USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kibyra (Cibyra) ve Kibyrrhaiotai (Cibyrrhaiote) teması

Kibyra (Cibyra) ve Kibyrrhaiotai (Cibyrrhaiote) teması
31-03-2024

Har.1: Göller Bölgesi ve coğrafî değişim: Eğirdir [Laodikya], İzmir [Apameya], Efes [Apasa], Sennade [Synnada], Akşehir [Philomelion].

KİBYRA [CİBYRA] VE KİBYRRHAİOTAİ [CİBYRRHAİOTE] TEMASI

Öz

Makalenin amacı Kibyra ile bundan mülhem olan Kibyrrhaiotai temasının yerlerini tesbit etmeğe çalışmaktır. Kibyra, Eğirdir’in güneyindeki Kovada Gölü civarında, Kibyrrhaiotai ise Anatolikon [Asia] eyaletinin batı ucundaki Thrakesia temasının güney sınırı olan eski Eğirdir Gölü kuzey kıyısı ile Kovada Gölü güney kıyısı arasında kalan temadır. Buna göre eski Eğirdir Gölü ile Kovada Gölü, Kibyrrhaiotai teması içinde kalmaktadırlar.

Açar Kelimeler: Kibyra, Cibyra, Kibyrrhaiotai, Cibyrrhaiotai, Thrakesia, Anatolikon, Asia, Eğirdir, Kovada.

Giriş

500 yıl evveline kadar Eğirdir ve Beyşehir gölleri, Hoyran-Eğirdir, Kıreli-Beyşehir olmak üzere ikişer parça idi ve Hoyran’dan Eğirdir Gölü’ne doğru akan ağzı kaynağına yakın, derin bir ırmak vardı. Tarihî Anayol [Kıral Yolu], Beyşehir ve Kıreli göllerinin şarki ile Hoyran ve Eğirdir göllerinin arasındaki Kemer Boğazı’ndan geçiyordu.

Bu keşif, bugüne kadar doğru bildiğimiz birçok olay yeri, yol, eski kent, ırmak, dağ ve sair birçok şeyin yanlış olduğunu ortaya koydu. Bugüne kadar bu değişimin ışığında “Tarihî Coğrafya” alanında onlarca makale yazdım. Olayı kaynağından okuyarak araziye yerleştirmeyi usûl olarak benimsedim.

Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası adlı eserin yazarı Remsi de [Ramsay] aynı usulü takip etmişti. Remsi’nin yararlandığı kaynakları okuyarak, Remsi’nin hatalar yaptığını gördüm ve onu sil baştan yaptım.

Ramsay, “Neticeyi bir kelime ile izah edebiliriz: ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” (s.106). “Tam Bizans manasiyle Asia bence o kadar müphem ve az bilinen bir eyalettir ki buna ait şehirlerin yerlerini inceden inceye münakaşa edemiyeceğim” demekle bana cesaret verdi (Ramsay, 1960: 111).

Tarih eğitimi almamış biri için bu usûl, zor da olsa mühendislik eğitimi almış biri için anlaşılır ve güvenli bir işti. Tarihî coğrafyadaki hataları bu usûlle fark ettim. Bir problemi çözmüş olmak beni mutlu ediyor ve yeni bilinmeyenleri çözmek için güç ve şevk veriyor.

Bu sayede Batı Anadolu’daki isimlerden Laodikya, İzmir, Tralles, Sart, Tripolis, Bergama, Edremit, Ayasuluk, Efes, Phokai, Klazomenai, Kyzikos ve daha onlarca kentin Kemer Boğazı civarında da bulunduğunu gördüm. İşte bu isimlerden biri de eski Kibyra kenti ile deniz temalarının ilki olan Kibyrrhaiotai teması idi [bk.Har.1].

Har.1: Göller Bölgesi ve coğrafî değişim: Eğirdir [Laodikya], İzmir [Apameya], Efes [Apasa], Sennade [Synnada], Akşehir [Philomelion].

Kibyra Neresidir?

Göller Bölgesi’nde yeri bilinmeyen eski kentlerden biri de Kibyra’dır. Kibyra’nın yerini tayin için MÖ 189 Konsül Manlius Vulso’nun yürüyüşü ile Cicero’nun Kilikya valiliğini [MÖ 51-50] veren kaynak eserlerden ve Cicero’nun mektuplarından yararlanacağım. Bunlar dışında Remsi’nin [Ramsay], -kendi görüş ve yorumlarının girmediği- birinci el kaynaklardan aktardığı bilgilerden de yararlanacağım. Birçok hatasına rağmen Remsi benim başucu kitabımdır.

İlk bakışta Burdur-Gölhisar ve Eğirdir-Kovada civarında olmak üzere iki Kibyra’nın bulunduğu anlaşılıyor. Burdur-Gölhisar-Kibyra, Ramsay’ın Asia, Lydia ve Caria haritasında, Denizli’nin [Laodikya] 100 km kadar güneyinde gösterilen Kibyra olmalıdır. Livius, Manlius Vulso’nun seferinde İndos nehri ve Kibyra’yı zikreder. Kibyra kazıları devam ediyor. -Bölge ve Kibyra’dan ele geçen yazıtlar üzerine araştırmalar, 19. yüzyıl sonlarında başlar. Bu konuda Thomas Corsten’in “Kibyra Yazıtları [Die Inschriften von Kibyra]” başlığıyla 2002’de çıkan Almanca (corpus) bir kitabı var- (Özüdoğru, 2018: 109-146), journal.phaselis.org [erişim 25 Mart 2024].

İdrîsî eski Hoyran ve Eğirdir gölleri arasındaki nehrin adının da İndos [Endos-yane] olduğunu haber verir. Bir Kibyra da, Eğirdir’in güneyinde ve Kovada Gölü yakınında olmalıdır. Bu hususta bizi düşündüren metinler şöyledir:

1. Eğirdir’in Küçük Firikya’da bulunuşu ile Eğirdir’in Laodikya [Laodikeia] ve Lykia gibi adlarının varlığı.

2. MÖ 51-50 Kilikya valisi Cicero’nun yönetim yeri Laodikya’nın, Eğirdir olduğunu görünce Kibyra, ya Gölhisar değil, ya da ikinci bir Kibyra vardır demiştim. Tozan, Asia eyaleti ve Laodikya hakkında yanılır. Asia eyaleti, iki göl arasındaki ırmağın şarkı, Efes [Apasa] ise, Gelendost-Ayapa Hüyük önündeydi ve Eğirdir Gölü’nün altında kalmıştı. Son yıllarda gölün çekilmesiyle Efes kalıntıları meydana çıkmaya başlamıştır [bk.Har.1]. Murat Tozan şöyle der:

Cicero 22 Temmuz’da Asia Eyaleti’nin en önemli liman kenti olan Ephesos’a [Selçuk] vardı. Buradan derhal eyaletine ilerleyen Cicero, 27 Tem. Tralleis [Aydın], 31 Tem. 51 yılı eyalet sınırları içerisinde ulaştığı ilk kent olan Laodikeia’ya geldi; 3 gün geçirdi. 5 Ağu. 51 Apameia, 10 Ağu. Synnada [Şuhut-Mahmutköy], 16 Ağu. Philomelion [Akşehir], 29 Ağu. İkonion [Konya]. 3 Eylül’e kadar burada kaldı. 18 Eylül’de Kybistra [Konya-Ereğli yanı]. Cicero, 11 Şubat 50 tarihinde tekrar Laodikeia’ya geldi. Caelius Rufus, Cicero’dan Roma’da düzenlenecek vahşi hayvan dövüşleri için Kibyratis Bölgesi’nden panter göndermesini istiyor. Cicero, 50 yılının kışında muhtemelen kış şartlarından dolayı diğer mahkeme bölgelerini ziyaret etmeyip daimi olarak Laodikeia’da bulunmuştur. Burada bulunduğu yaklaşık iki buçuk aylık dönemi üçe ayırarak ilk olarak Kibyra [Gölhisar] ve Apameia; ardından Synnada; son olarak da Pamphylia ile Lykaonia ve Isauria mahkeme bölgeleri davalarına bakmıştı. Mahkeme işlerini halleden Cicero, sefer mevsiminin yaklaşması üzerine 7 Mayıs’ta Laodikeia’dan ayrıldı. 5 Haziran Tarsus, […] 26 Haziran’da ulaştığı Pyramos [Ceyhan] Nehri üzerinde ordugâh kurdu (Tozan, 2016: 111-112, 120-121).

Cicero’nun görevi 30 Temmuz’da sona erdi. 3 Ağustos 50’de Side’ye ulaşan Cicero, Rhodos, Ephesos, Atina, Patras üzerinden 23 Kasım’da İtalya topraklarına ayak bastı (Tozan, 2016: 122). Arundell, Laodikya ve Apameia’nın yerleri hakkında, “Prokonsül yönetiminin esas yeri Laodikya’da olsa da, prokonsül [Cicero], Apameya’da da çok ikamet ederdi” şeklinde çok mühim bilgi verir (Arundell, 2014: 13).

Eğirdir [Laodikya]-Gölhisar [Kibyra] arası yaklaşık 180 km, Denizli [Laodikya]-Gölhisar [Kibyra] arası 100 km, Eğirdir-Cire [Balkırı] 12, Eğirdir-Arıören 16, Eğirdir- Yk. Gökdere [Hisar] 23, Eğirdir-Kapıkaya Hr. 28, Eğirdir-Tepeli köyü 12 km’dir. Eğirdir- Pınar Pazarı ile Kovada Gölü güneyi arasında 24 km uzunluğunda çok dar  [eskiden] sulak ve bataklık bir vadi vardı. Şimdi de Eğirdir Gölü’nün ayağı ve Kovada Gölü bu vadidedir [bk. Açıklama].

Kovada Gölü güney kıyısında “Denizaltı”, doğusunda Eskihisar Taşı, Cire yakınındaki Arıören, Yk. Gökdere’deki Hisar, onun güney-batısındaki Kapıkaya harabeleri gibi şayan-ı dikkat yerlerden biri Kibyra, çevresi de Kibyratis olabilir. Adada kentinin de Kovada Gölü’ne 16-17 km gibi kısa bir mesafede bulunması düşüncemizi güçlendirmektedir.

Apameia-Eğirdir arası, bir konsül için kayıkla [gemi] azami üç saat kadar olması iddiamızı desteklemektedir. Tozan’ın dediği gibi Cicero Denizli’de oturursa, 120 km mesafedeki Dinar’a üç günde, 100 km mesafedeki Gölhisar-Kibyra’ya 2,5 günde gidebilir ki, zaten Apameia Dinar’da değildir. Cicero’nun Eğirdir’de oturduğuna göre, 180 km mesafedeki Gölhisar-Kibyra’ya 4,5 günde anca gider ki, Eğirdir [Laodikya] yakınında bir Kibyra daha vardır ve Adada’ya yakın olması bakımından da, Kibyra, Kovada Gölü yakınında olmalıdır.

Synnada; Şuhut-Mahmutköy olup, Peutinger’e göre Apameia’ya 42 mil [63 km] uzakta ve 1,5 gün; gerçekte öyledir. Lykaonia, Şarkîkaraağaç-Fele Pınarı ile Beyşehir arası olup, Anayol üzerinden Apameia’ya 81 km, iki gün, Bozkır’daki İsauria 5 gün olup, ben Cicero’nun buralarda mahkeme kurduğuna pek ihtimal vermiyorum.

3. Bizans Asiası’nın [Anatolikon] Şehir/Piskoposlukları bahsinde Adramyttion [Yalvaç-A. Tırtar köyü] meclisine; Apollonia ad Rhyndacum, Macedones, Asculacae, Erezii [Argizii telâffuz edilir], Polichnaei, Cilices Mandacadeni, Pionitae, Miletopolis, Poemaneni, Abretteni, Hellespontii ve Cyzicos dâhildir. Bu kentlerden Apollonia Uluborlu; Miletopolis, Uluborlu şehir çayının Papa çayına döküldüğü yer; Poemaneni, Senirkent-Kayaağzı yanı; Abretteni, Senirkent-Akkeçili yanı; Hellespontii Kemer Boğazı; Cyzicos ise Gelendost-Afşar Kızık mevkii yanındadır.

Remsi şöyle der: Cyzicos'un, kendine mahsus bir meclisi olup Hellespont ve Troad havalisini ihtiva ederdi. Cyzicos’un Adramittion gibi ehemmiyetsiz bir şehre tâbi olacağına ihtimal verilemez. Lâkin Pliny Hellespontus'luları da Adramyttion'lulara tâbi gösteriyor. Eğer Cyzicos'un da ayrıca bir meclisi var idiyse, Miletopolis ile Poimanenon'un da ona tâbi olacağı tabiidir. Lâkin Pliny bunları da Adramyttion'a tâbi gösteriyor. Marquardt'ın Aristidis'ten naklettiği parça, Adramyttion meclisinin Pliny'den sonra ikiye bölündüğünü yahut da meclisin bazen Cyzicos'ta içtima ettiğini ispat eder. Kibyra da, Laodiceia'dan çok daha mühim olmakla beraber, aynı meclise dâhildi ve meclis ekseriya Laodiceia'da toplanırdı [Remsi, s.128]. Remsi, Edremit’i bugünkü Edremit, Cyzicos’u da Kapı Dağına koyar.

4. Okoklia, Kibyra yahut Laodiceia birliğine dâhildi; Adada'nın pek emin olmayan yerini alıyor demektir. Lagbe’yi de hem bu birliğe, hem de Roma devrinin Asia [Anadolu] eyaletine ithal etmek gerekir. Bir kitabede yazıldığına göre Lagbe'de mezar soygunculuğunun cezası “Kibyra'lıların şehrine” bir meblağ vermekti. Bundan Lagbe'nin ya Kibyra'ya tâbi olduğu yahut da Kibyra grubuna dâhil olduğu anlaşılıyor [Remsi, s.147-148].

Har.2: HGM, ö. 200 bin, Eğirdir-Kovada G.-Karabavullu [Adada].

Har.3: Kiepert, ö. 400 bin, Eğirdir-Kovada Gölü-ADADA [Karabavullu].

5. 215 tarihi Kibyra tarihi olsa gerektir. MS 240 senesine tekabül eder. Dr. Petersen bunun Milâdın 54 üncü senesine tesadüf eden Lycia vilayetinin teşekkül tarihinden itibar edildiğini zannediyor; lâkin Lagbe'yi Lycia dâhilinde addetmek hatadır. Hâlbuki eğer tarih Kibyra'ya göre konulmuşsa bu Lagbe'nin Kibyra birliği ve Asia vilayeti dâhilinde olduğunu ispat eder [Remsi, s.192].

6. Remsi, Lycia’nın Eğirdir olduğunu bilmediği için Lagbe'yi Lycia dâhilinde addetmek hatadır diyor. Kibyra ile ilgili olan Lagbe Lycia dâhilinde olmalıdır. Bu metinlerden anladığıma göre Kibyra, Asia/Anatolikon eyaletindedir ve Eğirdir’in güneyinde ve Kovada Gölü civarında olmalıdır. Eğirdirli öğretmen Merhum Cemal Tosun [1904-1990] [Tarihi, Kültürü ve Folkloru ile Eğirdir -2013] adlı kitabı s.137-138’de “Cire köyü civarında muazzam köy harabeleri vardır” der. Cire’nin şimdiki adı Balkırı. Burada ilginç bir şey var. Google çeviri doğruysa Cire Latince Balmumu demek. Cire’nin güneyinde Arıören diye bir yer var. Kovada adı, Kibyra ile ilgili olabilir. Zira Kibyra, Kivura telâffuz edilir ve Har.2’de de görüldüğü gibi gölün adı Kovara yazılmıştır.

Anadolu Eyaleti ve Thrakesion Teması Neresidir?

Agamemnon tarafından inşa edilen Pygela [Phygela], Gelendost-Yenice köyündeki Bigadiç Pınarı adında hâlâ yaşamaktadır. Angelokomites, Marsyas, Lykos gibi adları da bulunan Bigadiç nehri için halk, Yenişarâbı [Neapolis suyu] der.

Kemer Boğazı bölgesinde [Thrakesia teması] bulunan Phokas'ın Pygele'den Girid'e gitmesi gibi uçuk bir fikir olamaz. Strabon zikrettiği sahil şehirleri Panionion, Neapolis, Pygeh, Panormos limanı ve Ephesos, iki göl arasındadırlar. Efes, Gelendost-Ayapa Hüyük önündeki Arzava kenti Apasa, Girit ise Eğirdir Gölü’ndeki Yeşilada olmalıdır.

Agamemnon’un babası Pelops’un adını taşıyan Pelopeia kenti ile Agamemnon kaplıcaları, Bigadiç Pınarı ile Kemer Boğazı arasındadırlar. Adı geçen Menderes, iki göl arasındaki ırmak, Bahçeler [Osmanlı belgesinde Mürved Bağı] ise nehrin ağzındadır. Müslüman-Hıristiyan sınırı olan bu ırmak kıyısında çok harp olmuştur. Kemer Boğazı civarında yaşayan Cedrenus ve Theophanes’in verdikleri, Kemer Boğzı çevresindeki haberlerin hep doğru olduğuna şahit oldum. Mürved [Mürüvvet], kahramanlık ve yiğitlik demektir (Remsi, 1960: 118-119) [bk.Har.1].

Cinnamus’un, s.7’de Attaleia yanında gösterdiği Hierakoryphitis [kutsal zirveli] kalesi Eğirdir, Attaleia ise Barla idi. Çünkü MÖ 401’deki adı Tralleis olan Barla kalesini Attalus tahkim etmişti (Remsi, 1960: 470).

Remsi, “Umumi bir şekilde Asia ile Lydia'nın Thrakesia temasına, Phrygia'nın da Anatolia temasına ait olduklarını söyleyebiliriz: lâkin ihtimal ki Lykos vadisini, Hieropolis, Khonai ve Laodiceia ile beraber, Anadolu temasından ayırarak Thrakesia temasındaki sahil arazinin askeri idaresiyle birleştirmek lazım gelir” fikri düzeltilmeye muhtaçtır. (Remsi, 1960: 473).

Asia, Kemer Boğazı, yâni iki göl arasındaki ırmak ile Çarşamba çayı arası; Anatolikon ise Asia’ya Uluborlu’nun dâhil hâlidir. Asia’nın batısı [Barla önü] Thrakesia temasıdır. Hieropolis, Khonai ve Laodikya gibi Eğirdir Gölü civarı, yâni Trakesia temasında da Karia ve Lydia vardır; Yalvaç çayının güneyi Karia, kuzeyi ise Lydia’dır. Eğirdir, Uluborlu ve Şarkîkaraağaç, Küçük Firikya’dadır [bk.Har.1 ve 5]. Isparta tarihi şöyle der:

Gölün akıntısı Hoyran’dan Eğirdir’e doğru olup, ayağı Eğirdir’in Pınar Pazarı yanındaki bağların arasından Tepeli karyesine akar (…). Kale Burnu ile Can Ada arasına, Beylikler zamanında göl içindeki kargir ayaklar üzerine bir köprü ve yaya yolu yapılmışsa da zamanla harap olmuştur. Halk arasında Gülistan denilen Can Ada, muntazam köşklü ve bahçeli ferahfezâ bir yerken, elli altmış seneden beri harap kaldığı söylenir (Böcüzade, 2012: 93-94).

