
Müslüman (mı) Çerkesler
Defalarca yazıp sildim. Burada yıllardır kültürel ve askeri raporlar yazıyorum, analizler yapıyorum. Kim için? Kimin kalbine değecek? Hissetmeyenlerin, anlamayanların, ilgilenmeyenlerin dünyalarında bunlar bir sayı, bir veriden ibaret. Ruhu yok, duygusu yok, acısı veya sevinci yok! Aslında varlığı yok, bir karşılığı yok! 42 insan haksız yere tutuklandı ve işkence görüyor diyoruz. Bunun kimin kalbinde bir yankısı var? Kimin uykularını kaçırıyor? Kim bir mahkeme gününde, kelepçelenmiş, sevdiğine sallanan morarmış, yaralı bir elin ızdırabını hissedebiliyor? Yazmak neye yarıyor? Anlatmak hangi kulaklar için, sağırlar ülkesinde?
Çerkesler, 1864 öncesinde yetim çocuklara, ırkına bakmaksızın sahip çıkmış abreklerin asalet mirasını yedi, tüketmek üzere. Asalet, nezaket, zarafet üçgeninde ünlü çerkeslerin güzelliği ile övünürken, Çerkes soykırımı yıl dönümlerinde mecburiyetten atılan siyasi tweetleri okuyup, kendini yalandan teselli ederken tükendi bitti her şey. Müslüman Çerkesler, bütün Çerkesler içerisinde en trajik durumda olanlardır. Çünkü bir kısmı kendi köklerini inkâr etmiş, geleneklerini küçümsemiş, şeriata aykırı bulmuş sırtına dönmüş halkına, köksüz bir ağacın bir nehirde sürüklenmesi gibi sürüklenip yaşamlarına devam ediyorlar. İnsanları kavim kavim yaratan Allah'a rağmen, akrabalık bağlarını kesmekten men eden Rasulullah'a (s.a.v.) rağmen, anavatanda zorluklar içerisinde yaşamaya çalışan onlarca Müslüman'ı, kendi köylerinde, çevrelerinde, ‘twitter'da gördükleri birtakım şeyler nedeniyle terk edip, başka başka halkların yaralarını sarmaya koşuyorlar. Onlara da koşsunlar elbette... Ama ya kendi evi insanın? Diğer bir kısmıysa her 20 senede bir kafasına bir cop yiyen Anadolu halklarının makus talihinden pay almış, “tadımız kaçmasın, şipsimizi yiyelim, dansımızı edelim, oyumuzu verelim, başka da bir söz etmeyelim” diyerek yaşayıp gidiyorlar. İslam'ı bir gelenek gibi sırtında taşımıyorsa bu insanlar, kendi Müslüman kardeşlerinin kendi soydaşlarının yalnız çaresiz göğe baktıkları ve Allah'tan diledikleri anlardan korkmuyorlar mı acaba?
Kafkasya'nın bu masum insanları, suçları yetimlere, yaşlılara yardım etmek olan, namaz kılmak olan bu masum insanları onar onar 20'şer 20'şer 40'ar kırkar tutuklanır ve iftiralarla hapsedilirken, kıyılarda köşelerde kurşunlanır, zehirlenir, işkence görürken, İslam'ın veya çerkesliğin çağlara meydan okuyan asil mirasını taşımaktan gurur duyduğunu söyleyen o insanlar neredeler?
“Tatlı su solcusu” diye bir deyim var; biz de “tatlı su çerkesi”, “tatlı su Müslümanı” demeli miyiz acaba? Her neyse insanlar ölüyor, kardeşlerimiz işkence görüyor, haksız yere tutuklanıyor ve bu ilk defa olmuyor sonuncu kez de olmayacak. Kafkasya'ya geri dönecek değilsiniz bunu hepimiz biliyoruz. Belki bir tatile gitmek, birkaç gün geçirmek aklınızdan geçen bu olabilir. Mutlu birkaç gün geçirmek için bütün bu olanlara gözlerinizi kapatıyorsanız, lütfen bir an önce gidin ve gelin. Çünkü ölüm, hepimizi hayallerimize kavuşmadan çok daha önce yakalayabiliyor. Son anımızda gözlerimizi kapatırken, günlük dünyanın menfaatleri uğrunda korkularımıza yenik düşüp, çok övündüğümüz Çerkes cesaretini arka cebimize koyarak yaşadığımız günlerin vicdan azabını ve Allah'a vereceğimiz hesabı düşünmemiz gerekiyor.
Müslüman, gördüğü her kötülükten azap çeken, iyiliğin taşıyıcısı, kötülüğün sakındırıcısı... Çerkes... Adil ve kahraman savaşçıların asil mirasçısı. Uykuda mıdır, dalmış mıdır dünyanın derdine bilemiyorum ama bu Kurban bayramında duam uyanmasıdır. “Yarabbi uyandır! Mutlu ve hayırlı bir biçimde uyandır! Kardeşlerine ‘yalnız değilsin yanındayım’ diyen ve hak uğrunda mücadeleyi xabze bilen nice Çerkesi bekleyen, o masum insanları sevindir”.
Hayırlı bayramlar herkese...
.
Ülkü Menşure Solak, dikGAZETE.com