
ZİHNİSEL İSTİKLÂL MANİFESTOSU
Faiz İmparatorluğuna Karşı Hak Merkezli Direnişin Büyük Tablosu
Modern dünyada rejimlerin adı ne olursa olsun -cumhuriyet, demokrasi, krallık- eğer sistem faiz için çalışıyorsa, o düzen halkın değil, bir avuç sermaye baronunun hizmetindedir.
Ve eğer bir devlet borçla yaşatılıyor, halk vergilerini faiz olarak görünmeyen güçlere ödüyorsa, orada ne adalet vardır ne özgürlük ne de egemenlik.
Bu düzen 1789’da başladı.
Fransız İhtilali “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” gibi yaldızlı sloganlarla geldi ama arkasında masonik yapılar ve faiz düzeni vardı.
- Capet Hanedanı devrildi.
- Osmanlı ve Romanovlar yıkıldı.
- İlahi düzenin yerini, borca dayalı sistem aldı.
1815’te İngiltere bile teslim oldu.
Waterloo sonrası Nathan Rothschild, borsa manipülasyonuyla İngiliz ekonomisini ele geçirdi.
Kraliyet vitrin oldu; iktidar, küresel finansın eline geçti.
2001’de 11 Eylül saldırılarıyla sistem yeni evresine geçti:
Çiplenme, mülkiyetsizlik, tek dünya devleti, dijital esaret…
Hedef artık sadece ülkeler değil, tüm insanlıktı.
Ama bu saldırının ilk hedeflerinden biri İngiltere Kraliyeti’nin bizzat kendisiydi.
Kraliçe II. Elizabeth, 11 Eylül sonrası bu gücün hem kendi hanedanını hem Avrupa kraliyetlerini hem de tüm dünyayı tasfiye edeceğini fark etti.
2008’de Türkiye’ye geldi.
Tarihten bildiği bir güce yöneldi: Oğuzlar’a.
Çünkü tarihte bu küresel akla karşı en güçlü direnişi Haçlı seferlerinde Türkler göstermişti.
Bizi yanına almak istedi.
Görünmeyen bir ittifak kuruldu.
Türkiye ve İngiltere anlaştı.
Örneğin; bugün KAAN Milli Muharip Uçak Projesi’nde çalışan 1100 İngiliz mühendis olduğu söyleniyor.
Uçak motoru teknolojisinin Rolls Royce tarafından verildiği medyada yer aldı.
Bu, basit bir teknoloji transferi değil:
Türkiye’nin yeniden tarih sahnesine çıkışının sessiz anlaşmasıdır.
Savunmadan taarruza geçişin, sınırların ötesine taşan bir medeniyet hamlesinin işaretidir.
Ve bu hamlenin mimarı: Recep Tayyip Erdoğan.
Türkiye’nin IMF’ye bağımlılığını sona erdiren,
50 milyar dolarlık faiz ödemelerini 11 milyara düşüren,
IMF defterini kapatıp, kaynakları millete aktaran ilk lider.
Daha önce kimse yapamadı.
Çünkü Kennedy örneği ortadaydı.
1963’te ABD Başkanı John F. Kennedy, faizsiz devlet parası çıkarmaya çalıştı.
Sonuç: Suikast.
Planı da kendisi de ortadan kaldırıldı.
Ama Erdoğan direndi.
Ve bedel ödetilmek istendi:
Gezi, 17-25 Aralık, MİT TIR’ları, suikast girişimleri, 15 Temmuz…
2000’de Deniz Baykal bile şunu itiraf etmişti:
“Türkiye, yılda 60 milyar dolar vergi toplar,
Bunun 50 milyarı faiz olarak dışarıya ödenir.
Son beş yılda toplam 100 milyar dolarlık yolsuzluk yapılmıştır.”
Bugün dünya, toplamda 318 trilyon dolar borçlu.
Ama ortada alacaklı tek bir devlet yok.
Çünkü bu sistem, devletleri değil, görünmeyen bir finans oligarşisini zenginleştiriyor.
Zincirler ekonomiye değil; önce zihinlere vuruluyor.
Peki çözüm ne?
Çözüm, bin dört yüz yıl önce Allah tarafından gönderildi:
- Faiz haramdır.
- Zekât ve sadaka farzdır.
- Adalet Allah’a aittir.
- Krallar bile hukuka tabidir.
- Merhamet, sevgi, sorumluluk temellidir.
Hz. Muhammed:
“Kızım Fatıma dahi hırsızlık yapsa, onun da elini keserdim.”
Bugün mesele rejim değil.
Mesele: Faiz mi, Hak mı?
Zihinler kimin emrinde?
Ve cevap şudur:
Zihinsel istiklâl olmadan, hiçbir millet özgürleşemez.
Adalet Allah’tandır.
Ve özgürlük, ancak Allah’a kul olunduğunda başlar.
.
Barbaros Nasün, dikGAZETE.com