Gölün akıntısı olmaz, Kanaatimce iki göl arasındaki ırmağın akıntısı, göle sirayet etmiştir. Karia’daki Bahçeler, Gülistan [Can] Adası’ndaki Bahçeler, Pserimos ise, Can Ada’nın bir sıfatı olmalıdır. Melissenos’un Kos adasındaki malikânesi, Can Ada’daki köşk olmalı. 1205’te Sultan Gıyaseddin’in oğulları Keykavus ve Alâeddin ile birlikte kaldığı Türk sınırındaki ada, Can Ada’dır. Gülistan adı, adada gül yetiştirildiğine işarettir.

İlk Deniz Teması Kibyrrhaiotai Neresidir?

Şehir [Kibyra] adını, Kibyrhaiote temasına da vermiş olduğu için büyük bir liman olması gerekir. Ptolemy'nin rivayetine göre Kibyra, denizden biraz geride idi (Remsi, 1960: 469). Nişanyan, “Anadolu neresi” [15.03.2024] adlı yazısında Anatolikon, Kibyrrhaiotai ve Thrakesion temalarını Kazhdan’dan alttaki haritalarda olduğu gibi verirler ki, yanlıştır. İbn Hordazbih’in 847 tarihli eserine göre “Terkasis [Thrakesion] bölgesi Kemer Boğazı çevresidir. Terkasis, el-Avasi [Kurtlar: Λύκοι: Lukka] sancağında kalesi olan müstahkem Efes kentini ve ayrıca dört tane daha kaleyi kapsar. Efes, yedi uyurlar mağarasının bulunduğu kenttir. Bu kentin kiliseden çevrilmiş mescidinde Mesleme'nin, Romalıların ülkesine muzaffer girişinin anısına yapılmış Arapça bir kitabe vardır” [İbn Hordazbih, 1889: 106; 1992: 78, terc. Y. Kurtoğlu]. Lukka, eski Eğirdir Gölü’nün kuzey-doğu kıyısıdır [Har.6].

Thrakesion, Alexios ve Manuel Komnenos’un 1111-12 ve 1145-46 yıllarında Selçuklularla yaptıkları harplerde de zikredilir ki, Kazhdan’ın haritası yanlıştır. 774’de Thrakesia’lı kıtalar Araplar tarafından hezimete uğratılmıştır (Remsi, 1960: 172).  Bir Khonai de Thrakesia temasında olmalıdır (Remsi, 1960: 146) der ki, bu, 1178’de zikredilen Gelendost-Eğirdir [Laodikya] arasındaki Khonai’dir (Khoniates, 1995: 136).

Bir Honas da Konya-Hüyük Göçeri köyünün bulunduğu yerdedir. Anadolu eyaletinin batı parçası olan Thrakesion temasının merkezi Manisa-Alaşehir [Philadelphia] değil, Yalvaç-Alaşehir’dir (Günal, 2023: 46, açık.31; 55, açık.53). Tarihçi, bilinen kentleri esas almakla yanılmıştır. Aynı adı taşıyan birçok kent olabiliyor. Sevan Hoca da bunlara güvenmekle hata etmektedir [bk.Har.1].

717 yılından önce Anatolikon thema’sı (Kaynak: Kazhdan sf. 2034).

803 yılından sonra Anatolikon thema’sı (Kaynak: Kazhdan sf. 2035).

Kazhdan ve dolayısıyla Sevan Hoca, Kibyrrhaiotai teması hakkında da yanılmaktadırlar. İlk Deniz teması olan Kibyrrhaiotai, eski Eğirdir Gölü’nün kuzey kıyısı ile Kovada Gölü’nün güney kıyısı arasında, güney-kuzey uzunluğu 30 km olan bölgedir. İlk deniz kavimlerinden olan Akhalar, bu bölge ve bölgenin batısında idiler [bk.Har.5 ve 6].

Merrakeşi [İbn Battuta?, yıl 1332], Hamidoğulları için Anadolu Hükümeti demekle, henüz 1332 yılında Anadolu adının sadece Hamidoğulları toprakları için denildiğine işaret etmektedir.

