?>

Bir nefeslik mesafe

Arzu Leyal

18 saat önce

Bir nefeslik mesafe

Hayat bazen insanı tam omuz başlarından tutup hafifçe sarsar.

Sanki “Buradayım, beni gör” der gibi…

Zorluklar çoğaldığında, içimizde bir yer, gürültünün içinden incecik bir tınıyla “Nefes al” diye fısıldar. Fakat insan, sıkıştığı anlarda nefesini unutabilen bir varlık. Hatırlaması gerekenin en basit olan şey olduğu gerçeği, nedense en son gelir aklına.

Oysa herkesin bir nefesi vardır.

Ve o nefes, bir taneciktir.

Biricik, tekrarı olmayan, ruhun imzası gibi.

Zamanın ağırlaştığı, günün yükünün kalbe çöktüğü, insanın kendi omzuna bile yaslanacak hâl bulamadığı anlar olur. O anlarda nefes, içimizde saklı duran küçük bir kapıdır. Kimisi o kapıyı dua ile aralar, kimisi sessizlikle, kimisi bir çocuğun saç kokusuna eğilerek… Kimisi de içinden geçen fırtınaya rağmen bir bardak suyu yudumlayıp “Bunu yapıyorum çünkü hâlâ buradayım” der. Bu küçük hareketler, hayatın ciddiyetinin içine serpilmiş minik temsillerdir; dışarıdan bakıldığında sıradan, içeriden bakıldığında yaşama tutunan dallar gibidir.

Gün gelir, soğuk bir aralık, pencereden içeri sızar.

Sanki mevsim değil de hayatın kendisi üşütür insanı.

İşte o esnada hissederiz: Her birimiz, görünmez bir oyunun içinde, kendi ayakta kalma provasını yapan güncel insanlarız. Toplantılar arasında sıkışmış bir nefes, market poşetleriyle eve dönerken içte bir titreme, akşam haberlerini izlerken boğazda düğümlenen söz… Bu küçük anlar, zorlukların altını çizer; ama aynı zamanda insanın direncinin ince hatlarını da belirginleştirir.

Bazen yalnızlık derinleşir, bazen sevdaların yükü ağır gelir. Yorgunluk, yavaşça insanın beline değil de ruhuna çöker. Dünya, göğsün tam ortasında bir taşmış gibi sıkıştırır. Ama aynı anda, hayatın bir köşesinden küçük bir tesadüf belirir: Bir mesaj, bir koku, bir kelime, bir yüzün akılda beliren silueti… Kesişme anlarıdır bunlar. Dışarıdan bakıldığında önemsiz, ama insanın iç âleminde devrilmiş bir yaprağın yere düşerken çıkardığı sesi bile duyuracak kadar derindir.

İşte o an, nefesini geri çağırır insan.

Çünkü nefes, içimizdeki en sadık dönüş yoludur.

Kimi nefesini bulduğunda geçmişin ağırlığı biraz hafifler; kimi bulduğunda geleceğin telaşı susar. Bir tek nefeslik mesafe, insanın kendiyle arasında oluşturduğu görünmez bir korunak, küçük bir sığınaktır. Nefes dediğimiz o ince çizgi, kul ile Rabbi arasında kurulmuş en doğal bağdır; kelimesiz, iddiasız, tamamen olduğu gibi…

Bazen insanın bütün gücü, bir nefeslik alanda saklıdır.

Bir nefeslik sabır, bir nefeslik feragat, bir nefeslik teslimiyet

Ve her zorluk, ancak o nefesle taşınabilecek kadar hafifler.

Sonunda insan şunu fark eder:

Hayat sandığımız kadar sert değildir;

biz nefesimizi unuttuğumuzda kabuk bağlar.

Ve nefesi tekrar hatırladığımızda,

o kabuk ince bir ışığa doğru çatlar…

Hayat, nefesini hatırlayana doğru yumuşar.

.

Arzu Leyal, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI