Türkiye dış politikası ve değer kazanımları 

Muhammed Işık
Muhammed Işık
Türkiye dış politikası ve değer kazanımları 
21-08-2020

Gündem belirleyen gelişmeler tartışmalara konu olurken, strateji yazarları eski dosyalarını karıştırır, daha önce yazdıklarını, söylediklerini gözden geçirir. 

Bakın ben demiştimkabilinde yazılarında örnekler sunarlar, o modaya uyalım.

Çok önceleri, 19 Şubat 2019 (*) tarihinde, "Kızıl Elma’ya doğru" başlıklı yazımda değinmiştim, demiştim ki;

Türkiye, hem ülke sınırları içerisinde hem de bölgesinde söz sahibi olmak zorundadır. Başka çaremiz yok.

Yine aynı yazıda;

Yeterince tükettik, artık üretim zamanıdır. 

İnsanımızı en iyi şekilde eğitip yetiştireceğiz. 

Araç - gereç, teknoloji ve fikir üreteceğiz. 

Bu sebeple, kalkınma hamlelerini yaparken, aynı anda ülke barışını mutlaka sağlamalıyız.

Oldukça kapsamlı bir Ortadoğu politikamız olmalıdır.  

Küçük hesaplar içinde boğulmadan, büyük hesaplarımız olmalıdır.

Cümleleriyle durum tespiti yapmıştım. 

Aradan biraz zaman geçti, 06 Ağustos 2019 (**) tarihli “Türkiye - ABD müttefikliği ve dünya dengeleri” başlıklı yazımda, yine bazı değerlendirmelerde bulunmuştum;

“Devletimizi bu şekilde sıkıştırmaya devam ederlerse yine kendileri zararlı çıkacaktır. 

Sıcak para ülkemize girmek durumundadır!  

Devletimizi küçük düşürmek, zor duruma düşürmek isteyenler “Türkiye’siz” hiçbir şey yapamayacaklarını acilen görseler iyi olur. 

Aksi halde kendi aralarındaki savaş her geçen gün büyürken ‘tarafsız kalsa dahi devletimiz’ önemli bir aktördür ve müttefik olmayı bizimle kim başarırsa savaşın galibi o olacaktır. 

Devletimizin gücünü kabullenin ve bizim çizeceğimiz sınırlara saygı duyun.  

Kazan-kazan politikasında bizim yanımızda kim olursa o güçlenirken diğerleri çürüyüp gidecektir.”

Ege’de ısınan sular, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, yukarıda paylaştığım görüşlerimi haklı çıkartmaya başladı. 

AB’ye üye Yunanistan ile aramızdaki gerginliğin büyümesini isteyenler, bizi Ege ve Doğu Akdeniz’de etkin hale getiriyorlar. 

AB, Türkiye’ye yaptırım uygulamak istese de bunu yapacak güçte ve konumda değildir. 

Türkiye, “Navtex”ler ilan edip, AB Ülkelerine meydan okuyabilir.

Bunların niyetleri ne olursa olsun Devletimiz, üzerine düşeni yapıyor ve geri adım atmıyor. 

Bunun üzerine, ekonomik kriz çıkartma hevesinde olanlar ‘Döviz ve Altın’ ile Devletimizi hizaya getirmeye çalışıyorlar. 

Mecburen Batı’nın, Devletimizle birçok konuda uzlaşması gerekecektir. 

Ege’de, ‘Adalar’ gündeme gelirse şaşırmayalım, bu gündem, suni ‘Kardak’ krizi gibi olmayacaktır. Yunanistan, “oldu-bitti” ile elinde tutmaya devam ettiği Adalar’a veda edebilir. 

İngiltere, AB ülkeleriyle, özellikle de Fransa ve Almanya ile çıkar çatışması içinde olduğundan; Londra ile Ankara arasında yakın gelecekte ikili ilişkilerin daha da gelişeceği söylenebilir. 

Bu bağlamda; Türkiye’nin “Sorunlu İslam Ülkeleri”nin başına ‘Jandarma’ konumunda vazifelendirileceği günler gelebilir. Gündeme getirilen ‘Halifeliğin’ bu görev için kılıf olacağı düşünülebilir.

Batı, İslam Ülkelerine uzaktan jandarmalık yapmaktan epey zarar görmeye başlamıştır. Lübnan örneğinde olduğu gibi zaten bu işi beceremez hale gelmişlerdir. 

‘Güçlü Ordusuyla’ Türkiye, Batı için bulunmaz bir nimet gibidir. Suriye ve Libya’da Türk Ordusunun başarısı, onlara başka çare bırakmamış da olabilir. 

Ortadoğu’yu yönetme vazifesi Türkiye’ye verildiğinde haliyle ‘Yeşil Sermaye’, ülkemizden yönetilecektir. 

Küresel Sisteme yeterince eklenemeyen Kabile Devletleri, böylelikle ‘Sermayenin Kontrolü’ne daha kolay entegre edilecektir. 

Yapılacak ‘Serbest Ticaret Anlaşmaları’ ile Türkiye, bölgenin ‘Orta Ölçekli Süper Gücü’ olabilir.

Türkiye, aynı anda birkaç cephede soğuk, ılık veya sıcak savaş yapacak kabiliyete sahiptir. 

Denizlerimizde ve kara sınırımızda para edecek her türlü kaynağın bulunup çıkarılması sürpriz değildir. 

Kazan-Kazan politikası” gereği, yakın zamanda, her türlü gelişmenin ‘Sürpriz’ sayılmaması gerekir. 

Gücü olan, istediğini yaparken, gücü olmayan kendisinden isteneni yapar. 

İstediğimizi mi yapıyoruz yoksa isteneni mi, yakın zamanda hep birlikte göreceğiz.

.

Muhammed Işık, dikGAZETE.com

(*) “Kızıl Elma”ya doğru

https://www.dikgazete.com/kizil-elmaya-dogru-makale,1205.html

(**) Türkiye - ABD müttefikliği ve dünya dengeleri

https://www.dikgazete.com/turkiye-abd-muttefikligi-ve-dunya-dengeleri-makale,1608.html

Muhammed Işık
Muhammed Işık

Muhammed Işık kimdir?

Araştırmacı Yazar

1986 yılında Ankara’nın Çamlıdere ilçesinde doğan Muhammed Işık, ortaöğrenimini Ankara’da tamamladı. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi ile Medya ve İletişim Bölümünden mezun olan Işık, yazarlık kariyerine “Siyaset ve Düşünce” adlı internet sitesinde köşe yazarı olarak başladı. Farklı platformlarda fikirlerini paylaşmaya devam eden yazar, Fikri Kadim, Mimoza Haber, Nokta32, Akdeniz Haber, Gerçek Tarih ve İttifak Gazetesi gibi mecralarda köşe yazıları yayımladı. Aynı zamanda Gerçek Tarih dergisinin yayın koordinatörlüğünü üstlenerek, dergi yayıncılığı alanında da katkılar sundu.

2016-2024 yılları arasında Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezinde (SASAM) Genel Sekreterlik görevini yürüten Muhammed Işık, halen Haber Ajanda ve Kültür Ajanda dergilerinde yazmaktadır. Aralık 2018’den bu yana dikGAZETE.com yazarıdır. Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi olarak da kültürel ve edebî faaliyetlere katkıda bulunmaktadır. Evli ve iki erkek çocuk babasıdır.

Edebî üretkenliğiyle dikkat çeken Muhammed Işık, şu eserlerin yazarıdır:

⁠Gönülden Dimağa (2019), Akıldan Kalbe Esintiler (2022), ⁠Türk Tipi Başkanlık Sistemi (2022), Bozuk Satıh (2022), Eyvah Cumhurbaşkanı Oldum (2023, Abdurahim Zararsız ile birlikte), ⁠Gönül Sızısı (2025), Ferdi Tayfur Plaklardaki Derbeder Kral (2025).

.

dikGAZETE.com

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?