USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bağımlılık

Bağımlılık
25-12-2025

BAĞIMLILIK

Ülkemizin en önemli sorunu bağımlılık. Bağımlılık deyince aklımıza hemen toplumun dinamiklerini alt üst eden uyuşturucu madde bağımlılığı geliyor. Mahalle aralarında birileri tarafından ailesinde değer görmediğini düşünen ya da kendinin mahallede saygın bir yere geleceğine inanan bu ülkenin filizleri, bir çıkmaz sokağın içine çekiliyor.

Daha önceki yazılarımda da muhtelif yerlerde kullandığım bir tabir vardır; bir ülkede herkes kendi evinin önünü temizlerse, her mahalle, her şehir ve bütün bir ülke tertemiz olur. Her canlının ilgiye ihtiyacı vardır. En az evimizde beslediğimiz kedi ya da bir bitki kadar değer vermeliyiz sorumlu olduğumuz aile bireylerine. Evden çıkıyor, okula/mı gidiyor. Dışarıda geçirdiği süre, evde geçirdiği süreden daha fazla. İyi formatlanmamış, iyi bir virüs programı ile koruma altına alınmamış bir bilgisayar ile bir genç arasında hiçbir fark yoktur.

İlgi ve alakadan bahsettim. Her canlının ilgi ve alakaya ihtiyacı var. Babanın görevi ailesini kollamak ve korumaktır. Peki devlet babanın görevi nedir? Aynı. O da ülke sınırları içinde ve dışındaki vatandaşlarını korumak ve kollamaktır. Eğer sen kollamazsan, korumasız bir bilgisayar gibi çöker insanlar. Devlet, virüs programı gibi gençleri hedef olarak gören zihniyeti ve elindeki enstrümanları yakalayarak yok etmelidir, ıslah etmelidir. Her gün basında yer alan, aldığı maddenin etkisi ile ailesini katleden bir genç, ya da ortak yaşam alanlarında terör estiren şuursuz grup.

Çocuklarımız fabrika ayarında yaşayamıyorlar. Maneviyat önemlidir. Her insanın maneviyatı güçlü olmalıdır. Maneviyat dediğimiz, sahip olduğumuz soyut değerlerimizdir. Sevgi ve saygı sınırlarını bilen ne yapacağını değil ne yapmayacağını bilen insanlarımız olmalıdır.

Maneviyat, mükemmel inşa edilmiş bir kaleye benzer. O kalenin yıllara meydan okuması şarttır. Eğer kaleyi oluşturan taşların arsında açıklık varsa, oraya giren su damlaları o taşları yerinden oynatacak ve zaman içinde o kaleden eser kalmayacaktır. Alkol ve madde bağımlılığı da tıpkı o kale taşlarının arasına girip, kaleyi zaman içerisinde çökerten su damlalarına benzer. O kale, aile yapımız ve ülkemizin bütünlüğüdür.

Umudunu yitirmiş, maneviyatını kaybetmiş insanların sığınacakları liman kendilerince alkol ve madde bağımlılığıdır. Öyle ki; kullanıldığı zaman düşünme yetisini yok eden, evinde ve çevresinde sorun kaynağı olan kişiler haline gelir canım gençler. Basına düşen, aile içi geçimsizliğin, huzursuzluğun ve cinayetlerin ana sebeplerinden birisi bu kötü alışkanlıklardır. Cinayete karışmış insanların istatistiklerine bakarsak düşünme yetisini kaybetmiş alkol ve madde bağımlılığı limanına demir atmış kişiler olduğunu göreceğiz. Biz bu değiliz. “İçki bütün kötülüklerin anasıdır” der bir Hadisi Şerif. Alkol ve madde kullanımı kişiyi başka kişi yapmıyor, farı kapatılmış bir araç gibi oluyorlar ki kaza yapmaları garanti oluyor.

Gelecek kaygısı ile sabahtan akşama kadar çalışıp, evimize geliyoruz. Evimizde izlediğimiz televizyon kanallarında bizi anlatan, doğru yolu teşvik eden hiçbir program bulunmamaktadır. Biz izleyenler ise bu sosyal medya kahramanlarını kendimize idol yapıp, onların davranışlarını sergilemeye çalışıyoruz. Yani biz olmaktan çıkıyoruz. Emniyetli limandan farkında olmadan uzaklaşıp engin denizlerde azgın dalgaların pençesinde buluyoruz kendimizi ve can havliyle her yere saldırıyoruz.

Gençlerin düşünmeye ihtiyaçları var. Gençler keşke düşünebilse, yaşlılar ise keşke yapabilse. Güzel bir başlangıç için hiçbir zaman geç değildir. İtiraf edebilmek, destek isteyebilmek kimseye bir şey kaybettirmez.

Kurtuluş Savaşı döneminde ülkemizin bir kısmı işgal edilmişti ve bizim atalarımız, iman gücüyle ve süngüyle ana karayı kurtardılar. Ancak şimdi yine başka türlü bir işgal altındayız da acaba farkında mıyız? Gençlerimiz kuşatılıyor adım adım, kişi kişi, mahalle mahalle, şehir şehir. Güvenlik güçleri sadece adli bir olaya karışanı alıp mahkemeye çıkarıp mahkûm edip dört duvarın arasına koyuyor. Çözüm mü, asla çözüm değil. Elinde her türlü enstrümanı olan devlet, bu işgal güçlerinin vasilerini bulmalı ve işe oradan başlamalıdır.

Bunların hedef kitlesi bu ülkenin geleceğidir. Bu sorunla ilgilenen birimlerimiz var mı? Evet var. Ancak hepsi devlet memuru ve günü kurtarmanın derdinde. “Bana bir şey olmasın” zihniyeti. Bir ülkenin devlet başkanı, böyle bir sorunla -çocuğu ile- sınava tabi tutulsa, işi gücü bırakır ve bu işin kökünü kurutur. Emniyet ve istihbarat el ele verip, sessiz sedasız bu sorunu çözebilirler. Ancak bunun arkasındaki gücün elindeki maddi güç, belki birilerini satın alıyor ve onlar da kör bakıyorlar. Madde bağımlılığı ile mücadele Milli bir dava olmalıdır.

Çürük bir fidan mı, yoksa köklü bir çınar mı? Hepsi bu. Ancak şuurlu bir gençlik bu ülkenin garantisi olabilir. Şuurlu gençlik için ise büyük düşünebilen feraset sahibi yöneticilerin alacakları cesur kararlara ihtiyaç vardır. “Yarın için bugün ne yaptım” diyebilen yetkililere ihtiyaç vardır. Farklı görüş ve inanç çeşitliliğimiz olmalıdır. Baba şefkat sahibidir, baba affedicidir, baba yol göstericidir, baba çocuklarıyla arkadaş ve kendisi ile barışıktır. Baba devletin kendisidir. O baba ki bütün çocuklarına eşit değer verir ve onlarla ilgilenir. Unutmayalım; hepimizin cüzdanında TC Kimlik Kartı vardır. Bütün EN KÖTÜLER bir gün melektiler, kimler onları şeytan yaptı. Babanın görevi, bunlarla ilgilenmektir. Ama biz Atatürk’ünGençliğe Hitabe”sini okumayalı yıllar oldu.

Buraya kadar bağımlılığın kötü yönünden bahsettik. Maddi/Madde Bağımlılığı dedik. Peki bizim Manevi Bağımlılığımız da var. Onlardan da o güzelliklerden de bahsetmek gerekmez mi. Asıl terk etmememiz gereken de bu manevi bağımlılığımız olması gerekir.

Vatanımıza olan sevgimiz, büyüklere olan sevgimiz, küçüklere olan sevgimiz, doğaya olan sevgimiz, ortak yaşam alanlarına olan saygımız, kutsal değerlere olan saygımız manevi bağımlılıktır. Bu bağımlılık gözle görülmez, elle tutulmaz ve sadece yaşam tarzı şeklinde tezahür eder. Manevi bağımlılığımız ne kadar iyi olursa, yüce olursa yukarıda bahsettiğimiz madde bağımlılığı, kurt gibi ruhumuzu delemez. Yeter ki biz bir olalım. Manevi değerlerimizi, bağımlılığımızı muhafaza etmek herkesin görevidir. “Reyting” uğruna bütün ahlaki değerlerin alt üst edildiği diziler, sinemalar, vurdulu-kırdılı, silahlı diziler, filmler, herkesin birbirine şüphe ile bakışını yansıtan sosyal medya mecraları en az uyuşturucu ve madde bağımlılığı kadar tehlikelidir. “Reyting” dediğimiz olgu sadece sonu paraya, ranta varan bir süreçtir. Alın o paranızı da huzurla sokağa çıkın yaşayın. Toplumda herkes herkesi sorgulasın, eş eşi, abi kardeşi, öğrenci öğretmeni, memur amirini sorgulasın. Nereye gidiyoruz? Ne zaman uyanacağız?

Sabaha bir şey kalmadı, daha erken uyanmalıyız çok geç olmadan. Bu ülkenin saadeti hepimizin bekasıdır.

Düşünebilmek güzeldir.

.

Seyfi Turan, dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?