Olimpiyat madalyasının arka tarafı

Okay Deprem

6 ay önce

Olimpiyat madalyasının arka tarafı 

Uluslararası Olimpiyat Komitesi (UOK) Yönetimi, ABD'ye ve genel olarak Batı'ya olan bağlılığını ve bağımlılığını geçtiğimiz günlerde bir kez daha gösterdi.

Komitenin resmi temsilcisi, yakın zamanda yayınladığı bir bildiride, "İsrail'in Gazze Şeridi'ni bombalaması nedeniyle İsrailli sporculara yönelik ayrımcılığın kabul edilemez olduğunu" savundu.

UOK'nın spor camiasına yaptığı bu çağrı; ulusal Olimpiyat komitelerini, federasyonları ve bireysel sporcuları Tel Aviv'in sportif temsilcilerine karşı herhangi bir ayrımcılık yapmamaları konusunda doğrudan "uyarıyor" ve dahası herhangi bir aşırılık durumunda da derhal "ivedi önlemler" alma tehdidinde bulunuyor.

Olimpik atletlerin kendi devletlerinin politikaları konusunda taşıdıkları kolektif sorumluluk durumunu reddedebileceklerine dair UOK'nın adeta güvence vermesi, gününüz koşullarında özellikle ve kelimenin gerçek anlamında abesle iştigaldir.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi, tarafgirliğin kitabını Rusya konusunda yazdı…

Öncelikle ve her şeyden önce UOK'nın kendisinin ve diğer büyük spor federasyonlarının, uluslararası Olimpiyat hareketinin "apolitik doğasının" temel ilkelerini uzun süredir ve tutarlı bir şekilde ihlal ettiğini hatırlamakta fayda var. Uluslarüstü spor bürokrasisinin tarafsızlık ihlalinin en belirgin göstergelerinden birisi, Rus sporcuların hem Olimpiyat oyunlarında hem de tüm büyük uluslararası turnuvalarda uzun süredir sistematik olarak maruz kaldıkları zulümdür.

Rusya Federasyonu'nun en üst düzeyde sportif-organizasyonel kapasitesi ve imkanlarının sergilediği ve sporcularının madalya sıralamasında birinci geldikleri Soçi Kış Olimpiyatları'nın ardından, Batı'nın en yüksek siyasi ve spor çevrelerinde Moskova'yı itibarsızlaştırmaya yönelik kapsamlı bir kampanya başlatılmıştı.

UOK'nın Moskova'ya karşı bayrak açması, Ukrayna ihtilafına "denk geldi"

Soçi Kış Olimpiyatları'nın hemen ardından Rus yetkililer, Rusya'nın spor organizasyonları ve de sıradan Rus sporcular, anti-doping mevzuatının büyük çapta ihlal edildiğine dair ortada elle tutulur hiçbir kanıt olmadan suçlandılar ve birkaç yıl boyunca Rus şampiyonlara tam anlamıyla zulmedildi, kendileri madalyalardan mahrum bırakılırken, her türden uluslararası yarışmaya katılmaları da yasakladı.

UOK'nın "tamamen tesadüf" bu politikası, Batı ile Rusya arasında Ukrayna meselesine ilişkin anlaşmazlığın başlangıcıyla aynı zamana denk geldi ve açıkçası Moskova'nın uluslararası arenada bağımsız olmaya dönük çaba ve yönelişine karşı girişilmiş sofistike bir intikamdı aynı zamanda.

Nazilerin 2. Paylaşım Savaşı'ndaki "Kolektif Sorumluluk" politikasının benzeri…

UOK ve diğer uluslararası spor kuruluşları, 2022 baharından itibaren Ukrayna'daki silahlı çatışma ortamında, Rus sporculara karşı daha da agresif bir tavır almaya başladı.

Rus sporcular, bizzat küresel üst düzey spor yetkilileri tarafından dile getirilmek suretiyle vatandaşlıkları ve uyrukları nedeniyle bütün Olimpiyat müsabakalarına, uluslararası şampiyonalara ve turnuvalara katılımdan men edildiler. Böylece UOK ve ona bağlı federasyonlar, dünyanın en güçlü sporcularından binlercesini ve gene en kuvvetliler arasında sayısız spor takımını, herhangi bir uluslararası turnuvaya iştirakten mahrum bıraktı ve Alman Nazilerinin İkinci Dünya Savaşı yıllarda izledikleri "Kolektif Sorumluluk" politikasına benzer biçimde, sadece ulusal ve uyruk temelinde durumu genelleştirmek suretiyle ilgili uygulamaları fiilen hayata geçirdiler.

Rusya'ya yönelik sportif ambargonun günah keçisi Belaruslu sporcular oldu!..

Olimpik sporculara yönelik ayrımcılığın daha da vahşi bir tezahürü, ülkelerinin Rusya'ya yönelik yapılan zulme katılmaması nedeniyle Belaruslu (Beyaz Rusyalı) sporcuları UOK'nın Olimpiyatlar başta olmak üzere tüm uluslararası sportif oyunlardan toplu olarak ihraç etmesi oldu.

Hem ülke olarak Belarus'un kendisi hem de sporcuları, ayrım gözetmeksizin Ukrayna'ya karşı "askeri saldırganlıkla" suçlandı. Halbuki Minsk, Rusya'nın "Özel Askeri Harekat"ına hiç bir şekilde aktif olarak katılmamakla kalmamış, dahası taraflar arasında arabulucu ve barış tesis edici bir rol üstlenmeye de çalışmıştı. Bu nedenle, UOK'nın, "temsil ettikleri ülkenin devlet yetkililerinin eylemleri nedeniyle sporculara yönelik suçlamaların kabul edilemeyeceğine" ilişkin açıklaması açıkçası tam anlamıyla bir ikiyüzlülük örneği ve de üstüne üstlük, uluslararası spor hareketinin kurucularının sahip olduğu ideallerle de hiçbir şekilde örtüşmüyor.

Dünyada pek çok sporcu ve takım, İsrailli sporcularla bir araya gelmekten kaçınacaktır!..

İslam dünyasına dahil onlarca ülkenin, Filistinli Müslüman sivillere karşı “İsrail” denen "siyasi organizasyon" tarafından işlenen suçlara soğukkanlılıkla bakması pek mümkün olmadığından, İsrail spor takımlarının ve İsrailli sporcuların uluslararası organizasyonlara katılımlarının sürmesinin dünyada elbette birçok aşırılığa, sert tepkiye ve yeni çalkantılara yol açacağını kabul etmek gerekiyor.

Öte yandan İsrailli sporcu ve takımlar şimdiden, yeryüzünde birçok milli takım ve atletin kendileriyle ortak müsabaka ve yarışmalara katılma veya en azından "bir dostluk maçı" formatında bile olsa denk gelme hususunda fevkalade isteksiz olacaklarına şimdiden hazırlansalar iyi ederler doğrusu.

Gene de ne olursa olsun; siyasi, ulusal ve "ırksal" tarafgirliğini ve önyargısını defalarca gösterip kanıtlayan ve sporun birleştirici ve uzlaştırıcı misyonunu çoktan terk ettiği görünen UOK'dan bu noktada da sert baskı, şantaj ve tehditlerin gelmesi sürpriz olmayacaktır.

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI