ı karşılamış; İznik’e giderek babasından boşalan tahta oturtmuşlardır. Bu arada I. Kılıçaslan, Çaka’nın kızıyla tanışmış ve evlenmiştir. Mesele bundan ibarettir.
8- Peçenekler, 29 Nis. 1091 tarihindeki Lebounion harbinde Kuman-Bizans ittifakıyla Barla önünde savaşmış ve mağlup olmuşlardır. Sağ kalan Peçenekler’i Çaka, tekneleriyle Oğuz Gölü’ndeki Nis ve Gülistan adalarına taşımış; uzun bir süre Kuman kuşatması altında kalmışlardır. Bu ada halkı, 1142 yılında İmparator John Komnenos’a karşı gelmiş; Honazlı Niketas’a göre, “Hıristiyan oldukları hâlde imparatora küfürler savuruyor; sınır komşuları Türkler’in tarafını tutuyorlardı. Zira bunlar adet ve gelenekleriyle Türkleşmişlerdi”. Ada halkı, 50 yıl önce Oğuz Gölü’ndeki [Eğirdir] adalara sığınanlardı ve muhtemelen 1925 Nüfus mübadelesiyle Yunanistan’a göçmek mecburiyetinde kalan Ortodoks Türkler, bu Peçenekler’in torunlarıydı. “Peçenekler, Lebounion harbinde dilleriyle birlikte yok oldu” denilir. Peçenek vs. Türkler, Yunanistan’da eridiler ve eritildilerse de, Peçenek lisanı yok olmadı; zira onlar Türk’tü ve Türkçe konuşuyorlardı. Yine bazıları, “bunlar Türk değil, Yunan’dı ve Türkler’in içinde dillerini unutmuşlardı; bazıları da “ya dilinizi, ya da dininizi seçin diye Osmanlı baskı yapmıştı; onlar da dinlerini seçmişti” derler ki, bu görüşler hem mantığa, hem de gerçeğe aykırıdır. Zira onlar, vaftiz edilerek, Roma saflarında Türkler ile savaşmaları için Anadolu’ya gönderilmişlerdi. Buna dair tarihte [Skylitzes, Khoniates ve Anna Komnena’da] onlarca kanıt var (Anna, 1996: 209). Osmanlı, Ruslar’ın Kiril alfabesini dayattıkları gibi, kendi alfabesini dayatsaydı, bugün bu tartışmaların hiçbiri olmayacaktı.
9- “İmparator J. Vatas [1222-54], sathi olarak Hıristiyanlaştırılmış olmaları lâzım gelen ve on binden az olmayan Kuman’ı, yâni Türk’ü, kadınları ve çocukları ile birlikte göçebe bir hayat sürdükleri Trakya’dan kaldırıp, kısmen asker köylüler [sipahi] olarak Avrupa tarafına, bilhassa Anadolu’da Menderes vâdisine ve Firikya’ya hudutlu yerleştirdi (Wittek, 1999: 13).
Trakya, Kemer Boğazı yanındaki Thrakesia temi; Avrupa, Kemer Boğazı garbı, Anadolu, şarkı ve Asya eyaleti; Menderes ise Orta Menderes’tir. Jan Vatas’ın malûm Trakya ile ilgisi olamaz. Zira onun devrinde İstanbul, Lâtin işgali altındadır ve Göller Bölgesi’nde Lebounion harbinden kalma 40 bin Kuman vardır [bk. Anna, 250].
10- Peçenekler, Haemos dağlarının kuzeyine yerleşmişlerdi; Monomachos [1042-1055], daha önce Bulgarlar’ın yaptığı gibi onların da yeni bir göçebe devleti oluşturmasından çekiniyordu [Açık. 986]. Attaleiates Historia’da, bu savaş hakkında detaylı bilgi verir; zira kahramanı Botaneiates savaşta yer almıştır. Ona göre yenilginin sebebi Bulgar komutan Sknkellos Basileios’un yeteneksizliğidir. Çekilme başlayınca doğu alaylarından birini komuta eden Botaneiates adamlarını kurtarmıştır [Açık. 987]. Monomachos, Peçenekler’in yaşamaları için uygun olan Preslav ve Dristra’daki varlıklarını kabullenmiştir. Ayrıca sadakatlerini garanti altına almak için Paristrion kentinin önde gelenlerine yüksek mevkiler vermiştir [Skilizes, 196-197, açık. 986, 987, 988].
