USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Prof. Zeki Arıkan ve Afşar’daki Vakıflar adlı makale

Prof. Zeki Arıkan ve Afşar’daki Vakıflar adlı makale
12-05-2025

Res.3: İki gözlü Afşar köprüsü

PROF. ZEKİ ARIKAN VE AFŞAR’DAKİ VAKIFLAR ADLI MAKALE

Öz

Bu makalenin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yılında Prof. Dr. Zeki Arıkan Anısına Tarih Tasarımları adlı kitaptaki Prof. Behset Karaca ve D. V. Karaboğa’ya ait  “XVI. Yüzyılda Afşar’daki Vakıflar” adlı makaleye karınca kadrince katkı vermektir. Afşar kazasına tâbi Kötürnek köyünden olmam hasebiyle makalede zikredilen bazı vakıf, zaviye ve benzeri kurumların bulundukları köyler ve yerleri Muğlalı olan Behset Beye nazaran biraz daha iyi bildiğimi düşünüyorum. Ol bakımdan bildiğim bu köy ve yerlere okuyucu ve Behset Beyin dikkatini çekeceğim. Bir zamanlar Isparta Lisesinde tarih öğretmenliği yapan merhum Zeki Arıkan ile birkaç kez telefonda konuşmuş; iletiyle de epeyi bir yazışmıştım. XV-XVI. Yüzyıllarda Hamid Sancağı adlı kitabı benim başucu kitaplarımdandır.

Açar Kelimeler: Behset Karaca, Zeki Arıkan, Afşar, Limen kome, Terziler, Burçaklı Şeyh, Ahi Ali Zaviyesi

Giriş

Prof. Behset Karaca, çok üretken bir akademisyendir. Isparta’yla ilgili tarihimize ışık tutacak birçok yayın yapmıştır. Ancak, Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişimi görmezden gelmesi anlaşılır gibi değildir. Ben şahsen O’nun yayınlarından çok yararlandım. Yenice Derbendi, Firigos Boğazı ve İbn Emre, nam-ı diğer Mihmadlar karyesi, bunlar içinde başta gelirler. Yenice Derbendi, Kemer Boğazı’ndan geçen tarihî Anayol’a [Kıral Yolu: Tarikü’l-Cadde], Firigos Boğazı ise bir zamanlar Kemer Boğazı’nın adının Firigos Boğazı olduğuna, boğazda gemi çalıştığına ve bölgedeki Firiklere işaret eder. Bunlar, tarihimiz için çok büyük katkılardır [bk.Har.2-3].

Hoca, gölün rakımının 914.50 metreye düşmesi ve ortaya çıkan birçok kent kalıntısına rağmen, hâlâ Eğirdir Gölü’ndeki coğrafî değişime inanmıyor. Bunun sebebini az çok biliyorum: Hoca, “göl, tarihte iki parça olmuş olsaydı, Eğirdir Köprübaşı’ndaki balıklağı olmaması gerekirdi” demek istiyor. Behset Beyin buradaki yanılgısı, balıklağıları, göl kıyısında sanmasındandır. Hâlbuki balıklağılar umumiyetle ırmaklar üzerindedir ve Eğirdir-Köprübaşı balıklağısı da gölün ayağı üzerindeydi. Eğirdir-Köprübaşı’nın 07 bm güneyi, yâni şimdiki Eğirdir Gölü’nün yedi bm güneyindeki Cire balıklağısı buna güzel bir misaldir (Arıkan, 1988: 113). Merhum Zeki Arıkan’ı büyük bir saygıyla anıyorum. O’nun bu kaydı olmamış olsaydı, Behset Beye nasıl cevap verebilirdim?

Eğirdir Gölü’nün yaklaşık 500 yıl önce iki ayrı göl olduğunu, başta Süleyman Demirel Üniversitesi ve bilhassa Behset Beyi ikna edemedim ki, Giresunlu, Uşaklı, Eskişehirli tarihçileri ikna edebileyim. Hâlbuki “Afşar’a tâbi Maziye karyesi, Firigos Boğazı’nda gemi hâsılından 500 [akçe]” ile “Afşar kazası, Yenice Derbendi, Eğirdir Yörüklerinden Celâlî Karamanlısı 14 kişi tarafından tamir edilir” bilgilerini bana veren Behset Beyin kendisidir. Hoca, “16. Yüzyılda mühim bir şehir olan Afşar, daha sonra eski önemini kaybetmiş ve 19. Yüzyıl ortalarında 50-60 hanelik bir köy haline düşmüştür” [s.127] der. Bunun sebeb-i hikmeti göl sularının yükselmesiyle, Kemer Boğazı’ndaki Yenice Köyü Köprüsü, Anayol ve Afşar ile Barla arasındaki birçok köyün göl altında kalmış olması olmasın? Göl seviyesinin 918.00 metreden 914.50 metreye düşmesiyle altı [6] yerleşim yerinin kalıntıları meydana çıkmıştır [Har.2-3, R.6].

