USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Fuad Köprülü ve Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu

Fuad Köprülü ve Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu
22-12-2025

-M. Fuat Köprülü (1890-1966)

Fuad Köprülü ve Osmanlı Devletinin Kuruluşu

Öz

Bu makalenin amacı M. Fuad Köprülü’nün yaklaşık bir asır evvel Fransa’daki konferanslarda dile getirdiği Osmanlı Devletinin kuruluşuyla ilgili görüşlerini tartışmak ve eseri tanıtmaktır. Bu konferans ilk kez Türk Tarih Kurumu tarafından 1959 yılında Türkçe olarak yayınlanmıştır. Köprülü, tarihçi Gibbons vs. garp tarihçilerinin esassızlığını ortaya koymuş, ama kendisi -Göller Bölgesi’ndeki Coğrafî Değişimi bilmediği için olacak- birçok mühim yanılgıya düşmekten de kurtulamamıştır.

Açar Kelimeler: Gibbons, Fuad Köprülü, Osmanlı Devletinin Kuruluşu, Halil İnalcık, Coğrafî Değişim,

 

Giriş

Bana Köprülü’nün bu eserini haber veren Ferhat Tamir Hocama teşekkür ederek başlamak istiyorum. Köprülü, mühim tespitler yanında bazı hatalar da yapar. Köprülü’den bîhaber 10-12 yıldır ileri sürdüğüm bazı iddialarımın onun bazı görüşleriyle uyuşması beni sevindirmiştir. Hoca, Osmanlı’nın kuruluş meselesini alttaki başlıklarla ele alır. Biz de hem konuyu anlamak, hem ondan bir şeyler öğrenmek, hem de eleştirmek için o başlıkları verelim:

1.Osmanlı’nın kuruluş meselesi nasıl tedkik edilmelidir? [s.1-26].

1.1. Gibbos’un nazariyesi: Hulâsa ve tenkîd [s.3-14]

1.2. Meselenin mantıkî surette tedkikinin şartları [s.14-26]: A. Kaynaklar [s.16-22]. B. Tedkik metodu [s.22-26].

2.XIII. Asırda ve XIV. Asrın ilk yarısında Anadolu’nun siyasî ve içtimaî tarihine bakış [s.27-66].

2.1. Büyük siyasî hâdiseler [s.28-39]

2.2. Etnik âmiller [s.39-45]

2.3. İçtimaî ve iktisadî tarih taslağı [s.45-64]: A. Göçebeler [s.46-49]. B. Köylüler [s.49-52]. C. Şehir hayatı [s.52-64]

2.4. Fikrî seviye [s.64-66]

3.Sınır boylarında hayat ve Osmanlı imparatorluğunun kuruluşu [s.67-110].

3.1. Osman’ın kabilesi [s.68-73]

3.2. Uc’larda hayat [s.73-102]. A. Askerî ve idarî teşkilât [s.73-77]. B. Halk: Etnik ve dinî unsurlar [s.78-80]. C. İslâmlaşma [s.80-83]. D. Askerî, dinî, meslekî teşekküller [s.83-102]: D.1.Gāzî’ler ve Alp’ler [s.84-89]. D.2. Ahîler [s.89-93]. D.3. Bâcıyân-i Rûm [s.93-94]. D.4. Abdâlân-ı Rûm [s.94-102].

3.3. Osmanlı Devletinin başlangıcı [s.102-110]: A. Tarihî vakıâlar [s.103-105]. B. Osmanlı Devletinin inkişafındaki âmiller [s.105-110]. Hoca bu maddeyi, 11 madde hâlinde açıklamıştır.

I- Köprülü’nün Yorumları

1.2.A. Kaynaklar: Hoca burada bazı kaynakları zikretmektedir. Ancak Selçuklu ve Uc beylikleri hakkında çok mühim bilgiler veren Attaleiates, Bryennios, Zonaras, Kinnamos, Khoniates, Anna Komnena, Akropolites, Saint Kuentin, Pachymeres, Khalkokondiles ve Gregoras gibi kaynaklar ile Deguignes yoktur.

1.2.B. Tedkik metodu: Osmanlı’nın kuruluşunu anlamak için öncelikle Selçuklu’yu iyi bilmek gerekir.