Rum kullanımında Makedonia adı çoğu kez Trakya’yı kapsıyordu. Attaleiates’in Rhaidesto [Barla] yakınlarında mülkleri vardı; kentten [Rhaidesto] birçok kez ve böyle övgüyle söz ettiği görülüyor (Attaleiates, 2008: 42, açık.11).
Skilizes ve Attaleiates’i yorumlayalım: Haemos dağları, Sultan dağlarının devamı olan Bozdurmuş dağlarıdır. Peçenekler, bu dağların kuzeyi, Şuhut ile Bolvadin arasındadırlar. Bulgarlar, Bulgaristan’da değil, kaynağın dediği gibi [Kemer Boğazı yakını] “göçebe bir Bulgar devleti kurmuşlardı” ve imparator, Peçenekler de böyle bir devlet kurarlar diye çekiniyordu. Botaneiates, Nikaia, Küçük Nikaia, Nikopolis ve daha birçok adı olan Lampe’li [Senirkent-Uluğbey] idi ve doğu [Asya eyaleti] alaylarından birini komuta ediyordu. Attaleia’lı [Attaleiates] Mikhael, eski Antalya [Side] ve malûm Antalya değil, Barla’lı [Attaleia], Barla veya yanı [Rhaidesto] yakınındaki mülkleri de, Barla önünde olmalıydı. Yâni Barla’lı tarihçi Attaleiates ile Lampe’li [Uluğbey’li] imparator Botaniates hemşeri sayılırlardı. Preslav ve Büyük Preslav Uluborlu veya Uluborlu önü bir kent, Dristra ise Uluğbey’di. Paristrion, kent değil, İstros nehrinin [Popa çayı] her iki yanı olup, buradaki bir kent denilmektedir. “1046-1047 yılları Peçenek harplerinin hepsi de Kemer Boğazı bölgesinde yapılmıştır. Anadolu’dan gelme birlikler, Boğaz’ın şarkındaki Asya eyaleti birlikleri olmalıydı. Adrianoupolis, Boğaz’ın 20 mil şarkındaki Kötürnek; Toplitzo ise, Lobitzo, Lobitzos, Libotanion [Boğazı] ve Plavitza, hepsi de aynı yer olup, Boğaz’ın şark sahilindeki bir yerleşim ve muhtemelen Herakleia; yerli halkın Zygos dediği birçok geçidi olan Kleisoura ise Yenice Derbendi olmalıdır. Demir Kapı geçidi, Kedrea, Cedrea, Sedre, Gereme ve Zahrek kalesi gibi birçok adı olan Şuhut-Arızlı köyünü, büyük ihtimal Senirkent ovasına bağlayan Bozdurmuşbeli veya zayıf ihtimal de Hoyran ovasına bağlayan Yoğurtçubeli olmalıydı [bk. Attaleiates, 2008: 44-54].
11. Yıl 1049 ilâ 1115 arası, muhtelif tarihlerde zikredilen olaylar, Balkanlar’da değil, Kemer Boğazı bölgesinde vukû bulmuştur. Bunun en açık delili, İznik [Uluğbey] ve Lopadion [Kemer Boğazı batı kıyısı] gibi yer adları ile Uc [Eğirdir bölgesi] Beyi Monolykos [Alp Kara], Tuna boyu valisi denilen hadım Leon Nikerites ve Lampe [İznik] valisi Eust. Kamytzes'in aynı olayların kahramanları olmalarıdır [bk. Anna, s.163-166, 217, 264, 403, 483].
Yıl 1114, Anna, s.469’daki Tuna [İstros], Papa çayı; kentlerin kraliçesi Uluborlu; Triaditza, Uluborlu civarı; Philippopolis ise, Senirkent Kayaağzı yakınındadır. Bu, Thrakia'nın [Thrakesia teması] ortasında bir kenttir. Euros [Oyro], iki göl arasındaki şarkla garp, doğu ile batı, Asya ile Avrupa’yı ayıran ırmaktır. Rodop Dağları, Sultan Dağları, Hadrianus'un kenti Kötürnek köyü; Ainos ise, Barla önündedir [bk. Har.1]. Yerini bilemediğim Bouranitzobe Popa çayı kıyısında, Nisos ve Petritzos ise Eğirdir Gölü civarında olmalılar. Nisos, Eğirdir Nis Adası [Yeşilada], Petritzos ise Eğirdir Beydere [Bedre: Petra] köyü olmalıdır. Peçenekler’le ilgili isimler, değişikliğe uğramaktadır.
Anadolu, İslâm Türkler’in idaresine girmezden önce Uluborlu’ya Türk yerleşimi gerçekleşmişti. Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara gelen Kuman- Kıpçak Türkleri’nin bir kısmı Bizans ordusunda paralı asker olarak bulunmaktaydı. Bizans devleti bu askerleri uç bölge kuvveti olarak Uluborlu’ya yerleştirdi. Bundan sonra artık şehir Türkler’in kontrolüne girmiş; Kuman-Kıpçak Türk lehçesindeki Borlu, Burgulu kelimesiyle anılmaya başlandı. Bor; kelime manası itibariyle bağlık bahçelik bölge anlamına gelmektedir. İbn Bibi ve Yazıcızâde Ali’de Burgulu, Birgili adlarıyla anılan Uluborlu’da Büyük Çeşme, Alâeddin Camii ve Arapcık Çeşmesi kitabelerinde Borgulu, Birgili, şehrin ismi olarak kullanılmıştır (Bakır, 2011: 245-46) ifadesi, iddiamı desteklemektedir.
Göller Bölgesi’nde Peçenek ve sair Türkler ile ilgili isimler
A-Yer adları
Batının hükümdarı Konstantinos Arianites bunu öğrendi ve ordusunu yanına alarak Edirne’ye doğru yola çıktı [Skilizes, 2016. 190] kaydındaki Batı, Kemer Boğazı’nın batısı; Edirne [Hadrianopolis] ise Kötürnek köyüdür.
Hudûd el-Âlem’deki Peçenek dağları [Kurat, 2016: 44, yıl 982], Kemer Boğazı etrafındaki dağlar olabilir. Turak, Kedrenos’un [çok abartılı] sözüne göre 800 bin kişiden oluşan kuvvetiyle Tuna’yı buzlar üzerinde geçip, Bizans’ı yağmalamaya başladı. Bunun üzerine Edirne valisi Arianites [] ve Kegen’e Peçenekler üzerine yürümeleri emredildi [Kurat, 2016: 160]. Bu metindeki Tuna, Kemer Boğazı’ndaki ırmak; Edirne Kötürnek; tarihçi Kedrenos ise, Şuhut-Arızlı’lı [Kedrea] bir piskopostur. Lebounium harbi de Barla önünde yapılmıştır. Bunlara göre tarihçi, Peçenekler hakkında yanılmıştır. Bu Peçenekler, Balkanlar’da değil, Kemer Boğazı bölgesinde idiler.
