Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Müslümanların birbirlerini tekfir etmeleri, tekfir ettiği insanlara karşı cihat yaptıklarını zannetmeleri kabul edilebilir bir durum değil" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Sudan’a gerçekleştirdiği resmi temaslar 
kapsamında ilk 
olarak başkent Hartum’da 
Sudan İrşat ve Evkaf 
Bakanı Elfatih Taj Elsir’i 
ziyaret etti.
Türkiye ile Sudan 
arasında din hizmeti, dini yayınlar ve din 
eğitimi alanlarında işbirliği protokolü imzalandı. Görmez, törende yaptığı konuşmada, Sudan’a yaptığı ziyaretin dost ve kardeş iki 
ülke arasındaki ilişkileri geliştirmesi temennisinde bulundu. Türkiye-Sudan ilişkilerinin tarihe uzanan kökleri bulunduğunu söyleyen Görmez, "Aynı dinin, aynı inancın, aynı kültürün mensubuyuz, aynı medeniyetin, tarihin çocuklarıyız. Her iki milletin kalbinde birbirlerine karşı çok 
yüksek sevgi 
olduğunu ifade etmek isterim. Ancak, böyle olduğu halde iki ülke arasındaki ilişkiler henüz olması gereken düzeyde değildir" dedi.
"TÜRKİYE-SUDAN İLİŞKİLERİ İNSANLIĞIN BARIŞINA KATKIDA BULUNACAK"
İki ülkeyi birbirine bağlayacak ve bu ilişkileri sürekli kılacak unsurun, dini, manevi, ilmi ve kültürel ilişkiler olduğunu vurgulayan Görmez, "İki ülkeyi birbirine bağlayacak 
olan ve sürekli kılacak olan dini, manevi, ilmi ve kültürel ilişkilerdir. İki ülke arasında karşılıklı yapılan ziyaretler bu açıdan önem taşımaktadır. İnanıyorum ki iki müessese arasındaki ilişkiler iki 
halk arasında ilişkilere çok daha yüksek bir ivme kazandıracaktır. 
Türk halkı en zor 
zamanında 100 sene önce 
Sultan Ali Dinar’ın Türk halkına yaptığı yardımı unutmamıştır ve hiçbir zaman unutmayacaktır. Sudan sadece bu topraklar için değil, Afrika’daki bütün 
Müslüman kardeşlerimizin lideri ve öncüsü olarak son derece 
önemli bir ülkedir. Sudan, Afrika’nın ilim ve kültür merkezidir. Türkiye-Sudan ilişkileri sadece Afrika’nın 
değil dünyanın insanlığın barışına, huzuruna, istikrarına, katkıda bulunacaktır" ifadelerini kullandı.
"İSLAM DİNİ VE İSLAM DÜNYASI TARİHİN EN ZOR SÜRECİNDEN GEÇİYOR"
Gerek 
İslam dini gerek İslam dünyasının tarihin en zor süreçlerden birisinden geçtiğini dile getiren Görmez, sözlerine şöyle 
devam etti:
"Tarihi okuduğumuz zaman bunun dördüncü zor dönem olduğunu ifade edebiliriz. Hz. Osman’ın katliyle başlayan bizim kaynaklarımıza ilk fitne 
dönemi olarak geçen zor dönemlerdir. Fakat 
Müslümanlar çok kısa 
sürede bu zor dönemi Asrı Saadetin verdiği ruhla aşmayı başarmışlardır. 
Bütün İslami ilimler 
yeniden inşa edilmiş, 
büyük fetihlerle bu fitne dönemi 
geride bırakılmıştır. 
İkinci zor dönem Moğol İstilası ve Haçlı Seferleriyle neticelenen Müslümanların hem zihnen hem kalben parçalandıkları dönemdir. Bu dönemden sonra da Müslümanlar ilimde 
yeniden inkişaf etmişler ve 
Osmanlı Devleti gibi büyük bir devlet kurarak bu birlikteliği sağlamışlardır. Üçüncü zor dönem, 18. asırdan itibaren sömürgelerin, işgallerin ve savaşların İslam dünyasını sardığı dönemdir. Bu dönemden sonra da bütün Müslümanlar yeniden tarihteki o izzetine kavuşarak büyük bir 
mücadele içine girmişlerdir. İşte Sultan Ali Dinar’ların dünyanın her tarafında ortaya çıktığı dönem bu dönem olmuştur. Bu dönemden sonra yüzyıl içerisinde her Müslüman ülke bağımsızlığına kavuşma mücadelesine girmiş ve 
tarih sahnesinde var olmak için mücadele etmişlerdir. Bugün ise İslam dünyasının dördüncü zor dönemidir. Bugün Bağdat’ta, Suriye’de, Yemen’de Afrika’nın belli merkezlerinde, Filistin’de dünyanın her tarafında büyük zorluk yaşanmaktadır. Dördüncü zor dönemin 
en büyük zorluğu ihtilafın, savaşın, şiddetin Müslüman kardeşlerin 
kendi aralarında gerçekleşmeye başlamasıdır. Müslümanların birbirlerini tekfir etmeleri, tekfir ettiği insanlara karşı cihat yaptıklarını zannetmeleri kabul edilebilir bir durum değildir."
"200 YILLIK SÖMÜRGELER AFRİKA’DA İSLAM’I ORTADAN KALDIRAMADI"
Görmez, bütün bunları aşmak için yeryüzündeki ilim adamlarına, dini müesseselere, üniversitelere çok büyük 
görev düştüğünü belirtti.
İslam dünyasında yaşanan dördüncü zor dönemin en büyük 
olumsuz neticelerinden bir tanesinin "Batı dünyasında İslamofobiyaya yol açması ve insanların yüreklerinde İslam korkusunu yerleştirmek isteyen mahfillere zemin hazırlamış olması" olduğunu vurgulayan Görmez, "200 
yıllık sömürgeler Afrika’daki 
İslam’ı ortadan kaldıramadı 
ancak son dönemde Müslümanlar arasında ortaya çıkan yanlış düşünceler korkarım ki sömürgecilerin yapamadıklarından 
daha fazla tahribata yol açabilme imkanına zemin hazırlayacaktır" dedi.
Sudan İrşat ve Evkaf Bakanı Elfatih Taj Elsir de 
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’i Sudan’da ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirtti. Yapılan ziyaretle iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesini dileyen Elsir, Türkiye’nin Afrika’daki hizmetlerini 
takip ettiklerini belirterek, ziyaretin hayırlara vesile 
olmasını diledi.
DİN EĞİTİMİ ALANLARINDA İŞBİRLİĞİ YAPILACAK
İmzalanan protokol kapsamında, Türkiye’deki din hizmetleri ve 
ilgili kurumları yerinde inceleyerek tecrübe paylaşımında bulunmak üzere Sudanlı uzmanlar 
Türkiye’ye davet edilecek. Sudanlı vaiz, Kur’an eğiticileri ile din görevlilerini 
çeşitli konularda bilgilendirmek üzere Türkiye’de takviye eğitim verilecek.
Mushaf basımı başta olmak üzere İslami neşriyat alanında 
ortak çalışma yapılacak, ekipman 
desteği sağlanacak; 
müşterek toplantılar, dini müsabakalar düzenlenecek ve düzenlenen 
toplantı ve çalıştaylarla elde 
edilecek sonuçlar paylaşılacak.
Türkiye’den din hizmetleri alanında görev yapmakta olan bazı uzmanlar 
Arapça öğrenmek üzere Sudan’da eğitim görecek. Sudan Türkiye’nin düzenleyeceği Arapça kurslarına eğitici desteği sağlayacak.
Türkiye Sudanlı 15 öğrencinin Türkiye’deki 
İmam Hatip liseleri ile 
İlahiyat fakültelerinde eğitim görmesi için 
burs imkanı sağlayacak ve Sudan’da cami ve Kur’an 
kursları yapımı konusunda 
uzman ve 
mimar desteği sağlayacak.
İmza töreninin 
ardından Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Sudan İrşat ve Evkaf Bakanı Elfatih Taj Elsir’e, 
Ahmet Karahisari’ye ait tıpkıbasım bir Mushaf-ı Şerif hediye etti. Görmez, daha sonra Kur’an Derneği’ne giderek, dernek faaliyetleri 
hakkında yetkililerden bilgi aldı.