Özetle Anadolu eyaletinin batı kısmı olan Thrakesion temasının bir kısmı ve Kovada Gölü dâhil olmak üzere güneyi Kibyrrhaiotai teması, Thrakesion temasının bir kısmı dâhil olmak üzere Şuhut-Kali [Kalamos] çayına kadar olan kuzey kısmı ise Neokastra idi [bk.Har.5, Har.6, Khoniates, 1995: 103].

Har.5: Coğrafî değişim, Asia [Anatolikon], Küçük Firikya, Pisidia, İsaura, Lykaonia ve Kappadokia. Asia’nın kuzeyi Büyük Firikya.

Har.6. Coğrafi Değişim: Eğirdir ve Beyşehir gölleri, Arzava, Asia, Troas, Anayol ve Doğu-Batı hududu olan iki göl arasındaki ırmak.

Κούριχον denilen Korykos'u, Eusthatios'a göre Attalus tesis etmiştir: Cibyrrhaiote temasında bir Bizans askeri merkezdi. Κούριχον kentinin Korykos anlaşılması; Korykos’un Silifke-Erdemli’ye konması; Patrik Nicephorus’un, “Kibyrriot'lar memleketinde, Korykos'lular ordusunun kumandanı”, Kourikos kalesini Alexios’un tahkim ettirmesi ve -bu ad için Leib ve Sewter, Korgos der- gibi çelişkili ifadeler dikkat çekicidir (Anna, 1996: 353, açık.4). Κούριχον ile Seleuceia arası için Anna, altı stadia [1140 m] derken, Silifke-Korykos arasının gerçekte 21 km olması da dikkat çekicidir. Anna gibi, bir stadia için bir km desek bile, 6 km ile 21 km arasındaki fark çoktur (Remsi, 1960: 428).

Κούριχον’un Mersin-Silifke yanında değil, Eğirdir Gölü civarındaki Seleukobos ve Kibyrrhaiotai temasında bulunduğunu; Kibyrrhaiotai temasının Silifke’ye dek varmadığını düşünüyorum. Nikeforos Gregoras’a göre Attalus, Tralleis’i [Barla] de tesis etti. Hâlbuki tesis değil tahkim etmişti; Tralleis, Attalus’tan çok önce [MÖ 401] de vardı.

“Kibyrrhaiote teması Miletos'u ihtiva ediyordu, binaenaleyh her zaman Caria ile Lydia'yı birbirinden ayıran Menderes nehrinden itibaren başlamış olması lâzım gelir. Bu noktadan itibaren doğuya doğru bütün sahil hatta Cilicia da dâhil olduğu halde, Kibyrrhaiote temasına aitti” (Remsi, 1960: 473) ifadelerine katılmıyorum.

Remsi, bu fikrini Göller Bölgesi’ndeki yanlış bir tarihî coğrafyaya istinat ettirmiştir. Yukarıda görüldüğü gibi, Sevan Hoca’nın kaynak aldığı Kazhdan’ın da haritalarını, Remsi’nin bu yanlış fikrine dayandırdığı anlaşılıyor. Remsi’nin “Thrakesia, Kibyrrhaiote ve Anatolia temaları arasındaki hududu çizmek henüz mümkün olamamıştır” [s.473] fikri, bu çalışmayla çözülmüştür. Tarihçi, umarım 18 yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu makaleyi daha ileri aşamalara taşıyacaktır.

“İlk deniz teması” Kibyrrhaiotai adlandırması, Eğirdir civarında yaşayan “ilk deniz kavmi” Akhalar, dolayısıyla da, MÖ 1200-1400’lerde Eğirdir civarında yaşayan Ahhijawa halkına kadar gitmiş olmalıdır. Demek ki, küçük sulara veya göllere “deniz” denilmesinin Türkler’e has olmadığı ve bu âdetin ta Ahhijawa’ya kadar gittiği anlaşılmaktadır. Bunun bir örneği Kovada Gölü’nün güney kıyısındaki “Denizaltı” adında görülmektedir [bk.Har.2 ve Har.6]

Sonuç

Tarihçi, tarihî metinlerde zikredilen Eğirdir ve Beyşehir gölleri civarındaki Anatolikon eyaletini, şimdiki Anadolu sanmış ve yanılmıştır. Thrakesion teması, Anatolikon eyaletinin batı ucu olan Barla önünde ve eski Eğirdir Gölü ile Bozdurmuş dağları arasıdır.

Kibyrrhaiotai teması, Kovada Gölü dâhil, Thrakesion temasının güneyidir. Neokastra, Kemer Boğazı ile Şuhut-Kali [Kalamos] çayı arası; Thrakesion teması, Anatolikon eyaletinin; merkezi Efes [Apasa] olan Kurtlar [el-Avâsi: Lykia: Lukka] sancağı ise, Thrakesion temasının içinde küçük bir bölgedir. Kibyra, Eğirdir [Laodikya] ile Adada [Sütçüler-Karapavlu] arası ve Kovada Gölü yakınında bulunmalıdır. Bu fikrimizde Kilikya valisi Cicero’nun yönetim merkezinin Eğirdir [Laodikya] olmasının büyük payı vardır. Ramsay, Kazhdan ve Nişanyan’ın yanılgılarının, Arzava ile Akhalar ve Ahhijawa memleketlerinin yerlerini yanlış bilmekle ilgili olmalıdır.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynak ve Tetkik Eserler

Arundell, F. V. J. (Eylül 2013): Anadolu’da Keşifler, Çeviri: Topbaş Atabay, Sistem Ofset-Ankara.

Böcüzâde, Süleyman Sami (2012): Isparta Tarihi, Yay. Haz. Babacan, Hasan, Isparta Valiliği-Isparta.

Nişanyan, Sevan (15 Mar 2024): “En Son Yazıları: Anadolu neresi”, https://nisanyan.substack.com/ (erişim 16.03.2024).

Özüdoğru, Şükrü (2018): “Kibyra 2014-2016 Yılı Çalışmaları ve Sonuçları”, Phaselis IV, s.109-146.

Remsi [Ramsay], W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Titus Livius [de Tite Live] (1882): Histoire Romaine, 15. Cilt, Kitap 38, Yeni Çev. Par MM.A. A.J. Liez ve diğer.-Paris.

Tosun, Cemal (2013): Tarihi, Kültürü ve Folkloru ile Eğirdir, Eğirdir Belediyesi-Eğirdir.

Tozan, Murat (2016): “Cicero’nun Cilicia Valiliği”, Cedrus The Journal of Mcri, Cedrus IV, s.105-126.

Açıklama: Cire köyü civarına muazzam köy harabeleri vardır. Vaktiyle Boğazova’nın iki tarafındaki dağ eteklerinde çok mamur köyler varmış. Bugün bunların yerinde taş yığınları ve terk edilmiş mezarlıklar var. Boğazova’nın bir kenarından geçen ve adına ırmak denilen göl ayağının etrafında köprüden (gölden) Kovada’ya kadar başta Cire ve Akdoğan dereleri olmak üzere 10 kadar dere vardır. Bu dereler sellerle dağdan getirdikleri rüsubatla ırmak yatağını doldururlar. Böylece ırmak geri teper, göl şişer ve Boğazova’daki arazileri işgal eder. Bu olayların tekrarıyla Boğazova’nın büyük bir kısmı sular altında kalır (Tosun, 2013: 137-138).

Cemal Tosun’un [1904-1990] anlattığı bu olay, gölün yükselmesi ve Hoyran Gölü ile birleştiğine işaret eder. “Hoyran Gölü’nden çıkan bir nehir, Eğirdir Köprübaşı’na gidermiş; zamanla Köprübaşı şişmiş ve nehrin suları ovayı basmış” şeklindeki benzer bir rivayeti, 2012’de Barla-Boyalı Mahallesinden E. Öğretmen Ömer Demiral’dan (1926-2014) da işittim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?