Aspra’dan geçip, Rousion'a indiler [Anna, 237]. Aspra, eskiden Hoyran ovasındaki bir tepede, şimdi ise Gaziri Adası’ndaki bir kenttir [Bergama], 1530’da Akça-kilise geçer ve bu köyün gelirleri, Bisse’deki [Başköy] Bula Hatun zaviyesine aittir. Aspra Ekklesia [Ak kilise] dahi Akça-kilise’dir [Anna, 162]. Apros, Tekirdağ’dadır [Anna, 320], lâkin Kurat, s.233’deki Apron, Gaziri Adası’ndaki Aspra’dır. “Dinyeper nehri geçitlerinde; Bulgaristan’a bakan tarafta altı kale harabesine Peçenekler ad vermiş. Birincisi beyaz taşlı olduğu için Aspron demişler [Rumca beyaz]. Diğer beş kentin adları Türkçe Tungatay, Kraknakatay, Salmakatay, Sakakatay ve Yavkatay olduğu görünüyor, fakat ne anlama geldikleri anlaşılmıyor” [Kurat, 2016: 67, 73]. Apron, Aspron’un farklı hâlidir. Peçenekler’in, Balkanlar’daki bazı isimleri Kemer Boğazı civarına taşıdıkları anlaşılıyor. Kraknakatay [Karaknakatay], katay siper; Karaknakatay bekçilik, gözetme siperi; Sakakatay, kazıklardan yapılan siper, kazıklardan yapılan müstahkem yer; Salmakatay, salma; Tungatay, gece bekçiliği için siper yeri ve Yavkatay, askerî istihkâm manasına gelen müstahkem mevkiiler olabilir (Kurat, 2016: 73). “Peçenekler, Büyük Preslav [Uluborlu] yakınında sivri kazıklarla çevrili bir çit oluşturarak, hendek ve kanallarla güçlendirdiler. Romalılar gelince bu çitin arkasına konuşlanarak saldırıya karşı direndiler” [Skilizes, 2016: 196] metnindeki yer, Sakakatay; diğer dört yer ise, Uluborlu-Senirkent ovasında bulunmalıdır.
Becene Bazarı mescidi Uluborlu merkezdedir [Cebeci-Topraklı, 2018: 183]. Bitzina Uluborlu, Bitzina çayı ise Uluborlu şehir çayıdır. Taurokomos [Toros geçidi, yıl 1190] Kemer Boğazı geçidi ve Yenice Derbendi’dir. Menteşe ve Amourios’a tâbi Ertuğrul Gâzî’nin 1271’de fethettiği Toroslar’daki muhkem kale [eski Tralleis], Barla idi. Bu şehrin 1160’lardaki adı Pithekas’tı ve Pithekas, bir Peçenek adı olmalıydı; aslı “Bitik” olup, Barla’nın eski bir kent olduğunu anlatır [Anna]. 1048’de Sulça, Selte, Kataleim ve Karaman adlı dört Peçenek beyinin geldiği Damatrui, İstanbul-Bulgurlu değil, Yalvaç-Aşağıtırtar yerindeki Edremit’ti. Lobitzo, Lobitzos, Libotanion, Plavitza, Toplitzo aynı yer ve Kemer Boğazı’nın doğu, St. Taras manastırı batı yakası; Yüztepeler, Uluborlu-Senirkent ovası; Trabitza, Traditza, Sardika, Trikala ve Triaditza, bu ovada; Osmos ise, ovanın ayağındaki Kayaağzı pınarlarından hâsıl su olmalıydı.
“Armakourion, Plateia Petra Thrakesion teminde yer alırlar”. “Skleros isyan etmiş; yakını Basileios, Trakya’yı istila etmişti” (Skilizes, 2016: 77). Trakya, malûm Trakya değil, Thrakesia temidir. Beroe, Beroia ve Berroia [başka Selanik yanı, Anna, 36, 162] Kemer Boğazı; Goloe, Yukarı Tunca vadisi değil, Kemer Boğazı yakını; Bathynias [Anna'da Bathys Rhyax], Sazlı dere değil, Kemer Boğazı’ndaki derin ırmaktı. Demir Kapı Geçidi ise, ya Yenice Derbendi, ya da Bozdurmuşbeli; Kentlerin kraliçesi ise Uluborlu’dur.