Hoca’nın oturduğu Isparta’ya Eğirdir Gölü 33, Kemer Boğazı 50, gölün doğu sahili 70 bm (km) kadardır. Hoca, Isparta SDÜ tarih profesörüdür ve bir ara tarih bölümü başkanlığı da yapmıştır. Ben eski Afşar, şimdi Gelendost kazası köylerini bir bir dolaşarak bütün yer ve mevkii adlarını tesbit ettiğim için, Behset Beyin bilemediği yer adlarını bilmem, O’na nazaran biraz daha kolay oldu, ama benim de hâlâ bilemediğim yerler var. Katkı vermek istediğim yer adlarını, makale sayfa numarasına göre sırayla vermeye çalışacağım.

Makalede zikredilen bazı yer adları

126. Afşar, çevre köyler için bir Pazar yeri olması bakımından önemlidir. Çaltılı Şükrü Günay amca 2010’larda gördüğümde, Afşar pazarında şiniği beş kuruştan arpa sattığını söylemişti. Afşar pazarı Cuma günü idi.

127. Ilgun köyü, bugün için Yenice köyü arazisinde kalmıştır ve Yenice köyüne yaklaşık üç bm uzaklıktadır. Şimdilerde gölün çekildiği yerleri Ilgın [yılgın] bitkisi kaplamaktadır. Önlem alınmazsa Ilgın ormanı olacaktır.

128.1. Ankara’daki Arslanhane’ye benzeyen Afşar Camii, 1501 yılı, hatta 1478’den önce de mevcuttur.

2. Makalede -halk arasında Karaca Ahmet denilen Şeyh Ahmed’in Afşar köyündeki mezarını tesbit ettik. Ziyaret edilen önemli yerlerdendir- deniyor. 2.1. Şeyh Ahmet, Yenice’dekinden farklı olmalı. 2.2. Afşar, Şeyh Ahmet’i bilmiyor; bu mezarı değil [R.1-2], Koru’daki Güldede’yi ziyaret ediyor. 2.3. Mezar taşında Haç işareti varmış. Bir Afşarlı, Res.2’de görüldüğü gibi Afşar hayrına eski mezar taşları içine mermer mezar taşları koymuş.

3. Yenice Şeyh Ahmed zaviyesi, Afşar-Köke yolunun sol kıyısındaki Pınarocağı’ndan gelen suların Düden’e girdiği yerin yanındadır. Düden’e giren sular, Yenice Sivrisi’nin altından geçerek, Kaynarca Pınarı’ndan çıkarmış. Kaynarca Pınarı, Bigadiç veya Marsyas ırmağının ilk kaynadığı yerdir [bk. Har.1-2-3].

Akdağ’ın “Ahmet Tekeri” dediği bu tekke/zaviye için bir hikâye var. Akdağlı Topal Ahmet [Şahin] şöyle anlattı: Ahmet, kabadayı biriymiş ve Dalkıran derlermiş. Çobanlık yaparmış ve güttüğü davarları dövmez, sövmez, çok iyi davranırmış; vardığı bir yerde herkese kahve ikram edildiği hâlde, çoban diye bu dışlanmış. Ahmet, buna çok üzülmüş ve Allah’a dua etmiş; duası kabul olmuş; Hacca gitmiş; Hac’da görmüşler, ama bir daha eve dönmemiş. Ermişlere karışmış. Mihrap, Payamlıçatak ve Ahmet Tekke [Tekeri] gibi üç tekke/mezar çevirmiş. Hâlâ devam eden bu sülâlenin soyadı Bektaş; lâkabı Hammalar imiş.

Har.1: Pınarocağı, Suyolu, Düden, Yenice Şeyh Ahmet mezarı, iki gözlü kp., tek gölü kp.

R.1: Afşar-Şeyh Ahmet mezarı.

R.2: Yeni mermer mezar taşı.

4. Derziler köyü ve Bürçüklü Şeyh zaviyesinin yerini, Kötürnek köyünün yer adlarını yazarken Nöğmen’in (Numan) Mehmet Abi, Terziler İni diye bir yerden bahsetti. İşte bu yer, Derziler köyünün bulunduğu yerdir. Köyün güneyinde, Karakoru dediğimiz ardıç korusunun güney eteğinde ve Koruardı çeşmesinin hafif kuzey-doğusunda bir yerdir. 1530 tarih ve 438 Nu. MVADI’de Burçaklı Şeyh okunmuş. Şarkîkaraağaç’ta da Pürçüklü Dede adlı yatır var.

129.1. Afşar kazasında; Afşar, Gelendost, Bağlı ve Kötürnek olmak üzere dört cami, Afşar şehrinde Yalama, Lemengömü (Melengömü) köyü, Ilgun köyü İsa Fakih, Güdül köyü, Yuvalar köyü ve Köke köyü Fakih mescidi var.

2. Yalama adı, büyük ihtimal hatalı yazılmış ve hatalı okunmuştur. Bu isim Balı adıyla ilgilidir, çünkü Afşar’da Balımescid diye bir mescid vardır.

3. Limen-kome adı da Melengömü olarak hatalı yazılmıştır. Limen-kome Barla halkının Aynalı Çarşı dedikleri göl altında kalan mühim bir yerleşimdir. Bu yerin Ainos ve Limenopolis gibi iki adını biliyorum. Aynalı adı Ainos ile, İlime [Bağören] adı da Limen adıyla ilgilidir. Khoniates’te Luma geçen yer burasıdır. Bu yerin mescidi var. Minaresi de olmalı ki, kayıkla bu mevkiden geçerken kayığın altının minareye değmemesi için kayıkçı uyarılmaktadır.

4. Dadıl köyü, Yeşilköy’de [Mihail] bir mevki adıdır. Kervansaray ile arasında iki bm kadar bir mesafe vardır. Kanımca bu köy, kıyıda iken gölün yükselmesiyle söz konusu mevkie taşınmış olmalıdır.

5. Güdül köyü, Kötürnek-Bağlı sınırının Kötürnek tarafında ve Yalvaç çayının sağında Güdül öreni denilen yerdir. Burada daha evvelki bir Roma kentine [Kadoi, Kadys, Kadosia, Kadoias?] ait bir sarnıç vardır.

6. Yuvalar köyünü ilk defa görüyorum ve nerede olduğunu bilmiyorum. Belki Yalvaç-Yuvalı köyüdür.

7. Ahi Ali zaviyesi, Senirkent merkezde olmalı. İbn Battuta, Ahi Ali dergâhında bir gece kalmış olup, buradan [belirli Ahi konukseverliğiyle ağırlandıktan sonra ünlü Konya’nın yolunu tuttuk diye] övgüyle bahseder.

8. Çobansa [Çoban İsa], Gelendost-Köke-Bağlı üçgeninde, hatta Köke ile Bağlı arasındadır.

9. “Yenice köyünde Köprü-i Karye-i Yenice vakfı vardır. Afşar köyündeki tarihî köprü bu olmalıdır. […] Bu köprünün daima harap olduğu, tamiri için Derzi Yakup ve Şemi Fakih’in 200’er akçe vakfettikleri belirtilmiştir”.

Behset Beylerin Şemi Fakih okuduğu kelimeyi Ahmet Cebeci Şeyhi Fakih okumuştur. Behset Hoca, Yenice Köyü Köprüsü hakkına çelişkiler içindedir. Çelişkiyi üç maddede açıklayacağım. İsteyen Ek.1’e de bakabilir.

9.1. Köprü, madem Afşar köyündedir; adı, Afşar Köprüsü değil de, niçin Yenice Köyü Köprüsü’dür? Üstelik o tarihte Afşar kaza; Yenice bir köy. Buna rağmen Yenice Köyü Köprüsü için Afşar köprüsü denir mi?

9.2. Hem “köprü daima harap” deniliyor, hem de Afşar köyündeki tarihi köprü deniliyor. Afşar köyündeki tarihi köprü, tam 500 senedir ayakta, son 200 yıldır, belki de yapılalı beri hiç tamir görmemiş.

9.3. İki gözlü tarihî Afşar köprüsü, Yalvaç çayı üzerindedir ve Afşar ile Yenice arasında değil, bilakis Afşar’ın Gelendost tarafındadır. Şayet köprü, Afşar ile Yenice arasında bulunsaydı, ta 2006’da bu köprünün Yenice Köyü Köprüsü olduğuna karar verip, olayı kapatacaktım ve tarih çalışmalarım da olmayacaktı [bk.Har.1; R.3-4-5].

9.4. Bu güne kadarki bütün çalışma ve keşiflerimi başta eşim, sonra arkadaşlarım Prof. Mustafa Kahramanyol ile Prof. Kâzım Yaşar Kopraman, daha sonra Isparta SD Üniversitesinin muhalefetine rağmen yaptım. O yüzden Denizli ve Konya’nın muhalefeti bir şey mi? 13 yıldır SDÜ, Eğirdir Gölü’ndeki değişim için parmağını oynatmadı. Bu yetmez; bir Fransız yazarın dediği gibi “aşırı vatansever Hüseyin Avni Paşa” hakkında iftira ve hakaret dolu bir doktora tezi SDÜ’de yaptırıldı; TTK tarafından da basıldı (!)

130.1. Günyaka ismini Ahmet Cebeci Hoca, Genyaka okudu ki, yerini bilememiştim, şimdi bu yerin Akmescid, yâni Gelendost-Akmezgit mevkiinde bulunduğu anlaşılıyor. Doğru okuma Günyaka olmalıdır.

2. Maziye (Marsia) veya halk tarafından Mazı denilen köy, gölün çekilmesiyle ortaya çıkmıştır [bk. R.6].

3. Devlethan adı anlamlıdır. Bu zat için kimisi Timurlenk’in ordusundaki bir komutan, kimisi de 2. Kılıçaslan’ın kardeşi Devlet Bey dedi. Hâlbuki Devlethan, Yalvaç-Yaka Camiini tamir eden Kundanoğlu Devlethan Beydir. Kundan Bey, Alexiad’da 1110’larda zikredilen Kontogmen’dir (Anna, 1996: 458-459).

4. Yenice köyde Harm diye okunan kelime, Marsyas ırmağı kıyısındaki Yenişar Harımı denilen yer olmalı.

5. Eskelen [İskeles], Şaraphane ile Hacılar köyleri arasındaki derenin sol kıyısında İskeles adlı ören yeridir.

6. Büdre denilen yer, Şarkîkaraağaç Nudra [Göksöğüt] köyü veya Eğirdir-Bedre [Petra] köyü olmalıdır.

7. Mescid-i Kâtip, Aksu Kâtip köyünde sanırdım, ama aslı varsa Gelendost merkezde imiş.

8. Karzı köyü, Aşağı Tırtar köyünün olduğu yerde, ama Karzıoğlu Mescidi Gelendost-Yaka köyde imiş.

9. Mescid-i Kayseri, yâni Mescid-i Sultan [Alâeddin], Ankara-Arslanhane’ye benzeyen Afşar-Ulucami.

10. Afşar merkezdeki Yayla mescidini de bilemedim.

11. Kırka köyünü de ilk duyuyorum; belki Köke köyüdür, belki de göl altında kalmıştır.

12. Bağıllı adının aslı Bağlu veya Bağlı olup, Bağıllu değildir. Bağlı’nın mahallesi Kozyaka değil, Kuzyaka olacak. Bu yer, eski Bağlı köyünün kuzeyindeki Kirse [Kilise] tepenin ardında ve kuzey yamacında olmalıdır.

13. Dereağzı köyü, Kötürnek köyü arazisinde; köyün güneyi ve Değirmen Deresi’nin solu, Killik Pınarı yanı.

131.1. Kızılkaya köyünün yerini bilemedim. Kızılyaka diye de bir yer vardır.

Sonuç

Afşar’daki Vakıflar adlı makale, bu açıklamalar ışığında okunmalı. Tarih, sadece belgelerdeki bilgileri okuyup yayınlamak olmamalıdır. Yalvaç, Şarkîkaraağaç ve Gelendost devamlı büyürken; Afşar, Barla, Uluborlu’nun neden küçüldüğü ve Afşar’a tâbi olduğu hâlde bugün yeri bilinemeyen birçok köyün nereye gittiğini sorgulanmalıdır.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar

Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.

Arıkan, Zeki (1988): XV ve XVI. Yüzyıllarda Hamit Sancağı, Ege Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi-İzmir.

Karaca, Behset – Karaboğa, D. V. (2023): “XVI. Yüzyılda Afşar’daki Vakıflar”, Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yılında Prof. Dr. Zeki Arıkan Anısına Tarih Tasarımları, Yay. Haz. M. Demiryürek ve diğerleri, İdeal Kültür Yay.-2023-İstanbul, s.123-146.

.

.

Res.3-4-5: İki gözlü Afşar köprüsü [kp.]. Merhum Muammer Çelik, Ramazan Topraklı [Foto: A. Hamdi Taşlıca, 23.09.2008].

Har.2: Marsyas kaynağı ve Nehri ile Maziye [Marsia, halk arasında Mazı] köyü.

R.6: Göl altından çıkan Maziye [Marsia] köyü kalıntıları

Ek.1: Tarihî Afşar Köprüsü [bk.Küçük Firikya’daki Taş Köprüler”, 20.02.2023 dikGazete]. (*) 

23 Eylül 2008 Salı günü yanımda J. Y. Müh. Ahmet Hamdi Taşlıca olduğu halde Yenice Köyü Köprüsü’nü aramaya çıktım. Yeniceliler, köylerinde tarihî bir köprü bulunmadığını söyleyerek bizi Afşar’a yönlendirdiler. Merhum Muammer Çelik bize Afşar’daki iki gözlü tarihî köprüyü gösterdi. Ahmet Bey birkaç resim çekti [bk.R.3-4-5]. Köprü Yalvaç çayı üzerinde idi. Köprüdeki yazılı/ işaretli taşları gören hazine arayıcıları, “köprüyü yaptıran, tamir parasını taşın arkasına koyarmış” diye bir dedikodu çıkarmışlar. Buna inanan biri de, köprüdeki bir taşı sökmüş, bir taşı da yaralamış. Biz Afşar’daki kahveye geri döndük. Ben köprünün, Afşar ile Yenice arasında değil, Yenice’ye göre ters yönde ve Afşar-Eğirdir yolu üzerinde bulunduğunu ve bu köprünün, aradığım Yenice Köyü Köprüsü olamayacağını söyledim. Bir başka tarihi köprü de yine Yalvaç çayı üzeri ve Afşar-Gelendost arasında varmış, ama 1961 yılında üzerinden geçen bir kamyon yüzünden yıkılmış. Bu köprü, tek göz ve iki gözlü köprüye nazaran çayın memba tarafındadır. Bu köprü de Yenice Köyü Köprüsü olamaz deyince, Mehmet Kara [1947-2021] adlı Afşarlı biri, aradığımız köprünün Kemer Boğazı’nda göl altında kaldığını söyledi.

Ankara’ya döndüm ve KGM Tarihi Köprüler Şefi Merhume Halide Sert’e bu ve bölgedeki bazı köprülerin resimlerini verdim ve tamir edilmelerini rica ettim. Halide Hanım, resmi görünce “Roma ayak, Selçuklu kemer” demişti ki, bu sözü hiç unutmam. Hemen köprüyü tamir ettirdi ve yanına betonarme bir köprü daha yaparak, köprüyü araç trafiğine kapattı. Yalvaç-Hüyüklü beldesindeki iki köprüyü de onardılar ve araç trafiğine kapattılar. Bugüne kadar ayakta kalan üç köprü Hüyüklü Beldesinde, biri de söz konusu iki gözlü Afşar köprüsüdür. Yalvaç-Akçay, Yalvaç-Salur, Eğirler, Kötürnek, Bağlı, Gelendost ve tek gözlü Afşar köprüsü zaman içinde yıkılmıştır. Arundel’in 1832 seyahatinde zikrettiği Gelendost’taki üç gözlü kemer köprü 1953’te yıkılmıştır. Yalvaç çayı üzerindeki tarihi köprüleri “Küçük Firikya’daki Taş Köprüler” başlığıyla 20.02.2023 tarihli dikGazete’de yazdım. İsteyen oraya bakabilir [https://www.dikgazete.com/yazi/kucuk-firikya-daki-tas-kopruler-5333.html].

Har.3: Eski Hoyran ve Eğirdir gölleri, iki göl arasındaki Menderes ve Firigos Boğazı, Marsyas ve Orgas ırmakları, Maziye köyü

(*) https://www.dikgazete.com/yazi/kucuk-firikya-daki-tas-kopruler-5333.html

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?