3.1. Osman’ın kabilesi: Hoca’nın, -Osmanlı sülâlesi, Selçuklular ile Rûm’a gelen Oğuz, yâni Türkmenler- tespitine katılıyor ve bu konuda Osman Turan’dan ayrılıyorum. “Ertuğrul ve Osman, fiili değil, nazari olarak Konya sultanlarına ve daha sonra İlhanîler’e tâbi olan Uc aşiretlerinden birinin, Kayılar’a mensup küçük bir aşiretin reisleri idiler. Firikya’nın şimali garbisinde Eskişehir havalisindeki Türk-Bizans hudut sahası üzerinde yaşıyorlardı” [s.73].

Hoca’nın ilk cümlesi doğru, ikinci cümlesi yanlıştır. Ertuğrul, hatta atası Kaya/Kayı Bey, Uc Gâzîsi Mehmet Bey’e [Şeh Menteş/ Menteş Şah] tâbi olarak, Eğirdir Gölü [deniz] ve civarında askerî ve siyasî faaliyette bulunuyor, göl ve ırmaklar üzerinde denizlik de yapıyorlardı. 1075’de Süleyman-şah ile Eğirdir Gölü [deniz] civarına gelip Çaka, Kundan, Barak, Tanrıvermiş, Alp Kara vs. gibi Türkler’in soyundan olan Türkmenler, 1243 Moğol işgalinden sonra beylerinin adıyla anılmaya başladılar. Uc’ta 1245 Koterinus Ahmet, 1250 İslâm Bey, 1254 Oğuz Melik isyan etti. Oğuz Melik, Khalkokondiles’in Ertuğrul’un atası ve Gündüz Alp’in oğlu dediği Oğuz Alp [Kaya/Kayı Bey] olmalıdır.

Oğuz boyları Uc’ta, birlikte yaşıyorlardı. Bunların hepsi Şeh Menteş’e [Biñtaş] tâbiydi. Khalkondiles, Ertuğrul’a tâbi Türkmenler’in, ilk olarak Söğüt Nehri [Popa Çayı] kıyısındaki Senirkent-Söğüt’e yerleştiklerini söyler. Neşrî, Ertuğrul’un 1240’ta Senirkent-Yassıören’i [Rûmlar’ın Melangeiası] kuşattığını, 1288’de Osman’ın zaptettiğini söyler. Bu konuları önceki makalelerimde çokça bahsettiğim için bu kadarlık yeterli görüyorum.

3.3. Osmanlı Devleti’nin başlangıcı: Hoca, Osmanlı’nın kuruluşundan evvel ve kuruluşu sırasında orta ve garbî Anadolu hakkında yeteri kadar bilgi verdiğini söyler ki, hatalı tarihî coğrafya yüzünden bunların çoğu yanlıştır.

3.3.A. Tarihî vâkıalar: Kayılar, XIII. Asrın sonları Kuzey-Batı Anadolu’da Türk-Bizans sınırında yaşıyorlardı [s.103] bilgisi eksik ve yanlıştır. Zira Osman’ı, 1300’lerin başında Alaşehir [Yalvaç] ve İznik’i [Senirkent-Uluğbey], 1310’da da Eğirdir Gölü’ndeki Can Ada’yı [Rodos] kuşatırken görüyoruz. Zira Osman, bu sıralar Amourios [Hamid Bey], oğlu İlyas ve onun oğlu Dündar’a tâbidir. Hamid Bey, 1285’ler ve 1304’de Bizans imparatoruyla anlaşmalar yaparak Sakarya ve Söğüt civarından toprak satın almış ve idaresini oğlu İlyas’a verdiği bu topraklara [Halizones] Eğirdir Gölü [deniz] civarındaki bazı Türkmenler’i yerleştirmişti. Osman, hiç bağımsız olmadı. Orhan da, Dündar’ın Aralık 1326’da Timurtaş tarafından katliyle ancak bağımsız kalmıştır. O yüzden devleti Osman değil, Orhan kurmuştur diyebiliriz. Zira devleti Osman kurmuş olsaydı, devletin adı “Ertuğrul oğulları” olması gerekirdi.

Köprülü’nün hataları

  1. Hoca, o günün şartlarında masa başında nazari olarak iyi akıl yürütmüş ve mantıkî sonuçlara ulaşmıştır. Ama bu tarih yapmak için yeterli değildir. Kaynak metinlerin coğrafyayla yüzleştirilmesi gerekir. Ancak bunu yapmak pek öyle kolay da değildir. Araziyi incelemek, coğrafyayı bilmek ve bu konuda çok çalışmak gerekir. Tarihçi, arazi ve arazi üzerinde vukûbulan olaylarla, rüyasına girecek kadar ilgilenmelidir. Rahmetli babam “bilenden al, yapana ver” derdi. Bilmek mühim, ama yapmak daha mühimdir. Bu yüzden Arzava devrinden XIV. Asrın ilk çeyreğine kadar Göller Bölgesi ve Batı Anadolu tarihi külliyen yanlıştır. Bugün maalesef doktoralar bile masa başında yapılıyor. Hoca, Göller Bölgesi’ndeki coğrafî değişimi ve tarihî coğrafyayı bilememiş; pek güvenmediği Osmanlı tarihçisinin tesiriyle bazı hatalar yapmıştır. Alaşehir, İznik, Söğüt, Bursa, Laodikya, Lâdik, Sart, Efes, Bergama, Edremit, Ainos, Melangeia, Tripolis, Tralleis, Neutroja vs. gibi birçok ikinci kent ile Eğirdir Gölü için deniz denildiğini fark etmemiştir.
  2. “İbtida Paflagonya Emîri Umur’a tâbi olduğu tahmin edilen Osman” [s.105,2] ifadesi yanlıştır. Zira Umur, Hamid oğullarına ad veren Amorionlu Hamid Bey’dir. Tarihçi, Amourios adını hatalı olarak Umur yaptı. Osman, hiç bağımsız olmadı; oğlu Orhan ise Hamid oğlu Dündar Bey’in Aralık 1326’da katliyle bağımsız kalmıştır.
  3. Kazvinî, Baybars Mansurî ve Aynî gibi tarihçilerin, Ertuğrul’u Göller Bölgesi ve Ermenek, Alanya, Antalya, Ilgın, Beyşehir, Antakya [Yalvaç] ve Lazkiye [Eğirdir], Pachymeres’in ise, Osman’ı Menderes bölgesinde gösterdiği hususlara hiç dikkat edilmemiştir. Bu kaynaklara rağmen Ertuğrul, malûm Söğüt bölgesinde gösterilmiştir
  4. Ertuğrul ve atası Kaya/Kayı Bey’in önce Uc Gâzîsi Mehmet Bey veya Şeh Menteş’e [Menteşşah> Menteşe] ve çocukları Hamid [Amourios: Amorionlu: Uluborlu’lu] ve Aydın [Menteşe] beylere tâbi oldukları bilinememiştir.
  5. Kaya, Ertuğrul ve Osman beylerin, Menteşe [Menteş-şah] ile birlikte Moğol boyunduruğu altındaki Selçuklu devleti ile mücadele ettikleri bilinememiş; en azından nazar-ı dikkatten kaçmıştır.
  6. Osmanlı’nın kuruluş tarihî ve devlete adını veren kişinin Osman oğlu Orhan olduğu bilinememiştir. Orhan, Aralık 1326 tarihinde bağımsız kaldığına göre, devletin kuruluş tarihi de Aralık 1326 olmalıdır.