İmparator, Diampolis ile Goloe arasındaki Lardea’de iken Euphorbenos'u komutan atadı ve onu, [Karadeniz kıyısına gidip] deniz yolundan Dristra/ Silistre'ye gönderdi [Anna]. Diampolis ve Lardea, Kemer Boğazı civarı; deniz, Eğirdir Gölü; Dristra, Papa çayı yanındaki Senirkent-Uluğbey’dir. İmparator, aceleyle Pliskoba'ya doğru yola çıktı ve oradan, yerlilerce "İskitlerin istişare evi" diye anılan Slymeon’a tırmandı. […] Beroe’da bulunan İmparator, gerekli parayı Kentlerin kraliçesinden getirtti; tutsakları satın aldı [Anna, 218, 224]. Pliskoba [eski Bulgar başkenti], Derster [Mikra İznik: Uluğbey] güneyindedir. Slymeon [Simeon], Garip köyüne tâbi Mysia Olympos üzerindeki 1550 rakımlı Altıardıçdüzü; Bisse, Senirkent-Başköy; Traulos ile anılan Beliatoba, Simeon veya şakındaki 1795 rakımlı Çakşırlı tepe yanı; Paristrion ise Popa çayı boyudur [Anna, 183, 215, açık.1; Kurat, 190, 197-99, 200, 205-6, 315; R.3].
Peri [par] ön eki, “her iki yanı” demek [Prof. Ümit Fafo Telatar]. Peristrion, Popa çayının [İstros] her iki yanı.
Polibotos Bolvadin; Hades [Polemon] Çay-Karamıkkaracaören; Rusion, Şuhut-Uruzlar [Yarışlı]; Tzouroulos, Şuhut-Çoru [Demirbel]; Xerogypsos [Kuru-kireç] Kali çayı; Sidera [Kedrea] Arızlı; Mikra İznik ve Nikopolis Senirkent-Uluğbey; Boulgarophygon, Babaeski değil, Senirkent-Genceli; İstros [Tuna] ise Uluborlu Papa çayıdır [bk.Har.1].
Texier, Eğirdir Gölü’nde yer altına giden sulara, Türklerin “düden”, Rumların “katabatara” dediğini söyler. Adadaki Hıristiyanların Kata-batara [aşağı batar] demeleri, bunların Türk olduğuna işarettir. 1833 yılında Arundell ise, “adalar eski Yunanca isimleri muhafaza etmişlerdir. Büyüğün adı Nisoi’dir; ahalisi Türk ve Rum; Rumların bir kısmı yerli, Türkçe konuşur, bir kısmı da Kıbrıs’lıdır” der. Eski Eğirdir Gölü, Ozolimne’dir [Ouzolimne] [Anna, 225].
Banıs, Banos [Eğirdir- Kalın-kilise, Gökçehüyük], Avarlar’dan beri kullanılan kelime; efendi, sahip, bir bölgenin hâkimi, idarecisi, Macarlar’da kıraldan sonra gelen en yüksek makam. 7.yy’da imparator Herakleios [610-641] Anatolikon, Opsikion, Armeniakon ve Kibyraioton themalarını kurdu (Kinnamos, 2001: 221, 223).
B-Kişi adları
Bizans yazarlarının verdikleri kişi adları umumiyetle kişilerin gerçek adları değil, görev yaptıkları coğrafyadan almış oldukları nisbeleridir. Misâl: Çaka, Yalavaç, Kundan, Monolykos [Alp Kara] vs. isimler, gerçek isimler değildir.
Tyrach [Turak, Durak] Peçenek beyidir [Skilizes]; yarı Türk Monastras ile tam Türk Ouzas [Uz] ve Synesios [Anna], Yalvaç-Hoyran bölgesinin Bizans komutanlarıdır. Tzelgou [Çelgü] [Anna]. Alkan [Al Khan], Al Han olmalıdır [Skilizes, açık.955]. Sarmat Ouzas [Uz] ve Karatzas [Karaca] [Anna]. Tatou, Tatoş, Tatuş [Anna, Kurat]; İznik’le [Uluğbey] ilgili Türk asıllı Tatiki ve Sarmat asıllı Uzan ile Karaca [Kurat]. Nabit Gules, Kegen [Kağan]; Galinos, Kulinos [Kegen’in oğlu, Kulun, Gulun, Kalın] [Kurat]. İskit [Peçenek] Pitikas [Anna, 489]. Bula Hatun [Kurat, Karaer]. Peçenek beyleri: Kurja-Küre, Turak, Kilter [Turak’ın atası], Kegen, Balçar [Kegen’in atası], Sulça, Selte, Kataleim, Karaman, Çelgü, Neançes, Kançu ve Katran [Kurat, 2016: 307-09]. Katakalon ve Kataleim, adlarındaki yön bildiren “kata” öneki ilginçtir. Türk asıllı Bizans askeri Migidenos, [Anna, 227], Makedon kolonili [Kötürnek civarı] olmalıydı.
Neantzes, Kantzous ile Katranes (Anna 1996: 234-35). Şarkîkaraağaç Kançorlar [Bayar] Peçenek beyi Kançu; Yalvaç-Eğirler ve Çetince’deki Tatışlar [Aksu, Aydın] ile Yalvaç-merkezdeki Tateşler [Gürdal], Peçenek beyi Tatou; Pitikas adlı Peçenek ise Barla [Pithekas] ile ilgili olmalıdır [Anna, 488-89].
Gelendost-Köke köyü adını, Nogay’ın oğlu Goke’den almış olmalıdır (Pahimeris, 2009: 70). Zira “Bağ-ı Hasan, Köke v. Derviş der karye-i Köke” (Cebeci-Topraklı, 2018: 53) belgesi vardır. Katran [Katranes] adını, Kedrea [Şuhut- Arızlı] kalesinden almış olmalıdır (Kurat, 2016: 238-39). Zira, Cedrea ve Kedrea, sedir [katran] ağacıyla ilgilidir
Sonuç
Tauro-skythai [Toros İskitleri], imparatorluk ordusunda hizmet gören ücretli yabancı askerlere verilen ad. Bunlar ilk defa III. Mikhail devrinde [842-867] orduda ayrı birlikler hâlinde ve deniz kuvvetlerinde kullanılmışlardı (Kinnamos, 2001: 223). Deniz theması [Kibyrrhaiotai], Eğirdir Gölü [deniz] çevresi olduğuna göre, Toros İskitleri, Eğirdir çevresinde bulunuyor olmalıydılar. Eğirdir Gölü için Oğuz Gölü denilmesine sebep, imparator Valens zamanı [364-378] Eğirdir Gölü kıyısında oturan Hunlardır. Buna göre Türkler, 4. Asırdan beri Eğirdir çevresindedirler.
Aileleri 1925’te Eğirdir’den Yunanistan’a göçen, Av. Hacı İlyas Hacıoğlu [1937], Eğirdir’i çok sık ziyaret ediyor ve Eğirdir hakkında bir kitap yazıyordu. Hacı İlyas ve yeğenleri Kostas Fidanitis [1949] ile Kiryako’nun [1955] ataları, Yunanistan’a vardıklarında “Türk dölü” hakareti görmüşlerdi; ama şimdi kendilerini Grek sanıyorlardı [bk. R.1, R.2].
Anna Komnena’nın Alexiad adlı eserinin s.204 ilâ s.257 arasında zikredilen Peçenek olaylarının tümü de Bolvadin ilâ Eğirdir arasında Senirkent- Yüz Tepeler bölgesinde ve Gelendost ovaları ile Eski Eğirdir Gölü ve Hoyran Gölü kıyılarında cereyan etmiştir. Kurat, Uydu Yücel ve Umar, olay ve yer adları konusunda yanılmışlardır. Onun için olayları ana kaynaklardan takip etmekte zaruret vardır. Hun, Peçenek, Kuman, Bulgar, Sarmat, Tatar ve sair Türkler’in Bizans’la çatıştığı yerler ile Manici ve Pavlikanlar’ın sürüldükleri Efes kenti ile Bogomil mezhebinin ilk çıktığı Philippopolis dahi Kemer Boğazı bölgesindedir.
Gabor Vörös’ün kaynakçadaki eseri, göstermeye çalıştığımız Peçenekler’in yaşadıkları coğrafya göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. Zira Peçenekler’in dili Oğuzlar’ın diliyle aynı olduğu ve Yunanca’nın tesirinde kaldığı; hatta Peçenek tarihinin Yunanca yazıldı ve birçok Peçenek’in Hıristiyan edildiğine dikkat edilmelidir.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Kaynak ve Tetkik Eserler
Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.
Attaleiates, Mikhael (2008): Tarih, Çeviri: Bilge Umar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.
Bakır, Abdullah (2011): “Uluborlu Tarihi”, Göller Bölgesi Tarih ve Kültür Varlıkları Bilgi Şöleni, Ankara, s.245-246.
Erdoğru, M. Akif (2001): “XVI.yy’da Eğirdir Şehri”, Tarihî Kül. Eko. Yön. Eğirdir, 1. Eğirdir Sem., 31 Ağu-01 Ey. 2001, Eğ./Isparta, s.301-314.
Karaca, Behset (2014): 1501’de Hamid Sancağı Vakıfları, Burdur Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Gül Ofset-Burdur.
Karaer, İbrahim (2023): “Başköy [Bisse]’deki Bula Hatun zaviyesiyle ilgili belgeler”, 19 Ocak, www.edebiyatdefteri.com, www.dtcfbirlik.com.
Khalkokondiles, Laonikos (2014): The Histories, 1. Bölüm, Çeviri: Anthony Kaldellis, Londra.
Kurat, Akdes Nimet (2016): Peçenekler, Yay. Haz. Ahsen Batur, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Ramsay, W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.
Skylitzes, İoannes (2016): Bizans Tarihi, XII-XXIII. Bölümler [959-1057], Çeviri: Hatice Bolat, Y. Lisans Tezi, Marmara Ü., s.1-233.
Topraklı, Ramazan (2025): “Skylitzes Tarihi: Peçenek, Pankaleia ve Ades [Polemon] Harpleri”, DikGazete [erişim https://www.dikgazete.com/yazi/skylitzes-tarihi-pecenek-pankaleia-ve-ades-polemon-harpleri-7954.html Nisan 2025].
Vörös, Dr. Gabor (-): “Peçenek dili ve erken tarihi üzerine notlar”, Budapeşte Ü., Türkoloji Bl., Macar., Türk Tarihi Arş., http//www.Altayli.Net.
Ek.1: 1501 tarih ve 16. Asır Atabey, Findos ve Eğirdir-Nis Adası’nda oturan Ortodoks Türk adları:
1501 Ağros’taki [Atabey] zımmiler: İnebeği, Karagöz, Yahşi, Kara, Karaca, Virmeği, İvaz, Azri, Çirkin, Bayram, İsmedin, Atbavri, Mihail, İnebeğ, Küçük, Körükcü, Karaman, Karyağdı, Hisarbeği, Küçeb, Bayram, Hızırşah, Bahşayiş, Emir, İvaz, Polad, Bahadır v. Ezkosa, Kaplan, Yayla, Çardak, Arslan, Sivasiyos, Bâlî Cellad v.Vasil, Tursi v. Küçük, Hace v. Tahir, Budak, İlan, Çarlan, Hasgülü, Turhan, Turmuş v. Nikole, Dinari v. Yadigâr, Rüstem v. Elkis, Karaman v. Süvari, Bazarlu v. İsmedin, Kelderus v. Eminbeği, Yadigâr v. İsmedin, Bazarlu v. Oğulbeği, Hâce, Yusufca v. Elyüz, Bali v. Murad, Rüstem v. Papas, Yahşi v. Çarlan, Turmuş, Kara v. İnebeği, İvaz v. Çasar, Menazar v. Arslan, İvaz v. Çardak, Hâce v. Aksak Karaman [s.96-97; v, veledi demek].
Findos’taki [Bindaus] zımmiler: İvaz v. Esel, Alamdil v. Bayram, Sinan v. Sinayes?, Yenice v. Bostan, Evran, İlbeği, Tursi v. Turbeği, Karagöz v. Destus, Emirbeğ v. Turmuş, Emir-i diğer Bey, Bahşiş, Yadigâr, Erbari?, Arslan v. Nikol, Bostan v. Teke, Bayram, Bâlî v. Mihadi, Gülyan v. İvaz (Karaca, 2014: 96-97 ve 165-166).
Nis Adası’ndaki [Yeşilada] zımmiler: Mihal v. Güzel, Ağandos v. Güzel, Nikola v. Mihal, Dimitri v. Panayos, Karaman v. Dimitri, Kemal v. Yanu, Satı v. Yanu, Nasri v. Satı, Balı v. Nasreddin, Nasri v. Balı, Hoca v. Elekpe, Bustan v. Hoca, Nure v. Kemâl, İnegöli v. Kemâl, Hüsameddin v. Hıristos, Kemal v. Hüsameddin, Güli v. İstradakoz, Ayvad v. Nikola, Hoca Balı v. İstoryos, Kürekçi v. Nikola, Güli v. Kürekçi, Nikola v. Hıristos, İstifoni v. Yano, Balı v. Armağan, Panayud v. Bazarlı, Ystifoni v. Hıristollos, Balı v. Gülpaşa, Bazarlı v. Hoca, Ayvaz v. Bahşi, Arslan v. Bahşi, Seyfeddin v. Bahşi, Yolcu v. Fona, Hıdırbalı v. Emirdoğan, Kemal v. Eserkiyus, Murad v. Nikola, Nikola v. Balı, Balı v. Nikola, Hıristos v. Balı, Eminüddin v. İskiyos, Bahşi v. Nikola, Hıdırbalı v. Hıristos, Balı v. Kulaksız, Balı v. Arslan, Hoca v. Kaçpiri, İstifoni v. Hoca, Ağandos v. Kemâl, Dimitri v. Hoca, Balı v. Sirkeci, Hıdırbalı v. Balı, Nasri v. Ayvaz, İnegöli v. Hoca, Balı v. Hoca, Budak v. Papas, Nikola v. Dinle, Hıristos v. İnegöli (Erdoğru, 2001: 304, açık.20, 51 Nu. Hamit Mufassal Tapu Defteri, 206a).
Bu isimlere Eğirdir, Barla, Uluborlu, Isparta-Merkez ve sair yerlerdeki Ortodoks Türkleri de dâhil edebiliriz.
R.1: Soldan Âdem Soyak, BB Ömer Şengöl, Karampulos [ayakta], [sırtı dönük?], Ramazan Topraklı ve Av. Hacı İlyas Hacıoğlu [ak saçlı, ikisi konuşuyor], Yarali Kafkas ve Hekim Dr. Erdoğan Oruç [05 Haz.2006, Foto Kâzım Özgür, Konya Bucağı Eğirdir Belediyesi Tesisleri].
R.2: Eski bir Eğirdir resmi önünde: Mustafa Topraklı [977 ayakta], Mustafa Şahin [947], Kiryako [955], R. Topraklı [944], Kostas Fidanitis [949], BB Ömer Şengöl [950 ayakta], Av. Hacı İlyas Hacıoğlu [937], Mustafa Çetinkaya [986 ayakta]. 23 Ağu. 2015, Altıngöl Otel-Eğirdir.
Har. 1: Değişen Coğrafya: Küçük Firikya, Thrakesia Teması, Kıral Yolu [Anayol], Bizans Askerî Yolları, Tarihî Yollar, Irmaklar ve Kentler.
R.3: 1/200 bin ölçek Mysia Olympos [HGM]: Slymeon [Simeon], 1550 rakımlı Altıardıçdüzü; Beliatoba 1795 rakımlı Çakşırlı T.[?].
.