USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Türkiye'nin bir türlü aşamadığı 500 milyar dolar ihracat eşiği

Türkiye'nin bir türlü aşamadığı 500 milyar dolar ihracat eşiği
09-07-2025

Türkiye'nin bir türlü aşamadığı 500 Milyar Dolar ihracat eşiği

Türkiye’nin gerçek sıçrama tahtası…

Türkiye, küresel ekonominin tam ortasında, adeta Avrasya’nın kalbinde atıyor. Fakat yıllardır karşısına çıkan en büyük engellerden biri, ihracatının 500 milyar dolar sınırını aşamaması… Bunu bir duvar gibi görenler de var, aşılmaz bir set sananlar da… Fakat gerçek şu: Eğer Türkiye bu eşiği aşamazsa, ekonomik anlamda küresel yarışta bir üst lige çıkması, cari açık ve bütçe disiplini sorununu çözmesi, vatandaşına refah sunması çok zor olacak.

Neden mi?

Gelin, sayılarla, tarihle, örneklerle ve dünyadaki gelişmelerle bu meselenin anatomisini birlikte çıkaralım.

Türkiye'nin ekonomik gerçekliği: İhracatın sihirli gücü…

Türkiye, 2024 yılı itibariyle yaklaşık 261 milyar dolarlık mal ihracatı yaptı. Ancak ithalat rakamları da en az 344 milyar dolar civarında. Yani her yıl ortalama 70-80 milyar dolar arasında kronik bir dış ticaret açığı oluşuyor.

Bu, ne demek?

Şu demek: Türkiye, kazandığından fazlasını harcıyor. Bu açığı kapatmak için ise her yıl dışarıdan borçlanmak, sıcak para çekmek ya da rezervleri eritmek zorunda kalıyor. Ve işte tam burada, ekonomik kırılganlık başlıyor: Kur şokları, faiz artışları, yatırımcı güveninin zedelenmesi, enflasyonist baskı… Ve tabii ki vatandaşın cebine yansıyan pahalılık, işsizlik ve refah kaybı.

Ekonomik büyüme ihracata bağlıdır…

Bugün dünyada ihracata dayalı kalkınma modeliyle “orta gelir tuzağını” aşan ülkelere bakın: Çin, Güney Kore, Vietnam, Tayvan… Hepsi ihracatın baş döndürücü artışıyla adeta birer kalkınma harikası oldular. Örneğin Çin, 1999’da sadece 194 milyar dolar olan ihracatını, tam 15 yıl sonra, 2014’te 2,5 trilyon dolara fırlattı. O dönemde dünyada ihracatın yüzde 11’i tek başına Çin’den geldi!

Peki Türkiye?

2014’te ihracatı 157 milyar dolar, 2024’te ise sadece 261 milyar dolar. Tam 10 yılda yalnızca yüzde 65’lik bir artış… Oysa Çin, aynı zaman diliminde yaklaşık 13 kat büyüdü! Türkiye, coğrafi konum, girişimci ruha sahip genç nüfus, tarım ve sanayi potansiyeli, enerji koridorlarının merkezi gibi avantajlara rağmen bu büyüme dinamiğini harekete geçiremiyor.

500 Milyar Dolar hedefi: Neden hayati?

2011 yılında dönemin Başbakanı önüne konan “2023’te 500 milyar dolar ihracat” hedefi aslında, sıradan bir sayı değildi. Bir vizyondu, Türkiye’yi orta gelir tuzağından kurtarıp, gelişmiş ülkeler ligine taşımayı hedefliyordu. Ancak, 2023’e gelindiğinde bu hedefin neredeyse yarısında kalındı.

Buradaki temel sorun, 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin bilimsel ve bütüncül bir stratejiye dayandırılmadan, ağırlıklı olarak sektörlerin kendi beyanları üzerinden Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) koordinasyonunda oluşturulmuş olmasıydı. TİM, proje için ilgili ihracatçı birlikleriyle temasa geçip, “2023 yılında ne kadar ihracat yapabileceğinizi öngörüyorsunuz?” diye sordu. Her birlik, kendi sektörüne dair tahmini bir rakam bildirdi, bu rakamlar da doğrudan toplandı ve toplam hedef olarak ilan edildi. Ancak bu yöntem; sektörler arası sinerjiyi, yapısal dönüşüm gerekliliklerini, yenilikçiliği ve dış pazar dinamiklerini yeterince gözetmeden, “rakam toplama” mantığına dayalı kaldı.

Sonuçta, stratejik bütünlükten ve bilimsel analizden uzak, yalnızca niceliksel beklentilere dayanan bir hedef ortaya çıkmış oldu.

Halbuki Çin örneğinde olduğu gibi, 15 yıllık bir ihracat patlaması ancak planlı devlet müdahalesi, yüksek katma değerli üretim, Ar-Ge ve inovasyon yatırımları, ihracatçıyı destekleyen bir finansal ekosistem ve pazar çeşitliliğiyle mümkün oldu.

Dış ticaret açığı ve bütçe kıskacı. Türkiye’nin ekonomik çıkmazına neden oluyor…

Türkiye'nin dış ticaret açığı, doğrudan cari açığa ve kamu bütçesinin kırılganlığına yansıyor. Özellikle savunma harcamaları, sınır güvenliği, jeopolitik riskler ve yüksek kamu yatırımları nedeniyle Türkiye'nin yılda en az 100 milyar dolarlık bir ek kaynağa ihtiyacı var. Bu kaynak ise, borçlanma ya da sıcak para ile değil, sürdürülebilir bir şekilde, ihracat gelirleriyle sağlanmalı.

Aksi halde, ekonomik büyüme kırılgan, döviz kuru oynak, enflasyon kontrolsüz ve halkın refahı tehdit altında kalmaya devam edecek. Yani, Türkiye'nin 500 milyar dolarlık ihracat hedefi, aslında bir lüks değil; bir zorunluluk, bir hayatta kalma stratejisi.

Dünya ile kıyas: Rakipler nerede, biz neredeyiz?

• Çin: 2023’te yaklaşık 3,4 trilyon dolar ihracatla dünyanın en büyük ihracatçısı konumunda. Türkiye’nin 13 katından fazla!

• Amerika Birleşik Devletleri (ABD): 2023’te 2,1 trilyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Yani Türkiye’nin 8 katı.

• Almanya: 2023’te 1,6 trilyon dolar ihracat yaptı. Yani Türkiye’nin yaklaşık 6 katı.

• Tayvan: 2023’te 432 milyar dolar ihracat yaptı; Türkiye’nin yaklaşık 1,7 katı. Yüzölçümü ise Konya’dan küçük, nüfusu sadece 23 milyon.

• Güney Kore: 683 milyar dolarla dünyanın 6. büyük ihracatçısı; Türkiye'nin 2,5 katı.

• Hollanda: 866 milyar dolarlık ihracatla Türkiye’nin 3 katı ihracat yapıyor, yüzölçümü Konya kadar.

• Vietnam: 355 milyar dolarla 2023’te Türkiye’yi geçti; kişi başına ihracatta ise aradaki fark çok daha çarpıcı.

Dikkat edin, bu ülkelerin çoğu ihracat gelirleriyle ekonomik büyüme, teknoloji yatırımı ve yüksek yaşam standartlarını finanse ediyor. Aralarındaki ortak payda, inovasyon ve yüksek katma değerli ürün ihracatı.

Türkiye’nin avantajları: Uyuyan dev uyanabilir mi?

Türkiye aslında ihracat potansiyeli açısından dünyada ender ülkelerden biri.

Neden mi?

• Coğrafya: 3 kıtanın tam ortasında, 1,5 milyar nüfusa 4 saatlik uçuş mesafesinde. İstanbul’dan 2 saatlik uçuşla yaklaşık 40’tan fazla başkente, 50’den fazla ülkeye ulaşmak mümkündür.

• Genç Nüfus: 30 yaş altı nüfus oranı yüzde 50’ye yakın.

• Sanayi Altyapısı: Otomotivden beyaz eşyaya, tekstilden savunma sanayiine kadar çok çeşitli üretim ve Ar-Ge merkezleri.

• Turizm ve Hizmet Sektörü: Dünya 6.’sı.

• Lojistik ve Enerji Koridorları: Avrupa, Orta Doğu ve Asya’nın ana tedarik ve dağıtım üssü olabilecek konumda.

Ama tüm bu avantajlar, örgütlü, planlı ve bilimsel bir ihracat stratejisiyle enerjiye çevrilmediği sürece, kağıt üzerinde kalmaya mahkûm.

Peki, çözüm nerede?

Türkiye’nin ihracatını 500 milyar doların üzerine çıkaracak yeni nesil bir kalkınma ve ihracat devrimine ihtiyacı var.

İşte yol haritası:

1. Katma Değerli Üretim: Türkiye artık ucuz iş gücüne ve basit ürün ihracatına dayalı modele veda etmeli. Yüksek teknoloji, yazılım, biyoteknoloji, savunma sanayi, otomasyon ve inovasyon odaklı sektörlere yatırım artmalı.

2. Ar-Ge ve İnovasyon: GSYH’nin en az yüzde 2,5’ini Ar-Ge’ye ayırmalı. (Güney Kore ve İsrail’de bu oran yüzde 4’ün üzerinde.)

3. Finansal Ekosistem: Eximbank ve ihracat kredi sigortası gibi kurumlarla ihracatçıya uzun vadeli, uygun faizli finansman sağlanmalı.

4. Pazar Çeşitlendirmesi: Yalnızca AB ve Orta Doğu değil, Afrika, Latin Amerika, Uzak Doğu gibi yeni pazarlara yoğunlaşılmalı.

5. İhracatçıya Devlet Desteği: Çin’in uyguladığı gibi, ihracatçı şirketlere doğrudan devlet teşvikleri, vergi muafiyetleri ve yatırım destekleri sağlanmalı.

6. Lojistik ve Dijitalleşme: Türkiye’nin liman, demiryolu ve havayolu altyapısı dijitalleştirilmeli, B2B ve B2C ihracat atılımı başlatılmalı.

Elbette, çok daha etkin ve kapsamlı çözüm önerilerim bulunuyor; ancak bunlar şimdilik benim stratejik perspektifimde saklıdır.

500 milyar dolar ve ötesi: Türkiye’nin “Süper Güç” olma vizyonu...

Türkiye, 500 milyar dolar ihracat bandını aşarsa ne olur?

Ekonomi kısa sürede şu alanlarda sıçrama yapar:

• Cari açık kapanır, döviz kuru ve enflasyon istikrara kavuşur.

• Yatırım ortamı iyileşir, küresel sermaye girişleri artar.

• Kamu gelirleri yükselir, sosyal harcamalar ve altyapı yatırımları rahatça finanse edilir.

• İstihdam artar, genç işsizliği düşer.

• Teknoloji yatırımları katlanır, yerli marka ve patent sayısı artar.

Bu şekilde, Türkiye ekonomik olarak bir “bölgesel süper güç” olur; siyasi, askeri ve toplumsal özgüveni perçinlenir. Batı ve Doğu arasında bir “merkez ülke” konumuna ulaşır.

Sonuç: İhracatta devrim, gelecekte zafer...

Türkiye’nin 500 milyar dolar ihracat hedefi, bir hayal değil; yaşamak için, ayakta kalmak için, “gerçekten büyük bir ülke” olmak için atılması gereken stratejik bir adımdır. Artık, günü kurtaran değil, geleceği inşa eden bir ihracat politikası gerekiyor. Çin bunu yaptı, Güney Kore bunu başardı, şimdi sıra Türkiye’de…

Unutmayalım: Büyük ekonomiler, ihracatçılar tarafından inşa edilir. Türkiye ise, sahip olduğu potansiyelle 21. yüzyılın yıldızı olmaya aday. Yeter ki, yönetimde liyakat ve ehliyete hak ettiği değeri versin.

Not: İstatistikler ve rakamlar, 2024 yılı güncel dünya verilerine ve T.C. Ticaret Bakanlığı ile IMF, Dünya Bankası kaynaklarına dayalıdır.

.

Dr. Erdem Ulaş, dikGAZETE.com

-Kendir Enstitüsü Başkanı-

Kaynaklar: TÜİK, TİM, World Bank, IMF, WTO, UN Comtrade, Reuters.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?