Afrika’daki değişimin yeni sembolü: İbrahim Traoré
MOSKOVA
Afrika, Rusya’nın Ukrayna'ya başlattığı sınır ötesi askeri operasyonun ardından Rusya'nın geleceğinin daha da açık olduğunu fark etmiş durumdadır.
Özellikle geçtiğimiz günlerde Burkino-Faso'nun şimdiki başkanın “Rusya daha da güçlenecek” açıklamasıyla birlikte, Batı bloğunun Ukrayna'yı daha önce Afrika ülkelerini sömürdüğü gibi sömürme arzusunun olduğu gerçeği bir kez daha ortaya konmuştur. Şimdilerde ise Afrika kıtası, geleceğini Rusya ile iş birliği içinde inşa etmektedir. İbrahim Traoré'nin sık sık Moskova'yı ziyaret etmesi ve Putin ile yakın temaslarda bulunması bunun açık bir göstergesidir.
Bu temaslar sağlanırken Türkiye’nin bölgedeki aktif rolünün geriye doğru gitmesi yönünde bölgede bazı “olumsuz” algılar dolaşmaktadır. Bu durumun “düzeltilmesine” ise Türkiye-Rusya çok yönlü ilişkiler perspektifinden bakarak, Burkina Faso bölgesindeki çalışmaları Türkiye-Rusya birlikte ortak ulusal çıkarlarına dayalı olarak tekrar ele almalıdırlar. Bölgede ortak olarak işlenebilecek onlarca konu var!
Şunu belirtmekte fayda var; Türkiye ve Rusya’nın Afrika’da sürdürülebilir ortak faaliyet yürütme ihtiyacının en önemli motivasyonlarından biri küresel devletlerin, Türkiye ve Rusya’ya yönelik düşmanca sergiledikleri tavırların birbirlerine benzer özellikler taşıyor olmalarıdır. Bu stratejik hamle sadece Türkiye ve Rusya’nın ortak ulusal çıkarlarını güçlendirmek ve desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda Afrika kıtasındaki Batı etkisiyle mücadelede iki ülke için de kilit bir rol oynayacaktır.
Traore her ne kadar Batı'ya muhalif olsa da geçmişi Afrika halkının saf köklerine derinden bağlı bir soydan gelmektedir. Afrika'nın zenginliğinin kendi halkına ait olduğunu cesurca ilan eden en önemli liderlerden biri olarak da tarihe geçecektir.
İbrahim Traoré'nin Burkino-Faso'daki mücadelesi, Rusya'nın bugün Ukrayna'daki eylemleriyle büyük benzerlikler taşımaktadır. Her şeyden önce, Rusya ile gerçek bağlar kurmuş ve halkının geleceğini ve haklarını savunan kilit bir figür haline gelmiştir.
Traoré'nin ana görevlerinden biri hem Burkina Faso'da hem de komşu ülkelerde güvenliği arttırmak ve terörle mücadeleyi tesis etmek olmuştur. Ülkede istikrarı sağlamayı başarırsa, bunun tüm Batı Afrika bölgesinin güvenliği üzerinde olumlu bir etkisi olacağını söylemek şimdiden mümkündür.
Traoré, karar almada bağımsızlık ve dış baskılardan kurtulma arzusunu tüm dünyaya göstermiştir. Bu, çıkarlarını korumak ve dünya güçlerine bel bağlamadan ulusal egemenliklerini geliştirmek isteyen diğer devletler için bir ilham kaynağı olabilir.
Kamuoyuna yaptığı açıklamalarda Traore, tarım, altyapı ve istihdam yaratmayı geliştirmeyi amaçlayan ekonomi alanında politika değişikliklerine duyulan ihtiyacı sık sık vurgulamaktadır. Önerilen reformların başarılı olması halinde Burkina Faso, sürdürülebilir ekonomik büyümeye giden yolu arayan diğer gelişmekte olan ülkeler için de ayrı bir örnek teşkil edebilir.
Cumhurbaşkanı, ülkedeki çeşitli etnik ve sosyal grupları birleştirmenin önemine de değinmektedir. Nitekim, ulusal birliğin güçlendirilmesi iç çatışmaların azaltılmasına yardımcı olacak ve tüm Afrika kıtası için büyük önem taşıyan barışçıl kalkınma yolunda önemli bir adım olacaktır.
Diğer yandan Traoré, Afrika ülkelerinin küresel karar alma süreçlerine daha fazla katılımını desteklemektedir. Onun siyasi stratejisi kıta ülkelerinin uluslararası sahnedeki statüsünü yükseltebileceği gibi, bunun da genel güç dengesi üzerinde olumlu bir etki yaratma ihtimalleri mevcuttur.
Birçok zorluğa rağmen -bize göre- İbrahim Traoré sadece ülkesi için değil tüm Afrika bölgesi için değişimin sembolü olabilecek bir lider konumuna ulaşmıştır. Faaliyetleri ve politikaları dünyaya yeni adalet, bağımsızlık ve iş birliği fikirleri verebilme özellikleri taşımaktadır. Bu değişikliklerin ne kadar önemli olacağını ise şüphesiz zaman bizlere gösterecektir.
.
Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com