![Isparta Gezisi [Miryokefalon büyük ödül töreni (!)]](https://www.dikgazete.com/files/uploads/article/n-a-850259.webp)
R.10: Konum Haritası: Kemer Boğazı, Bölükada ve aranan köprü
Isparta Gezisi [Miryokefalon büyük ödül töreni (!)]
Öz
Bu yazının amacı, Miryokefalon büyük ödül töreni (!) adıyla 19 Temmuz Cmt akşamı Saat 17.30’da Isparta Andık Deresi Bezirgân Sofrası’nda yapılan yemekli toplantı ile iki günlük Ankara-Isparta, Isparta-Ankara yolculuğu ve öz eleştiri hakkındadır. Tüm İnternet Gazetecileri Derneği Genel Başkanı M. Ali Çelik, bazı itirazlara rağmen, Miryokefalon harbinin kazanıldığı yer olan Gelendost Yenicesivrisi hakkında duyarlı olmaları için, yerel ve ulusal medya elemanlarını teşvik gayesiyle bu toplantıyı tertip etmişti ki, zor; ama inşallah istenen fayda hâsıl olur.
Giriş
10-15 yıldır araba kullanamıyorum. 80’nin üzerindeki biri için otobüsle gitmek de çok yorucu oluyor. Toplantı günü yaklaştıkça bir sıkıntı bastı. Aradığım bazı arkadaşlardan olumsuz cevap alınca naçar Prof. Ali Erişen Hocamı aradım ve “18-20 Temmuz günleri, tüm masraflar benden; Isparta’ya gidebilir miyiz” dedim. Ali Hoca, Ostim Teknik Üniversitesinde ders verdiği için izin alması gerekiyormuş. Cuma öğleden sonra için izin aldı. Niyet, Tingader’in Isparta’da düzenlediği toplantıya katılmak ve defalarca gördüğümüz Kemer Boğazı çevresini tekrar görmek.
Ankara-Isparta ve Isparta-Ankara yolculuğu
Saat 14.00’de Yunak üzeri Gelendost-Kötürnek köyü yoluna düştük. Arabamız Ford marka ve gazlı. Hocam gibi arabayı ekonomik kullanan başka biri olduğunu sanmam. Mecbur kalmadıkça klimayı açmaz ve kırmızı ışıkta kontağı kapatır. Yeğenim Alâeddin Topraklı’yı arayarak, “iki kişiyiz; Saat 19.00 gibi köye geleceğiz, yemek için bir şeyler yapar mısın” dedim. Sağ olsun, nefis bir sofra kurmuş. Yemekten sonra kardeşlerimle beraber kullandığımız eve geçtik. Kimsecikler yok. Her yeri sessizlik kaplamış. Perde ve pencereleri açtım; evi havalandırdım. Duvarda Annemin Yağmur’un düğününde çekilmiş bir resmi asılıydı. Annem 2012, babam 1999’da vefat etmişlerdi. Hanımı aradım ve geldiğimizi haber verdim. İçimi bir hüzündür kapladı. Belli belirsiz bir düşünceye dalmışken, Ali Hoca, abdest almış; odaya girdi. Evden sonra kahvelerin bulunduğu yere geldik ve gençlerle tanıştık. Sonra Sinop’ta oturan ilkokul arkadaşım E. Başçavuş Ömer Kurum’u ziyaret ettik. Cmt günü sabah namazından biraz sonra bizim köyden 9 km uzakta ve 400 m yüksekteki Keçili köyünü ziyaret ettik [R.1-2]. Dönüşte Eğirler köyünden ata dostu Yusuf Danacı’yı alarak eve geldik. Alâeddin kahvaltıyı hazırlamıştı. Böylece her tarafı kapalı, kasvete bürünmüş evimizi bir günlüğüne de olsa canlandırmış olduk. Kahvaltıdan sonra Yusuf’u köyüne bırakarak Yalvaç’a geldik.
Yalvaç’tan Senirkent-Uluğbey köyüne hareket ettik. RP sayesinde tanıdığım; yıllardır görmediğim Celeptaş’lı Danimarka’dan emekli Satılmış Kaya’nın Âlime Çeşmesi yanındaki Akaryakıt istasyonuna geldik; Satılmış’ı gördük. Şimdi onun bütün çocukları orada çalışıyorlar. İbn Hordazbih’in 847 yılında “el-Alemeyn’den Nasre’l-Akritî köyleri 15 mil, Basilyon Gölü Başı 10 mil” dediği duraklardan el-Alemeyn Kötürnek köyü, 15 mil mesafedeki durak Celeptaş köyü, Basilyon Gölü ise Hoyran idi. Buradan Kundanlı köyüne geldik. İki yıl önce kaybettiğimiz Dr. Erdoğan Oruç’u ziyaret etmek istedim, ama kabrini bulamadık. Bir Fatiha okuyup, ayrıldık ve Genceli köyündeki Koyungözü Ali [Koyungözlü Ali] türbesini ziyaret ettik. Sekiz adet miltaşı, mezarlıkta kabir taşı olarak kullanılmıştı. Hamid Bey, 1303’te Koyungözlü Ali’nin zaviye kurması için, “şarkı Taşkestik, kıblesi derya, şimali Bozdurmuş dağları ve garbi Kırlangıç çayı ile çevrili Çukuryer adlı Derbent mezrasını 112 kırmızı florine satmıştı”. Buradan Seyit Veli Baba Sultan’ın Uluğbey köyündeki türbesine geldik. Türbe bitişiğinde Manastırdan çevrilme Camı kapısının sağ ve sol yanlarında altı köşeli yıldız, servi ağacı vs. var [R.3]. Üç gün önce anjio olan İsmail Boyacı, lütfetti, geldi ve türbede yatanlar hakkında bilgi verdi; Topraklı-özel-arşivi:
.
R.3: Uluğbey Camii kapısının iki yanındaki şekil.
.
.
R.4-5-6: Garip köyü, Mezar-düzündeki bir mezar taşı.
Oradan Akkeçili köyü, Karababa mahallesine geldik. Veysel Yoylu bizi Barla dağındaki Mezardüzü’ne çıkardı. Eski yollar kaybolduğu için, “Peçeneklerin istişare evi Slymeon tepesini bulamadık [R.4-5-6]. Çok vakit kaybettik. Saat 18.30’da Karababa mahallesinden hareketle, tam 19.30’da Isparta Andık [Yun. Ανενδυκ?] deresi- Bezirgân Sofrası’na yetiştik [R.7-8].
Gece, sahibi Gelendost-Çaltı’dan hemşerim olan Bolat Otelde konakladık. Pazar sabahı Saat 8.30 sularında tekrar Kemer Boğazı’nın yolunu tuttuk. Veysel Beye, köprünün yerini belirlemek için buluşmayı rica ettim. Köprüyü gördük diyen Musa Gürdal ve Yeniceli Mehmet Akdağ’ı Boğaz’ın şark kıyısına gelmelerini ve köprüyü gördükleri yeri göstermelerini Boğaz’a gelmelerini rica ettim. Veysel Yoylu, Ali Hoca ve ben, Deli Hacı’nın evinin önüne indik.
R.7: Soldan: Jandarma Alay Kom. ISUBU Rektörü, Vali, B. Bşk. Vekili Musa Macit.
R.8: R. Topraklı, Isparta Valisi Abdullah Erin
Göl, yaklaşık 120-130 metre çekilmiş, toprak gevşek, çatlamış, üzerinde zorlukla yürüdüm. Oradan Veysel’in arabayla Ada’ya çıktık. Adanın batısındaki yol tamamen ortaya çıkmış. Musa Beyler de suyun şark sahiline gelmişlerdi. 1962 doğumlu Musa Bey, 1978 yılında 15 yaşlarında iken görmüştü. Köprünün ortası çökmüş, ayakları görmüştü. Yaklaşık 1957 doğumlu Mehmet Akdağ ise ağ çekerken, ağın köprünün ayağına takılması sonucu görmüştü. Anlattıklarına göre köprü Bölükada’nın 150 m kadar şarkında ve Adanın ortası ile Deli Hacı’nın evi arasında imiş; köprü de, buna göre aranmalıymış [R.9-10-11-12]. Yardımları için Veysel Yoylu ve değerli eşi Havva Yoylu hanımefendiye teşekkürlerimi arz ediyorum.
Üç saat yakıcı güneşin altında dolaştıktan sonra 12.30 sularında Bozdurmuşbeli yoluyla Bolvadin’e hareket ettik. Bolvadin’de Çanakkale şehidi Ali emmimiñ torununun torunu Mevlüt Topraklı ile Köse dedemin yeğeni Ayşe’den torunu Mustafa Bekâr varlardı. Mevlüt’ün ikramı yemeği müteakip Saat 16.00 sularında Ankara’ya hareket ettik. Çukurambar’da evin önüne geldiğimizde saat yediye geliyordu. Ankara-Isparta ve Isparta-Ankara arasındaki yolculuğumuz böyle geçti [R.13-14].
R.9: Bölükada doğu kıyısı. Köprü, 150-200 m önde.
R.10: R.10: Konum Haritası: Kemer Boğazı, Bölükada ve aranan köprü; Konum haritası: K- 38.131719; D- 30.829180.
R.11: Köprü, Bölükada önünde imiş. Yenicesivrisi.
R.12: Deli Hacı evi önü, göl 120 m kadar çekilmiştir.
R.13: Bolvadin Belediye tesisi. R. Topraklı, Mevlüt Topraklı.
R.14: RT, Mustafa Bekâr, Ali Erişen.
Isparta, Andık Deresi, Bezirgân Pınarı, Bezirgân Sofrası
Har.1: MÖ 500’lerde Kızılırmak’ın batısı Isparda.
Har.2: Har.1’in ayrıntılı hâli. Kızılırmak’ın batısı Sparda [Lydia]. Çok ilginç iki harita.
MÖ 500’lere kadar giden Isparta [Isparda] adı, Yunanca değildir [bk.Har.2-3] ve Mora yarımadasındaki Sparta adı, eski Eğirdir Gölü civarındaki birçok ismin batıya taşındığı gibi, bizim Isparta’dan gitmiş olmalıdır. Bir Anadolu ismi olan Isparta’nın, Baris, Barida, İsbarida ile hiçbir ilgisi yoktur. Zira Baris, Keçiborlu-Kılıç köyü Farı öreni olup, “b” harfi, Anaboura [Şarkîkaraağaç-Enevre] ve Bindaus [Findos] misallerinde olduğu gibi “v” veya “f” telâffuz edilir. Isparta adı, MÖ 500’lerde Isparda, imparator Manuel’in 1159 seferinde hatalı olarak Sarapata Mylonos [Kinnamos], 1204 Isparta’nın fethinde Isparta; 1332 İbn-i Battuta ziyaretinde Sabartâ kaydedilmiştir [İbn Bîbî, İbn-i Battuta].
Andık deresi adı, Yun. Ανενδυκ [Anendık: Güvenilmez] adından gelmiş olmalıdır. Zira bu dere, Demirel’in ilk mühendislik yıllarında yaptığı Andık deresi [Isparta çayı] “taşkın koruma” projesine kadar çevreye zarar vermiştir. Böcüzâde, Isparta Tarihi adlı eserinde Gölcük taşmış derse de bu, mümkün değildir. Şimdi de Allah etmesin, bir feyezan anında Karadeniz bölgesindekilere benzer felâketler yaşanabilir. “Öküz-battı” mevkiin adı, böyle bir felâketi hatırlatıyor. Andık deresinin başı ta Sagalassos antik şehrinin yakınına kadar gitmektedir, yâni uzun bir deredir.
MÖ 13. Asırda Mısır’ı kuşatan deniz kavimlerinden Şekeleşler. Ağlasun, yâni Sagalassos halkıdır. Bunlara, Isparta da dâhil olmalıdır. Zira burada söz konusu olan deniz, eski Eğirdir Gölü, deniz kavimleri ise eski Eğirdir Gölü çevresinde yaşayan halklardır. Akha, Eğirdir halkı; Lukka [Lykia]- eski Eğirdir Gölü’nün kuzeydoğu kıyısında yaşayan Arzava halkı; Şerden, Sardes [Barla] halkı; Turşa, Truva [Troya: Arzava] halkı; Alaşiya ise eski Eğirdir Gölü’ndeki Nis adası olmalıdır. İbn Bîbî, 1204 yılında fethedilen Isparta’yı, Mağrip diyarı denizi sahilinde gösterir ki, “Mağrip diyarı denizi” Akdeniz değil, eski Eğirdir Gölü’dür.
Bezirgân [F], tüccar, alışverişte yalnız kendini düşünen; bezirgânlaşmanın ise menfaat peşinde koşan vs. gibi anlamı var. Bezirgân adı, oradaki Bezirgân pınarından geliyor. Miryokefalon harbinin yerini tespit işi, umarım, böyle bir bezirgânlık değil; gerçeği, sadece gerçeği arama olur. Tam 15 yıldır siyaset bezirgânlarının elinde kaldık. Değilse bu harbin yerini tespit, yarım günlük bir toplantıyla halledilecek bir iştir. Yapılması gereken, gerçek bilim adamlarının gözetiminde, iddia sahiplerini bir araya getirmek, onları tartıştırmak ve ona göre karar vermekten ibarettir.
İtirazlar
Yaklaşık iki-üç ay önce M. Ali Çelik’in ısrarı üzerine Vali Beyle görüşmek için Isparta’ya gelmiştim. Vali Bey, gölün çamurunu temizleteceğini söylüyordu. Ben de Kemer Boğazı’ndan başlanılmasını rica ettim ve olur dedi. Oradan Belediye Bşk. Şükrü Başdeğirmen’i ziyaret ettik. Çelik, bu ödül törenini orada haber verdiğinde, Isparta’da Miryokefalon hakkında bir satır bile haber yapmamış olanlara plâket verilmemeli demiştim. Şükrü Bey de aynı kanaatte idi. İşte 19 Temmuz akşamı bunun acı sonucu görüldü ve birçok gazeteci törene gelmedi. Plâketler, beylerin ayağına gönderildi. Bu arada Miryokefalon’un yeri konusunda emeği geçen birçok insan da unutuldu.
Toplantı hakkında
Bezirgân sofrasında, bir tarafta halk yemek yerken, aynı salonun diğer tarafında da toplantı yapıldı. Bu elbette iyi değildi. Yemekten sonra M. Ali Bey ve bendeniz birer konuşma yaptık. Daha sonra 55 kişiye plâket ve hediyeleri verildi. Birçok kişi gelmedi. Bir plâket 2500, bir o da kadar Gülbirlik seti, yemek bedeli de bin TL dersek, bir kişi 6000.TL’ye, 60 kişi 360 bin liraya mal oldu sayılır. Kanaatimce bu parayla aradığımız köprünün yerini tesbit edebilirdik. Bir dalgıç, 30 mx300 m civarındaki bir alandaki köprü enkazını bulabilirdi. Tingader sekreteri Sadi Bey, konuşma 10 dakikayı geçmesin diye kulağıma fısıldadı. 38 derece sıcakta ta Ankara’dan kalkıp gelmiştik, ama Isparta’dan SDÜ Rektörü ve tarihçi gelmemiş, Miryokefalon adını, hayatında ilk kez duyacak birini göndermişti. Umarım, bu toplantıya katılan medya mensupları beni utandırırlar da böyle bir zaferi Isparta halkına anlatırlar [bk. R.5-6]. Miryokefalon zaferinin Isparta’da tanıtımını M. Ali Çelik ve Isparta Belediyesi yapmıştır. Kendilerine hesapsız müteşekkirim. Buna rağmen bu zaferi, Isparta’da bilmeyen başta SDÜ olmak üzere pek çok kişi var.
SDÜ, tarih ve Miryokefalon
Biz, 2010 yılında, yaklaşık 500 yıl önce gölün iki parça olduğunu ve iki göl arasında suları Hoyran’dan Eğirdir’e [kuzeyden güneye] doğru akan bir ırmak ve bu ırmak üzerinde bir köprü bulunduğu ile Miryokefalon harbinin bu köprü ile Köke köyü arasındaki Anayol üzerinde yapıldığını iddia ettik. Ve 17 Eylül günlerinde yapılan Miryokefalon kutlamalarına da Hamideli Derneği olarak iştirak ettik. Isparta’ya yeni tayin olan Vali Vahdettin Özkan, bu toplantıya katılmış ve çok memnun olmuş olacak ki, Gelendost Kaymakamı Ferhat Peşin’e, bu toplantıyı dernek yerine Valilik olarak biz yapalım der. O da savaş yerinin kesin olmadığını söyler ve bunun üzerine Vali, savaş yerinin kesinleşmesi için SDÜ’ne görev verir. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. 11 yıldır tartışma devam etmektedir. Zira bu iş, yine SDÜ’ne havale edilirse, aşağıda açıklandığı gibi tartışma 111 yıl daha devam eder ve harp yerine karar verilemez.
SDÜ, Vali Vahdettin Özkan’ın talimatı üzerine 2014 yılı, 19-20 Haziran günlerinde “Isparta Bölgesi’nin Tarihî Coğrafyası ve Miryokefalon Savaşı” adlı bir Sempozyum düzenledi. Bu Sempozyumu fırsat bilen SDÜ tarihçileri, sırf bir yayın yapmak için iki farklı yer daha iddia ettiler ve “Miryokefalon harbi Isparta’da yapılmıştır, ama yeri belli değildir” komedisini oynadılar. Abdullah Bakır’ın videodaki bu veciz (!) sözünü işiten tarihçi Bilâl Sürgeç de: “Yeri belli olmayan bir savaş için nasıl Isparta’da yapıldı denir” demişti. SDÜ’de tarih bu idi. Har.4 ve Har.5’teki Pîrî Reis [öl. 1553] ve Kâtip Çelebi [1609-57] haritalarını 11 yıldır görmediler. Bu üniversite, ilimize küfür edercesine büyük kahraman Hüseyin Avni Paşa hakkında da gerçek dışı bir doktora tezi yaptırdı. Benzer bir doktora tezini, başka bir il yatırmaz. Hem SDÜ’de görev yapacaksın, hem de hilâfı hakikat olarak Isparta ili aleyhine yayınlar yapacaksın. Bunlar sadece Isparta’da oluyor. Isparta maalesef böyle mazlum ve mağdur bir ildir.
SDÜ aşağıdaki haritaları görsün de, Isparta’ya yaptığı kötülükler için Isparta halkından özür dilesin.
Sempozyumun konusu “Isparta Bölgesi’nin Tarihî Coğrafyası” olacak ve sen, Eğirdir ve Beyşehir göllerinin eski hâllerini bilmeyeceksin! Bu ve benzer olaylar, ancak Türkiye’de ve Isparta’da olur.
Burada Isparta ilinde vukûbulan olayların hepsini yazıp da başınızı ağrıtmayacağım. İsteyen academia.edu ve dikGAZETE.com adlı internet gazetesindeki 200’e yakın Tarihî Coğrafya makalelerime bakabilir.
Kitap ve makalelerimdeki haritalarımı yapan, bir Ispartalıdan çok Ispartalı gibi davranan, zafer kutlamalarına katılan ve bu kutlamalarda en büyük yardımcım olan Medeni Altın kardeşimi de anmadan geçemeyeceğim. Medeni Beye değil plaket, madalya verilmelidir. İnşallah ileride o da olacaktır.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Har.3: Bugünkü Eğirdir [ve Hoyran] Gölü.
Har.4: Eski Eğirdir Gölü [Piri Reis, öl.1553].
Har.5: Eski Göller Bölgesi [Kâtip Çelebi. 1609-57].
Öz eleştiri
Bugüne kadar % 90’ı Tarihî Coğrafya alanında olmak üzere 200 civarında makale yazdım. Ne yazık ki, bu makalelerimi yabancı tarih dergilerinde yayınlayamadım. Buna ayıracak vaktim olmadı. Zira yabancı dergilerin şartlarını yerine getirmek ve makaleyi İngilizceye tercüme etmek çok vakit alıyor. Bu benim bir eksiğimdir. Bu işe harcayacağım zamanı, yeni araştırma ve keşiflere ayırdım ve tarihî coğrafya alanında çok mühim keşifler yaptım.
Sonuç
Tingader Genel Başkanı M. Ali Çelik’in bu pahalı toplantısı, umarım mahalli medya tarafından takdir görür ve kendisine bu konuda yardımcı olunur. Ben de 80’in üzerindeki yaşıma rağmen bir an önce Kemer Boğazı’ndaki köprü enkazının ve köprü kitabelerinin bulunabilmesi için gayret göstereceğim. Gelendost Belediyesi’nin bu konuda bana yardımlarını esirgemeyeceğini umuyorum. Hüseyin Avni Paşa gibi bir asker çıkaran Gelendost’un, 500 yıldır göl suları altında kalan köprü enkazını bulacağına bütün kalbimle inanıyorum. Kemer Boğazı’nın batı yakasında bulunan Akkeçili halkı da Gelendost Belediyesi’ne yardımcı olacak ve böylece iki yakamız bir araya gelecektir.
R.1: [Karaçakal] Keçili köyü, Merhum Sarı Hasan’ın evinin önü: R. Topraklı, Fahrettin Öztürk [19 Tem.].
R.2: Senitli öreni kırında Sığır Kuyruğu bitkisi vs.
.