İki İznik, iki Söğüt ve MS 325 İznik konsili meselesi

  1. İznik ve Bursa’nın fetih tarihleri, iki İznik, iki Bursa olması sebebiyle iyi bilinememekte ve karıştırılmaktadır. Köprülü, “en büyük Uc teşkilâtı, garbî Anadolu’da İznik İmparatorluğu hudutlarında idider [s.74]. Bu imparatorluğun merkezi, Bursa-İznik değil, diğer adı Nymphaion olan Senirkent-Uluğbey, yâni İznik [Küçük İznik] idi. Küçük İznik denilmesi kent küçük olduğu için değil, Küçük Firikya bölgesinde bulunduğu içindir. Bir Bursa da Uluborlu-Bahar mevkiinde vardı. Hatta ilk Söğüt, Söğüt Nehri [Uluborlu-Popa çayı] kıyısındaki Söğüt [Salice, Sagouda] idi. Uluğbey [İznik], 1075 baharında, Bursa-İznik ise, 1080 yılında fethedildi ve 1097’de elden çıktı ve 1331’de Sultan Orhan tekrar fethedinceye kadar hiç bizim olmadı. Defalarca hatırlatmama rağmen, bu sene Isparta-İznik’in fethinin 950’nci yılını sessiz sedasız geçirdik. Ama Ekümenik [devlet içinde devlet] İznik konsilinin 1700’üncü yılını kaçırmadık ve büyük törenlerle kutladık. Bunun vebali, Isparta mahalli yöneticileri, Türk tarih camiası ve Türk Tarih Kurumundadır. Bu günah bize ve yöneticilere yeter de, artar da!
  2. İznik konsilinin, MS 325’de Isparta-İznik’te mi, yoksa Bursa-İznik’te mi toplandığı açık değildir. Aslında daha sonra ortaya çıkan Pavlikanlar, Maniciler, Bogomil ve sair Hıristiyan mezheplerinin tamamı da Isparta- Kemer Boğazı bölgesinde bulunmuşlardır. Kutsal Firikya ve Kutsan Galatia denilen yer burasıdır. Kemer Boğazı’ndaki Orta Menderes için Hieronpotamum [kutsal ırmak], Boğaz için Ābrū Mesmâne [kutsal geçit] denilir. Paul Wittek, bu Orta Menderes çevresine: “Keşiş alaylarının yerleşmesi için ikinci bir Filistin’di” der. Bu ifade, kaderin garip bir cilvesi mi bilmem Pelasglar [Filistler] da, MÖ 1200’lerde burada idiler. Bütün ünlü piskopos ve keşişler, bu bölgede bulunmuş, Hıristiyan dinine ait tartışmalar burada yaşanmıştır. Hatta bir keresinde Pavlikanlar, Gelendost-Efes’teki [Apasa] kiliseye atlarını bağlamışlar ve kiliseyi ahır olarak kullanmışlardır. Bu hususlar ve hangi İznik olduğu bilinmeden Papa’nın emrine amade olmak, ne demek?
  3. Küçük İznik imparatorları Jan Vatas [1221-1254] ile oğlu II. Theodoros Laskaris’in [1254-1258] lahitleri, şayet 1261’de İstanbul’un zaptıyla İstanbul’a taşınmadılarsa, hâlâ Senirkent-Uluğbey’de [Küçük İznik] bulunmalılar. Jan Vatas, “sathi olarak Hıristiyanlaştırılmış on binden az olmayan Kuman’ı, yâni Türk’ü, kadınları ve çocuklarıyla birlikte göçebe bir hayat sürdükleri Trakya’dan kaldırıp kısmen asker köylüler [sipahi] olarak, Avrupa tarafına, fakat bilhassa Anadolu’da Menderes vadisine ve Firikya’ya hudutlu olarak yerleştirdi”. Jan Vatas, hudut bekçileri olarak Türk’ün karşısına Türk’ü koyduğu, yâni Türk ile Türk’ü savaştırdığı için Hıristiyanlarca övülür ve kendisine teşekkür edilir. Biz bundan hâlâ bir ders almadık ve almıyoruz.

Bu metindeki Trakya, malûm Trakya değil, Barla ile Gelendost arasındaki Thrakesia temi; Menderes, Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki bugün olmayan ırmak; hudut, bu ırmak; Avrupa, bu ırmağın batısı, yâni Senirkent ovası; Anadolu ise, malûm Anadolu değil, ırmak [Orta Menderes] ile Bozkır-Çarşamba çayı arasındaki Anatolikon eyaletidir. Firikya ise, Sultan, Anamas, Gelincik ve Bozdurmuş dağlarıyla çevrili Küçük Firikya’dır. Senirkent-Garip köyünün adı, Garp, yâni Batı [Avrupa] anlamınadır.

Sonuç

Köprülü, fiili hatalarına rağmen bu eseriyle bize, “tarihçilik nasıl yapılır” konusunda iyi bir ders verir. Ancak tarihî coğrafya konusuna hiç önem vermemiş; mevcut coğrafyayı esas almıştır ki, bu mühim bir eksikliktir. Osmanlı devletinin kökleri Göller Bölgesi’ne dayanır. Sırayla Gündüz Alp, Kaya [Oğuz Alp], Ertuğrul, Osman ve Orhan beylerin Göller Bölgesi’nde Menteşe [Menteşşah] ve oğulları Hamid, Aydın ile yeğeni Saruhan beylerle birlik askerî, siyasî, içtimai ve sosyal faaliyetlerde bulunmuşlar ve aralarında evlilikler yapmışlardır. Hamid oğullarına tâbi olan Osman oğlu Orhan, 1326 Aralık ayında müstakil kalmıştır. Onun için Osmanlı’nın ilk padişahı Orhan’dır.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

 

Kaynak: Köprülü, Fuad (1991): Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, 4.Baskı, Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara.

.

 

 

 

  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?